Abdurrahman Dilipak: Erdoğan, Bahçeli, Özel sonrası

Abdurrahman Dilipak: Erdoğan, Bahçeli, Özel sonrası

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Erdoğan, Bahçeli, Özel sonrası/HABERVAKTİ.COM

Siyaset ciddi anlamda bir kriz yaşıyor. AK Parti ve MHP’de Genel Başkanları yaşlı. CHP’de Özel’in CHP’nin başında kalması zor bir politik figür. Zaten CHP çok zor parti. CHP’nin TEK PARTİ uygulamaları başlı başına bir sorun. Bir de onun üzerine Kemalizm ve Kemalistleri eklerseniz, CHP’nin bu yükü taşıması mümkün değil.

Partiler daha seçime giderken adına “İttifak” dedikleri garib, yasal bir mutabakat metnine dayanmayan oldu-bitti şeklinde koalisyonlar kuruluyor. AK Parti bu gün parlamento çoğunluğu için MHP’ye muhtaç ve mecbur. Ayrıca AK Parti içinde her kesimden devşirme bir sürü kişi var. CHP seçime, düşünsenize SP, Gelecek, Deva, Demokrat Parti ile girdi.

Türkiye’de artık sadece partiler, liderler değil, siyasetin kendisi değer kaybediyor. Bu gün siyasete güvenini kaybedenlerin oranı %30’larda. Özgür Özel’in masasındaki, Kasım 2025 tarihli kamuoyu araştırma sonuçlarına göre CHP 1. Parti. Oy oranı %39.4, AK Parti %33, DEM %7, MHP %6.1. Toplamı 81.4. Diğerlerinin toplamı ise (İYİ, Zafer, YRP, TİP, Anahtar Parti vd) %18.6. Kararsızlar: %23,3 Sandığa gitmeyenlerin %56,9'u kararsızlığını koruyor. Araştırma şirketi, diğer partilerden CHP’ye geçişi “en yüksek geçiş eğilimi” diye not etmiş , bir de oran vermiş %21,1.. Bu geçişin kaynağını da şöyle tesbit etmişler: CHP'ye: AK Parti'den %7, MHP'den %16,3 geçiş var. O da yetmemiş, 2023 TİP ve İYİ Parti seçmenlerinin neredeyse yarısı CHP'ye kaydığını tesbit etmişler. Bir de Cumhur İttifakı ile ilgili bir tesbitleri var: AK Parti, kendi oylarının %73,5'ini; MHP %60,9'unu Cumhur İttifakı sayesinde tutabiliyormuş. Yalandan kim ölmüş. Bu memlekette güçlüden yana olma eğilimi içinde belli bir kesim var. CHP de bunu bildiği için tüylerini kabartmış.


AK Partiye yakın GENAR Araştırma Şirketi'nin en son kamuoyu araştırması, 7-8 Aralık 2025 tarihlerinde tamamlandı. İster inanın, ister inanmayın ama AK Parti son 7 ayda %3 yükselmiş. Buna göre AK Parti %35.2, CHP %32, DEM %9.8, %MHP 9, İYİ %3.9, Zafer %3.2, YRP %3.1, TİP %1.3, Anahtar Parti %1.3. Diğer veriler şöyle: Cumhur İttifakı Toplamı: %44,2 (AK Parti + MHP)., Barajı Geçen Partiler: Sadece 4 parti (AKP, CHP, DEM, MHP). AKP-CHP Farkı: %3,2 (AK Parti önde). Değişim: Ekim-Kasım arasında AK Parti %2, CHP %1 geriledi; kararsızlar %12 civarında.

Biz de doğru düzgün kamuoyu araştırması yapan kuruluş pek yok gibi. Bir çok iyi aslında bu ülkede “istisna” kategorisinde yer alıyor. Aslında “Vel asr” da tüm dünya ölçeğinde bize haber verilen bu değil mi? Hele bir de zaman “ahir zaman fitnesinin ayan olduğu bir zaman” ise.. Ne piyasa araştırmaları, ne istatistik kurumları bize doğruyu söylüyor. “Adil şahidlik” görevini adalet, media, akademi hatta cemaatler yapamıyorlar ki, perde gerisinde siyasi angajman içinde olanlar önümüze doğru veriler koysunlar.

Bu sonuçlara bakınca CHP’liler daha hızlı uçmuş. Bakın Siyasetten kopmuş kişilerin sayısı %30 civarında, Gelişmenin yönü yukarı. Bunun anlamı şu: En büyük politik grub, mevcut siyaseti reddedenlerin oluşturduğu grub. Ve bugünkü denkleme göre de %30 aşan parti yok. AK Parti ve CHP’ye oy verenlerin önemli bir bölümü, CHP gelir diye korkanlarla, AK Parti devam eder diye korkanlardan oluşuyor. Yani korku temelli bir sığınma, kaçış kapısı arıyor kendilerine. Aslında İttifaklar bunun için var. AK Parti ile MHP yi, CHP ile SP ve DP’yi bir araya getiren şey bu korku. Bu korku öfkeyi tetikliyor. Siyaset dilinin bu kadar sert, öfkeli oluşu da buradan kaynaklanıyor. Bugün siyaset bu korkudan besleniyor.

Bundan sonra kim iktidar olacaksa, kendine destek olacak bir müttefik bulmak zorunda. Bu da beraberinde bir “Kayıt dışı koalisyon ortağı” anlamına geliyor. AK Parti artık eski AK Parti değil, CHP de eski CHP değil. DP ve SP ile bile ortak olan, MHP ve DEM’den aday alıp, örtülü ittifaklar kurulan CHP artık solcu da değil, Kemalist de. AK Partinin İslamcılığı “Muhafazakar demokratlıktan Yeşil Kemalizm’e, Yeşil Feminizme doğru dönüşüyor. Yeşil Sermaye de artık öyle dindar reflekslerini çok büyük ölçüde kaybetti. Partinin arka bahçesine konuşlandırılan Tarikatlar, STKlar, Media, kanaat önderleri partiyi dönüştürmek yerine, parti onları dönüştürdü.

