İran Hürmüz Boğazı'nı Kapatırsa Ne Olur? /Araştırma

İran Hürmüz Boğazı'nı Kapatırsa Ne Olur? /Araştırma

Tahran Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya karar verirse ne olur?

İsrail'in İran'a karşı başlattığı savaşın üzerinden bir haftadan fazla bir süre geçtikten sonra, ABD'nin İran İslam Cumhuriyeti'ndeki nükleer tesislere doğrudan saldırı düzenlemesi, Ortadoğu'daki askeri gerilimin yayılma endişelerini artırdı. Washington, İsrail'i "Sadık Vaat 3" operasyonunda İran saldırılarına karşı koyma girişimlerine siyasi, diplomatik ve askeri destek sağlarken, bu doğrudan müdahale, gerilimin tırmanmasında önemli bir dönüm noktası oldu.

Bu gelişmelerin ortasında tüm dikkatler yeniden Hürmüz Boğazı'na çevrildi. İran Şura Meclisi, boğazın kapatılması yönünde bir tavsiyede bulunarak nihai kararı Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bıraktı.


Hürmüz Boğazı: İran'ın Bir Baskı Aracı


Hürmüz Boğazı, Tahran'ın Washington ile dolaylı nükleer müzakerelerde bir baskı aracı olarak gündeme geldi. Geçtiğimiz Mart ayının sonlarında Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Ali Rıza Tangsiri, El Meyadin'e yaptığı açıklamada, İran'ın haklarından mahrum bırakılmasının boğazın kapatılması kararına yol açacağı uyarısında bulunmuştu.

2019 yılında Devrim Muhafızları'nın Hürmüz Boğazı'nda uluslararası seyir kurallarına uymadığı gerekçesiyle İngiliz petrol tankeri Stena Impero'yu alıkoyması, mevcut olayları akıllara getiriyor. Bu olay, Londra'nın Cebelitarık Boğazı'nda Suriye'ye gitmekte olan bir İran petrol tankerini alıkoymasına doğrudan bir misilleme olarak gerçekleşmişti. Bu İran hamlesi, Tahran'ın baskı altında kaldığında Hürmüz Boğazı üzerinden deniz seyrüseferini etkileme kabiliyetini gösteren bir kanıttı.

Bugün, Washington'ın Fordow, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerini bombalamasıyla savaşın kritik bir dönemece girmesiyle birlikte, Hürmüz Boğazı'nın kapatılması, İran'ın saldırıya misilleme olarak kullanabileceği bir silah olarak öne çıkıyor.


Hürmüz Boğazı'nın Ekonomik Önemi


Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi'ni Hint Okyanusu'na bağlar. Kuzey tarafında İran, güney tarafında ise Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman yer almaktadır.

Bu boğaz, dünyanın en önemli dar geçitlerinden biri olup, küresel petrol ticareti için hayati bir öneme sahiptir. Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, küresel petrol ticaretinin yaklaşık dörtte biri bu boğazdan geçmektedir. Bloomberg verilerine göre 2024 yılında Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, BAE ve İran'dan günde yaklaşık 16.5 milyon varil ham petrol ve kondensat Hürmüz Boğazı üzerinden taşınmıştır.

Ayrıca, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticareti için de büyük önem taşımaktadır. Aynı dönemde küresel LNG arzının %20'sinden fazlası, çoğu Katar'dan olmak üzere bu boğazdan geçmiştir.


İran Hürmüz Boğazı'nı Kapatırsa Ne Olur?


Doğrudan Amerikan saldırısı öncesinde, bölgedeki petrol sevkiyatı Hürmüz Boğazı üzerinden nispeten istikrarlı ve çatışmalardan uzaktı.

İran'ın boğazı kapatmak için savaş gemileri göndermesine gerek yoktur. Küçük ve hızlı devriye botları göndererek veya kıyıdan ya da iç adalardan insansız hava araçları ve füzeler fırlatarak deniz taşımacılığını etkileyebilir.

