Abdurrahman Dilipak: Şark Cephesinde Yeni Bir Durum Var!

Abdurrahman Dilipak: Şark Cephesinde Yeni Bir Durum Var!

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Şark Cephesinde Yeni Bir Durum Var!/Habervakti.com

Derin Gerçekler
Reisi’nin Helikopteri Azarbaycan dönüşü kayboldu!?. Olay Muhsin Yazıcıoğlu suikastine (!?) çok benziyor. Eğer Yazıcıoğlu’nun vefatı bir suikastse ki, bütün işaretler onu gösteriyor, o planı kim yaptı ise, bu olay da o merkez tarafından planlanmıştır.
Bu arada Yazıcıoğlu dosyası bir şekilde kapatıldı.
Hayır, göreceksiniz, yakında yine açılacak.
Eğer yine kapatırlarsa, yine açılır.
Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Hiçbir dava mutlak olarak ortadan kaldırılamaz. Ve bir de Din gününde kurulacak Divan var. İlahi Adalet Divanı’nında davalar seri görülür ve kişilerin dilleri, icabında sahiplerinin aleyhine şahidlik eder.
Bugün tartışılmakta olan davaların polisleri, savcıları, hakimleri, tanıkları, sanıkları, onları korumaya çalışanlar, davanın üstünü örtmeye çalışanların da yargılanacakları bir gün var. O gün ''misgale zerretin hayran yerah ve misgale zerretin şerran yerah'', Muntakim olan Allah, mazlumların intikamını zalimlerden olacaktır. O gün mazlumların yüzü gülecek, zalimlerin ise yüzü kararacak, yaptıklarına, çaldıklarına, söylediklerine pişman olacaklar.

Ben dün, gelişmeler netlik kazanmadan OSTİM Üni’de Kenevir Forumundaydım. Orada konuşmam vardı. Onun için gün içindeki gelişmeler hakkında size fazla bir şey yazamıyorum. İran'daki olaya geri dönecek olursak bir Helikopter kayboluyor, ve aradan bu kadar zaman geçmiş, hala düştü mü, düşürüldü mü, sert iniş mi yaptı, nerede bilinmiyor.
Hava sisli imiş, aramaya giden ekipden 3 kişi de kayıp.
Muhsin Yazıcıoğlu olayındaki gibi, dağdaki yerinden, en yakın yerleşim merkezine doğru götürülüyor gibi oyalayıcı haberler bile yapıldı.
Dönüş yolunda kimi 3, kimi 5 helikopterden söz ediyor.
Helikopterde Reisi ile birlikte dışişleri bakanı, bir vali, bir üst düzey molla var. Daha doğrusu başka kimler var, onu da tam olarak bilmiyoruz. Helikoptere ulaşıldığında durum ne onu da öğreneceğiz, ama açıklamanın ne kadar doğru olacağından emin değilim. Çünkü biz hala, Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterindeki, çenesi ayrık yarık gazetecinin telefonla telefonun pili bitene kadar nasıl konuştuğunu anlayamadık. Hatta bu konuşmanın 15 dakikalık kısmı da yayınlanmıştı.

İran’daki Rus ve Çin askeri üssündeki teknik uzmanları neden, nasıl, niçin bu konuda bir yardımda bulunmuyor?
Yazıcıoğlu olayında olduğu gibi bu konu herkesin bildiği bir sır’a dönüşebilir.
Tahran OHAL ilan etmiş. İran Kürdistanı’nın bağımsızlık ilan etmesi için PJAK’ın Avrupa kanadından çağrı var. Hatta aynı kaynak, Belücistan’ın da bağımsızlık ilan etmesini istiyor. Eğer İran bölünecek olursa, Huzistan bölgesi de Necefe bağlanacaktır. Bu Basra’yı da içine alacak yeni kutsal bir Şii devletinin kurulması demek olacak..


Bu anlamda İran’ın bölünmesi, Irak’ın da Kürdistan yanında Kerkük ve aynı zamanda Sünni ve Şii Arapların iki ayrı devlet olarak bölünmesi anlamına geliyor.
Böyle bir durum, Şiiler açısından da ciddi bir bölünmeye sebeb olabilir. Lübnan Hizbullahı, Suriye’deki , Bahreyn’deki, Yemendeki Şiiler ile birlikte Pakistan Mısır ya da diğer İslam ülkelerindeki Şii Cemaatı ile, batıdaki Şiiler yanında, Şahlık yanlıları ile, Halkın Mücahidl’eri gibi sol grublar arasında da yeni sorunlara sebeb olabilir.


Kuşkusuz bu durum Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye’deki Şiilerin Necef’e mi, Kum’a mı bağlı kalacaklarını bugünden kestirmek zor.
Tabi burada bir de Musul petrolü konusu var. Kürdistan sorunu var. Özellikle Irak açısından Musul, Kerkük, Basra ve Bağdat çok çok önemli. Türkiye ve İngiltere Irak'ın Garantörü. ABD Fiilen var, Rusya da bölgede, hem İran ve hem de Suriye’de bölgede, Yukarıda Hazarda da Rus donanması var. İran’da bir de Çin var.


