Laricani, El-Meyadin'e: Direniş yenilmez bir seçenektir
Laricani el-Meyadin'e konuştu: "Direniş yenilmez bir seçenektir, onu desteklemek bir görevdir. Siyonist oluşum stratejik bir yenilgi yaşıyor."
Ali Laricani, İran İslam Cumhuriyeti Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri, son röportajında İsrail'e yönelik sert mesajlar verdi, bölge politikasına dair önemli açıklamalar yaptı ve İran'ın uluslararası ilişkilerine dair bakış açısını paylaştı.
İran'ın İsrail'e Karşı Duruşu ve Bölgesel Politikasındaki Rolü
Laricani, İsrail'in İran'a yönelik herhangi bir saldırısına güçlü bir şekilde karşılık vermeye her zaman hazır olduklarını vurguladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu "kötü bir kişi" olarak nitelendiren Laricani, Netanyahu'nun iktidarda kaldığı sürece bölgede istikrarın sağlanamayacağını belirtti. Netanyahu'nun kişisel çıkarları için krizler yarattığını, Lübnan ve Suriye'de sürekli olarak istikrarsızlık peşinde olduğunu ifade etti.
Laricani, İsrail'in İran'a saldırmadaki amacının İslam Cumhuriyeti'ndeki rejimi devirmek olduğunu söyledi. İsrail'in 14 yıldır bu amacı gerçekleştiremediğini ve İran halkının isyan edeceğini düşündüklerini ancak yanıldıklarını belirtti. Hatta İran'daki muhaliflerin bile bu savaşta rejimin yanında durduğunu, bunun İsrail için bir başka yenilgi olduğunu vurguladı.
Laricani, İsrail'in bazı önemli İranlı liderleri suikastla öldürmeyi başarmış olsa da, bu saldırıların stratejik bir kazanç sağlamadığını belirtti.. İran'ın füze saldırılarının İsrail'de yol açtığı hasarı, İsrail'in İran'da neden olduğu hasarla karşılaştırarak, İsrail'in taktiksel olarak da kaybettiğini öne sürdü. İsrail'in kayıplarını gizlediğini, ancak medyanın İsrail'in bir cehenneme dönüştüğünü gösterdiğini ekledi.
Lübnan ve Direniş Hareketi
Laricani, İran'ın Lübnan'a her koşulda destek verdiğini ve vermeye devam edeceğini belirtti. Direnişin sadece Lübnan için değil, tüm bölge halkları için stratejik bir sermaye olduğunu söyledi. Lübnan'daki farklı görüşlerin doğal olduğunu, ancak ülkelerini savunanların fedakarlıklarının saygı görmesi gerektiğini vurguladı.
Laricani, İran'ın devletlerin iç işlerine karışmadığını, ancak gerektiğinde direniş hareketlerine danışmanlık hizmeti sunduğunu ifade etti. Direniş kararının, bilinçli ve olgun bir halk iradesinden kaynaklandığına inandıklarını söyledi.
Laricani, Lübnan ziyaretinde Cumhurbaşkanı Jozef Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevaf Selam ile görüştüğünü belirtti. İran'ın Lübnan'a yönelik tutumunun net ve değişmez olduğunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurguladı.
Laricani ayrıca, ABD'nin İran'ın bölgesel politikalarına duyduğu öfkenin, bölgenin güvenliğine ilişkin kökten farklı vizyonlardan kaynaklandığını savundu. ABD'nin "zorla barış" politikasına karşı olduklarını, gerçek güvenliğin dış baskılarla değil, devletlerin egemenliğine ve iç gücüne saygı duyarak tesis edilebileceğini söyledi.
Bölgesel İlişkiler ve Diğer Ülkeler
Laricani, Irak ve Lübnan ile olan güçlü ve stratejik ilişkileri vurguladı. Irak ziyaretinde stratejik konuların ele alındığını ve güvenlik anlaşması imzalandığını, bu anlaşmanın her iki ülke için de istikrarı sağlamayı hedeflediğini belirtti.