Peki Tahran Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya karar verirse ne olur? Cevap basit: Petrol fiyatını alın ve ikiye katlayın. Kapanış, petrol fiyatlarında büyük bir artışa ve küresel ekonomide istikrarsızlığa yol açacaktır.

Bu bağlamda, Uluslararası Enerji Ajansı, boğazın kısa bir süre bile kapatılmasının küresel petrol ve gaz piyasaları üzerinde büyük bir etki yaratacağı uyarısında bulundu. "ClearView Energy Partners" şirketine göre, kısa süreli bir kapanma, bir varil petrolün maliyetine 8.25 ila 31.25 dolar ekleyebilir.


Amerika Birleşik Devletleri İçin


Küresel petrol fiyatlarındaki artış, Amerika Birleşik Devletleri'nde de fiyatları artıracak, ulaşım ve üretim maliyetlerini ve enflasyonu yükseltecektir. Finans piyasalarındaki dalgalanmalar, ABD borsalarını, özellikle ulaştırma, havacılık ve ağır sanayi şirketlerini olumsuz etkileyecektir.

Jeopolitik ve askeri açıdan Washington, Körfez'deki seyrüseferini "kırmızı çizgi" olarak görmekte, bu da deniz kuvvetlerinin konuşlandırılmasını gerektirebilir ve ABD'nin bölgedeki askeri varlığını saldırılara maruz bırakabilir.


Avrupa İçin


Aynı durum ekonomik açıdan Avrupa için de geçerlidir; enerji fiyatlarındaki ani bir artış enflasyonu, enerji maliyetlerini artıracak ve endüstrileri aksatacaktır.

Askeri gerilimin tırmanması durumunda Avrupa, ABD ile NATO ittifakındaki yükümlülükleri ve Fransa ile İngiltere gibi ülkelerin bölgedeki deniz varlığı nedeniyle bundan uzak kalamayacaktır.

Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının etkileri Avrupa'ya tedarik zincirlerini de etkileyecektir; seyirdeki herhangi bir kesinti, Avrupa'nın hammadde, elektronik ve tüketim malları ithalatını geciktirebilir. Nakliye sigortası primleri artabilir, bu da Avrupalı şirketler ve tüketiciler için maliyetleri yükseltecektir.


Çin İçin


Çin, petrolünün %40'ından fazlasını Körfez'den ithal etmektedir ve çoğu Hürmüz Boğazı'ndan geçmektedir. Bu da boğazın kapatılmasının ciddi bir arz kıtlığına ve stratejik stoklara daha fazla bağımlılığa yol açacağı anlamına gelir. Bu durum, örneğin boru hatları aracılığıyla Rusya'dan ithalatın artırılması ve alternatif veya nükleer enerji projelerinin hızlandırılması gibi hızlı ve maliyetli alternatifler bulmayı gerektirecektir.

Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olarak Çin, fiyatlardaki herhangi bir artıştan doğrudan etkilenecektir. Bu da üretim ve imalat maliyetlerinde artışa, iç enflasyona ve ekonomik büyümede yavaşlamaya yol açacaktır.


Körfez Ülkeleri İçin


Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE ve Katar'ın petrol ve gaz ihracatının %90'ından fazlası Hürmüz Boğazı'ndan geçmektedir. Bu da boğazın kapanmasının, ekonomileri petrol ihracatına dayanan bu ülkelerde hükümet gelirlerinin neredeyse tamamen donmasına yol açacağı anlamına gelir.

Bu durumda, Körfez ülkeleri bütçelerinde düşüşle karşılaşabilir ve çekim işlemlerini tamamlamak ve kamu harcamalarını azaltmak için rezervlere başvurmak zorunda kalabilirler.

Ayrıca, yerel piyasalar ve bankalar üzerinde baskılarla karşılaşabilirler, Körfez borsaları ise hisse senedi fiyatlarındaki düşüşten hemen etkilenecektir. Tüm bunlar, özellikle askeri gerilimin tırmanması durumunda, yabancı yatırımcıların kaçmasıyla Körfez ülkelerindeki yatırım fırsatlarını tehdit etmektedir.