Abdurrahman Dilipak: Kırmızı düve kurban edildi ise!

Abdurrahman Dilipak: Kırmızı düve kurban edildi ise!

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Kırmızı düve kurban edildi ise!/Habervakti.com

Madem kırmızı düve kurban edildi, bundan sonra olacakları bekleyin. Cin şişeden çıkıyor, Pandorasa kutusu açılıp, dünyaya kötülükleri saçılıyor demektir.

Önce şunu belirtelim. Geleceği yalnız Allah bilir. Bizim yaptığımız şey, birilerinin açıkladıkları niyetleri ile ilgili okumalardır. Onların bir planı varsa, Allah’ın da bir hükmü var. Galib olacak olan Allah’ın (cc) hükmüdür. Sonuçta, Şeytan da, İsrail de, ABD’, NATO ülkeleri, Çin ve Rusya da Allah’ın (cc) iradesi içindedir.

Bu arada o sığınaklar da boşuna inşa edilmiyor. Tabi yine birileri onları “ihale” üzerinden “tatlı kar” kapısı olarak görecektir. O hesab içinde olanlar varsa onlar, aslında kazandıklarını sandıklar işte kaybeden taraftadırlar, Hak nazarı ile bakıldığında. Allaha ve ahiret gününe iman edenler için, o günün hesabını düşünmeden yola çıkanlar için o sığınaklar ihaleye fesat karıştıranların sığınacakları yer olmayacaktır.

O kırmızı düvenin kan’ı, dünyayı kaplayabilir. Kül’ü de ufku kaplayan bir sis’e dönüşebilir. “Tanrı’yı kıyamete zorlayanlar”ın “Tarihin sonu”na işaret eden, “Medeniyetlerarası Çatışma” ya da Teopolitik bir ifade ile “Melheme-i Kubra”ya, “Armagedon”a hazır olun.

O zaman o tüneller, 20 dakikalık şehirlerin metrix’i için uzaydan gelecek felaketler için bir kaçacak yer olacaktır o senaryoya göre.

Görünen köy’ün hikayesini anlatmak gerekirse, manzara şöyle: Filistinliler tahliyesi gündemde. Bu savaşı İslam dünyası kaybetti. Asıl ve tek kazanan İsrail değil, Gazze halkı oldu. Zafer onlar’ın yenilgi bizim oldu. Bu utanç bize yeter. Şimdi bu zulüm karşısında sesiz kalanlar, bir boykotu bile yüzlerine gözlerine bulaştıranlar Gazabı beklesinler. Siyonistleri yakacak ateş onlara da dokunacak.

Sanki Golani ve Zelenski'nin üzerini çizdiler. Golani, Palyaço Zelensky kadar bile direnemedi. Şimdi Suriye’de Kürt, Nuseyri, Dürzi ve diğer rejim muhalifi unsurların ayaklandırılması söz konusu olacak gibi görünüyor. Lübnan, İran, Ürdün’de de öyle şeyler olabilir! Hatta bu hareketlilik Fas ve Tunus’a kadar da uzayabilir. Çin’deki Şangay zirvesi de bu arada, özellikle Mondi’nin Çin ziyareti Çin, Ejderha ile Filin ortaklığından söz etti ve Şangay için Hindistan’ın dönem başkanlığını desteklediğini açıkladı. Trump ile ilgili spekülasyonlar, Hindistan yönetiminin aklını karıştırmışa benziyor, ancak yine de bu süreçte dengelerin pamuk ipliğine bağlı olduğunu unutmamak gerek.

