ZİNDANDA KUR'AN'A SARILDIM

ZİNDANDA KUR'AN'A SARILDIM

Filistin Esirler Etüt Merkezi sorumlusu Rafet Halil Hamduna, İsrail zindanlarında yaşadıklarını Vakit'e anlattı.. İşte, siyonist işgalci İsrail'in duvarlar arkasında kalan işkence yöntemleri...

SAMET DOĞAN/VAKİT

Rafet Halil Hamduna, samimi bir dostunun İsrail askerleri tarafından şehit edilmesiyle birlikte İntifada'ya katıldı. Filistin topraklarının özgürlüğü için mücadele verirken İsrail askerleri tarafından tutuklandı. Siyonist İsrail'in duvarlar arkasındaki yasa dışı uygulamalarına şahit oldu. 15 yıl boyunca İsrail zindanlarında kalan Hamduna, Filistinli esirlerin durumunu, esirlere yapılan işkenceleri ve şu anda sorumluluğunu yürüttüğü Esirler Etüt Merkezi'nin çalışmalarını Vakit'e anlattı. 

- Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
- İsmim Rafet Halil Hamduna. Cibaliya kampında 1970 yılında dünyaya geldim. Lise eğitimim de dahil ilk eğitimimi kampta gördüm. Daha sonra Ramallah'ta üniversiteye kaydımı yaptırdım. Tutuklanmam sebebiyle de yarıda bırakmak zorunda kaldım. İsrail askerleri tarafından katledilen bir dostumun şehadetinden etkilenerek İntifada'ya katıldım. İşgalci iki İsrail askerine ateş açtığım için tutuklandım.

ÜZERİME KAYNAR SU DÖKEREK İŞKENCE YAPTILAR

- İsrail askerleri tarafından tutuklandınız. Bize tutuklanma anını ve sonrasını anlatır mısınız?
- İsrail askerleri tarafından işgal edilen Askalan bölgesinde tutuklandım. Orada iki işgalci İsrail askerini hedef alan bir eylem gerçekleştirmiştim. Tutuklandıktan sonra fizikî ve psikolojik baskılara maruz kaldım. Sorgulama esnasında askerler ve polisler bedenime kaynar su döktüler, evimi yıkmakla tehdit ettiler, uykusuz bıraktılar, insan onurunu kırıcı fiili uygulamalar ve hakaretlerle çeşitli işkenceler yaptılar. Tabii bu ağır işkenceler sonrasında suçumu gayri meşru yollardan itiraf ettirdiler. Bu itirafım sonrasında 25 yıl hüküm giydim. Ayrıca tehdit ettikleri gibi evimi de yıktılar. Şahsi avukatımın mahkemeye itirazda bulunmasından sonra bu süre 15 yıla düştü. Tutukluluğum sırasında neredeyse İsrail'in bütün hapishanelerini gezdim. Ramla, Askalan, Nafha, Esseba, Robmunim, Culbuğ ve Hedarim gibi çeşitli hapishanelere intikal ettirildikten sonra 2005 yılında Nefha çöl hapishanesinden özgürlüğüme kavuştum. Ve tam olarak 15 yılım İsrail zindanlarında geçti.

ZİNDANDA KUR'AN'A SARILDIM

- İsrail hapishanelerinde zaman nasıl geçiyordu?
- İçeriye alındıktan sonra zamanımı çok iyi değerlendirdim. Çeşitli kitaplar okudum. Zindanda Kur'an-ı Kerim'e sarıldım. Kur'an'dan cüzler ezberledim. İbranice ve İngilizce öğrendim. Kendi dilimi güçlendirdim. Hatta bir tanesi fikir kitabı olmak üzere 6 roman yazdım. Bunlardan bazılarının isimleri şöyle: 'Kalbim ve Kamp', 'Ceninli Aşık', 'Zihnin Derinliklerindeki Çığlık', 'Zindan ve Sürgün Arasında Şahadet'... Bir müddet sonra İsrail'de açık öğretim yoluyla üniversite okumaya başladım. Henüz cezaevindeyken Sosyoloji ve İnsan bilimleri olmak üzere iki üniversiteden mezun oldum. Özgürlüğüme kavuşunca da yüksek lisansımı tamamladım.

