'Ulusal Yapay Zeka Stratejisi' (2021-2025) Hakkında Bir Değerlendirme

'Ulusal Yapay Zeka Stratejisi' (2021-2025) Hakkında Bir Değerlendirme

İslami Analiz sitesi yazarlarından Mücahit Gültekin 'yazısını iktibas ediyoruz

Dünyada bugüne kadar “buharlı makine”, “elektrik” ve “bilgisayar”la tanımlanan üç sanayi devrimi yaşandığı kabul ediliyor. Her devrimin ardından küresel ölçekte köklü değişimler yaşanmış; devrimlerin kültür, ekonomi, hukuk, siyaset, din vb. alanlarda derin ve dönüştürücü etkileri olmuştur. Dördüncü Sanayi Devriminin merkezinde yer alan kavramın ise “yapay zeka” (YZ) olduğu; YZ teknolojilerindeki gelişmelerin bundan önceki devrimlerden çok daha büyük dönüşümleri beraberinde getireceği uzmanlar tarafından ifade ediliyor. YZ’nin şimdiden eğitim, sağlık, hukuk, ekonomi, kültür, siyaset, oyun ve eğlence gibi sektörleri dönüştürmeye başladığı söylenebilir. ABD’de 2017’de yapılan bir araştırma (Frey ve Osborn, 2017)[1] gelecek 10-20 yıl içinde toplam istihdamın %47’sinin istihdam riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtmektedir. Araştırmada 702 meslek grubu incelenmiş ve otomasyona yatkınlıklarına göre sıralanmıştır.

Yapay zeka teknolojilerinin sadece mesleki yaşamı değil, “insan algısı” başta olmak üzere bütün kurumsal ve sosyal ilişki sistemlerini etkileyeceği (ya da dönüştüreceği) söylenebilir. Bu etkinin kaçınılmaz olduğunu ifade edebiliriz. Ancak bu etkinin yönü hakkında bugün sıcak tartışmalar yapılmaktadır. Tartışmaların odağında, “yapay zeka daha adil, daha güvenilir, daha huzurlu ve daha insani bir dünyanın oluşmasına katkı sağlayacak mı? Yoksa tersi mi olacak?” sorusu yer almaktadır. Bu sorunun cevabı kuşkusuz, “yapay zeka” teknolojisine değil, bu teknolojiyi üreten ve kullananların amaçlarına bağlıdır. Bu bağlamda YZ alanındaki gelişmelerin dikkatle takip edilmesi, bugünümüzün ama daha çok geleceğimizin nasıl şekilleneceği hakkında fikir sahibi olmak için şarttır. YZ alanındaki gelişmelerin “yönü” hakkında etkili olmak için ise bundan daha fazlası gerekmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin UYZS’yi yayınlamış olması kritik bir önem taşımaktadır.

Toplam 93 sayfa olan belgeden aldığım bazı notları ve belge hakkındaki yorumlarımı maddeler halinde sizinle paylaşmak istiyorum.

1. Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Nasıl Hazırlandı?

Türkiye 24 Ağustos 2021 tarihinde ilk Ulusal Yapay Zeka Strateji (UYZS)[2] belgesini yayınladı.Belge, stratejik amaçlar ve tedbirler doğrultusunda Türkiye’nin yapay zeka alanında 2025 yılına kadar takip edeceği yol haritasını çiziyor. UYZS, On Birinci Kalkınma Planı doğrultusunda hazırlanan “2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı”nda yer alan 473.1 no’lu tedbir[3] kapsamında hazırlanmış ve stratejinin hazırlanması görevi Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (CBDDO) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na (STB)verilmiştir.[4]

UYZS incelendiğinde, belgenin hazırlanmasında iki ana çalışma yapıldığı gözleniyor: Birincisi uluslararası belgelerin incelenmesi ve uluslararası kurumların tavsiyeleri, ikincisi ise Türkiye içinde yapılan çalıştay ve çalışmalar, konunun ilgilileriyle yapılan görüşmeler ve konuyla ilgili yurt içinde yayınlanan belgeler.

