Abdurrahman Dilipak: Diyorlar ki!
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak: Diyorlar ki!/Habervakti.com
Derin Gerçekler
Nuray Başaran geçen gün bir Tv kanalında, CHP’nin kongre görüntüsü altında para karşılığında, İmamoğlu’nun da içinde bulunduğu bir ekip tarafından Özgür Özel ekibine nasıl satıldığını anlattı. İki dava açılmış, birinde gizlilik kararı varmış.
Yılmaz Özdil de yine geçen gün Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin, dünden bu güne birbiri hakkındaki sözlerini derlemiş. Yenir-yutulur laflar değil bunlar. Dünden bugüne değişen söylemleri, yarın tekrar, yeniden nerelere evrileceğini de gösteriyor. Çakıcının cezaevinde iken Erdoğan hakkında söylediklerini hatırlayın. Peki sonra ne oldu da yan yana geldi bu iki ekip. Siyasette dün dündür, bugün bu gün. Düne dair ne varsa dünde kaldı mantığı hakim miş, demek ki. 24 Saat sonra ne olacağından da emin olamaz, bu anlamda kimse. Bakarsınız AK Parti, “Vatan hainleri”, “bebek katilleri” ile kol kola girmiş. Leyla Zana, Ahmet Türk bu işe razı gibi gözüküyor. Yeni bir barış süreci başlamış, Demirtaş AK Parti ile kol kola girerken, Osman Kavala da hapisten çıkmış. 21 Anayasası diye yola çıkıp bir genel af çıkartmışlar, HDP’liler de çıkmış, FETÖ’cüler de. Herkes sütten çıkmış ak kaşık olmuş!?. Geçmişte Tansu Çiller de öyle olmuştu! Bundan sonra “Mümkünlü”de her şey mümkün! Bu plan gerçekleşirse, bakarsınız, MHP, BBP, HUDAPAR başka vadilere yol almış. MHP de Bahçeli gitmiş yerine kimler gelmiş?. O zaman bütün dengeler altüst olur.
CIA, MI6 ya da MOSSAD tek ata oynamaz. STRAFOR birini destekler, RAND birini. Sonunda ölen ölür, kalan sağlar yine onların olur. Hem de zayıfla(tıl)mış bir şekilde, onların kucağına düşer. “Tavşana kaç, tazıya tut” derler. Birileri CHP üzerinde bir plan yapıyorsa, bir başkasının da AK Parti üzerinde bir planı vardı. Bahçeli, İmamoğlu, Özel, Kılıçdaroğlu üzerinde bir hesap yapıyorsa birileri, birileri de Erdoğan üzerinde benzer bir hesap yapıyordur. Tabi Allah’ın da bir hükmü var, galip olacak olan da Onun hükmüdür.
Bu Siyonist Lobi’nin ahlakı, insanı, ilkesi yok. Onların karakterini Gazze’de gördük. “Çardağın deliğinden süpürüp domuzlara yem edecekleri”ne acımazlar. Bizimkiler için nasıl “dün dündür, bugün bugün”se, onlar içinde aynen öyledir. AK Partinin işi bitmişse, AK Parti’yi dağıtacakları planları hazırdır. Devam edeceklerse, içeri sokacakları adamları da hazırdır. Hem de her cinsten, her ideolojiden. Ve hepsinin de gidecekleri yerin en çok ihtiyaç duyduğu şey konusunda mucize çözümleri olan biridir onlar. Paraysa para, çözümse çözüm.
AK Parti’den gitmesi ya da gönderilmesi gereken biri varsa yine onun yolunu da onlar bilir. “İngiliz anahtarı” gibi “her vida’nın somununa uyan” bir aparat gibidir o adamlar. Ve mutlaka para bağlantıları vardır ve bir de Epstein büyüsü ile her kapıyı açarlar. Zaten aleyhine dosyası ve kaseti olmayanla iş yapmaları zordur.
O kanat, Erbakan, çevresi, onların aile bireyleri, partisi, iş dünyasından birileri hakkında her zaman o mahfillerden birileri hakkında kaset, dosya, media’ya servis edilecek bilgiler, yargı konusu olacak dosyalar, bilgi, belge, tanık her şey hazırdır. Ne kim tarafından ne zaman servis edilecekse onun senaryosu hazırdır. Belki sosyal media üzerinden, belki bir başka dosya ile ilgili.
AK Parti’den 2. Kuşak eski dostlar, bir zamanın gözdeleri, stepneleri bu eskiyi unutup yeni yola girenler hakkında gözden düşenler, eskisinden beter laflar ederlerse şaşmamak gerek.
AK Partide, Erdoğan hakkında yeni tartışmalara gerek yok, eski dosyalar güncellense zaten yeter de artar bile. Soylu, Binali Yıldırım ve Ağar dosyası açılsa zaten çarşı karışır. Yetmezse bir düzine daha adam bulmak zor değil. MHP ve Soylu meselesi patlarsa, AK Parti’de fazla kişi kalmaz. Düşenin dostu olmaz! Dün Kral’dan fazla kralcı olanlar, bir bakmışsınız itirafçı olmuş, mangalda kül bırakmıyorlar, bülbül olmuşlar. Siyaset böyle, her köşe başında bir Brütüs bulunur. Ayakta ilen elini öpenler, yorulup oturursan saldırırlar, düşersen vururlar.
Seçim sonrası Sinan Ateş dosyası yeniden gündem olursa şaşmamak gerek ve tabi Soylu davası açılırsa da.. Bu işin tabi ki uluslararası ayağına ulaşılamayacak. Hedef kadro, isim ve kurumlar uyum konusunda sisteme güven verirlerse, onların yerine bu işin faturasını ödetecekleri bir günah keçisi bulmaları da zor değil. Kolay bulunacak türden kadroları çabuk tasfiye ederler ve yerine hemen yenisini getirirler. Elde böyle bir Media, STK, Cemaat olduktan sonra “Cilalı adam devri”nde kullan at yeni liderler üretmek zor değil.
Görünen o ki, hemen hemen herkesin huzurunda esas duruşa geçtiği “uluslararası sistem” artık 2’li sistemi değiştirip, İsrail örneğinde olduğu gibi “Politik bir Teslis”le yoluna devam etmek işitiyor. Yani bir sacayağı olacak ama, Sacayağının her ayağında 3 Parmak olacak. 3’lü koalisyonun her biri kendi içinde 3’lü bir (Matruşka koalisyonu). İsrail’de olduğu gibi dediğim, böyle bir koalisyon..
MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi, Soylu bir araya gelir mi? “Gelmez” dersiniz de, “olmaz olmaz deme, olmaz olmaz siyasette” AK Parti ile MHP’yi bir araya getirdi ise, onlar isterse ötekiler de bir araya getirilir. Gelmeyen olursa, icabına bakılır. “Atatürk’ün Partisi”(!?) ile Dersimlileri, ya da HDP’lileri veya “Arap kökenli Nuseyri”leri kim nasıl bir araya getirdi ise, Sisi’ye, Gay Club’ta tarikat kurduran, Captagon tüccarından Şeyh icat eden akıl, nasıl hem FETÖ’yü, hem BÇG’yi kullanıyorsa, aynı silahla hem sağ, hem sol kahvehaneleri kurşunlatabiliyorsa, yine benzer şeyler yapabilirler. Terörle mücadele ediyoruz derken aynı çevreler nasıl İŞİD’i örgütledilerse, bu işi örgütlemek çok işi gelir onlar için. Bu akıl dün Fevzi Çakmağa Komünist Partisi kurdurmadı mı? Dünden bugüne ne değişti ki.
Görünen o ki, Türkiye için yeni Politik “Şeytan Üçgeninde, “uluslararası sistem” dedikleri, HABAT, AGARTHA, EPSTEİN, GLOBAL RESET çetesi tek başına güç istemiyor. Liberal sol, Ulusalcı/Milliyetçi kanat, Muhafazakar/Gelenekçi İslamcı 3 grup, “politik temerküz kampı” görecek. Bu yapıda sorun çıkartanı tasfiye etmek çok kolay.
21 Anayasası, Şeriat, Hilafet, Yerel yönetim Özerklik Şartı, Batı Demokrasisi işin kandırmacası. Hilafet der LGBT’ye özgürlük getirirler. Zaten bunlar geçişi senaryolar, temel senaryo TransHumanizm, NeuraLink, İklim yalanı arkasına saklanmış Karbon ayak izi.
Hilafeti getireceklerse, ki, zaten yasaya göre, mana ve mefhum olarak Cumhuriyet’in tahtında müstetir, içinde mündemiç değil mi?. Önemli olan o Hilafet, İsrail’in varlığı ve güvenliği, Batı kavram kurumları, çıkarları, medeniyeti ve güvenliği açısından tehdit oluşturup oluşturmadığı ile ilgili. Dini BİREYsel olarak vicdanlara, toplumsal olarak mabetlere hapsedecek, ritüel, seremoni ve ikonalara indirgeyecekseniz, Papaza benzer bir imam, Kiliseye benzer bir cami, Hristiyan’a benzer bir Müslüman’a “evet” diyecekseniz. Hilafet modeli arkasına saklanmış bir KARAY ve HAZARA planı varsa, LGBT’ye özgürlük tanıyacak, sentetik et’e fetva verecek PAPAya benzer bir HALİFEye uluslararası sistem niye karşı çıksın ki!
