Hz.Hüseyin'in Nazlı Kızı Rukiyye!

Hz.Hüseyin'in Nazlı Kızı Rukiyye!

Benim adım Rugeyye, İmam Hüseyin’in nazlı kızıyımİmamet bahçesinin açmış, küçücük goncasıyım.

Benim adım Rugeyye, İmam Hüseyin'in nazlı kızıyım
İmamet bahçesinin açmış, küçücük goncasıyım.
Kerbela'da çok yaralar aldım derinden
Yaşadıklarımı sizlere anlatmak geldi içimden
Medine'den ayrılalı kaç gün oldu sayamadım
Gül kokan şehrimize inanın doyamadım.
Kervanımız hüzün diyarına doğru ilerleyince
İçimde matem fırtınası kopuyordu, sessizce

Kerbela'da bizi susuzluğun zulmü bekliyordu.
Ben çocuktum ama babam her şeyi biliyordu.
Sürekli gözlerini gözlerime kilitlerdi babam
Başımı okşayıp kucaklardı beni halam.
Susuzluktan canım canımdan ayrılıyordu.
Kuruyan dudağımla, ciğerim de yanıyordu.
Koşarak gittim amcam Abbas'ın yanına
Ne olur amca! Su tulumunu al git Fırat'a

Evet artık Kerbela'nın sırrını çözüyorum.
Babamı kesilen kolları öperken görüyorum.
Ey zalimler, hiç mi merhamet kalmadı sizde?
Daha ne zulümler saklıyorsunuz yüreğinizde?
Ağlıyorum babamın şehit olan yarenlerine
Gizliyorum gözyaşımı , canım babam görmesin diye
Vicdansızlar nasıl kıydılar kardeşim Ali Asker'e
En çok korktuğum biri vardı, o da Hermele

Artık şehit olma sırası babama gelmişti
Yetimlik, hançer gibi ciğerime inmişti.
Babam bana sarılıp, elveda dediğinde.
Sanki o anda bir ok saplandı, körpe yüreğime
Dedim ki; gitme baba artık su istemeyeceğim
Ayağıma diken batsa da sana göstermeyeceğim.
Gitme baba! Gidip te dönmeyeceksin
Kucağına alıp, beni bir daha öpmeyeceksin

Acılarıma birde kırbaç yaraları eklendi.
Ellerim, ayaklarım zincirlerle bezendi
Babamdan ayrılmak ölüm gibiydi bana
İslam dini yeniden geliyordu cana
O kadar ağladım ki unuttum gülmeyi
Artık bir an önce istiyorum ölmeyi
Ağlıyorum, mızraktaki kanlı başlara bakınca
Babamın kokusunu alıyorum, halamı kucaklayınca

Sıra Şam'da ki son geceme geldi.
Ağlarken önümde bir tepsi belirdi
Babamın kesik başını gördüğümde
Ona yapılanları şikayet ettim Rabbime
Ağıtlarımı duymuyorum"Gözlerim kapanıyor".
Yoksa yaralı bedenim, cennetine mi kavuşuyor?
Çok şükür Allah'ım, babamı göreceğim
Susuzluğum son bulacak Kevser'den içeceğim
Gelincik misali eğilerek toprağa düşüyorum.
Harabenin duvarları arasında soluyorum soluyorum"



RAST HABER/HASRET RIZAOĞLU