1.1.Uluslararası Belgelerin İncelenmesi, Uluslararası Kurumların Tavsiyeleri:

UYZS hazırlanırken, “Yapay Zekâ üzerine OECD Konseyi Tavsiyesi”[5] (bu tavsiye G20 ülkeleri ve AB ülkeleri nezdinde kabul görüyor), Dünya Ekonomik Forumu’nun önerileri ve AB ülkelerinin strateji belgelerinden faydalanılmış. Bunların yanında, Oxford Insights ve Uluslararası Kalkınma Araştırma Merkezinin (IDRC) hazırladığı “Kamu Yönetimi YZ Hazır Olma Endeksi Raporu”, Stanford Üniversitesi İnsan Merkezli Yapay Zekâ Enstitüsü tarafından hazırlanan “YZ Endeksi Raporu”, Tortoise Media tarafından hazırlanan “Küresel YZ Endeksi” gibi çalışma ve raporlar incelenmiş[6]

1.2. Yurt İçi Yapılan Çalışmalar:

Yurt içi yapılan çalışmalar; “görüşmeler”, “çalıştaylar”, “çalıştay ve çalışmalara katılım” ve bir STK’nın hazırladığı rapordan oluşuyor. Bu bağlamda T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı 7 kurum, 16 bakanlık, 13 bakanlıklara bağlı kuruluş, 38 özel sektör, 26 üniversite, 3 STK, ve 103 alan uzmanıyla görüşülmüş. CBDDO ve STB iki adet çalıştay düzenlemiş. Bu çalıştaylara 40 kamu kurumu, 38 özel sektör, 4 STK ve 26 akademi alanından katılım olmuş. Bunların dışında ulusal ölçekte gerçekleştirilen 10 adet çalıştay ve çalışmaya iştirak edilmiş. Ayrıca Türkiye Bilişim Derneğinin hazırladığı “Türkiye’de Yapay Zekânın Gelişimi İçin Görüş ve Öneriler Kavramsal Raporu”ndan faydalanılmış. UYZS’nin hazırlanmasında “Akıllı Şehirler Stratejisi Eylem Planı”, “2023 Milli Eğitim Vizyon Belgesi”, “Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı” gibi konuyla ilişkili daha önce yayınlanmış belgeler de değerlendirilmiş.[7]

UYZS’nin geneline bakıldığında, belgenin hazırlanmasında uluslararası kurumların ve belgelerin kayda değer bir etkiye sahip olduğu söylenebilir.

2. UYZS Kaç Bölümden Oluşuyor?

UYZS toplam 6 bölümden oluşuyor. Bunlar, YZ’nin kısaca tanımlandığı ve UYZS’nin genel olarak tanıtıldığı “Giriş” bölümü; uluslararası kuruluşların ve başka ülkelerin YZ alanındaki çalışmalarının tanıtıldığı “Küresel Gelişmeler ve Eğilimler” bölümü; üst politika belgeleri ve stratejik öncelik alanları bağlamında “Türkiye’de Mevcut Durum” bölümü; YZ değer ve ilkelerinin açıklandığı “YZ Değerleri ve İlkeleri” bölümü; stratejik öncelikler, amaçlar ve tedbirlerin yer aldığı “Stratejik Öncelikler, Amaçlar ve Tedbirler” bölümü; belgenin nasıl hayata geçirileceğinin ve uygulamaların nasıl koordine edileceğinin anlatıldığı “Yönetişim Mekanizması” bölümleridir.

Kuşkusuz UYZS’nin gövdesini “Stratejik Öncelikler, Amaçlar ve Tedbirler” bölümü oluşturuyor. Ancak bu bölümün dışında “Küresel Gelişmeler ve Eğilimler” bölümünde hayli önemli bilgilerin ve önemli istatistiklerin verildiğini söyleyelim. Örneğin, “Küresel YZ harcamalarının 2020 yılında yaklaşık 50,1 milyar” dolara ulaştığı; “Pazar büyüklüğünün 2024 yılına kadar %20,1’lik yıllık büyüme oranıyla 110 milyar ABD dolarını” aşmasının beklendiği; “2025 yılına kadar, piyasaya sürülecek kurumsal yazılımların %90’ında YZ işlevlerinin” yer almasının beklendiğine ilişkin bilgiler bunlardan bazıları.[8] Tabii ki “YZ Değerleri ve İlkeleri” bölümü konulan hedeflerin ve atılacak adımların nasıl bir dünya görüşüne yaslandığını anlamak açısından ayrıca önem taşıyor.

