Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ve korkulan oldu!

Tiraj son yılların en düşük seviyesine geriledi ve 4 milyonun altına düştü. Yılbaşı haftası göreceli bir tiraj artışı olmuştu. Son hafta ulusal basın 197.000 tiraj kaybetti ve toplamda 3.959.858’e geriledi. En büyük düşüş 46.714 ile Taraf’ta.  Taraf’ın son haftadaki tirajı 56.571’den 9.857’ye geriledi. Taraf’tan sonraki en büyük tiraj kaybı Sabah’ta yaşandı, 31.912. Zaman’ın tiraj kaybı 27.958.. Posta’nın bir haftalık tiraj kaybı 24.061. İlk 5 gazetenin haftalık tiraj kaybı 100.000’i geçiyor: Zaman 27.958, Hürriyet 12.935, Posta 24.061, Sabah 31.912, Sözcü 10.559.

16 gazete tirajinı artırmış. Toplam tiraj artışı sadece 6.500. 1000’den fazla tiraj artışı sağlayan hiçbir gazete yok.

Son bir haftada 30 gazete tiraj kaybetmiş. Toplam tiraj kaybı 204.400. 1000’den fazla tiraj kaybeden gazeteler şunlar: Habertürk 3.969, Fotomaç 3.050, Milliyet 2.519, Fanatik 1.218, Takvim 8.069, Güneş 3.477,  Akşam 5.026, Vatan 1.449, Meydan 1.069, Özgür 1.016, Yeni Asır 2.368, Yeniyüzyıl 12.069.

Zaman bir zamanlar 1.400.000 tiraja ulaşmıştı. Bugün Zaman’ın resmi tirajı 593.734. Kendinden hemen sonraki  Hürriyet’le arasında yaklaşık 250.000 tiraj farkı sözkonusu. Zaman’ın bayi satışı 25.000 civarında. Sadece Zaman’ın gerçek tirajına dönmesi durumunda toplam tiraj 3.400.000 seviyesine gerilemesi gerek.. Diğer gazetelerdeki tiraj kaybı da hesaba katıldığında bu yıl tirajlar 3 milyon seviyesine gerileyebilir.

Bugün resmi rakamlar itibarı ile 500.000’in üzerinde tek gazete var, Zaman. 300.000 seviyesinde 3 gazete var, Hürriyet, Posta, Sabah. 200.000 seviyesinde tek gazete var Gözcü. 100.000 seviyesinde 11 gazete var. 50.000-100.000 arası 7 gazete var. 10.000-50.000 arası 15 gazete var. 1000-10.000 arası ise 10 gazete var. İlk 5 gazete toplam tirajın yaklaşık yarısına sahip. 

Numan Kurtulmuş göreve yeni başladı. İhbar ediyorum. Maliye’ye de ihbar ediyorum, savcılara da.. Tirajlar büyük ölçüde sahte.. Kağıt işinde “üçkağıt” olduğu gibi, resmi ilan dağıtımı da, tiraj manipülasyonu sebebi ile hukuk dışı. Vergi de kaçırılıyor, haksız kazanç da sözkonusu, resmi beyanda sahtecilik de sözkonusu. Kendi sahtecilik yapan medianın “temiz toplum”dan söz etmesi de ironik bir durum.

Yaklaşık 4 milyon gazetenin, tahminen 1 milyonu hayali. 1 milyonu kamu alımı, 1 milyonu kurumsal alım ya da promosyon. Bayi satışı bir milyon seviyesinde. Bu bir skandal: 80 milyonluk ülkede, günlük bir milyonluk tiraj.

Gazetelerin büyük bir bölümü “sahibinin sesi”. Okunan sayfalar itibari ile okur profili rezalet. En çok okunan sayfalar, manşet ve spotlar. Ardından spor, magazin ve sağlık. En az okunan sayfalar dış politika, ekonomi, kültür-sanat.. Bunun üzerinde durmak gerek.

Dergi okuru zaten buharlaştı. Dergi okuru gibi gördükleriniz bedava dağıtılan promosyon dergileri karıştırıyorlar.. Bol resimli, spot haberler, magazin dili ile hikayeleştiriliyor.. Herkes sansasyon peşinde. En çok satan kitaplar, aşk, ezoterizm filan, pembe dizi, bir de iş başarma, para kazanma, etkili konuşma falan filan..

Şimdi bir de internet mediası, sosyal media çıktı. Aslında çok büyük bir imkan, ama onu da kendimize benzetiyoruz. Suyunu çıkarıyoruz.. Daha biz sosyal medianın ne olduğunu tam anlayamadan “Avatar mediası” geliyor. “İmmersive  media” geliyor. “Point of Interest media”sı (Poi media) geliyor. “Midori” ya da “Watson” geldiğinde ne yapacağız. Artık şu media okur-yazarlığı giderek daha hayati bir anlam kazanıyor bugün..

Bir Tv kumandasından daha basit bir kart olan “Raspberry Pi” ya da “Arduino”nun basitliği ile onun yapabileceği işler arasındaki büyük fark, bizim teknisyenlerin anlamakta güçlük çektiği bir yeni durumla karşı karşıya bırakıyor bizi.. Bu işleri bizim karar vericilerimiz anladıklarında yine atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak..

Biz hâlâ internet mediasını “İtilen Media” olarak kullanıyoruz. “Çekilen media”, yani haber ve bilgi havuzunun a-simetrik, interaktif, multi disipliner ilişkilendirilmiş veri tabanı üzerinden kişiselleştirilmiş haber sunumu ne sektör aktörlerinin, ne bu işin bilimini yapanların, ne siyaset ve ne de bürokrasi dünyasının öncelikli gündemi arasında değil.

Bakın, konvansiyonel media çöküyor. Bu işler böyle gitmeyecek.. Media, her anlamda bir kriz içinde. İnandırıcılık ve ciddiyetini kaybediyor. Ticariliğini kaybediyor. Bu alanda da bir atomizasyon ve nötralizasyon sözkonusu. Hukuki ve ahlaki zemininden hızla uzaklaşan bir media sözkonusu..

Ben 4 milyon tiraj bariyerinin kırılmasının sektörde ciddi bir şok etkisi yapacağını düşünüyordum. Evet bu hafta o bariyer aşıldı. Şimdi, patronlar da, çalışanlar da, siyasiler de, bürokratlar da oturup düşünsünler, meslek örgütleri, STK’lar da.. Meclis bir araştırma yapsın olmazsa bu alanda. Ya da Numan Kurtulmuş’un belki bu işe bir el atması gerek.. Bugün bir tedbir alınmayacak olursa yarın bu işlerin faturası çok daha ağır olabilir. Sağlıklı bir basın olmadan, sağlıklı bir demokrasiden söz etmek pek mümkün değildir. 

Biz bu konuda da artık model alınan bir ülke konumundayız. Belki bu alanda diğer dost ve kardeş ülkelere örnek olacak bir hamleye ihtiyaç var ve belki bizim kurmamız gereken altyapı onların da ihtiyaçlarına cevap verecek mahiyette olmalıdır. Bu çerçevede belki de bir “Uluslararası Basın Merkezi” ve Uluslararası Media Network’una de ihtiyacımız vardır. Benden söylemesi. Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 839 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar