Meşal: "Siyasete Girmekten Pişman Değiliz"

Meşal: "Siyasete Girmekten Pişman Değiliz"

İşgal altındaki Filistin topraklarının özgürlüğü için yarım asırdır direnen Filistin halkı, içinden Yaser Arafat, Fethi Şikaki, Şeyh Ahmet Yasin, Abdülaziz Rantisi gibi güçlü liderler çıkardı.

İşgal altındaki Filistin topraklarının özgürlüğü için yarım asırdır direnen Filistin halkı, içinden Yaser Arafat, Fethi Şikaki, Şeyh Ahmet Yasin, Abdülaziz Rantisi gibi güçlü liderler çıkardı. Savaş sanatının yanında, siyaset sanatını da çok iyi bilen bu liderler, Filistin’in ve Kudüs’ün özgürlüğü için ödenecek en büyük bedeli ödeyerek –canlarını vererek- Filistin davasının sembol şahısları oldular. Filistin halkı İslam ve hürriyet için kurban verdiği her liderin ardından yeni bir lider çıkarmayı bildi. Daha önce Gerçek Hayat Okurları için röportaj yaptığımız Dr. Ramazan Şallah ve Dr. Musa Ebu Merzuk bir gün röportaj yapacağıma inandığım Filistin Başbakanı İsmail Heniye ve Hamas’ın yıllardır sürgünde yaşayan lideri Halid Meşal Filistin özgürlük mücadelesinin yaşayan en önemli dört lideri. Uzun bir zaman verilen bir uğraşın ardından röportaj yapma imkanı bulduğum Halid Meşal, ben de; Filistin’e ve Filistin özgürlük mücadelesine sırılsıklam aşık, güçlü bir lider imajı uyandırdı. Konuşurken zaman zaman bakışları sertleşen Meşal’in gözlerinde çevresindeki insanları etkileyen bir kararlılık gözlemledim. İsrail’e karşı duran bu kararlı ve nazik adamla göz göze gelmek, sohbet etmek benim için büyük bir zevkti.

Adem Özköse

Annapolis Konferansı’yla sizce ne amaçlandı? Alınan kararları gözönünde bulundurduğunuzda, konferans ne gibi sonuçlar doğurabilir?

Annapolis Konferansı aracılığıyla bir çok siyasi düşünce gerçekleştirilmek istendi. En temel hedeflerden biri, Mahmud Abbas’ı Hamas’a karşı daha da güçlü kılmaktı. Amerikan Yönetimi de Annapolis aracılığıyla Irak ve Afganistan’da uğradığı başarısızlıkları örtbas etmek istedi. Çünkü Afganistan ve Irak’taki direnişçi güçler, Amerika’ya güçlü darbeler vurdular; büyük hezimetler yaşattılar. Ayrıca ABD ve İsrail gelecekte Ortadoğu’da bir takım yeni askeri faaliyetler gerçekleştirmeyi düşünüyor. Annapolis Konferansı bu faaliyetler için bir hazırlık aşamasıdır. Annapolis’in bir başka amacı da İsrail’in hiçbir bedel ödemeden Araplara yakınlaştırılmak istenmesidir. İsrail hem işgal ettiği toprakları elinde tutmak hem de Araplarla ilişkilerini geliştirmek istiyor. Bizim düşüncemize göre Annapolis Konferansı barışa katkı sağlamayacaktır.

Annapolis Konferansı’nın hemen ardından İsrail, 300 evi kapsayacak yeni yerleşim merkezi planı açıkladı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz Annapolis Konferansı’ndan bir hayır çıkmayacağını toplantı yapılmadan önce de söylemiştik. Fakat bazı Arap devletleri Annapolis’ten bir takım kazanımlar elde edeceklerini düşünerek bu hayırsız toplantıya iştirak ettiler. Ancak Annapolis’ten sonra işlenen suçlar, bu konferansın gerçek amacını bir kez daha ortaya çıkardı. Annapolis’ten sonra sadece 1 hafta içinde 30’a yakın Filistinli katledildi. İsrail Annapolis’ten güç aldı. Bu nedenle de yeni yerleşim yerleri inşa ederek Filistin’de ilerlemek istiyor. Bu durum ispat ediyor ki yapmamız gereken İsrail’le görüşmelere katılmak değil işgale karşı direnip, düşmanlarımıza haklarımızı kabul ettirmek ve güçlü olmaktır. Çünkü İsrail sadece güçten anlar.