3. UYZS’nin Stratejik Öncelikleri Neler?

UYZS 6 stratejik öncelik ve bu stratejik öncelikler altında belirlenmiş olan, 24 amaç ve 119 tedbirden oluşuyor. Strateji belgesinin vizyonu, “Müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir YZ ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretme” olarak ifade edilmiş.[9] UYZS’nin önceliklerinin, belirlenen amaç ve tedbirlerin “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Millî Teknoloji Hamlesi” ile uyumlu olacak şekilde kurgulandığı ifade edilmektedir.[10]

UYZS’de 6 stratejik öncelik sırasıyla şunlar:

1.YZ Uzmanları ve Alanda İstihdam (4 amaç, 25 tedbir)

2.Araştırma, Girişimcilik ve Yenilikçilik (4 amaç, 22 tedbir)

3.Teknik Altyapı, Platformlar ve Veri (4 amaç, 14 tedbir)

4.Sosyoekonomik Yapıda Uyum ve Düzenlemeler (4 amaç, 17 tedbir)

5.Uluslararası İş Birlikleri (3 amaç, 11 tedbir)

6.Yapısal ve İş Gücü Dönüşümü (5 amaç, 21 tedbir)

Her bir bölümde kritik bilgiler olmakla birlikte “Sosyoekonomik Yapıda Uyum ve Düzenlemeler” bölümü geleceğin Türkiye’si hakkında fikir edinmek için ayrıca önemli.

4. Öne Çıkan Hedefler Neler?

UYZS’de 2025 yılına kadar ulaşılması planlanan öne çıkan hedefleri şöyle özetleyebiliriz:

1. YZ alanında istihdam 50 bin kişiye; kamu kurum ve kuruluşlarında YZ uzmanı istihadamı 1000 kişiye çıkartılacak.

2. YZ alanında lisansüstü mezun sayısı 10 bin kişiye; YZ alanında çalışan akademisyen sayısı 5000 kişiye çıkarılacak; YZ alanında sosyal ve teknik alanlarda yürütülen lisansüstü tez sayısı en az 1000’e çıkarılacak.[11]

3. YZ Ar-Ge harcamalarının toplam Ar-Ge çalışmalarına oranının en az %15 olması sağlanacak.

4. YZ alanında girişim sayısı 1000’e çıkarılacak.[12]

5. Kamu Veri Alanı’na en az 50 kurum dâhil edilecek.

6. Veri paylaşımına yönelik en az 10 sektörel bulut platformu kurulacak.[13]

7. YZ alanında en az 10 sosyo-teknik araştırma projesi yürütülecek.

8. Tanıtım ve bilgilendirme amaçlı farklı platformlarda paylaşılan dijital içeriklerden her yıl 1 milyon kişinin faydalanması sağlanacak.[14]

9. YZ alanında en az 100 sınır ötesi çağrılı projeye katılım sağlanacak.[15]

10. Merkezî ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında YZ alanında istihdam 1.000 kişiye çıkarılacak.

11. Kamu YZ Ekosistemi’nde en az 40 proje geliştirilmesi sağlanacak.

12. Akıllı şehir uygulamaları kapsamında en az 250 belediyenin YZ teknolojilerini aktif kullanması sağlanacak.

13. Yenilik ve Dijital Dönüşüm Merkezlerinde yürütülen uygulamalı eğitim ve farkındalık çalışmalarından en az 350.000 kişinin yararlanması sağlanacak.[16]

Bu hedefler UYZS’nin “Dijital Türkiye Vizyonu”na[17] ulaşma noktasında yüksek bir motivasyona sahip olduğunu gösteriyor.