- Cezaevinden ayrıldıktan sonra neler yaptınız?
- Şu anki resmî vazifem; Mahkûmlar Müsteşarlığı ve İsrail Araştırma Komisyonu Başkanlığı. Bunlarla bağlantılı olarak çalışmalar yapıyorum. Mesela ansiklopedi araştırmaları ve çeşitli okumalar yaparak farklı medya kollarıyla araştırmalarımızı yayımlıyorum. İsrail'in Filistin davasına karşı ilk başlattığı tutuklamalarından İsrail zindanlarındaki Filistin-Arap tutuklularına kadar konuyla alakalı takibatları yürütüyorum. Ayrıca Esirler Etüdü diye bir merkez açtık. Burada Filistin davasında olan esirlerle ilgileniyor, İsrail'in esirlere karşı uygulamaya koyduğu çalışmalara karşılık, tercümeler, neşriyatlar, çeşitli takrirler ve insan hukuku merkezleriyle insani kurum ve kuruluşlara konuyla alakalı doğru bilgileri ulaştırıyoruz. Ayrıca konferanslar veriyor ve de gazetelerle mülakatlar yapıyoruz. Kudüs Üniversitesi'nde öğrencilere, İsrail medyasıyla ilgili eğitim veriyor ve İbranice öğretiyoruz.

FİLİSTİNLİ ESİRLERE YAPILANLARI SANSÜRSÜZ YAYIMLIYORUZ
- Esirler Etüt Merkezi'nden bahseder misiniz?
- 2005 yılında cezaevinden çıktıktan sonra araştırmacılar ve Filistin davasına önem gösteren aktivistlerle birlikte kurduk. Genel olarak işlerimizi internet aracılığıyla yapıyoruz ve kurduğumuz internet sitesinde Filistinli esirler ve Siyonist İsrail'in uygulamalarını sansürsüz yayımlıyoruz. Tabii bu uğraşımız, Filistinli esirlerle ilgilenen tek bir kuruluş gibi algılanmasın, daha pek çok samimi kardeşimiz bu alanda emek harcıyor. Tabii biz İsrailiyyat ve esirler hakkında bütün bu alandaki kuruluşları tamamlar nitelikteyiz.
Filistinli esirlere gelince gerçekten zor durumdalar, onlar bizlerden, Araplardan ve İslam aleminden yardım bekliyorlar. Biz durumları yakinen takip ettiğimizden bu davayı ahlaki, insani, dinî ve millî bir yükümlülük olarak görüyoruz. İsrail, esirlerimiz üzerinden 'terörizm' politikası yürütüyor; 'terörist, kan içici veya yasadışı' gibi kavramlarla onları dünyaya kötü gösterme derdinde.

İSRAİL ZİNDANLARINDA SİSTEMATİK İŞKENCELER YAPILIYOR
- İsrail zindanlarında tutuklu bulunan Filistinliler ne durumdalar? Mesela hala onlara eziyet ediyorlar mı?
- Size ilk olarak tutukluların sayısını vereyim: Yaklaşık olarak 25 İsrail hapishanesinde 10 binin üzerinde Filistinli esir bulunmakta. Bunlardan 400 tanesi çocuk ve 100'e yakını da kadın esirlerden oluşmakta. Bu tutuklamaların büyük çoğunluğu kanunlara aykırı tutuklamalar. Yani hiçbir çalışmaya veya kuruluşa katılmaksızın tutuklanan kişiler de var.

61 yıldır Filistinliler, İsrail zindanlarında gözle görülmemiş işkencelerle psikolojik baskılardan tutun gayri ahlaki uygulamalara kadar durmadan işkence altındalar. İsrail demokratikleşme çağrısında bulunmasına rağmen, yıllar yılı insan hukukuna aykırı, etik olmayan ve insanların özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalara gidiyor. Hatta şunu söyleyebilirim ki; daha tutuklanma aşamasında, İsrail mahkemelerinin göz yummasıyla işkenceler yapılmaya başlanıyor. Filistin mücadelesine gönül verenleri normal esirlerden ayırıyor, farklı bir bölmede sistematik işkencelere maruz bırakıyorlar, bu şekilde şehit olan onlarca insanımız var. Netanyahu hükümetiyle birlikte müteşeddit Aitzhak Aheronovic'in İçişleri'ne gelmesi, Filistinli esirlerde derin kaygı oluşturdu. Şu anda cezaevlerine İçişleri Bakanlığı'ndan baskı geldiğini ve oradaki görevlilerin Filistinli esirlere daha şiddetli davranmaya başladıklarını biliyoruz.