“GAZZELİLER TESLİM OLMAYACAK”

Şu an Gazze ne durumda? Gazzeliler bu şiddetli boykota daha ne kadar dayanabilecekler?

İsrail ve Amerika’nın Gazze’ye yönelik uyguladığı ambargo ahlaki değildir. Uluslararası kamuoyu da son derece gayri insani olan bu durum karşısında sessiz kalarak affedilemeyecek bir suç işliyor. Gazze Halkı 6.5 aydır ambargo ve açlıkla birlikte yaşıyor. 1.5 milyon insanın sınırlı bir alanda muhasara altında tutulması kabul edilebilir bir durum mudur? Şu an Gazze’de ilaç bulamadıkları için ölen hastaların sayısı 45’i aştı. Hatta hayatlarını kaybeden Gazzeliler arasında 1.5 yaşında bir çocuk da var. Fakat Gazze Halkı ambargo altında da olsa siyonizme karşı direnmeye devam edecek, asla düşmana teslim olmayacaktır.

“HAMAS DARBEYİ ENGELLEDİ”

Hamas şu an Gazze’ye hakim. Gazze’deki hakimiyetinizi genişletme yönünde, bir takım siyasi ve askeri faaliyetler içine girmeyi düşünüyor musunuz?

Haziran ayında El Fetih içindeki bazı gruplara karşı bir takım operasyonlarda bulunduk. Çünkü ABD ve İsrail’in bir takım gruplara verdiği silahlar Hamas Hükümeti’ne darbe yapılması için kullanılacaktı. Hamas darbeyi engelledi. Genişlemek gibi bir hedefimiz yok. Batı Yaka ve Gazze’de emniyet güçleri, memuru tek olan bir hükümetin kurulmasını istiyoruz. Şu an tek hedefimiz Filistin’in bölünmesine çare bulup Filistin’i tek bir hükümet altında toplamaktır.

Geçtiğimiz hafta düzenlediğiniz Hamas’ın 20. yıl kutlamalarına Filistin Halkı beklenenin üzerinde bir katılım gösterdi. Filistin Halkı bu şekilde davranarak dünyaya nasıl bir mesaj vermek istiyor?

Başkalarına göre bu katılım beklenenin üzerinde olabilir. Fakat biz böyle düşünmüyoruz. Çünkü halkımıza büyük bir güvenimiz var. 20. Yıl Kutlamaları dünyaya dört önemli mesaj verdi. Birinci mesaj, Hamas’a atılan iftiralara Filistin halkının inanmadığıdır. Bu mesaj ayrıca Hamas’ın dimdik ayakta olduğunu ve halkın yoğun desteğini elinde tuttuğunu göstermektedir. İkinci mesaj, Filistin halkının ambargo karşısında zayıflamadığı ve kırılmadığıdır. Halkımızın verdiği üçüncü mesaj ise, Filistinlilerin vatanlarını ve ilkelerini asla satmayacağıdır. Çünkü bazıları Filistinlileri aç bırakarak, halkın Kudüs’ten ve haklarından vazgeçeceğini düşünüyor. Fakat Filistin Halkı baskılara uğradıkça direnişe daha fazla sarılıyor ve sebat ediyor. Dördüncü mesaj ise Filistin Halkı’nın yaşadıkları nedeniyle duyduğu öfkenin Hamas’a yönelik değil, İsrail’e ve bölgede onunla birlikte hareket eden gruplara yönelik olmasıdır. Umarız dünya 20. Yıl kutlamalarından gerekli mesajı alır.

“KAVGA DEĞİL, DİYALOG İSTİYORUZ”

El Fetih ile Hamas arasında bir çok olumsuzluk yaşandı. Dönem dönem çatışmalar bile çıktı. Yaşanan bunca olumsuzluğun ardından bir uzlaşı yolu bulup, Ulusal Birlik Hükümeti’nin tekrar kurulabileceğine dair umutlar taşıyor musunuz?

Evet, aramızda yaşananlar üzücüydü. Bu olayların bir daha yaşanmasını kesinlikle istemiyoruz. Biz Ulusal Birlik Hükümeti’nin tekrar kurulabileceğine dair umutlarımızı şu anda da muhafaza ediyoruz.
Yalnız El Fetih’le iki meselede anlaşmamız gerekir. Birinci mesele, Filistin içindeki siyasete dışardan yapılacak müdahalelere karşı çıkmaktır. ABD ve İsrail’in Filistin’in iç siyasetine yapacağı müdahalelerini engellemek bizim için en önemli meseledir. İkinci mesele ise Filistin’deki bütün gruplar Meclis’e ve Filistin Halkı’nın seçimine tabi olmalıdırlar. Hamas husumet ve kavga yerine, diyalog ve birlikten yanadır. Fakat Abbas ve kurmayları bugün Filistin halkına ve Hamas’a kapılarını kapatırken; İsrail ve Amerika’ya kucak açıyorlar.

