Emin Güneş: Büyük Şeytana Av Köpekliği

Emin Güneş: Büyük Şeytana Av Köpekliği

Hürseda Haber yazarı Emin Güneş'in yazısını iktibas ediyoruz

Batı Asya’nın gündeminde Colani’in Büyük Şeytanı ziyareti var. Direniş cephesi için son derece doğal ve beklenen bir görüşme. Efendilerince kendisine saray ve koltuk hediye edilen çapulcular minnet borçlarını ifa için detaylı talimatlar almaya gitmişler.

Benim merak ettiğim biz: bunlar küresel emperyalizmin av köpekleri, amaçları Siyonist işgalcinin güvenliğini arttırmak, direniş cephesini zayıflatmak” dedikçe; bize: “siz zalim Esad’ı savunuyorsunuz, bu mücahitler(!) mazlumları zulümden kurtarmak, cezaevlerinde işkence görenleri özgürlüğüne kavuşturmak için savaşıyorlar, Şam’ı özgürleştirdikten sonra da Mescidi Aksa’ya yürüyecek orayı da özgürleştirecekler.” Diyenler, şimdi ne diyorlar acaba!

Zulmün payitahtında gerçekleşen melunlar buluşması öncelikle pikap devrimcilerinin birbirlerine düşmelerine neden oldu. Adetleri üzere bir kısmı diğerlerini tekfir etmeye başladılar bile. Colani başa gelir gelmez yol arkadaşlarından önemli bazı liderlerin yerlerini ve koordinatlarını efendilerine vermiş, Amerika ve Siyonistler operasyonlarla kimini kaçırmış kimini suikastla öldürmüştü. Hatta Colani güçleri pikap devrimcisi dostlarından Fransız gurubuna operasyon dahi düzenlemişti.

Asıl merak ettiğim: O’na güzellemelerde bulunan alçaklar ne diyorlar. Mesela “Ahmed eş-Şara Suriye halkının umudu, İslam Ümmetinin iftiharıdır”; “Rabbim seni korusun, yeni zaferlere eriştirsin! Seni ve mücahitlerini Kudüs’ün fethine memur eylesin!” diyen alçaktan ‘çıt’ yok. O takım kör ve sağır numarası yapıyor. Oysa Kudüs’ün fethine memur olması temenni edilenler Büyük Şeytan tarafından dava arkadaşları DAİŞ’i ortadan kaldırmaya memur edilmişlerdi.

Bu zillete rağmen destekleyen var mı diye araştırdım karşıma Suud’un Suriy’e’deki ajanı Muhaysini çıktı. Şecer-i Melune-i Habisenin meyvesi Muhaysini, Colani Trump ittifakını ve DAİŞ’le ortak mücadele anlaşmasını şöyle savunuyor: “Suriye devletinin birliğini pekiştirmeyi ve bölünmesini önlemeyi, SDG milislerinin meşruiyetini ortadan kaldırmayı ve Suriye topraklarındaki her türlü yabancı eylemi meşru devletle koordinasyon yoluyla düzenlemeyi amaçlayan bir anlaşmadır. Aslında, egemenliği yeniden tesis etme ve organize bir yabancı geri çekilmenin önünü açma yolunda atılmış bir adımdır.

Bugün en ciddi tehdit, SDG'nin uluslararası korumaya güvendiği ve meşruiyetini IŞİD ile mücadele bahanesinden aldığı ayrılıkçı projedir. Ülkenin birliğini korumak için bu kozun ellerinden alınması şarttır ve bu ancak devletin bu konuda uluslararası alanda tanınan taraf olmasıyla mümkün olacaktır.” Başka bir paylaşımında 20 âlimin bu ittifaka fetva verdiğini yazıyor. Bu paylaşımın altına birisi iki yüzlü bir münafık olduğunun resmi mahiyetinde eski bir fetvasını eklemiş (1)

Öyle anlaşılıyor ki; Saray ve saltanat düşkünlerinin verdikleri sözlerden dönmeleri, İslam topraklarını talan eden emperyalistlerle işbirliklerinde bulunmaları, kardeşlerinin uğradıkları katliamlara seyirci kalmaları hep aynı şablon mazeretlere dayandırılıyor:

1-Devletin birliğini sağlamak,

2-Bölünmeyi önlemek,

3-İç ve dış tehditlerle baş edebilmek,

4-Emperyalistlerle savaşmanın imkânsızlığı karşısında onlarla iyi geçinmek suretiyle zararlarını azaltmak.

5-Yapılan işbirliklerinin İslam’a uygunluğunun(!) saray uleması tarafından onanmış olması.

Sanki Emperyalizmle savaşan direniş cephesinin ne birlik ve bölünme sorunu var, ne iç ve dış düşmanı var, ne de doğacak zararlardan haberleri var!!! Bu cephe yaklaşık elli yıldır her türlü tehdit ve tehlikeye rağmen rablerine verdikleri söze sadakat gösteriyor.

Rabbim, direniş cephesini korusun ve güçlendirsin, ayaklarını sabit kılsın, attıklarını isabet ettirsin, yaralılarına şifa versin, esirlerini kurtarsın, bizlere de sabır ve metanet versin. Amin!

Çeviri: Ey âlimler! Nerde ahdiniz? Haçlıların hamlelerine ortak olmanın hükmü güneş gibi açıktır. “Kim onları dost/müttefik edinirse onlardandır”. Öyleyse çıkın bunu açıkça ilan edin! (Emin Güneş - Hürseda)