Vakit, Pakistan"daki Lal medreselerine girdi

Vakit, Pakistan"daki Lal medreselerine girdi

Vakit, Pakistan’ın darbeci generali Pervez Müşerref tarafından katliama maruz bırakılan Lal medreselerine girdi. Çoğu kız olmak üzere yüzlerce öğrencinin şehit düştüğü Lal medreselerinin İmamı ile Naib-ul Hatibi Vakit’e konuştular.

Hapishaneden yeni çıkan ve konuşma yasağı olan İmam Muhammed Abdulaziz; "Bizim İslam nizamını istiyor olmamız olayları tetikledi. ABD'ci hükümetleri istemiyoruz. Hükümetten milletin hizmetinde olmasını istiyoruz. Türkiye'yi ve Osmanlı'yı da çok seviyoruz. Türkiye'nin yeniden İslam'a yöneldiğini görüyoruz. Bu bizi de heyecanlandırıyor" dedi.

Naib-ul Hatib Amir Sıddık da; "300 yıllık, 400 yıllık camilerimizi 'yol yapıyoruz' bahanesi ile yıkmak istediler. Kızlarımız başta olmak üzere halkımız direndi. Yüzlerce şehit verdik. Sizden de Hilafet için dua etmenizi istiyoruz. Türkiye, hilafeti eski onuruna kavuşturmalı" diye konuştu.

Arkadaşımız M. Mustafa Uzun'a konuşan Lal medreselerinin imamı Muhammed Abdulaziz; "Hilafeti geri istiyoruz. Türkiye'nin yeniden İslam'a yöneldiğini görüyoruz. Bu bizi de heyecanlandırıyor. Başörtüsüne Türkiye'de özgürlük istiyoruz. Hükümetinizden başörtüsünü serbest bırakmalarını istiyoruz" dedi.

Pakistan'da medreseler çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Hinduizme karşı İslam davetini yaygınlaştıran medreseler Pakistan devletinin kurulmasına da öncü oldular. Lal medreseleri ise 1965 yılında kuruldu ve Pakistan tarihinde çok önemli bir yere sahip. İslam dünyası ile bağları güçlü olan medreseler, ABD'ye yakınlaşan tüm hükümetlere cephe aldı. Ziya-ül Hak hariç bütün Pakistan hükümetleri ile problemleri oldu. Daha önce eski Devlet Başkanı Zülfikar Ali Butto hükümetinin düşürülmesinde etkili olan medreselere dokunan tüm iktidarlar bir şekilde yıkıldı. En son Lal medreselerinde büyük bir katliam yapan darbeci general Pervez Müşerref de yıkıldı. 3 Temmuz 2007 ile 10 Temmuz 2007 tarihleri arasında meydana gelen büyük katliam esnasında çoğu kız öğrenci birçok Müslüman şehit edilmişti. Şehit sayısı aslında çok ihtilaflı. 100 ila 1200 arasında farklı farklı rakamlar veriliyor. Gerçek rakamın öğrenilmemesi için çok katı bir sansür uygulanmış. Tanklar mescidin içine kadar girmiş. Mihraptaki kurşun izlerini yakından gördük. Caminin kubbesi ile medresenin tamamı yıkılmış. Şimdi yaralarını sarmaya çalışıyor bu kızıl medrese. Cami bir aile tarafından yönetiliyor. En son şehit edilen Mevlana Abdurreşit'in babası Muhammed Abdullah da burada şehit düşmüş. Şimdi İmam Muhammed Abdulaziz ve kız kardeşinin eşi Naib-ul Hatip Amir Sıddık medreselerin başındalar. Önce Amir Sıddık ile görüştük. Muhammed Abdulaziz hapishaneden henüz yeni çıkmıştı ve konuşma yasağı vardı. Fakat bir şekilde birkaç gün sonra kendisi ile de görüştük. Buyurun;

ANNEMİ, BABAMI, KARDEŞLERİMİ, DAYIMI VE OĞLUMU ŞEHİT ETTİLER

- Olaylar nasıl başladı?

- ABD güdümündeki hükümetin 7 camimizi yıkması ve 80 camimize de yıkım duyurusu yapması üstüne olaylar başladı.

- Daha önce de benzeri operasyonlar yapılıyordu...

- Evet. Benzeri operasyonlar sürekli yapılıyordu. Bu defa hükümet iyice büyüttü. Bizim İslam nizamını istiyor olmamız olayları tetikledi. Kızların direnişinden ürktüler. Kızlar caminin ve medresenin yıkımına direndiler, onlar da katliamla karşılık verdiler.

