Abdurrahman Dilipak: Bu nasıl Müslümanlık?
Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazını iktibas ediyoruz
Abdurrahman Dilipak: Bu nasıl Müslümanlık?/Habervakti.com
BU NASIL MÜSLÜMANLIK!?
Sahi, bu nasıl Müslümanlık! Her gün 40 defa Fatiha okuyan kardeşim, senin derdin de, şikayetin ne? Sen “Alemlere rahmet olarak gönderilen Ahir zaman peygamberinin ümmeti değil misin?“ Alem’i geçtim, Dünyada ne olup bitiyor ondan haberimiz var mı? Hiçbir Müslüman dünyada olup biten şeyleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir.
Biz kendi topraklarımızda, burnumuzun dibindeki “Narin” konusunda bile 1 ay oldu, olayın ne olduğunu anlayamadık. “Sıla bebek” unutuldu gitti, hatta birilerinin
haberi bile olmadı o rezaletten. Sanki “Münevver Karabulut” cinayetini anlayabildik mi? Hangisini sayayım ki!
Hz. Ömer “Kenar- Dicle’de bir kurt, aşırsa bir koyunu, gelir Adli İlahi, sorar Ömer’den onu” diyordu, peki o yolun yolcularının, Gazze yaşananlardan haberi var mı? “Ahir Zaman peygamberi” diyoruz da, “Zaman’ın sonu” hakkında ne düşünüyorsunuz, “Kıyamet Fitnesi” ne hazır mısınız? Ahir zamanda her şeyin güllük-gülistanlık olmayacağını bilmiyor musunuz? Lale devri, Tanzimat, İttihat Terakki dönemi, Cumhuriyet dönemi Müslümanlığı ile, ne dini, ne tarihi anlamak mümkün. Ne de bu akılsızlıktan bir gelecek tasavvuru üretebilirsiniz. Yahu İsrail İİK üyesi ülke yöneticileri ile dalga geçiyor. Bakın İsrail’in tanıyacağı Filistin, tek parti dönemi CHP’sinden farksız.
Ekim 1974 AB zirvesinde, FKÖ "Filistin halkının tek meşru temsilcisi" olarak belirlendi. Kasım 1974'te, FKÖ, BM Genel Kurulu tarafından Filistin halkının meşru temsilcisi olarak yanındı ve BM'de "devlet dışı kuruluş" olarak gözlemci statüsü verildi.
"Filistin toprakları" tanımı, 1967'den beri İsrail'in işgal ettiği bölgeler olan, Batı Şeria (Doğu Kudüs dahil) ve Gazze Şeridi'ni tanımlamak için uzun yıllardır kullanılmaktadır. Uluslararası Adalet Divanı , Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'dan "İşgal Altındaki Filistin Toprakları" olarak bahsetti ve bu terim Temmuz 2004'teki kararda da yasal tanım olarak kullanıldı. İşgal altındaki topraklar tek başına batı Şeria değil ki.. Böyle bir tanımın arkasına saklanarak bir plan yapıyorlar ve bizimkiler de bu tuzağa düşüyorlar.
47 Öncesi 1947 1967 2020 Hezekiel 39/18-19 – 1.Samuel 15/3
Bakın, bugün tartışılan konu Filistin konusu değil. Gazze İslami bir direniş hareketi. Filistin halkının (FKÖ’nün değil) bir parçası olabilir, ama onun davası din temellidir. Onun. Davası Kudüs davasıdır. FKÖ’nün de facto olarak başını çektiği Filistin yönetimi, Gazze’den çok İsrail’e, Dahlan senaryosuna daha yakındır. Gazze trajedisini konuşuyoruz, çözüm olarak “Başkenti doğu Kudüs” (!?) olan bir Laik, Demokratik, Silahsız, İsrail’in kabul edeceği ve bir çok yönü ile İsrail’e bağımlı bir Filistin devletinden söz ediliyor. Bugün Filistin yönetimi, diğer İslam ülkeleri kadar bile Gazze konusu ile ilgili değil. Aslında batı, Gazellilere ölümü gösterip onları hastalığa razı etmek istiyor.
İsrail sonunda içerideki Filistinlileri İşgal ettiği topraklara iskan edip, ondan sonra BM ve UCM’nin onayı ile, kendi hakkındaki dava ve şikayetleri sonlandırarak kukla bir Filistin devleti oluştururken, Komşu devletlerdeki Filistinlilerin bile dönüşüne kapalı, fakat, kendi içindeki Arap, Fars, Kürt, Rus, Türk, Ermeni Yahudileri/Musevilerini, Falaşa’ları, Dürziler, diğer Marunileri, Falanjistleri, Hristiyan topluluklar, 2. Sınıf Yahudiler, Dürzileri yerleştirecekleri, Gamzelilerin, dini hassasiyeti yüksek Filistinleri de tehcir ederek, kendi içinde diğer gayri müslim Hristiyanları da taşıyacak Federatif bir Filistin’den söz ediyorlar. Bakın, bu bir tuzak.