5. Stratejik Öncelikler, Amaçlar ve Tedbirlerde Geçen Kritik İfadeler Neler?

Strateji belgeleri genellikle “hedefler, eylemler, aktiviteler, faaliyetler, tedbirler” gibi “uygulamaya dönük” bölümlerin ağırlıklı olduğu belgelerdir. Ancak her stratejik belgenin dayandığı bir felsefe/ideoloji/dünya görüşü ve motivasyon vardır. Bunlar strateji belgelerinde olabildiğince “genel kavramlarla” ifade edilir. O yüzden bu kavramların ne anlama geldiği hayati önem taşır. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse hedefler ve uygulama adımları ikincil derecede önemlidir. Asıl önemli olan o hedefleri var eden ve uygulama adımlarına yön veren perspektif/dünya görüşü/ideolojidir. UYZS’yi bu açıdan incelediğimizde bazı kritik ifadelerle karşılaşıyoruz. Bunlardan bazılarına değinmek istiyorum.

5.1.Ayrımcılık, İnfodemi, Nefret Söylemi, Etik Değerler, Cinsiyetçilik Gibi Kavramlar Ne Anlama Geliyor?

Belgede “insan hakları”, “insan odaklılık”, “ayrımcılık”, “infodemi” (Bu kavramı Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros 20 Şubat 2020’de yaptığı bir açıklamayla kullanıma kazandırmıştır[18]), “nefret söylemi”, “etik değerler” gibi ne anlama geldiğinin izaha muhtaç olduğu kritik kavramlar yer almaktadır.

Bu kavramlardan bazılarının geçtiği ifadelere bakalım. Belgenin 15. Sayfasında, “Ayrıca, YZ destekli otonom veya yarı otonom karar alma mekanizmalarının yaygınlaşması insan haklarının korunması ve ayrımcılığın önlenmesi gibi hususlarda etik sorunları da beraberinde getirmektedir.”; 29. sayfasında “2020 yılında yayımlanan Yapay Zekâda Mükemmelliğe ve Güvene Avrupa Yaklaşımı İzahnamesi (19 Şubat 2020’de “ On Artificial Intelligence - A European Approach to Excellence And Trust” başlığı ile yayınlanmıştır) ile başarılı, hızlı ve düşük maliyetli çözümler üretebiliyor olsa da YZ destekli karar verme süreçlerinin düşük açıklanabilirliğine; cinsiyetçi veya farklı ayrımcılıklara sebep olabilecek şekilde özel hayata müdahale ve suç hedefli kullanımı gibi riskler doğurabileceğine de dikkat çekilmektedir.”; 31. Sayfasında “Ayrıca, nefret söyleminin ortaya çıkması da dâhil olmak üzere eksik bilgi ve dezenformasyonu ele almak için ‘infodemi’nin ölçeğini ve yayılmasını araştırmaya yardımcı olabilmektedir.”; 59. sayfasında, “YZ teknolojilerinin üretilmesinin, geliştirilmesinin ve uygulanmasının herhangi bir şekilde ayrımcılığa yol açmaması; veri kümelerinin bu yönde denetlenebilmesi gereklidir.” denilmektedir.

Belgenin 60. sayfasında geçen şu ifade özellikle önemlidir: “YZ sistemlerinin tarafsız olması; YZ teknolojisinin faydalarının yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde paylaşılması sağlanırken farklı yaş gruplarının, farklı kültürel sistemlerin, farklı dil gruplarının, engelli kişilerin ve dezavantajlı, marjinal ve savunmasız toplum kesimlerinin özel ihtiyaçlarının da dikkate alınması anlamına gelmektedir. Algoritmalara dayanılarak alınan kararların, farklı demografik kesimler üzerinde ayrımcı veya haksız etkiler oluşturmadığından emin olunmalıdır. Karar verme süreçlerinde kasıtlı olmayan ayrımcılıkların ortaya çıkmasını engellemek için izleme ve hesap verme mekanizmaları geliştirilmeli ve bu mekanizmalar uygulama sürecine dâhil edilmelidir.”