İran’daki bir kaos ortamında Doğudan Türkiye’ye Suriye’den çok daha büyük bir göç dalgası gelebilir. Hatta Türkiye göç konusunda bir Tusinami yaşayabilir. Suriye’nin nüfusu 21 Milyon, İran’ın nüfusu 90 Milyona yakın. Bu nüfusun %40 Türki kökenden. Türkiye’den sonra en büyük Türki devlet İran’dır.. İran’ın Türkiye sınırı tamamen Azeri ve Kürtlerden oluşuyor.
Bu arada, eğer İran dağılırsa, bölgede 2 Azerbaycan olmaz. Daha doğrusu iki Azerbaycan birleşir. Bu da bölgedeki bütün dengeleri altüst eder. Azarbaycan’ın nufusu 10 Milyon. İki Azerbaycan’ın birleşmesi ile bölgede 50 Milyonluk bir devlet ortaya çıkar. Bu durum Türkiye açısından olduğu kadar, Rusya ve Ermenistan açısından da büyük önem taşıyacaktır. Hatta Gürcistan büyük bir baskı altına kalacaktır.
Olayı ayrıca Karay ve Hazara politikası açısından okuyacak olursak ortaya daha da büyük bir sorun çıkmaktadır. Transkafkas koridoru ve Hazar koridoru TeoPolitik açıdan büyük önem arzetmektedir.
Dahası İran bölgedeki kilit taşlarından biridir.
Bu taşı çekerseniz bir çok senaryonun yeniden yazılması gerekir. Tarihi İpek yolu, Baharat yolunun, Media koridorunun, Zülkarneyn gel-gitlerinin güzergahında bugün yeniden canlandırılmaya çalışılan “Bir yol bir kuşak” projesinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Zaten Gazze şeridi üzerinde Hindistan’dan Kıbrıs’a açılmak istenen bir koridor vardı, Çin'den Avrupaya uzanacak bir koridor yanında yeni bir Hind koridoru açılması sözkonusu idi. Ve bu senaryoda, önemi bir nokta da Basra idi ki, aslında İsrail için Darusselam / Kudüs ile Babil arasındaki Nebukadnezar / Buhtunnasr koridorunun ayrı ve önemli bir anlamı var.
Teopolitik acıdan bu koridor sadece Museviler için değil, Kıyamet savaşı / Melheme-i Kübra/Armagedon açısından da önemli bir koridor. Hatta Transkaflaslar’dan başlayıp, Hazarın iki yakasından aşağı inen büyük koridor Yecüc - Mecüc / Gog-Magog koridoru olarak Filistin topraklarına kadar uzanır. Bu toprakların büyük bir kısmı Arzı Mev’ud topraklarıdır ve aynı zamanda Mehdi ve Mesih beklentisin TeoStratejik açıdan platosunu oluşturur.


Eğer, Reisi suikasti(!?) “Tarihin sonu”nu getirecek, bir “medeniyetlerarası çatışma”ya dönüşecek olursa Türkiye bu ateş çemberinin tam ortasında yeralan bir ülke olacak.
HABAT’ın Nuhi Yasalar, Hazara ve Karay senaryosunun anlamı bu gelişmeler ışığında şimdi daha iyi anlaşılmış olmalı.
İklim yasası, DSÖ, BM Jandarma-Polis teşkilatı, İstanbul sözleşmesi, AGARTHA şenlikleri, Yerli ve Milli Karnaval, Dizenformasyon yasası, alt yapısı olmayan bir Dijital dönüşüm, 5G, “Etki ajanı” yasasının bu senaryoda ne anlama geldiğini anlamayanların yönettiği bir ülkede yaşayan ülkelerin halklarını büyük bir tehlike bekliyor.
İnşallah, bu gelişme aklımızı başımıza getirir de kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşmaktan vazgeçeriz.


Haberiniz var değil mi, göğsü kanlı Beyaz at saraydan kaçtı, tacını ve asasını Bahomed’e bırakan kutsal kıral eline kılıcını aldı, üstü-başı kan revan içinde geliyor. Kızıl buzağı kurban edilemedi ama, Kızıl at ve kızıl sultan insanlığı kurban etmek için Mahşerin dört atlısı ile birlikte geliyor.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Bugün bu olaylar bu noktaya evrilmeyecek bile olsa, yarın yine bu senaryo tekrar ısıtılıp servis edilecektir.
Aman efendim aman, galiba ahir zaman!
Biliyorsunuz, bir ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz.
Alemlere rahmet olarak gönderilen böyle bir peygamberin ümmeti olarak böyle bir göreve hazır mısınız!

Selam ve dua ile.