
Musa Duman: İran Konusunda Bu Millete Yalan Söyleyenler Nedamet Getirsin!
İslami analiz.com yazarı Musa Duman'ın yazısını iktibas ediyoruz
Musa Duman/İslamianaliz.com
İsrail’in Nil ile Fırat arasındaki toprakları ele geçirmeyi öngören Arz-ı Mev’ud planı öteden beri anlatılır. Bu planın bir teoriden ibaret olmadığı son süreçte net bir şekilde teyit edildi. İsrail, yayılmacı politikaları ile ne denli azgın bir terör rejimi olduğunu bütün dünyaya kanıtladı. Meselenin sadece Filistin olmadığı, siyonizmin Ortadoğu’ya çökmeyi hedeflediğinde artık herkes mutabık.
Siyonist rejim, bu hedefin önündeki en büyük engel olarak gördüğü İran’la bir haftadır çatışma halinde. İran, tek başına bütün dünyayı şoka sokacak saldırılara imza attı. Arkasına Batı’nın askeri, ekonomik ve teknolojik gücünü alan İsrail’i enkaza çevirdi. Asimetrik güç farkı göz önünde bulundurulursa İran’ın kayıplarına rağmen çok ciddi bir başarı kaydettiğini söylemek mümkün.
Bir haftadır yaşadıklarımızın bizim ülkemizde şiddetli sorgulamalara da yol açması gerekiyor. Zira, 15 senedir mezhepçi bir güruh tarafından İran’ın ABD ve İsrail’e çalıştığı, danışıklı dövüş/tiyatro yaptıkları yalanı pazarlanmaya çalışıldı. Bunların bir kısmı kirli ilişkilerinin gereği olarak bu tezi savundu, bir kısmı ise zihinleri iğfal edildiği için hiçbir sebep-sonuç ilişkisi kurmaksızın bu manipülasyonu gündemde tuttu.
Gelinen noktada "danışıklı dövüş" yalanı kadük duruma düştü. "İran savaşıyor ama bir sorun neden savaşıyor? " sadedinde başka argümanlar (!) için kolları sıvasalar da artık güneş balçıkla sıvanmıyor. İnandırıcılıklarını tamamen yitirmeden bir özeleştiri, nedamet, tövbe, itiraf vb. hangisini uygun görürlerse yapmaları onur ve gururları için acil bir ihtiyaç halini aldı.
İran, 45 senedir bölgede ABD ve İsrail vesayetinin yok edilmesi için Hamas, İslami Cihad, Hizbullah, Ensarullah (Husiler) gibi grupları silahlandırıp finanse ediyor. Resmen bir vekalet savaşı veriyor. Bu uğurda uluslararası sistemin bütün baskılarını, ekonomik, askeri, siyasi alandaki ağır yaptırımlarını göğüslüyor.
Yetmiyor, Filistin direnişi zora girince dünyada tek başına öne atılıyor. Küresel emperyalizmin karşısına dikilerek siyonist kentleri viran ediyor. Ama siz halen tarihteki İran’ı insanlara anlatıp 1979 İslam Devrimi sonrasındaki İran’ın farkını ve misyonunu anlatmıyorsanız bunun karşılığı kelimenin tam manasıyla alçaklıktır.
Türkiye’nin yeri İran’ın yanıdır. Bu mevzilenme, hangi açıdan bakarsanız bakın, bu millet için de, bu ümmet için de Siyonist yayılmacılık karşısında bir beka meselesidir.
Tarihin yanlış yerinde durmak istemiyorsanız, insanlığın vicdanında mahkum olmak istemiyorsanız siz de acilen "Yanlış yaptık" deme erdemini göstermeli, kibir kulelerinizi yıkmalısınız!