Bu alıntılardan son ikisi “YZ Değerleri ve İlkeleri” bölümünde yer almaktadır. Bu ifadeleri “kritik” hale getiren de bu bölümün başında yer alan şu ifadedir: “Ülkemiz; OECD, G20, AB ve UNESCO tarafından belirlenen insan odaklı YZ ilkelerinin paydaşı olup ‘güvenilir ve sorumlu YZ’ değer ve ilkelerini benimsemektedir.”[19] Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, belgede maalesef “değer ve ilke bazında” hegemonik güçlerin etkin olduğu uluslararası yapılar referans alınmaktadır. Bu yapıların kullandığı kavramlar “uluslararası” adı altında kendi statükolarını ve çıkarlarını korumaya hizmet etmekte; kendi değer yargılarını dünyanın geri kalanına transfer etmeyi amaçlamaktadır.

6. UYZS’nin bir “YZ Felsefesi” Var mı?

UYZS’de maalesef “felsefe” kavramı hiç geçmemektedir. Halbuki felsefe, YZ’ye ilişkin en canlı tartışmaların yapıldığı alanlardan biridir. Bu tartışmaların merkezinde ise yapay zekaya “bilinç” atfedilip atfedilemeyeceği sorunsalı yer almaktadır. Bu felsefi tartışmanın nasıl sonuçlanacağı özellikle hukuk (hususen ceza hukuku) ve ahlak alanını doğrudan etkileyecektir. UYZS 51. sayfada hukuki alana dönük oluşması beklenen sonuçlara şu şekilde dikkat çekmektedir: “Ayrıca, hukuki altyapının da YZ uygulamalarının çeşitli senaryolarda test edilip iyileştirilebilmesine imkân verecek şekilde güncellenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.” UYZS 53. Sayfada ise hukuki standartların belirlenmesinde Avrupa Konseyi’nin çalışmalarına değinmektedir: “Ülkemiz, 47 üyesi bulunan Avrupa Konseyi Yapay Zekâ Geçici Komitesi (CAHAI) toplantılarına aktif katılım sağlamaktadır. YZ’nin insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü standartlarına dayalı olarak geliştirilmesi, tasarlanması ve uygulanmasına yönelik yasal bir çerçevenin unsurlarını belirlemeyi amaçlayan komite çalışmaları yakından takip edilmektedir. Komite, YZ etiği ve veri mahremiyeti hususlarını gözeterek YZ algoritmalarının geliştirilmesinde yasal bir çerçeve belirlenmesine odaklanmaktadır. Ülkemiz bu komite çalışmaları kapsamında kurulan Politika Geliştirme Grubu, Danışma ve Destek Grubu ile Yasal Çerçeveler Grubu çalışmalarına katılım ve katkı sağlamaktadır.”

Türkiye maalesef çok uzun yıllardan bu yana “kalkınma odaklı” motivasyonla hareket etmekte ve transfer ettiği teknolojilerin felsefisine ilişkin yeterince tartışma yapmamaktadır. UYZS’de güvenilirlik, mahremiyet, etik değerler, insan odaklılık gibi kavramlara değinilse de bu kavramlara ilişkin özgün bir felsefi duruş eksikliği hissedilmektedir. Belgede, “yerli ve milli teknoloji”, “yerli ve milli üretim”, “yerli ve özgün YZ donanım/yazılım” gibi önemli kavramlar geçse de etik ilke ve değerleri yansıtan kavramlar daha çok Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, OECD, G20, BM gibi uluslararası kurumlara referansla kullanılmaktadır.[20]

7. UYZS’de Sosyo-Ekonomik Yapıda Nasıl Bir Uyum Öngörülüyor?

UYZS’nin “Sosyo-Ekonomik Uyumu Hızlandıracak Düzenlemeleri Yapmak” başlığı altında yer alan amaç ve tedbirlere baktığımızda tedirgin edici ifadelerle karşılaşıyoruz. Örneğin birinci tedbir olarak şunlar söyleniyor: “YZ kaynaklı risklerin giderilmesi ile YZ değer ve ilkelerinin tatbikine yönelik uluslararası düzenleme çalışmaları takip edilecek, ülkemizin bu alandaki düzenlemelerle uyumunu sağlamaya yönelik öneriler geliştirilecektir.” İkinci tedbirde ise şunlar yazıyor: “Uluslararası örnekler dikkate alınarak YZ uygulamalarının etik ve hukuki boyutlarını değerlendirmeye imkân veren referans model ve rehberler yayımlanacaktır.”[21]

