Abdurrahman Dilipak
MERHABA YENİ AY
MERHABA YENİ AY
Bugün Hicri takvime göre 4 Cemaziyelevvel 1447. Türkçemizde “Ben senin Cemaziyelevvel’ini bilirim!” diye bir deyim var. “Senin geçmişini, ne yaptığını, karakterini veya sırlarını çok iyi bilirim” anlamına gelir.
Sahi “Cemaz” ne demek! Aslında kelime “Cem olmak” ile ilgili. Yani “Toplanma”, “Toparlanma” anlamına geliyor. Sahi bu ay bakalım Müslümanlar akıllarını başlarına toplayıp, Alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmeti olma sorumluluğunu kuşanıp, insanlığı “ortak bir kelimeye” davet konusunda ayağa kalkacaklar mı? Yoksa ayakta uyumaya devam mı edeceğiz.
Baksanıza Gazze konusunda bizi İns’in Şeytanı Trump kendi masası etrafında toplayıp, onay makamı olarak kendine bir rol biçiyor. Süreci kendisi yönetmeye kalkıyor.
Hadi toparlanalım. 3 aylara giriyoruz. Ramazan ayı yaklaşıyor. İçinde Kadir gecesi olmayan 1000 aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir gecesine yaklaşıyoruz. Receb ayının 27 gecesi (15 Ocak) de İSRA GECESİ! Bakalım o günlerde yine ülkemizden yüklenen gemiler İsrail limanlarına yolculuklarını sürdürecekler mi?
İsra gecesi biliyorsunuz, Mescid-i Aksa ile ilgilidir bir şekilde. Namazın farz kılındığı makamı işaret eder. “İsrail” kelimesi de aynı kökten gelir.
Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresi (17. Sure) 1. ayette şöyle anlatılır: “Kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.”
İsra gecesi, Hz. Muhammed‘in (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs-ü şerif’teki Mescid-i Aksa’ya yaptığı gece yolculuğunu ifade eder. Orası Hz. Süleyman’ın inşa ettiği Mabed’in kalıntılarının olduğu yerdir ve orası bizim ilk kıblemizdir. Hz. Davud ve Hz. Süleyman bizim peygamberimizdir. İsrailoğulları için dini değil tarihi ve kültürel bir anlam taşır. Zaten onlar için Hz. Davud ve Hz. Süleyman birer peygamber değil, dindar birer kıraldır.
Kur’an-ı kerim‘de, İsrailoğulları’nın bu bölgedeki tarihine dair pek çok ayet bulunur. İsra gecesi, Hz. Muhammed‘in bu kutsal mekâna yolculuk yapmasıyla, İslam’ın önceki peygamberlerin mirasını devam ettirdiğini ve Kudüs’ün tüm semavi dinler için ortak bir manevi merkez olduğunu vurgular.
Manevi Bağlantı, İsra gecesi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik zincirinin son halkası olarak, önceki peygamberlerin (Hz. Yakub/İsrail dahil) mirasını devraldığını sembolize eder. Mescid-i Aksa’ya yapılan yolculuk, İslam’ın Yahudilik ve Hristiyanlıkla olan manevi bağını da ifade eder.