- Hükümetten ne istiyorsunuz?

- Biz hükümetten milletin hizmetinde olmasını istiyoruz. Şimdi millet hükümete hizmet ediyor. Bunun tam tersinin olması lazım. İslam hukuku hakim olsun ki yolsuzluklar sona ersin. Yetim hakkı gasp edilmesin. Derdimiz budur.

- Peki, şehit İmam'ı en son ne zaman gördünüz?

- Kardeşimin şehadeti esnasında beni hapishaneye aldılar.

- Neden?

-Hükümet bizi hep suçluyordu zaten. Bir konuşmam nedeniyle aldılar içeri. O katliam sürecinde basit nedenlerle birçok kişiyi içeri aldılar zaten. Ben cezaevindeyken şehadet haberini aldım.

- Ailenizden birçok ismi kaybettiniz.

- Babamı da, abimi de şehit ettiler. Annem, kardeşim ve oğlum da son katliamda şehit düştü.

- İmam olan kardeşinizi anlatabilir misiniz?

- O çok güzel yaşadı, şehit gibi yaşadı ve bir şehit olarak Rabbine ulaştı.
Dr. Halit Navaz Faruki'yi aramış şehadetinden önce. "Allah'a çok yakınım, kavuşmak istiyorum ona" demiş. Annem de tebessüm ederek şehit düşmüş. Hala oğlum da şehit düştü. Dışarıda silahlar vardı, tanklar vardı, kurşunlar vardı fakat içeride huzur vardı. İnsanlar orada günlerce hiçbir şey yemeden yaşadılar.

ALLAH EN İYİ İNTİKAM ALICIDIR, BİZ DEĞİL

- Gelen her hükümet sizinle uğraştı...

- Evet. Gelen her ABD'ci hükümet bizimle uğraştı. Ama biz hâlâ buradayız. Tüm hükümetler geldi, geçti, gitti ama biz dimdik ayaktayız hâlâ. Son katliamı yapan Müşerref de gitti ama bakın biz hâlâ buradayız. Allah'ın yardımının burada olduğunu görüyoruz.

- Size bu acıları çektirenler hakkında ne düşünüyorsunuz? Affediyor musunuz?

- Allah en iyi intikam alıcıdır, bizim bir derdimiz yok. Allah intikamını alır.

- Pakistan çok karışık...

- Maalesef. Ülkede çok büyük sıkıntılar var. Swat çok karışık. Bütün sıkıntıların çözümü gerçek İslam'da. İslam her şeyi çözecek inşallah.

HİLAFETİ GERİ İSTİYORUZ, BAŞÖRTÜSÜNÜ SERBEST BIRAKIN

- Türkiye hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Hilafeti geri istiyoruz. Türkiye, hilafeti eski onuruna kavuşturmalı. Türkiye'nin yeniden İslam'a yöneldiğini görüyoruz. Bu bizi de heyecanlandırıyor.
Başörtüsüne Türkiye'de özgürlük istiyoruz. Hükümetinizden başörtüsünü serbest bırakmalarını istiyoruz.

Bu medreseye dokunan herkes gitti; biz hâlâ buradayız
Naib-ul Hatib Amir Sıddık, İmamı Muhammed Abdulaziz'in hapisten yeni çıkması ve yasaklı olması nedeniyle Pakistan devleti tarafından resmi imam olarak tanınıyor. O da başta dayısı olmak üzere birçok akrabasını ve dostunu kaybetmiş. Kendisi ile hâlâ tadilatı devam eden medresede bir odada görüştüm. O odada onlarca öğrenci şehit düşmüş. Duvarlarında kurşun izleri hâlâ duruyor. Naib-ul Hatib Amir Sıddık, Osmanlı'ya ve Türkiye'ye dair çok keskin cümleler kuruyor. Müslüman olan herkesin Osmanlı'yı sevmesi gerektiğini anlatıyor. Lal medreselerinde yaşananları ve İslam dünyasına olan bakış açılarını Amir Sıddık ile görüştük. Buyurun;

- Lal Mescidi'nin önemi nereden kaynaklanıyor?

- Pakistan'ın en büyük medreseleridir. Bu mescidi ve medreselerini anlamak lazım. Biz İslam coğrafyasının neresinde bir acı varsa, bir hüzün, bir katliam varsa hemen tepkimizi ortaya koyduk. Sesimizi yükselttik, bayrağı yükselttik, eylemler yaptık, gösteriler düzenledik. Filistin, Çeçenistan, Irak, Somali... hep meydanlardaydık. ABD elçiliğine gittik, rahatsız ettik, rahatsız oldular bizden.

