Abdurrahman Dilipak: "PKK artık yok" mu dediniz?

Abdurrahman Dilipak: "PKK artık yok" mu dediniz?

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: "PKK artık yok" mu dediniz?/Habervakti.com

Bir başkadır benim memleketim! Laylaylom! Kıbrıs'ı fethe çıkarken harekat emri bu parola ile verildi.

"Bir Başkadır Benim Memleketim" şarkısının orijinal adı "Rabbi Elimelekh" olan atalarının yaşadıkları topraklara özlemlerini anlatan bir Yahudi halk şarkısıdır. Şarkının özgün sözleri ve düzenlemesi, Moyshe Nadir takma adını kullanan Amerikalı yazar Yitzchak Rayz'a (1885-1943) aittir. Şarkı, 1927 yılında Yidiş dilinde yazılmıştır ve Klezmer tarzında seslendirilmiştir. 1905 Rusyası'nda Yahudi toplumunun yaşadığı zorlukları anlatan bu parça, aynı zamanda Filistin'e göç’ü, o topraklara hasreti anlatan 1964 tarihli Damdaki Kemancı müzikalinde de yer alarak geniş kitlelere ulaşmıştır. Türkiye'de ise şarkı, 1972 yılında Ayten Alpman "Bir Başkadır Benim Memleketim" adıyla seslendirilmişti. Şarkı, özellikle 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında TRT'de sıkça çalınarak popülerlik kazanmış ve adeta gayri resmi bir milli marş haline gelmişti.

Gelelim PKK konusuna. Süleyman Soylu'nun içişleri bakanlığının son günlerinde bu konudaki en son açıklaması 27 Mayıs 2023 tarihindeydi. Bu açıklamasında “Türkiye'deki dağlarda kalan PKK'lı terörist sayısının 77'ye düştüğünü” belirtmişti. Bu sayı, 6 yıl önceki 3 binler seviyesinden büyük bir düşüşü ifade ediyordu ve bu da büyük bir başarıydı, haberlerde anlatılan şekli ile.

Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olarak göreve başladığı 4 Haziran 2023 tarihinden itibaren PKK’ya yönelik operasyonlarda etkisiz hale getirilen terörist sayısı 5 Aralık 2023’de yapılan açıklamaya göre göreve geldiği 180 gün içinde (yani Haziran-Aralık 2023 arası) 502 teröristin etkisiz hale getirilmişti. Arada 425 fark var. Bu sayı, “PKK ve diğer terör örgütlerini kapsıyor” olabilir de, bize açıklanan, bu öldürülen teröristlerin öldürülmelerinde PKK’ya yönelik operasyonların ağırlıkta olduğu ifade ediliyordu. O zaman bölgede PKK’dan daha büyük bizim bilmediğimiz başka bir terör örgütü daha mı var? 16 Aralık 2024’de, yani aynı dönemde DP Genel Başkan yard. Cemal Enginyurt İçişleri bakanı Ali Yerlikaya döneminde 1380 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi. Bu iki sayı arasında 878 fark var. Kim doğru söylüyor. 2025 başında, MSB Irak ve Suriye’deki operasyonlarda 1.1.2025’den itibaren toplam 377 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurmuştu. Peki biz kime inanacağız. TRT’nin, AA’nın, İletişim Başkanlığı’nın ve bir de VIP ve CIP makam sahibi yazar, akademisyen unvanına sahip BİREY’ler, ya da bu çevrelerin yakın mesai arkadaşlarından, partizanlardan oluşan trollerden alınan haberlere göre durum böyleydi.


5-7 Mayısta PKK kongresi vardı. Kongrede PKK kendi şehidlerine saygı duruşu yapıldı, Apo ve PKK’nın temel ilkelerine sadakat andı içildi. Sonunda da PKK kendini bir kez daha feshetti. Zaten PKK’ya gerek kalmamıştı. Onlara göre PKK yoksa KCK vardı! Bu uzlaşma politik anlamda mevzi kazanmak için taktik anlamda, silahlı mücadelede bir geri adımı ifade ediyordu.

Bundan sonraki yol haritasında artık AK Parti, MHP ve DEM Cumhur İttifakının paydaşları olacaktı ve Anayasa değişikliği sürecini birlikte yöneteceklerdi. Sahi o 15 Temmuz, PKK şehid tabelalarını ne yapacaksınız? Onları o kişilerin ailelerine hatıra olarak mı vereceksiniz.. Şehid park, şehid üst geçit, şehid okul, şehid dispanser, şehid hastahane, şehid cadde, şehid sokak, şehid kütüphane, şehid meydan, şehid kültür merkezi, şehid öğrenci yurdu, şehid kampus, şehid anıt, şehid metro / otobüs durağı ne olacak. O şehid ailelerinin itibarı, statüsü, bunlar şimdilik meçhul.