Böyle bir siyasetin taşeronluğu için siyaseti yeniden dizayn etmek isteyen Şeytani bir akıl var perde gerisinde. Ve bunun için Siyonistlerin acelesi var. Gazze direnişi ile İzzeddin Kassam bu oyunu bozdu. Yoksa İsrail Cumhurbaşkanı boşuna gelmedi. Netanyahu bunun için gelecekti, Erdoğan bunun için gidecekti. New York’ta yol haritası “Türk Evi”nde bu konular yeniden gözden geçirildi. Erdoğan 9 Mayısta yine ABD’de olacak, Bidenle görüşecek. Sonunda bugün buradayız.
Türkiye’de bunlar olurken, Belçika’ya dikkat! Gazze direnişi öncesi Ankara’da kimler ne için bir araya gelmişti, sonra İzzeddin Kasam ne yaptı ve planlar nasıl altüst oldu. Memleketimizde bunlar olurken Ruslar ne yapıyor, ya da tek bir AB mi var, tek bir ABD mi, ya da tek bir İngiltere mi, tek bir İsrail mi var. Belçika’da olanlar önemli. MHP-PKK çatışması yarın Türkiye’ye sıçrarsa ne olacak. Bir de niçin Belçika.. Sahi Fehriye Erdal DHKP-C’li idi de niye Rusya’ya değil de, NATO karargahının bulunduğu ülkeye kaçmıştı! Onu Sabancı Center’e kim yerleştirmişti!
7 Nisan, 10 Nisan, Hele şu Ramazan bayramı bir geçsin, ve Şeytan bağlarından bir kurtulsun!?. 24 Nisan önemli. “Kırmızı Buzağı” hikayesini daha sonra yazacağım inşallah. Şeytan ve onun dostları, bütün esbabı cefalarını toplayıp, Mayıs’da, İklim, Karbon ayak izi, yeni salgınlarla gelecekler kendi planlarına göre. Ekonomi ve siyasetin geleceği, Global resetçiler açısından onların planlarına sadakatımızla (!?) ölçülü olacak. Onların programına uygun hareket edecek olursak, siyasetimiz de, siyasetçilerimiz de “günah ve suçun olmadığı” “yer yüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadeden Epstein cemaatının “ölümsüzlük iksiri” ile canlandırılacaklar.(!?) Onlar Lucifer ve Lilith’in “Genesis”inde yeniden yaratılacaklar ve “Tanrı” olacaklar ve “Gen manipülasyonu” ve “Beyin kontrolü” ile, yaşlanma genleri tersine çevrilerek bu kez yaşlandıkça gençleşecekler!? Eğer bu zamane “aziz ve azize”lerine, “seküler kutsal rehberler”e iteat edersek, büyük lotarya’ya katılma imkanımız var, BOP çekilişi(!?)nde kim kazanırsa, 1Trilyon dolarlık büyük ikramiye o ülkeye verilecek! Zaten Haziran’da “Yapay zekanın kontrol edeceği” yeni uluslararası sistem için kurulacak yeni Asamble göreve başlayacak. 4 ay sonra 15 Temmuz. 4 ay kaldı! Erdoğan’ın Mayıs başındaki Biden ile buluşması önemli. Tabi 24 Nisan’da Kırmızı Buzağı kurban edilirse (!?) Erdoğan ABD’ye zor gider!. Bingo! 4 ay (Yazıyla dört ay) önceden birilerinin planlarını size özetlemeye çalıştım. Bunları bilmek için kahin olmaya gerek yok. Görmek isteyenler için her şey açık, aşk, öfke, korku akıllarını zail edenler için ise onların gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Basiretleri mi bağlanmış ya da kalpleri mi mühürlenmiş bilmiyorum.
Akletmez misiniz, birileri yine iş üstünde ve o birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine yine iktidar ve servet devşirmeye hazırlanıyorlar. Onların bir planı varsa evet, Allah’ın da bir hükmü var!. Herkes bu büyük seçimde kendi safını seçsin. Asıl büyük seçim bu. Aman dikkat.
Selam ve dua ile.