İsrailoğulları aslında “Yakub oğulları” anlamına gelir. Soylarını, bir bakarsınız Hz. Nuh’a dayandırırlar. Hz. Nuh’dan da Ham, Sam, Yafes’ten, Sam’a. Sam’dan Hz. İbrahime, bir soy zinciri oluştururlar. Hz. İbrahim’in iki zevcesi var, ana soyu derlerde, buraya kadar baba soyu var. Hz. İbrahim de baba soyunda geliyor. Hz. İbrahimin iki zevcesinden Hz.Sare’yi esas alırlar. Hz.Haacer’in oğlu Hz. İsmail’i iptal ederler. Hz. İshak’ın iki oğlu var; Hz. Yakub ve Esav. Esav’ı geçerler, Hz. Yakub’u esas alırlar. Hz. İbrahim kötü babanın iyi oğlu idi, Hz. İshak iyi idi ama oğlu Esav kötü biri olabilir, ama onun çocukları da iyi olabilir. Ama bunu kabul etmezler. Hz. Yakubun kızı da var ama onu da kabul etmezler. İki hanımını esas alırlar. Babadan anneye geçişte bir seçicilik var. Lea ve Rahel’i esas alırlar, Bilha ve Zilpa’yı değil. Yakub oğulları ile başlayıp, daha sonra, Yahudi soyu, Talmud döneminde (MÖ 2. yüzyıl – MS 5. yüzyıl) anneden geçmeye başladı; bu, pratik ve dini nedenlerle tercih edildi. Hz. Yakup döneminde soy babadan geçiyordu, kızlar miras veya soy tanımlamasında genellikle ikincil roldeydi. Yani dini olmaktan çok politik sebeplerle, Kahinlerin yönlendirmesi sonucu ortaya çıkan bir durum bu. Dinlerini ruhbanlarının elinde oyuncak ettiler.
Yahudiler dinlerini “Yerli ve Milli” bir din olarak yeniden inşa ettiler. Oysa bütün peygamberler “İslamdı. İslam “Muhammedi”lerin dini değil, yaratanın yarattığı insanlık için seçtiği tek din idi. Hz. Adem de, Hz. Nuh’da, Hz. İbrahim de, Hz. Yakub da, Hz. Musa da, Hz. Davud da, Hz. İsa da ve Hz. Muhammed de (Hepsine salat ve selam olsun) Müslümandı. Hepsi de bizim peygamberlerimizdir. Hepsi bizi aynı yere çağırdı. Peygamberler dinlerini insanlığa tebliğ ederler ve o dini kabul edenler de kardeş olurlar. Irkçılık Şeytani bir ideolojidir.
Ana konumuza dönecek olursak, Cemaziyel Ahir’in sonuna geldiğimizde, Miladi takvime göre Ocak ayına girmiş olacağız. Ve Miladi yeni yılın ilk Hicri ayı Receb ayı zamanda “3 aylar”ın da başlangıcıdır. Recep ayı “Haram aylar”dandır. Sahi bizimkiler “Terörsüz Türkiye” projesini neden “Haram aylar”la ilişkilendirmezler? Bunun sebebi cahillik mi, unutkanlık olabilir mi? Yoksa “Laiklik elden gider” mi?
Biliyorsunuzdur, Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb ayları Haram aylardır ve Hicri takvime göre Receb yılın son haram ayıdır. Bu arada Receb ayının başlangıcı 21 Aralık 2026 (Pazartesi), Bitişi 19 Ocak 2026 (Pazartesi). Bu ay içinde Receb’in ilk Cuma gecesi, 25 Aralık ‘da geleneksel olarak Regaib kandili kutlanır. Receb‘in 27. gecesi, 15 Ocak 2026 Perşembe gecesi, halk arasında daha çok “Miraç” olarak bilinen “İsra gecesi” var..
Bu arada diğer toplulukların sosyal ve politik reflekslerini gözlemlemek için onların teolojindeki özel günlere bakmak gerek. Hristiyanlıkta 1 Ocakla başlayıp 6 Ocak’a kadar devam eden Noel kutlamaları var. Yahudilikte 25 Aralık 2025’de Tevet, 4 Ocak’ta Şevat kutlamaları var.
Kasım ayı Hristiyanlıkta oldukça hareketli bir ay. 1 Kasım Katolikler için Azizler günü. 2 Kasım Ölmüşlerin ruhları için dua günü, 5 Kasım Ortodoks ve Protestanlar için Aziz Martin günü, 15 Kasım Katolikler için Aziz Leopold günü, 30 Kasımda başlayan Noel öncesi Tevbe günleri.