PKK uzantısı KCK/YPG'nin, SDG şemsiyesi altında İsrail’in desteklediği Dürziler ve Nusayriler ile birlikte sokağa çıkmaları sürpriz olmamalı.. İsrail Cebel-i Dürz’den Davud Koridoru üzerinden Tenef üssüne kadar ilerleyerek, buradan ABD desteği ile Kuzeye doğru bir hamle yapabilir. Öte yandan Lazkiye ve Golan üzerinden de Şam’ı baskı altına almak için zaten ileri hamleler yapıyorlar. Hedefleri iç savaş çıkarıp Suriye’yi işgal etmeye hazırlanıyorlar sanki Çünkü Kudüs operasyonu Şam ve Beyrut’u kontrol etmeden olmaz. ABD’li yetkililerin, KCK ve PYD’yi PKK’nin dışında bölgesel bir müttefik olarak tanımlamasını da buraya not edelim. Peki bu durumda Ankara’daki “Barış görüşmeleri” ne anlama geliyor. Biz bu durumda çıkıp “Dostumun dostu, benim de dostumdur” diyebilecek miyiz, peki bunun mefhum-u muhalifi ne demek olur! Bundan sonra bölgede olacaklara dikkat!

İsrail tarafı Gazze’de günlük insani ateşkes sürecini kapattı ve süpürme harekatına hız verdi. İsrail, Gazze’yi bir an önce işgal edip Kudüs’e / Mescid-i Aksa’ya yönelmek için Şam, Amman ve Beyrut’taki kontrol dışı unsurlara karşı kendini garantiye alması gerek. Onun için Yemen’e de saldırılarını artıracak.

Hakan Fidan’ın “İsrail ile olan ekonomik ve ticari ilişkilerimizi tamamen kesme kararı aldık ve hava sahamızı İsrail uçaklarına kapattık” demesi, aslında durduk yerde yapılan bir açıklama değil. Algı yüklü söylemlerle kaybedilecek zaman kalmadı artık. Zaten işin aslının öyle olmadığı da üzerinden 24 saat geçmeden ortaya çıktı. Şimdi algılarla kaybedecek bir zaman kalmadı, eylem vaktidir. Ve iş sıcak çatışmaya geldiğinde boyumuzun ölçüsünü alacağız. CB İletişim Başkanlığı da, olağanüstü bir döneme girerken “bilişim” temelli yeni bir dil, uslub belirlese iyi olur. Bu konuda CHP’de böyle bir dönemde o “laikçi dil”ini tutsa iyi olur.

Ha, sahi bu arada o kayıt dışı, kara para, FETÖ’nün, PKK’nın, bir takım iş adamların yurt dışına kaçırdıkları paralar ne olacak. İşin o kısmını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. O paralara çökecekler, öbür dünyada hesabını vermek ise, bu hesab sahiplerine düşecek.

Bizim halimiz ötekilerden de beter. Çok geç kaldık. “Gideceği limanı bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz”. Bugün geldiğimiz noktada 4 cepheden kuşatma altındayız. İçeride de dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik her türlü ayrılıkçı hareket var. Politik fantazilerle, algılardan ibaret hayallerle vakit kaybediyoruz. Güneyde kara sınırımız boydan boya SDG unsurları ve PYD/KCK kontrolünde. Orada DAEŞ de var Mafia’da, İsrail de var, Amerika da, İngiltere de, Fransa da. Olmayan yok ki! Biz de varız da! 20 tugay bir muharib gücümüz var ama bakalım ne olacak göreceğiz. Suriye karışır, halk sokağa çıkarsa, ne yapacağız, ne olacak bir fikri olan var mı?

Güney deniz sınırında Kıbrıs konusu var. Kuzey Kıbrıs İsrail, Yunanistan, Hindistan ve tabi ABD, İngiltere ve Fransa desteğinde işgal tehdidi altında. Zaten bugün referandum yapılsa nasıl bir sonuç çıkar kestirmek zor. Orayı Turizm maskeli fuhuş ve uyuşturucuya teslim ettik. Para aklama ve kumar cehennemine döndürüldü yavru vatan! Sahi NATO, AB, ABD böyle bir operasyona destek verirse, biz hala AB üyeliği, NATO üyeliğinde ısrar edecek miyiz? Sahi Rusya’ya karşı, Ukrayna’ya NATO şemsiyesi altında askerimizi gönderecek miyiz? Gazze’ye gönderemediğimiz askerimizi Ukrayna’ya göndermek nasıl bir aklın ve imanın ürünü olabilir, üzerinde düşünmek gerek tabi. Rum kesimi KKTC’yi işgal edecek olursa, bizim de Meis’i işgal etmemize izin veriler mi aceba! Böyle bir şey olursa (Allah korusun), birileri de “yedi düvele karşı kahramanca direndik ama ancak bu kadarını kurtarabildik” diye inşallah birileri o günü bayram ilan etmeye kalkmaz.