Daha birkaç gün önce, 12.5.2025 tarihli bir haber vardı mediada Gazeteci Erdem Atay’ın X’de alıntıladığı: ''Dün Metina’da PKK drone ile saldırdı. 3 mehmetçiğimiz şu anda yaralı. 5-7 Mayıs’ta kongre yapıyor 11 Mayıs’ta benim askerime kurşun sıkıyor. PKK silah bırakacakmış, bitmiş. Adamlar 50 tane örgüt kuracağım diyor. Hadi beni MSB çıkıp yalanlasın, dava açsın.'' Aynı gün, yeni bir haber daha düştü X’e. Kobani’ye silah yüklü 30 TIR girmiş. Hayırdır inşallah, ne oluyor, iyi saatte olsunlar işbaşında mı? Nasıl olsa artık önlerinde bir engel yok. ÖSO’yu Şama çektiler. Şam’da İsrail batı cephesini Golan ve Cebeli Dürz’ü kontrol ediyor. Şam’a 15 Km kadar, top atışı menzile ilerlediler. Kuzey’de Lazki’ye, Güneyde Dürzi’ler, Doğu’da PYD, ABD askerleri Tenef’e. PYD’nin önü açıldı. İsrail Türkiye’nin bölgede asker bulundurmasını istemiyor. Bakü’de, Türk yetkililerle İsrailliler 3. Kez buluştular, Suriye konusunu konuşmak için. PYD Suriye’de artık Şam’ın kabul ettiği asli bir güç merkezi. Şimdi PKK unsurlarının yasallaştırılmasına gelmişti sıra, bu işin de 1. Etabı tamamlanmış oldu.. Sırada Anayasa değişikliği, Genel Af var. Bölgedeki tarihi eser kaçakçılığı, petrol kaçakçılığı, silah ve uyuşturucu işi ne olacak derseniz, demokrasilerde çare tükenmez. ABD bu işleri iyi bilir.


Demokratik Birlik Partisi (PYD), Suriye’de 20 Eylül 2003 tarihinde kuzeydeki Rojava (Batı Kürdistan) bölgesinde kurulan HDP, DEM gibi bir siyasi partidir. Suriye’deki Kürt toplumunun haklarını savunmayı ve demokratik konfederalizm ilkesine dayalı bir özerk yönetim kurmayı hedefleyen PYD’nin ortaya çıkışı ve Suriye’deki rolü, bölgesel ve uluslararası aktörlerin karmaşık ilişkileriyle şekillenmiştir. Kürt İşçi Partisi (PKK) ile ideolojik ve örgütsel bağları olan bir yapı olarak ortaya çıktı ve PKK’nın çatı örgütü Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) ile yakın ilişki içindedir.

Suriye’nin kuzeyindeki Kobani/Ayn-el Arab, Afrin, Kamışlı, Haseke ve Resulayn gibi Kürt yoğun bölgelerde 2011’de Suriye İç Savaşı’nın başlamasıyla PYD, siyasi ve askeri kontrolü ele geçirdi. PYD’nin kuruluşu, Öcalan’ın ideolojik yönlendirmesi altında gerçekleşti. 1998’de Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasından sonra Salih Müslim, 2003’te PYD’ye katılarak PKK’nın Suriye’deki kadroları ve yerel Kürt aktivistler PKK’nın devamı olarak bir araya geldi. Bu süreçte PKK dışlanırken, onun yerine PYD ABD ve batılılar tarafından açıkça desteklenen bir bağımsızlık ve özgürlük hareketi olarak tanımlandı ve desteklendi. 2013’de de Özerklik ilan ettiler. Türkiye, 2016’dan itibaren Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi askeri operasyonlarla PYD/YPG’nin kontrolünü sınırlamaya çalışsa da başarılı olamadı. Bunun üzerine bölgedeki, PYD’ye karşı olan paramiliter unsurlara destek sağlayarak PYD’nin önünü almaya çalıştı. PKK, PYD’nin ideolojik ve örgütsel temelini sağladı. Suriye rejimi, kuzey bölgelerini PYD’ye bırakarak, bölgedeki diğer paramiliter grublara karşı dolaylı destek verdi. ABD, PYD’yi IŞİD’e karşı mücadelede PYD/YPG’yi destekleyerek askeri kapasitesini artırdı.