Gerçekten zor durumda olanlar var; 20 yıldır hiçbir hüküm belli olmaksızın cezaevinde kalanlar ve bunlardan onlarcasının hasta olması, hasta olanlara ilaç ve doktor temini olmadığı yüzünden yine birçokları şehit olmaktalar. Ayrıca siyasileri durmadan işkence altına alıyorlar, uykusuz bırakıyor, şiddetli işkence sonrası tedavi etmeden saatlerce acı içinde kıvranmalarını izliyorlar. Zaten tutuklama döneminde tutukluların ailelerinden sevdiklerini karşısına getirip tehditle, belki suçu bile olmadığı davaları üzerine yıkıyorlar.

Burada değinmemiz gereken önemli bir konu da, esirleri aileleriyle görüştürmemeleridir. Dünyanın bütün her yerinde bu tabii hak olarak bilinirken İsrail, Filistinli aileleri, evlatlarıyla, eşleriyle ve aileden herhangi birisiyle görüştürmüyor. Bu yasak 3 yıldır uygulanmakta. Aileler cezaevlerinde bulunan yakınlarının ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Cezaevi yöneticileri ise bu ihtiyaçları kantinde çok yüksek fiyatlara satıyorlar.

FİLİSTİNLİ KADIN ESİRLER İŞKENCELERDEN DOLAYI ŞEHİT OLUYOR
- Peki, İsrail zindanlarındaki kadın tutukluların durumu nedir? 
- İsrail zindanlarında 60'ın üzerinde kadın tutuklu bulunmakta. Bunlardan anne olanlar, hasta olanlar ve yanında çocuğu olanlar var. Bu bayan kardeşlerimizin tutuklanma sebebi ise halkının ve Filistin topraklarının özgür olması için gayret sarf etmeleridir. Onlar da tutuklanmalarından başlayarak cezaevinde de sistematik işkence görüyorlar. Aç bırakılıyor, psikolojik işkencelerle ruh halleri bozuluyor ve aileleriyle görüşemiyorlar. Yine İsrail zindanlarında işkencelere dayanamayarak şehit olan bayan esirler de oluyor.

KOĞUŞLARDA TOPLUCA NAMAZ KILMAK YASAK
- İsrail zindanlarında Filistinli esirlerin ibadetlerine, dinî uygulamalarına karışıyorlar mı?
- Evet, ibadetlerini yerine getirmekte ciddi zorluk çekiyorlar. Bu konuda İslam aleminden, Araplardan ve bizlerden dua beklemekteler. Zaten mübarek Ramazan ayındayız. Biz bu konuyu merkez olarak değerlendirmekteyiz.

Sıkıntıların ardı arkası kesilmiyor. Mesela çok talep edilmesine karşın, içeriye İslami kitaplar sokmak yasak. İçeride topluca namaz kılmak da yasaklanmış durumda. Zaten cemaat olacak kadar geniş hücreler de yok.

İSLAM TOPLUMUNUN ÖNCÜLERİ ESİRLER MESELESİNE EĞİLSİN
- Özgürlüğüne kavuşan esirler için neler yapıyorsunuz?
- İnanıyorum ki esirler davası, yeniden gözden geçirilip taşıdığı insanlık dramının dünyaya duyurulması gerekiyor. Evet, birçok küçük çaplı cemiyetler ve müesseseler bu hususta çalışma yürütüyorlar. Bunun yanı sıra bütün İslam alemi bu davanın bir ucundan tutmalı. Aktivistler, akademisyenler, insan hukukunu gözetenler kısacası İslam toplumunun öncülerinin bu meseleye eğilmelerini temenni ediyorum. Dediğim gibi bu konuda sıkıntılarımız olmasına rağmen elimizden geleni yapıyoruz.