Geçen gün X’de TT olan, yüz milyonlarca kişinin izlediği bir haber vardı. İskoçya’nın Dundee şehrinde 23 Ağustos 2025’te gerçekleşmiş olayla ilgili Video’da, bir genç kızın ve kız kardeşinin, Bulgar bir çiftle tartıştığı, ardından kızın bıçak ve balta gösterdiği görülüyor. İddia edilen tacizci, Müslüman bir göçmen değil, ama sosyal media’ da öyle tanıtıldı. İskoçya Polisi, yanlış bilgilendirme konusunda uyarıda bulunarak, olayın etnik veya dini bir bağlama oturtulmaması gerektiğini vurgulamış. Buna benzer olaylar artarak devam edecek ve hep Müslümanlar ve göçmenler suçlanacak. Kilise ve havralara yapılacak ses getiren eylemler, halka yönelik sabotaj ve saldırılar da böyle. Yani yeni “11 Eylül”lere hazır olmak gerek.

Artık sağımız-solumuz, kuzeyimiz, güneyimiz sobelendi. Doğumuzda artık sadece İran, Azerbaycan ve Ermenistan yok. Orada Rusya da var, ABD’de var, İsrail de var. İsrail Kıbrıs’ta da var, Egede de. Batı sınırımızda ABD, Yunanistan ve İsrail birlikte hareket ediyor. Türkiye hem aşağıdan hem Yunanistan üzerinden sıkıştırılacak. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna var. Orada her an her şey olabilir.

Avrupa şehirlerinde, hatta bizde de tahrip gücü yüksek bombalar patlatılabilir, Dron saldırıları olabilir. Hedefte Moskova da var tabi. Şangay zirvesi sonrası BM süreci ve ardından ne olacaksa o olacak. Sonuçta akacak kan damarda durmaz!

İngiliz kraliyet ailesi ile ilgili ilginç bilgilerin sosyal media’ya taşınması sürpriz olmayacaktır bu arada. Bu durum daha bir çok ülkedeki siyaset, bürokrasi, iş dünyası, media, sanat çevrelerinden birilerinin de başına gelebilir. Hedefte Uluslararası sistemin sözünü dinlemeyen herkes var. Ya Uluslararası sistemin sözünü dinleyecek cehennemi boylayacak ya da Allah’ın ipine tutunup, tehditlere göğüs gerecek.

Palantir’in yönettiği bir savaşın nasıl bir savaş olacağını bu süreçte göreceğiz. Tüm dünyada bütün muharib unsurların devrede olacağı eş zamanlı yönetilen bir dünya savaşından söz ediyoruz. İşin kötü yanı, bu savaşı ekranlardan izleme şansımız da olmayacak!

Ya Rab biz zalimlerden, cahillerden olduk, bizleri affet. Selam ve dua ile.

Not: Eylül 2025 ay’ının İbraniler açısından önemli günlerini de bu vesile ile not edelim: Roş Aşana (Yılbaşı) 23-24 Eylül 2025 tarihinde kutlanır. Bu tarihler İbrani Takvimi'nde Tişri ayının 1. ve 2. Günlerine denk gelir. Bu arada BM Genel kurulunun 80. Oturumu 9 Eylül 2025 Salı günü başlıyor. Üst düzey müzakereler 23-29 Eylül tarihleri arasında. 22 Eylül’de “Sürdürülebilir kalkınma forumu” var. Yahudilerin Gedalya Orucu 25 Eylül 2025’te. Bugün Tişri ayının 3. günü. Gedalya'nın suikastı ve Yeruşalayim'in Babil orduları tarafından yıkılması yıldönümünde oruç tutuyorlar. Bugüne dikkat!