Yukarıda da ifade ettiğim gibi “uluslararası” kavramı dikkatle ele alınması gereken bir kavramdır. “Uluslararası” kavramı evrensellik çağrışımı yapsa da uluslararası kurumların hazırladığı belgeler “uluslararası güçlerin norm değerlerine” göre hazırlanan hegemonik belgelerdir. Kuşkusuz uluslararası kurumlarla iletişim, etkileşim ve alışveriş doğal ve gereklidir. Ancak burada önemli olan kimin ve hangi değerlerin “belirleyici” olduğu; normları kimin koyduğudur. Önemli olan değer çatışmaları yaşandığında kendi değerler ve ilkelerimizle hareket edebilmektir. Örneğin Avrupa Parlamentosu 2017’de robotlara “elektronik insan kimliği” vermeyi onaylayan tarihi bir tasarıyı onaylamıştı.[22] Bu kararın ontolojik hiyerarşide yapacağı dönüşümün farkında olmalıyız. Mesela UYZS’nin, “Sosyo-Ekonomik Uyumu Hızlandıracak Düzenlemeleri Yapmak” başlığı altında belirlediği üçüncü tedbir şöyledir: “YZ teknolojilerinin hukuki ve cezai sorumluluklar üzerindeki etkisi ile dönüşen fikrî mülkiyet hakları konusunda, yargı personeline hizmet içi eğitimler verilecektir.”[23] YZ alanındaki gelişmelerin “hukuki ve cezai sorumluluklar üzerinde” önemli etkilerde bulunacağı doğrudur ve buna dönük hizmet içi eğitimler verilmesi de isabetli bir tedbirdir. Ancak önemli olan soru; “Bu eğitimler hangi ‘felsefi duruşa’ dayanarak yapılacaktır?” sorusudur. UYZS’de yer alan Türkiye Bilişim Derneği’nin “YZ ekosisteminin oluşturulması ve uluslararası sistemlere eklemlenmesi, Türkiye’de YZ teknolojilerinin geliştirilmesi ile YZ’nin hukuki ve etik boyutlarının tartışılması ve çözümler üretilmesine odaklanılması”[24] önerisinde geçen “uluslararası sistemlere eklemlenme” ifadesinin de ayrıca düşündürücü olduğunu belirtmek gerekir.

UYZS’de “üçüncü amacın üçüncü tedbiri” önemli ve isabetli bir tedbiri gündeme getiriyor: “YZ teknolojilerinin sosyoekonomik yaşama olumlu ve olumsuz etkilerine yönelik olarak geniş toplum kesimlerini bilinçlendirecek içerik üretilecek ve faaliyetler yürütülecektir.”[25] Türkiye yapay zeka teknolojilerini en azından bazı alanlarda yaygın şekilde kullanan ve kullanmaya da hayli istekli bir ülkedir. Örneğin UYZS’nin 29. Sayfasında “2019 yılında küresel ölçekte yapılan araştırmaya göre, sürücüler içerisinde otonom araçlara en yoğun ilgisi olan ülkelerin başında %67 oranıyla Türkiye gelmektedir. Ülkemizi; sırasıyla Almanya (%54), Birleşik Krallık (%48) ve ABD (%47) takip etmektedir. Diğer taraftan, son yıllarda otonom araçların güvenli olmayacağı algısı azalmakla birlikte, oransal olarak %36 civarındadır. Çin, Fransa ve Türkiye’de güvensizlik algısının diğer gelişmiş ekonomilere göre daha düşük olduğu görülmektedir.” denilmektedir. YZ teknolojisinin faydaları kadar riskleri ve tehlikeleri konusunda toplumu bilinçlendirmek deyim yerindeyse “hayati” öneme sahiptir.

8. UYZS’de Eksik Olan Ne?

Girşte de ifade ettiğimiz gibi Türkiye’nin biraz gecikmeli de olsa (bugüne kadar 60’dan fazla ülke YZ strateji belgesini yayınlamıştır) UYZS’yi yayınlaması önemli ve gerekli bir adımdır. Fakat belgenin geneline bakıldığında uygulamaya dönük yüksek bir motivasyon göze çarpmaktadır. Ulaşılmak istenen hedefler ve verilen rakamlar bunu gösteriyor. Ekonomik ve askeri gücün hayli önemli olduğu bir dünyada bu anlaşılabilir bir şeydir. Ama bunun sağlam ve sağlıklı bir felsefi arkaplana sahip olmadan yapılması Türkiye’yi YZ ekosisteminin “ekosu” haline getirme gibi bir riski barındırmaktadır. UYZS’nin de çeşitli yerlerinde ifade edildiği gibi, ABD, Çin ve Avrupa YZ teknolojisi alanında gerek araştırma, gerek donanım ve yazılım ve gerekse norm ve değer üretme noktasında merkezi güçlerdir. Bu bağlamda UYZS’de göze çarpan eksik nokta “ihtiyat” ve “felsefe”dir. UYZS’de bu her iki noktaya ilişkin bazı tesptiler yer almakta ama bunların altı yeterince doldurulmamaktadır. Örneğin Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın yazdığı önsözde “Yapay zekâ sistemlerinin ortak değerlerimize uygun olarak geliştirilmesini ve işletilmesini de kapsayan bir anlayışla tasarlanması suretiyle, köklü medeniyet tecrübemizle harmanlanmış yeni bir teknoekonomik atılım yaparak topyekûn insanlığa değer katma imkânımız var.” denilmektedir. Bu ifadelerdeki “ortak değerler”, “köklü medeniyet tecrübemizle harmanlanmış” vurgularının belgede karşılığını bulduğunu söyleyemeyiz.

Bu eksikliğin bir sonucu olarak UYZS’de göze çarpan yanlışlık ise, YZ ilke ve değerlerinin belirlenmesinde OECD, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kurumların öncülüğüne referans verilmesidir. Türkiye YZ teknolojileri hakkında kendi felsefi duruşunu, etik ilkelerini ve normlarını belirlemelidir. Maddi göstergelere odaklanan “aceleci” ve "yüksek motivasyonlu” bir yaklaşım, belki belgede hedeflenen rakamlara ulaşmayı sağlayabilir ama bu hedeflere ulaşmak tahayyül edilen sonuçları vermeyecektir.

9. Sonuç ve Kısa Bir Değerlendirme

UYZS hakkında tartışılması gereken noktalar şüphesiz benim ele aldıklarımla sınırlı değil. En az bu yazıda dikkat çektiklerim kadar önemli olan başka noktalar da var. Örneğin YZ teknolojilerinin küresel ölçekte gelir dağılımındaki eşitsizliği daha derinleştirecek olmasına yönelik kayda değer endişeler var. İnsanoğlunun asgari ihtiyaçlarının karşılanmadığı bir dünyada algoritmalara yapılan yüksek bütçeli yatırımlar kimin lehine olacaktır? İki milyardan fazla insanın henüz temiz içme suyuna ulaşamadığı bir dünyada, veriye ve algoritmalara egemen olanların lehine daha adaletsiz, daha acımasız bir dünyaya doğru yol alabiliriz.

Her teknolojik devrim, gerçekleştiği sıralarda insanlığa büyük umutlar vaat etti. Daha iyi bir dünya, daha iyi bir insanlık sözü verdi. Girişte bahsettiğimiz ilk üç sanayi devriminin var ettiği dünya önümüzde: Küresel ısınma, savaşlar, yoksulluk ve açlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve ahlaki kriz… Tabii ki, bu üç sanayi devriminin ihya ettiği, küresel ölçekte güç verdiği bir zümre de oldu. Bu zümreler her devrimi “bütün insanlığın lehine” sunma noktasında hayli başarılıydı. Ama sonuç öyle olmadı. Bugün dünyada %99’un sahip olduğu varlığa, %1’lik bir kesim tek başına sahip.[26] Kuşkusuz bunlara teknolojinin bizzat kendisi sebep olmadı; teknolojinin arkasında duranların hırsı ve dünyayı algılama biçimleriydi asıl sorun.

Dünyamız yapay zeka teknolojileri üzerinden yeni ve çok yıkıcı olabilecek bir güç savaşına hazırlanıyor. Bugüne kadar yapılanlar bile dünyamızın dengesini yeterince bozmuş durumda. YZ teknolojilerinin yapabilecekleri bugüne kadar gördüklerimizden çok daha farklı olabilir. Denilebilir ki, yapay zeka da nihayetinde bir araçtır. Doğru, ama bundan önceki araçlardan hayli farklı bir araç. Bundan önceki araçların insan üzerindeki belirleyiciliği kısmiydi. YZ’nın ise insan üzerindeki belirleyiciliği ürkütücü noktalara gelebilir. Mesela bugüne kadar ceza hukukunun öznesi “insan” kabul edilmiş, “makinelerin” hukuki bir özne olabileceği tartışılmamıştır.[27] Ama bugün bu tartışma yapılmaktadır ve tartışmanın yön aldığı güzergaha baktığımızda insan ve makinenin ontolojik anlamda yakınlaşacağı ya da eşitleneceği bir hukuk düzeni hiç de ütopik görünmüyor.

Bugün şu soruyu hep birlikte sormamız gerekiyor: Dünyanın daha çok veriye, daha hızlı işlemcilere, daha kompleks yazılımlara ve daha çok dijitalleşmeye mi ihtiyacı var? Dünyadaki savaşlar, yoksulluklar, hastalıklar, açlıklar daha çok veri üretemediğimiz, ürettiğimiz verileri daha hızlı işleyemediğimiz, daha kompleks çıkarımlar yapabilecek yazılımlara sahip olamadığımız için midir?

Eğer cevabımız “hayır” ise teknolojiye, makineye, araç-gerece, bitkiye, hayvana, insana velhasıl bütün bir varlığa olan bakış açımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Asıl soru, uluslararası güç merkezlerinin oluşturduğu paradigmatik iklimde ısrarla görmezden gelinse de ortada duruyor: Nereye gidiyoruz, amacımız ne?

[1] Frey ve Osborn (2017). The future of employment: How susceptible are jobs to computerisation?, Technological Forecasting and Social Change, Volume 114, Pages 254-280
[2] UYZS’ye ulaşmak için tıklayınız: https://cbddo.gov.tr/SharedFolderServer/Genel/File/TR-UlusalYZStratejisi2021-2025.pdf
[3] 473.1 no’lu tedbirde şöyle denilmektedir: “Yapay zekâ teknolojileri alanında yerli teknoloji üretme kabiliyetlerinin geliştirilmesi ve bu teknolojilerin ekonominin genelinde etkin kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik ulusal ölçekteki çalışmalar için yol haritası hazırlanacaktır.” Bkz. 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 27 Ekim 2020, Resmi Gazete.
[4] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 7
[5] OECD tavsiye metni için bkz. https://legalinstruments.oecd.org/en/instruments/OECD-LEGAL-0449
[6] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 14
[7] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 16-17
[8] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 19
[9] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 37
[10] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 7
[11] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 66
[12] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 69
[13] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 71
[14] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 74
[15] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 76
[16] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 81
[17] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 84
[18] Dr. Tedros’un açıklaması şöyleydi: “biz sadece bir pandemiyle değil aynı zamanda bir infodemiyle de savaşıyoruz”. İnfodemi; “information” ve “pandemic” kelimelerinden türetilmiş bir kelime. Hatalı ve yanlış bilginin hızlı yayılımını anlatmak için kullanılıyor. Bkz. Gölbaşı SD, Metintaş S. COVID-19 Pandemisi ve İnfodemi. ESTÜDAM Halk Sağlığı Dergisi. 2020;5(COVID-19 Özel Sayısı):126-37.
[19] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 58
[20] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 13 ve 58
[21] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 72
[22] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38581834
[23] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 72
[24] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 14
[25] Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (2021-2025), Sayfa: 73
[26] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160117_oxfam_zengin
[27] Bkz. Prof. Dr. Zeynel T. Kangal, Yapay Zeka ve Ceza Hukuku, On İki Levha Yay., 2021, sh. 53