Bir direniş önderi Hacı Kasım

Bir direniş önderi Hacı Kasım

Kasım Süleymani’nin Direniş coğrafyasına yayılan adının şehadetinden sonra Hacı olarak anılmasında şehadetine değin her halinin kefenli sayılmasının büyük payı var.

Ali Tunay İsrailpost.com

Kasım Süleymani’nin Direniş coğrafyasına yayılan adının şehadetinden sonra Hacı olarak anılmasında şehadetine değin her halinin kefenli sayılmasının büyük payı var. O bir komutan olarak kimin emrinde olduğunu, kime karşı savaştığını ve en önemlisi mücadelesinin hangi amaç için olduğunu bilendi. Adalet ve Özgürlüğün mutlak iktidarı için mücadele edenlerin içinde adının “Komutan” olarak anılması, tecrübesi, pratikliği, savaş ve diplomasi stratejisindeki ustalığındaydı. Yoksa Direniş Cephesi’nin normal bir askeriydi kendisi. Allah’ın karşısında basit bir kul, kendisinden önce hayatını şehadetle tamamlamış arkadaşlarının arzusunda mücadele eden bir cephe insanı…

Hacı, Coğrafyamızın emperyalizmle giriştiği savaşta Direnişe büyük komutandı. En büyük düşman tarafından en şidettli şekilde vuruldu. Kanı olduğu gibi düşmanın yüzüne sıçradı. Düşman onu vurduğunu birkaç saat içinde üstlendiyse eğer, sevinç coşkusunu gizletememenin etkisindendi bu. Sevinç içindeydi ve sevincinde ihanetin büyük payı vardı. Hesap edilmeyen ise, düşmanın Hacı’nın bedenine bağladığı umuttu. Umut, düşmanın onca hesabına sonuçtu ancak, umudun hüsran ile son bulması Hacı’nın düşmana tattırdığı son cephe vücuduna dair hesabın da tutmamasıydı. Düşman güçlü idi doğru, Hacı ise haklı. Hacının haklılığı güçlülüğü kanında boğdu. Kan bir kez daha kılınca galip geldi. İlahi sünnetullah hükmünü gösterdi.

Hacı, düşmanın haberdar olmadığı şehadet okulunun tam 40 yıllık öğrencisi. Hacı, yaşarken şehid olmayı becermiş, hayatı bu şekilde tamamlamak için mana aleminde Rabbine ısrarla yalvaran bir derviş… Düşman onu yok ederken Hacı’nın kanının ekilen tohumlar için can suyu olduğunu nerden bilsin ki?!

Bizim coğrafyamız mazlumdur. Nâmahrem postalların altında iniltisi çoktur. Zenginlikleri çalınan, onuru iğdiş edilen, namusu pazarlarda gezdirilen mazlum halklarımızın yiğitleri de vardır elbet. Hacı, Batı Asya’da Amerikan Emperyalizmine karşı irade koymuşların komutanıydı. Kezâ Emevi döneminden çağımıza güncellenmiş Tekfirist akımların da düşmanı.

Düşmanın barbarlık sembolü IŞİD ile sahneye çıkıp, korku imparatorluğuyla kendiliğinden sinen toplumlar yaratma projesine karşı Hacı, Direnişin sembolü olma misyonunu üstlendi. Her ne kadar vasiyetnamesinde “Mezarıma sadece Asker Süleymani yazın “dediyse de Hacı, sosyoloji bilimine katkı sunacak denli toplumsal iletişim uzmanıydı. Hacı, mihrabın abidi olmasaydı eğer ve Hacı vefaya timsal sayılmasaydı Batı Asya topraklarında, ona kim “Malik” derdi.

Biz kimi kaybettiğimizi, cenaze namazında gözyaşı sakalına karışmış olandan anladık. Ki O, İmam Humeyni’den sonra kimseye o denli ağlamamıştı. Biz kimi kaybettiğimizi, milyonlarca insanın, içinde Ebulfazl’ın misali paramparça bedeni olan tabutu sırtlamış olduğunda anladık. Hacı, yaşamının bütünselliğinde toplum katmanlarının tümüne sevgili bir “ortak payda”. Buna ulaşmasının yegane sebebi ise Hacı, inancına, davasına samimi bir kul…

Düşman ona pusu kurarken ihanet ehlinden yardım aldı, bu biliniyor. İhanet, vefanın düşmanıdır ve bizim nice kıymetlilerimiz bu şekilde ayrılmıştır dünyadan. Bu bilindiği için her şehid yaşarken vasiyeti cebindedir ve her yaşadığı gün bir diğerine teslim edilecek “halef” barındırır. Hacı, halefini vurulmadan önce bırakmıştı zaten. O yüzden düşman paramparça ettiğinin bir beden olduğunu, “dava”nın sac ayağının sahipsiz kalmadığını birkaç gün içinde iliklerine kadar hissetti. Bugün Hacı’nın yokluğu hüzündür elbet, ancak ardında nice isimsiz Hacı’lar olduğunu bilmek de mutluluk… Direniş, hüzün ile mutluluğun ortaklaştığı bir ruh halindedir şimdi. Hüzünlü mutluluktur yaşanılan.

Düşmanın tanınmasında, kovulmasında, onunla mücadele eden askerlerin, mühendislerin, öğretmenlerin, esnafın, siber savunma alanlarındaki gençlerin bilinci ve kararlılığında Hacı’nın kanı halkların ulus sınırları ötesinde bir ortaklaşmayı doğurmuştur. Düşman, döktüğü kanda bir adım daha batmıştır. Onun şehadeti yeni ve önemli bir milad olmuştur. (İsrailpost)