Mahmud Abbas neyi hedefliyor?

Abbas, ABD ve İsrail’in desteğine olan güveni nedeniyle Hamas’la diyalogu reddediyor. Fakat bugün vatanın maslahatı Filistinli grupların kendi aralarında birlik sağlamalarıdır. Abbas’ın gerçek hedefi Hamas’ın ambargo nedeniyle halk desteğini kaybetmesidir. Fakat ambargo ve baskılar Hamas’ı daha çok güçlendiriyor. Halkımızın bize olan teveccühü her geçen gün artıyor. Umarız Abbas da çok vakit geçmeden bu gerçeği görür.

“ASIL ABBAS ÖZÜR DİLESİN”

Abbas, Hamas’la diyalog için Hamas’ın Filistin halkından özür dilemesini beklediğini söyledi? Özür dileyecek misiniz?

Asıl soru kimin kimden özür dileyeceğidir. Haklı olan kimdir ki, “Filan hata yaptı ve bizden özür dilemesi gerekir” diyebilsin. Arap Birliği 6 ay önce Gazze’de neler yaşandığının araştırılması için bir komite oluşturmuştu. Bu sayede Gazze ve Batı Yaka’da neler yaşandığı ortaya çıkacak ve biz de bu araştırmanın sonucuna saygı gösterecektik. Gerçekler ortaya çıkmadan bir grubun diğer gruptan veya bir kişinin başka bir kişiden özür dilemesi beklenemez. Abbas ve çevresi bu kurulu kabul etmediler. Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasından korktular. Gazze’de yaşanan olaylarda suçlu olan El Fetih’in içindeki bazı gruplar ve Mahmut Abbas’tır. Onlar İsrail ve Amerika’dan yardım alıp, Filistin Halkı’na saldırdılar. Biz ise yapılan saldırılara karşılık halkımızı ve özgürlüğümüzü savunduk. Bu nedenle asıl özür dilemesi gerekenler Mahmut Abbas ve Filistin Halkı’na silah çeken gruplardır.

İsrail, direnişin eylemleri devam ederse, ordunun Gazze’ye gireceği yönünde tehditler savuruyor. Bu tehditler gerçek olursa, Hamas Gazze’yi savunacak askeri güce sahip mi?

Bu tehditler yeni değil. Ayrıca Siyonist Ordu şu an da zaman zaman Gazzeye saldırılar düzenliyor. Fakat kapsamlı bir operasyona cesaret edemiyorlar.
Çünkü Gazze’ye yönelik yapılacak kapsamlı bir operasyon onlar için kötü sonuçlar doğurur. Bu gerçek İsrail’i kaygılandırıyor. Hatta İsrail Yönetimi’nin içindeki bazı çevreler, bu kaygılardan dolayı Hamas’la anlaşma yapmak istiyorlar. Gazze Halkı hiçbir zaman siyonist düşman karşısında boyun eğmeyecek, ve topraklarını ve evlerini savunacaktır. Çünkü bizim halkımız en güçlü iki silaha sahip. Bu silahlar Allah’a iman ve cesurluktur.

“HAMAS DİRENİŞİ TERKETMEDİ”

Hamas Hükümeti’nin ardından gelişen olaylar nedeniyle Filistin hem idari, hem de halk olarak ikiye bölündü. Bu tabloyu gözönünde bulundurduğunuzda “keşke bir direniş hareketi olarak kalsaydık, siyasi sürece hiç girmeseydik” dediğiniz olmuyor mu?

Bir yanlışı düzeltmek istiyorum. Hamas direnişten siyasete girmedi. Biz hala bir direniş hareketiyiz. Direnişçi bir siyasal hareket olarak seçimlere girdik ve İsrail’e karşı direnişimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Seçimlere giriş sebebimiz, Filistin halkının toplumsal inşasını oluşturmaktı. Ayrıca bizim siyasete girmemiz Filistin halkının isteği ve talepleri doğrultusunda oldu. Seçimlere, siyasete girmekten asla pişman değiliz. Çünkü Hamas direnişi hiçbir zaman terketmedi.