Bu kirli oyunun ardından Arz-ı Mev’ud, Karay, Hazara için kolları sıvayacak. Hedefleri Arz-ı Mev’ud sınırlarıyla da sınırlı değil. Matruşka bir Filistin hayal ediyorlar. Kudüs Kutsal Filistin, İşgal altındaki Topraklar Siyasi Filistin. Sina’yı, Lübnan’ı içine alan Suriye ve Ürdün’e doğru genişleyecek Büyük Filistin. Nihai hedef Hazara ve Karay projesinin hayata geçirilmesi ile Hazarı, Karadeniz’i ve Ege’yi iç deniz hale getirecek olan, Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs adasını da içine alan İbrahimi /Nuhi yasaların geçerli olduğu federal İsrail hayalleri var. Tabi bu senaryoda, Babil’den Nil’in doğduğu yere bir hat çizin, Arap yarımadasının neredeyse yarısı ile, Sudan ve Mısırın Nil vadisini de içine alan bir coğrafyadan söz ediyoruz.
İsrail’in işledikleri cinayetler ortada. Adamlar değil 67 sınırlarına geri dönmek, 2020’de, Gazze’de bulunan, Kadim Filistin topraklarında, Gazze dahil %15’i bile bulmayan, işgal altındaki toprakların KDV’si kadar birkaç bölgede öbeklenen bir toprağı da, ellerinden alarak, onları “Başkenti Doğu Kudüs olan” diye uydurdukları bir yalanlar, Kudüs’ün doğusunda bir yere Tehcir etmek, hatta Gazzeli’leri, başka ülkelere tehcir politikası güderken ve kurulacak Filistin devletine verilecek topraklara iskan sırasında Dindar kişilikli, Hamas ve Kassam ilişkili kişileri tutuklayarak, Mevcut Filistinli tutukluları da Filistin’de kurulacak cezaevlerine nakledecek bir senaryodan söz ediyorlar.
Bakın 67 sınırları diye, dayatılan sınırlar Eski Filistin’in %22’sine tekabül ediyor. Bu senaryoda İsrail başta Gazze olmak üzere, kendi işgal altındaki toprakları bu şekilde içeride, Filistinlilerin tehciri sonucu %15 artırmış olacak. Bizim, bu senaryoyu savunan ya da sesini çıkartmayan İİK ver AB üye ülkelerin yöneticileri / hariciyeleri ya kör, ya sağır, bu vicdansızlar ya akıllarını kaybetmişler, ya da görmek istemiyorlar. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir.
Bakın bu senaryo ile İsrail, içerideki topraklarını genişletiyor. Kudüs kendine kalıyor, İslam Ülkeleri ve Araplar nezdinde varlığını meşrulaştırıyor ve hakkındaki davalardan kurtuluyor. Ama yine de tatmin olmuyor, Lübnan ve Yemenden sonra şimdi de Arzı Mev’uddan söz ediyor.
İsrail her adımında TeoPolitik mesajlar veriyor. Siz Hz. Ömer beyannamesinden söz eden bir İslam ülkeleri yöneticisi gördünüz mü? Kudüs’ün statüsünden ve Mescid-i Aksanın bizim için ifade eden anlamı üzerinde konuşan biri var mı İslam dünyasının VIP’inde.
Bakın “Başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet” bir illüzyon. Başında Dahlanist bir Filistinlinin olduğu bir Filistin devletine razı mısınız? Yönetiminde Ateistlerin, LGBT’lilerin olduğu bir Filistin devleti! Bakın bugünkü tartışma Filistin devleti değil, İsrail’in saldırgan politikaları. Gazze halkının varlığına kasteden düşmanca politikalar. Kurulacak Kukla Filistin devleti ne Kudüs ve ne de Gazze için çözüm olmayacak. “Filistin devleti” zaten İsrail’in gölgesinde bir devlet olacak. Asıl varlık ve meşruiyeti tartışmalı olan İsrail kendi varlığına meşruiyet kazandıracak. Bu oyuna gelen her politikacı bu planın suç ortağıdır. “Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti” de bir aldatmaca. Hangi Kudüs, Kadim Kudüs mü, Modern Kudüs mü? Bakın Kudüs, 2 defa şehir olarak haritadan silinmiş, 23 defa işgale uğramış, 52 defa saldırıya uğramış ve 44 defa tekrar kurtarılmıştır.