Ekim-Kasım 2014’te, bir “Tavşana kaç, Tazıya tut” oyunu oynandı ve ABD, İngiltere, NATO’nun örgütleyip desteklediği IŞİD’in Kobani’ye saldırması üzerine, bu bahane ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (KBY) peşmergeler, PKK’nın Iraktaki ve Kandildeki unsurları Türkiye’nin onayıyla Habur Sınır Kapısı’ndan geçerek Kobani’ye ulaştı. Türkiye, 2013-2015 Çözüm Süreci kapsamında Salih Müslim ile görüşmeler yapıyordu. Kobani’deki insani kriz ve ABD, İngiltere ve NATO’dan gelen baskılar nedeniyle peşmerge geçişine izin verdi. Öte yandan ABD, Kobani’de YPG’ye hava desteği ve silah yardımı sağladı. Obama yönetimi, YPG’yi IŞİD’e karşı etkili bir müttefik olarak gördü ve Türkiye’yi peşmerge geçişine ikna etti. ABD, bu dönemde YPG’ye “terör örgütü” dememeyi tercih etti.

Daha sonra bölgede neler oldu biliyorsunuz. Suriye'de son yaşananlarla, ÖSO bir anda kendini Şam'da buldu. Kuzeyde yeteri kadar savunma gücü kalmamıştı. Öte yandan Şam, İsrail, Dürziler, Lazkiye arasına sıkışmıştı. YPG ayrıca Tenef’den de destek alıyordu. İsrail Türkiye'nin Suriye'de askeri varlık sahibi olmasını istemiyordu. Bu şartlarda PYD’nin önü açılmıştı.


PKK Kongresinde Kalkan “Bu bir son değil, yeni bir başlangıç” diyordu. Yani kendi küllerinden yeniden doğuyorlardı ve Anayasal bir meşruiyet zemini kazanacaklardı. “Bu bir son değil, böyle bir sonuçlandırmayla yeni çıkışların önü açılmak isteniyor, yeni çıkışlara imkan ve sınır tanınmak isteniyor”du. Hem zaten PKK 1978’de örgütlenirken Parti olarak örgütlenmişti. PKK kongresinde ısrarla vurgulanan şu: “Bu bir sonlandırma, teslimiyet ve bitiş değil, çok daha güçlü, iddialı yeni çıkışlar için ön açıcı, zemin oluşturucu konjonktürel ve taktiksel bir adım”.. Lozan ve 24 Anayasasında Kürt halkının inkar ve asimilasyonuna zemin hazırlandı diyorlardı ama, aslında Lozan’da “Anasır-ı İslam” yani Müslüman unsurların hiç biri azınlık kabul edilmedi ki, Sözle Lozan kınanırken, aslında onları bugüne taşıyan süreç, Lozan’ı dayatan ülkelerden başkası da değildi.

“PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi” deniyor kongre kararında. 1978 direniş hareketinin sonucunda bugün bu noktaya gelindiğine de vurgu yapılıyor. Yani bugün “gelinen noktayı, PKK mücadelesinin tabii sonucu olan bir başarı” olarak tanımlanıyor. Şimdi, PKK’nın nasıl, niçin ve kimler tarafından örgütlendiğini bilmeden, yine aynı şekilde hangi iradenin devreye girmesi ile sonlandırıldığını da bilemeyeceğiz. Egemenlik milletindi değil mi? Neyse, şimdi de Eşref Bitlisler’in, Cem Erseverler’in, Uğur Mumcular’ın neden, niçin, nasıl, kimler tarafından öbür dünyaya gönderildiğini bilmeyeceğiz!?.


Neyse olan oldu. Görelim Mevla'm neyler? Sonuçta her şey Allah’ın iradesi içinde. Kaderde ne varsa o olacak, ama bu arada kim Allah’ın rızasını gözetiyor, kim kendi heva, hesabı, iktidar hesabı, ve çıkarlarını gözetiyorsa onlar da bu süreçte belli olacak. Gördüğüm kadarı ile kimse bu işte haşa Allah’ı (cc) bu işe karıştırmak istemiyor. Kimse Hakk'ı ya da halkı umursamıyor, arz-ı ihlas ettikleri makam bir, o da “uluslararası sistem” dedikleri Şeytani düzen! Bakalım bu işin sonu nereye varacak. Bakarsınız bize şer gibi gelen bir şeyde Allah bizim bilmediğimiz bir hayır murat etmiş, ya da tersi olmuş, bize hayır gibi gelen bir şeyde sonuç şer olmuş. Nasıl olsa her kişi ve topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Yani Tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak. Allah’ın ipine tutunanlara gelince, onlar sabırla, cesaretle sırat-ı müstakim üzerinde olurlarsa, kurtuluşa ereceklerdir. Selam ve dua ile.