21 Aralık’ta Müslümanlar için 3 ayların / Receb’in başlangıcı, 14-22 Aralık Yahudi’lerin Hanuka/Işık bayramı, 25 Aralık, Müslümanların Regaib kandili, Hristiyanların Noel günü, 26 Aralık Hristiyanların Aziz Stephan günü, Yahudiler’in Tevet günü. 31 Aralık Hristiyanların Aziz Silvester günü.
Bu dini günler olurken, yeniden İsrail Gazze ve Batı Şeria’da kan dökmeye devam ediyor. Garantörler ise her zaman olduğu gibi kınamakla yetiniyor.. Evengelikler “tanrıyı kıyamete zorlarken” İslam dünyası gaflet uykusuna devam edecek!
Cumhuriyet bayramını yeni kutladık değil mi, sırada 10 Kasım var. “Cumhur” Arabça bir kelime “Çoğunluk” demektir. Siyasi olarak “Ulusal çoğunluk” anlamına kullanılır. Ama Cumhuriyet adını alan tek bir parti var, o da tek adamın partisi, çok partili döneme geçtiğimizden beri o bir azınlık partisidir. CHP bu anlamda “Çoğunlukçu azınlık partisi”dir. Ve bu ülkede Anayasal olarak temel politikalarda çoğunluğun talebi değil, azınlığı dediği olur. Bu azınlığın ideolojisi olan Kemalizm ise Devletin resmi ideolojisidir. Ve herkesin bu ideolojiye bağlılık andı içmesi, gerekir. Anayasanın başlangıç maddesi ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeleri bunlardandır.
Aslında Hristiyan ve Yahudi toplulukların bu dini törenlerin, kiliselerde okunan dualar, İlahilerden ibarettir. Şekil olarak kutlanan bu günlerin ve yapılan duaların ardından herkes kendi evine ve işine döner, kaldıkları yerden hayatlarına devam ederler. Kiliseye vergilerini ödedikleri, o dualara amin dedikleri ve ayine katıldıkları için Tanrının kendilerini kutsayacağını, affedileceklerini ve cennete gideceklerini zannederler. Aslında papazların giydikleri kıyafetler, ikonografik resimler ve objeleri yakından incelerseniz çoğu Şeytani bir takım semboller, Pagan döneme ait objelerin imitasyonu olduklarını görürsünüz. Yahudilerin çoğu, aslında Mısır firavunlarının ayak izinden gidiyorlar. Daha ilk günden olduğu gibi Altın buzağıya tapıyorlar.
Onlar bu halde de, bizde durum ne derseniz, evet, bizim kitabımız muhafaza altında, onda tahrif yok, ama Müslümanların bir çoğunun algısı, ahlakı ve aklı ile oynadılar. Tevhid temelli iman ve amellerimizde zaafa uğratıldı. Dindarların atalarının gelenekleri, kitabın önüne geçti. Dinlerini “Kavimlerinin dini” gibi görmeye başladılar. Birileri “Türk İslam’ı, Arab İslam’ı, Fars İslam’ı” diye fitneler icad etmeye başladılar. Hadislerdeki ve içtihatlardaki tahrif ürkütücü, İmanımız, siyasetimize yön vermiyor, aksine siyaset, ideolojisi, mezheb ve tarikatlarımız, din ve devlet büyüklerinin kanaatleri iman, ahlak ve dinimizin önüne geçmeye başladı. Düşünsenize Allah’ın (cc) emrine uymazsanız haram, Resul’ün sünnetime uymazsanız mekruh, ama onların dediklerine uymazsanız dinden çıkıyorsunuz. Dini pratikler, ritüellere, seramoni’lere ve ikona’lara indirgendi. Şatafatlı törenler, sade, saf, ihlaslı ibadetlerin yerini aldı.
Biz yaşadığı zamana, mekana, kişilere ve olaylara karşı adil şahidlik edelim. Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli haykıran sesi olalım.
Selam ve dua ile.
mirathaber