Laricani, direnişin mezhep veya inançla sınırlı olmadığını, tüm bileşenleri kapsayan ortak bir seçenek olduğunu söyledi. İran'ın mezhepsel kökenine bakılmaksızın direniş hareketlerini desteklediğini, Hamas ve Hizbullah'a verdiği desteğin bunun kanıtı olduğunu ekledi.
Laricani, İran'ın devletlerin iç işlerine karışmadığını ve direniş hareketlerine sadece danışmanlık yaptığını tekrarladı. Bu hareketlerin kendi kararlarını alacak kadar yetkin liderlere sahip olduğunu belirtti.
Laricani, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi "büyük bir siyasi lider" olarak tanımladı ve zor dönemlerde ülkesini yönetme yeteneğine sahip olduğunu söyledi. Berri'nin, bölgedeki sorunların çözümü için değerli önerilerde bulunduğunu belirtti.
Suriye'deki Gelişmeler
Laricani, Suriye'deki son gelişmelerin herkesi şaşırttığını söyledi. Rejim çökmeden önce Şam'ı ziyaret ettiğinde dahi, ne kendisinin ne de saldırganların Suriye rejiminin bu kadar hızlı çökeceğini beklemediğini ifade etti. Rusya ve Suriye'deki rejimi destekleyen diğer ülkelerin bile bu kadar hızlı gelişen olaylar karşısında şaşırdığını ekledi.
Laricani, Suriye'deki mevcut durumun belirsiz olduğunu ve İran'ın arzu ettiği bir durum olmadığını belirtti. İsrail'in artan müdahalesini eleştirdi. Gelecekte koşulların değişmesi halinde Suriye ile ilişkilerin yeniden kurulabileceğini söyledi.
Mısır ve Suudi Arabistan ile İlişkiler
Laricani, Mısır ile iletişimin sürekli devam ettiğini ve İran'ın ilişkileri geliştirmeye hazır olduğunu söyledi. Mısır'ın bölgede önemli bir devlet olduğunu ve aralarında bir sorun bulunmadığını belirtti. Ancak ABD'nin bu yakınlaşmayı engellemek için sorunlar çıkarabileceğini öne sürdü.
Suudi Arabistan ile ilişkilerin Çin'in aracılık ettiği anlaşmayla iyi bir başlangıç yaptığını ve bu ilişkilerin derinleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Suudi Arabistan'la aralarında bazı konularda farklılıklar olsa da, diyalog yoluyla tüm bölgesel sorunların çözülebileceğini düşündüğünü söyledi.
Nükleer Müzakereler ve ABD
Laricani, ABD'nin "zorla barış" mantığına devam ettiği sürece nükleer müzakerelerin verimli olamayacağını savundu. İran'ın son savaşta İsrail'e karşı kazandığı zaferin ardından bölgesel konumunun ABD'ninkinden daha güçlü olduğunu öne süren Laricani, müzakerelerin ancak karşı tarafın hedeflerine savaşla ulaşamayacağını anladığında anlam kazanacağını belirtti.
Laricani, bazı Arap ülkelerinin ABD ile müttefik olsalar bile, tüm güvenlerini ona vermediğini ve ilişkilerini Çin ve İran gibi diğer ülkelerle çeşitlendirmek istediklerini söyledi.
Hamaney'in Savaş Yönetimindeki Rolü
Laricani, Ayetullah Ali Hamaney'in son ABD-İsrail savaşında çok önemli bir rol oynadığını, krizin başlangıcında bazı önemli liderlerin suikastla şehid edilmesine rağmen durumu hızlıca toparladığını ve savaşın dengesini değiştirdiğini söyledi.
Hamaney'in soğukkanlı ve kararlı yönetiminin İran halkına moral verdiğini ve İran ordusunun cesurca karşılık vermesini sağladığını belirtti. Hamaney'in operasyonları komuta merkezinden bizzat yönettiğini ve bu durumun önemli kayıplara rağmen ordunun operasyonları sürdürme yeteneğini gösterdiğini ekledi.
Laricani, röportajın ilk gününde İsrail'in Mossad teşkilatı tarafından doğrudan suikastla tehdit edildiğini de açıkladı.