- Pakistan hükümeti de rahatsız oldu sanırım bundan.

- Evet. 11 Eylül'den sonra ABD ile ortak hareket eden Pakistan yönetimine de tepkimizi her fırsatta gösterdik. Bu onursuzluğa razı olamazdık. Müslüman kanı dökülmesine doğal olarak tepkimizi verdik.

- İş silahlı mücadeleye nasıl geldi peki?

- Biz hiç elimize silah almadık. Biz sadece hutbelerimizle, sözlerimizle, dualarımızla muhalefetimizi yaptık. Bizi zorladılar, terörize etmeye çalıştılar. Biz her zaman Pakistan kanunlarına uyduk fakat bizi kana buladılar.

- Peki, süreç nasıl başladı?

- Önce Pakistan'ın her tarafındaki camilerimizi ve mescidlerimizi kapatmaya başladılar. Bin türlü bahane ile camilerimizin kapılarına kilit vurmaya başladılar. 300 yıllık, 400 yıllık camilerimizi 'yol yapıyoruz' bahanesi ile yıkmak istediler. En büyük medreselerimizden biri olan ve 5000 kız öğrencimizin olduğu medresemizi de yıkmak istediler. Kızlarımız çıkmadılar, çıkmak istemediler. Halk destek verdi, medya üstümüze geldi ve Müşerref katliam emrini verdi.

- Kaç kişi şehit düştü burada?

- Öğrencilerden ve halktan çok şehit vardı fakat tam sayıyı bilemiyoruz. Çünkü burayı tamamen kapattılar, medya veya halk, kimse gerçek sayıyı öğrenemedi. 3 günde her şeyi hallettiler, dışarı bilgi sızdırmadılar. Burada çok büyük bir sirkülasyon vardı, öğrencilerden başka halk da camideydi. O nedenle biz de gerçek rakamları bilmiyoruz.

- Katliamdan sonra halkın bakışı nasıl oldu size?

- Bizim bu katliamdan önce sayılı mescidimiz ve medresemiz vardı. Şimdi binlerce var. Halk camilerini, arsalarını bize teslim ediyor.

- Medreseye dokunan herkes gitti, daha önce de aynı şeyler yaşandı ve şimdi de bu katliamdan sonra Müşerref de gitti. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Allah'ın yardımıdır. Allah'ın dinini okuyan, öğrenen bu talebeler nedeniyle Allah buraya yardım ediyor. Onun yardımı bu.

- Şu anda devletten isteğiniz var mı?

- Bu katliama Pakistan kanunları müsaade ediyor mu, bunu bilmek istiyoruz. Dava açtık fakat bize cevap vermiyorlar. Protesto etmek, protestoya katılmak öldürülmek için geçerli bir sebep midir?

- Medresede nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

- Burada hadis, hafızlık ve tüm mezheplerin fıkıhlarını öğretiyoruz.

- Merkez medreseniz ne zaman yapıldı?

- 1966 yılında yapıldı. Türk mimarisinden esinlenildi.

OSMANLI'YI HİÇBİR MÜSLÜMAN ASLA UNUTAMAZ

- Şehit edilen son imam Abdurreşit Gazi nasıl biriydi?

- Son anına kadar konuştu, mücadelesini verdi. Annesi de kendisinden hemen önce şehit oldu. Canlı televizyon bağlantılarında annesinin şehadetini anlattı. Ve sonra kendisi şehit düştü. Gülerek şehadete koştu o. Onun şehadetine kadar tüm medya bizim karşımızdaydı, onunla birlikte medya da bizim yanımıza geçti.

- Türkiye hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Osmanlı'yı çok seviyoruz. Osmanlı'yı hiçbir Müslüman unutamaz, sevmemezlik yapamaz. Onu özlüyoruz. Osmanlı olsaydı İslam dünyası bu kadar kötü durumlara düşmezdi.

- Türkiye?

- Türkiye şu anda AB'ye girmek istemekle hata yapıyor. Bazı Türkler rahatça Avrupa'ya gitmek için AB'ye girmek istiyorlar fakat işin aslı öyle değil. Hilafeti eski onuruna eriştirin. Hilafet için dua etmenizi istiyoruz. Bu uğurda mücadele etmenizi istiyoruz.

M. MUSTAFA UZUN - VAKİT


Etiketler: Lal medrese Müşerref