Bir güne Sıkıştırılmış Sahte Haklar

Bir güne Sıkıştırılmış Sahte Haklar

Milli Gazete Yazarı Selime Sümeyye Abatay, 8 Mart dünya kadınlar günü vesilesi ile bir yazı kalemaldı

Bir güne sıkıştırılmış sahte haklar

Bugün 8 Mart.

Bugün kadın haklarından bahsedecek, tweetler atacak, hediyeler alacaklar…

Bugün kadınlara zarar veren her türlü şeyi kınayacaklar en gür sesleriyle…

Bugün markalar kadınlara saygı duyduklarını anlatan, kadının gücünün desteklenmesi gerektiğini düşündüklerini belirten reklâmları yayınlama yarışına girecekler…

Acaba diyorum tüm bu duyarlılığın ortasında biri de çıkıp, “Sırf farklı bir dine mensup olduğu için kadınları öldüren, kadınların haklarına tecavüz eden, kız çocuklarını ölesiye döven, anneleri çocuklarından ayıran, katil İsrail’in katil Cumhurbaşkanı Herzog yarın ülkemize gelmesin! Biz kadın haklarını savunan insanlar olarak Filistinli kadınların yanındayız ve katil Herzog’u ülkemizde istemiyoruz!” diye meydanlarda basın açıklaması yapabilir mi?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için reklâm yarışına giren herhangi bir firma böylesi bir katile ve ülkesine ambargo koyduklarını/koyacaklarını ilan edebilir mi?

Kadınlar Günü diye hediye alma yarışına girenler katillere destek veren markalardan alışveriş yapmama hassasiyeti gösterebilir mi?

Yapamazlar değil mi?

Çünkü hiçbiri kadın hakları derken samimi değiller. Herkes kendi çıkarı için çekiştiriyor kadını bir yerlere. Bugün Dünya Kadınlar Günü diye yeri göğü inletecek olanlar gerçekten tüm dünya kadınlarının haklarını savunuyor olsaydı aynı duyarlılığı Filistinli, Iraklı, Afganistanlı, Suriyeli kadınlar için de ortaya koyarlardı.

Batı’nın haklar söz konusu olduğundaki ikiyüzlülüğüne Ukrayna- Rusya savaşında bir kez daha şahit oluyoruz. Afganistan’daki, Irak’taki insanların ölümünü normal görürken, beyaz tenli, mavi gözlü, sarı saçlı insanların ölümüne ağlayan, ağızlarına insan haklarını dolayan ikiyüzlü insanlar onlar.

İnsan hakları, kadın hakları, çocuk hakları derken samimi değiller biliyoruz.

Peki biz? Biz samimi miyiz? Dönüp kendimize bakalım mı?

Daha geçen hafta 28 Şubat’ın yıl dönümü münasebetiyle başörtülü kadınların nasıl mağdur edildiğini anlatıyorduk. Günümüzde konuşulanları koyun kenara zira çoğu hamaset dolu. Siz o yılları ve o mücadele ruhunu hatırlıyor musunuz? Asıl önemli olan kısmı bu. O yıllarda daha çocuktum ama o ruhu hatırlıyorum. O ruh katil İsrail ülkemize gelse sokaklara dökülürdü. Çünkü o ruh sadece başörtüsü için mücadele etmemişti. O ruh inandığı gibi yaşamanın mücadelesini veriyordu ve o ruh inandığı gibi yaşayamayanlar için çekmişti onca çileyi.

Ayrıca o mücadele sadece başörtülü kadınların mücadelesi de değildi. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla meydanlara dökülmüş ve inandığı gibi yaşamanın mücadelesini vermiştik. Sadece başörtülü öğrenciler değil imam hatipli olduğu için erkekler de baraj puanına takılarak okuyamamıştı. Okulunda mescit açtığı, kız öğrencilerini koruduğu için onlarca erkek öğretmen de mesleğinden edilmişti. Bugün sadece mağdur başörtülü kadınlar söylemi o mücadelenin ruhunu zedeliyor.

O mücadeleyi verenlere soruyorum;

O ruha ne oldu da katillere sesimiz bu kadar cılız çıkıyor?

O ruhu okula, diplomaya, işe, özgürlüğe, rahatlığa mı takas ettik?

O ruhu sadece başörtüsüne indirgeyen ve daha geçen hafta bunun edebiyatını yapan ablalarımız bugün 8 Mart’ı kutlayacak ve 9-10 Mart tarihlerinde ülkemize misafir olacak olan, kadınları ve çocukları katleden katil İsrail’in katil Cumhurbaşkanı Herzog’un ülkemize gelip gelmediğiyle ilgilenmeyecek…

İnandığı gibi yaşamak için mücadele eden, haksızlık karşısında susmayan o insanlara ne oldu?

Maalesef kimse kadını gerçekten düşündüğü için konuşmuyor. Kadın ya popülistçe ya da kapitalistçe anılıyor. Kadının gerçek hakkını teslim eden olmadığı gibi kadın; “kadın hakları” “kadının gücü” “kadınlar değerlidir” gibi bir takım reklâmvari sloganlarla sömürülüyor.

Bugün kimse kadının gerçekten ne kadar önemli bir varlık olduğuyla da ilgilenmiyor, bugün kadınlar kapitalizme kurban ediliyor. Üzülerek söylüyorum ki başörtüsü mücadelesi veren ablam, bacısı için meydanlara dökülen abim sende buna dâhilsin. Ve biz bunu alkışlıyoruz.

Bugün 8 Mart. Bugün güya Dünya Kadınlar Günü.

Ama bugün dünya kadınlarının bir kısmı katlediliyor diğer bir kısmı kapitalizmin dişlileri arasında eziliyor. Kadınların, annelerin, babaların, çocukların haklarının bir güne sıkıştırılmadığı gün gerçekten güzel bir dünyaya uyanacağız. İnanıyorum.