Bu tür olaylar Kudüs’ün başına ilk kez gelmiyor. Yahudiler geldi, oradaki diğer halklara, son dönemde Hristiyanlara göz açtırmadı. Hristiyanlar geldi, Musevilere göz açtırmadı. İslam geldi, herkes inancını özgürce yaşadı. Buraya gelirken biz Allah’ın ipini bıraktık, O da bizim ipimizi bıraktı. Ağır bir imtihandan geçiyoruz ve dökülüyoruz. Allah’ın yardımını değil, ABD’nin yardımına bel bağladık. Bu olanlar bizim kaderimiz. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırıp, mazlumlara yardım etmek istiyor, ama biz Yahudilerin “ey Musa sen ve Rabbin bu işi halletsin” diyorlardı ya. Kimi Mehdiyi, kimi Mesihi, kimi Ebabili bekliyor. Onlar gelmeden önce Allah’ın gazabı geliyor. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bir toplum helake sürükleniyor.
Evet, başımıza gelen felaketler, bizim hak edişimizdir. Ne oluyorsa, bu bizim yapıp ettiklerimizin ya da yapmamız gerekirken yapmadıklarımız yüzündendir. Oysa O Allah, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir. Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.
İmtihan oluyoruz imtihan... Zannediyor musunuz ki, eceli gelmeden insanlar ölüyor! Bakın ecelimizden az ya da çok yaşamayacağız. Rızkımızdan az ya da çok yemeyeceğiz. Kaderimizden başka bir kaderimiz de yok. Diz gününün sahibi olan Alemlerin Rabbine hamdolsun. O rahman ve Rahimdir. Yalnız ondan yardım diler ve yalnız Ona sığınırız. (…). Evet, O bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan etmektedir.
Evet Modern Kudüs, Eski Kudüs'ün sınırlarını aşarak çok büyümüştür. Onlar Doğu Kudüs diye, Modern Kudüs şehrinden söz ediyorlar. Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölüm sadece 144 dönümden ibarettir.
Bakın, kadim Kudüs 0.9 km karelik bir alandır ve Mescid-i Aksa da burada bulunmaktadır. Siyonistler buradaki Aksa Mescidini yıkıp yerine Süleyman Mabedini yeniden inşa etmek istemektedirler. Bu kıyamet sürecini yönetecek olan Meşiah’ın gelmesi için gerekli şarttır. Onun bir kırmızı bir düvenin Kurban edilmesi gerekmektedir. Hal böyle iken, “BM kararında var” diye, sözünü ettikleri Yeni Kudüs, aslında Eski Kudüs’ü de içinde barındıran 125.1 km karelik bir alana sahiptir. İşte bu alanın içinde bir yerden söz ediyorlar. Bu bir aldatmacadır. Bu sakızı bizimkiler de çiğniyor. Bu işin içinde Şeytani bir plan var. Onlar Tevrat’tan söz ediyor, İncil’den söz ediyor, “Tanrı’yı Kıyamet’e zorlamak “tan söz ediyorlar, bizimkiler Allah’ın adını bile anamıyor.
Gelin yeniden iman edelim. “Allah’ın dini” yeri-göğü, ölümü ve hayatı açıklıyor. Bizim yaşadığımız din, karı-koca, gelin-kaynana kavgasını bile çözmüyor. Selam ve dua ile.
NOT:
1948 Arab-İsrail savaşında Batı Şeria Ürdün’ün kontrolüne geçti. 1950'de de ilhak edildi. 1967'de “6 Gün Savaşı’nda İsrail Batı Şeria'yı işgal etti. 1988 yılında Ürdün bölgeyle ilgili tüm haklarını FKÖ’ye devretti.
Batı Şeria ve Gazze Haritası, Oslo anlaşmasına göre, Renkli haritada Mavi, İsrail’in ilhak ettiği, Yeşil Filistin bölgesini, Kırmızı İsrail-Filistin karma, pembe İsrail’in kontrolü altında. 1995 yılında Yaser Arafat ve İzak Rabinarasında yapılan İkinci Oslo görüşmesinin ardından Batı Şeria A (yüzde 17), B (yüzde 24) ve C (yüzde 59) bölgeleri olarak üçe ayrıldı. A bölgesi tamamen Filistin Otoritesi'ne, B bölgesi Filistin Otoritesi ve İsrail'in ortak yönetimine ve C bölgesi de tamamen İsrail kontrolüne verildi. Filistin nüfusunun yüzde 98'i A ve B bölgelerinde yaşıyor. Kaynak: Wikipedia