MHP’nin milliyetçiliği de artık sadece bir söylem.. Sinan Ateşin vurulması, Çakıcı, Son olarak “Terörsüz Türkiye” sloganı ile DEM ile kurulan ilişkiler, MHP tabanında insanların akıllarını büyük ölçüde karıştırdı.

DEM zaten SDG, PKK, KCK, PYD bağlantılı, Türkiye’deki ve bölgedeki gayri Müslim unsurların siyasi temsili için örgütlenen batı (ABD, İngiltere, AB +İsrail) destekli Truva atı gibi bir politik organizasyon. Kürtlerin Irak ve Suriye’deki varlığının arkasındaki ülkeleri temsil eden bir yapıdan söz ediyoruz. Bir bakıma bölge dışı devletlerin bölge de siyasi temsili için, silahlı unsurların yerine ikame edilen silahsız bir yapıdan söz ediyoruz.

Gelinen noktada Türk siyasetini domine eden merkezi partiler AK Parti, CHP ve MHP’dir. Bunların toplamı da %60+ bulmaktadır. DEM’i bu yapının dışında tutmamın sebebi, DEM ile kurulan ilişkiler zorunlu olmadıkça kimsenin tercih edeceği bir ilişki değildir. DEM, Kürt hareketi dışında Alevi+Kızılbaş+Nuseyri + bir takım batı sempatizanlar, ve bölgedeki diğer gayri Müslim azınlıkların partisidir.

İlk 3 partide ciddi bir liderlik krizi söz konusudur. AK Parti ve MHP de genel başkanların yaş ve sağlık durumları ve CHP de ise, Baykal’la başlayan süreçte Kılıçdaroğlu sonrası başlayan davalar, belirsizlikler, yolsuzluk iddiaları, İmamoğlu gibi, ANAP dan gelen, AK Partide kendine yer bulamadığı için CHP li olan bir isim ve Özer Özel gibi aslında polilitk bir aktör olarak Kemalizm, ve Sol’un geldiği yeri görmek açısından ilginç bir kişilik.

Şunu aklımızdan çıkartmayalım: Birilerine göre “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar onlar için önemli bir ülkedir”. Öz yurdunuzda onların politik taşeronluğunu yaparsanız, gösterdikleri hedefe saldırır, onların dostlarına kapılarınızı her alanda sonuna kadar açarsanız o zaman “dost”sunuz, değilseniz düşman olursunuz. Kim olursanız olun, ülkeyi sahipsiz bırakmak da istemezler, düşerseniz kaldırırlar, başınızı kaldırırsanız ensenize bastırırlar.

Bu ülkede iktidara gelebilecek ya da o grub’da yer alan ne kadar parti ve lider ve kadro varsa hepsinin alternatifi dahili ve harici grubların masasında hazırdır. Krizler, birilerini göndermek ya da birilerine yol açmak için çıkartılır.

Şu, başlayıp ve devam eden HaberTürk olayı var ya, bu konu bir çok kişi, kuruluş ve çevrenin kulağına kar suyu kaçırdı. Çünkü bu Sex ve uyuşturucu partileri ile ilgili iddialar domino etkisiyle bir anda, Siyaset, yargı, akademi, güvenlik, İş dünyası, Bürokrasi, STK’lar, Media, Sanat, Spor camiasına yayılabilir. Bu yolun sonunda çok yaygın ve güçlü, yerli ve milli bir Epstein lobisi ile karşılaşmak sürpriz olmayabilir. Biz “Küçük Amerika” hayali ile “Uluslararası sistem”le uygun adım gitmiyor mu idik. Orada yaşananların bizde de yaşanmış olması sürpriz olmamalı.

Yaşadığımız süreçte sadece Aile değil, din ve ahlak temelli yapılar da çöktü. Herkes Pragmatist oldu ve gayeye giden her yolu, bir çok topluluk meşru görüyor. 19.YY sonunda oluşan kavram ve kurumlar artık dertlere deva değil. Bu anlamda Kemalizm de çöktü. Laiklik filan yeni nesil için fazla bir anlam ifade etmiyor. Demokrasi ve Cumhuriyet gibi kavramlar yeni nesil için fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü hepsinin de adına söylenenin aksine ne cinayetler işlenmiş..

Türkiye’de siyasi dizayn etmek isteyen ülkelerin istihbaratları, bu Fuhuş kasetleri, yolsuzluk dosyaları, yurt dışına kaçırılan kayıt dışı paralar, uyuşturucu ve kumar üzerinden birilerine bugün mesaj veriyorlar, ama yarın bir şekilde bu bilgi ve belgeler sosyal media’da paylaşılmaya başlanabilir. Birileri savcılıklara bilgi ve belge sunabilir.

Hele şu Yılbaşı kutlamaları bir bitsin, sonrasına hazır olun! Asgari ücret, emekli maaşı bir belli olsun. Dolar-Euro nereye gidiyor, Gram altın kaç para olsun bir görelim, bir de HT davası nereye doğru genişler ve yeni HT skandalları var mı, onu bir görelim. Korkarım ekonomik, sosyal, siyasal, ülke boyutunda, bölge ve Global boyutta, korkarım gelecek günler, geçen günleri aratacak. Selam ve dua ile.