Amerika ve Batı, Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?

Biz teröristler değiliz. Terörizm masumları öldürmekse, biz bu suçu hiç işlemedik. Asıl terörist Bush’un kendisidir. Bush Afganistan’da, Irak’ta, Somali’de halkımızı katlediyor. Ayrıca İsrail’e Filistinlileri öldürmesi için destek veriyor. Biz dinimizi, vatanımızı savunan ve işgale karşı savaşan bir direniş hareketiyiz. Semavi dinlerde ve devletlerarası hukukta işgale uğrayan bir vatanı savunmak en doğal haklardan biri olarak kabul edilir. Biz İslam’ın çizdiği sınırlar içinde en doğal haklarımızdan biri olan direniş hakkımızı kullanıyoruz. ABD bugün terörizm kavramı üzerinden Müslümanlara karşı psikolojik bir savaş yürütüyor. Terörizm kavramını kullanarak kendi işledikleri katliamların üzerini örtmeye çalışıyorlar. Fakat ABD ve İsrail’in gerçekleştirdiği katliamlar, üzerleri örtülemeyecek kadar geniş boyutlarda. Vicdanlı her insan gerçek teröristlerin kimler olduklarını çok iyi bilir. Hamas terörist bir hareket değil; İsrail ve ABD terörüne karşı mücadele veren erdemli bir harekettir.

“AKP MÜSLÜMANLARIN ÇIKARLARINI GÖZETMELİ”

AK Parti Hükümeti’nin Filistin işgaline yönelik tutumunu nasıl buluyorsunuz? Türk hükümeti Hamas hükümetine mi; yoksa İsrail yönetime mi daha yakın?

Biz siyaset olarak başka bir ülkenin dış politikasına karışmayı doğru bulmuyoruz. Çünkü her ülkenin kendine has bir takım şartları var. Türkiye halkı seçimlere girerek bir tercihte bulundu. Bu tercihe saygı duyuyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bize veya İslam ülkelerine yakın durması son derece doğaldır. Çünkü Türkiye Müslüman bir ülkedir ve Türk halkının İslam Tarihi’nde önemli bir yeri vardır. Biz AK Parti Hükümeti’nin her zaman Türkiye halkının ve İslam Dünyası’nın çıkarlarını gözönünde bulundurarak hareket etmesini temenni ediyoruz. Türkiye’deki olumlu gelişmelerin İslam Dünyası’na ve Filistin halkına da faydası olacaktır. Türkiye halkı için daima iyi temennilerde bulunuyoruz. Çünkü biz Müslüman Türkiye halkının dostuyuz.

İsrail Basını esir asker Gilat Şalid’ın serbest bırakılması için Hamas yetkilileri ile İsrail Hükümeti arasında bir dizi gizli görüşmelerin yapıldığını iddia ediyor. Bu iddia doğru mu? İsrail ile gizli görüşmeler yapıyor musunuz?

İsrail ile direk veya gizli görüşmeler yapmıyoruz. Fakat esir değişimi için Mısır aracılığıyla siyonist devletle direk olmayan görüşmeler yaptık. İsrail hapishanelerinde aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 11 bin esirimiz var. Bu esirlerimizin özgürlüklerine kavuşmaları için çaba gösteriyoruz. Onlar bizim esirlerimize zulme ederken, biz Siyonist esir Gilad Şalid’e hiçbir kötü muamelede bulunmadık. İsrailliler’e Gilat Şalid’i serbest bırakmamız için bir takım şartlar sunduk. Bizim şartımız Gilad Şalid’e karşılık İsrail hapishanelerindeki sayı ve isimlerini belirttiğimiz esirlerin serbest bırakılmasıdır. Fakat Olmert, Filistinli esirleri serbest bırakmaya yanaşmayıp, esir değişimi için yapılan bu görüşmeleri zora soktu. Biz de istediğimiz esirler serbest bırakılana kadar bu konuda geri adım atmayacağız.

Mücadele adamları genelde ailelerini ihmal ederler. Siz de yoğunluğunuz nedeniyle zaman zaman ailenizi ihmal ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Çok yoğun bir insan olduğum doğru. Fakat bir mücadele adamı konumu ne olursa olsun anne-babasına, eşine, çocuklarına, akrabalarına, komşularına karşı olan görevlerini yerine getirmelidir. Ben de elimden geldiği kadar ailemle ilgilenmeye, onlara karşı olan sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum.

Gerçek Hayat