Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Tarih tekerrür eder mi!

Benzerlikler ayniyet ifade etmez. Aynı nehirde 2 kez yıkanamayacağınız gibi, tarih de tekerrür etmez. Nasıl insanların her biri parmak uçları gibi farklı ise, her günün de kendine özel, o günü diğer günlerden ayıran, alamet-i farikası olan bir yanı vardır.

Irak’ı Saddam’a teslim eden kimdi ve Irak halkını Saddam’dan kim kurtardı. ABD’nin kucağına Kazakistan’da iktidarı Nazarbayev’e verilmesini sağlayanlar, kimdi ve bunu niçin, nasıl yaptılar.

Şimdi Kazakistan’ı mevcut yönetimden kurtarmak isteyenler kimler..

Bu ölümü gösterip hastalığa razı etme taktiği değil mi? Çözümsüzlüğü çözüm gibi sunmak, ya da birinden kaçırır gibi gözükürken başkasının tuzağına düşmek!

Bu münafıklar bazen da ikili oynarlar..

Bir piyona saldırtırken, öteki piyonla sahiplenir gözükürler. Soğuk savaş sonrası BÇG / FG ikilisi üzerinden sergiledikleri oyun gibi. “Tarikat operasyonu” yapanlar da onlar, “Emire tarikatı”nı kurduranlar da. Bu kirli oyunda bizim abilerimizin çocuklarını kullananlar da!

Bu komploculara dikkat etmek gerek. Asıl komplocu kendileri ama başkalarını komploculukla suçlarlar ve bunda da başarılı olurlar, Medya, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, Akademi, STK büyük ölçüde ellerindedir. Dikkatleri başka yere çekmek için kendileri komplolar üretirler. Sonra sureti haktan gözükmek için karşı 2. bir komplo üretirler. İkisini de gündem yaparlar. Gerçek arada kaybolur gider.

Gerçeği söyleyene iki kukla birden saldırır, ona komplocu derler.

Soğuk savaşta sağ-sol kavgası böyle kurgulanmadı mı? BÇG - FGÖ örgütü. DAEŞ ve DAEŞ’i suçlayanlar. Saddam’ı getirenler ve Saddam karşıtları, kim bunlar! Hani nerede o Saddam’ın cehennem topu. PKK karşıtları ve PKK’yı örgütleyenler kimler? Bu şeytani oyun böyle oynanıyor. Adı kontrollü bunalım stratejisi, böl ve yönet taktiği. Düşmanının meziyetini kullan, zaafı ile onu köşeye sıkıştır ve kontrol et.

Bizim akıllılar(!?) bu şeytani oyunu görmez. Görmek istemez. Onun için çoğu kolay yem olur. Kurtlar vadisinde çakallarla dans ederken dikkatli olmamız gerek. Tilkiler kurbanların kemik yalayıcısıdır. Tilkiler ve çakallar çevrede ise gizlenen bir kurt vardır. Bu oyunda kurban kaçtığını sandığı şeye doğru koşar. Celladını kurtarıcı zanneder

Bugün Kazakistan’da yaşananlar Rusya’nın güvenlik şemsiyesi altında oluyor. Anlaşıldı, vekâlet savaşında sivil ve siyaset cephelerinin sahipleri farklı olacak.

Bizim ülkemiz, beynimiz, midemiz, yüreğimiz birilerinin savaş alanı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, “Kolluk kuvvetlerine ve orduya, teröristlere karşı uyarı yapmadan öldürmek için ateş açma emri verdim. Rusya lideri Putin’e asker gönderdiği için teşekkür ederim” dedi.

Gelenler arasında Ermeni ordusundan askerler de vardı. Daha dün Türk Birliği’nden söz ediliyordu ve bu birliğin en önemli ülkelerinden biri Kazakistan olacaktı. Kazakistan yardıma İslam dünyasını da çağırmadı, Türkiye’yi de, diğer Türk devletlerini de. Rusya’yı çağırdı.

Rusya da yanında bu defa Karabağ konusunda olduğu gibi Türkiye’yi değil, Ermenistan’ı çağırdı.

Birilerine göre “Bu ifritten durumun kılını çekmez akıl”.

Tarihten ders almak gerek, ama artık magazinleştirilen ve bir mefahire dönüştürülen bu kurgulanmış “fake” tarihten de bir ders çıkmaz. Aynı şekilde İslam dünyasında genel olarak din de, sağlık da magazinleştirildi.

Din seremoni, ikonografi, ritüellerle süslenip, vicdanlara ve mabetlere hapsedildi. Artık, “hangi İslam ülkesi” diye sormak gerek!

Tarihi şahsiyetler “İdol”leştirildi. İdol “çok tanrılı dinlerde küçük boyutlu tanrı ya da tanrıça heykelciğine verilen ad”dır..

İnsan eliyle yaratılmış(!?) tanrı, put” anlamına da gelir!. Putlarla savaşalım derken, din ve devlet büyüklerini, askeri şahsiyetleri, sultanları idol edindik!?

Mekke müşrikleri helvadan put yapıyorlardı ama bugünkü kadar onların idol’ü yoktu sanırım. “Jön Türkler” gibi bizim Postmodern Müslümancılar yeni Osmanlıcılık yapıyorlar. 1700’den sonrası Lale Devri, Tanzimat, İttihat Terakki, istisnalar hariç bütün olarak savunabilir misiniz?

Onu geçin, Fuzuli’nin “Selam verdim rüşvet değildür deyu almadılar” dediği dönem Kanuni dönemidir. Hürrem Sultan dönemini hatırlayın. Sarayın olduğu her yerde istisnalar hariç entrika vardır. Kanuni sonrası kamu malı sultanın mülkü sayılmadı mı?

Bu konuda dikkatli davranan da oldu, davranmayan da. Osmanlı’da 36 padişahtan 12’si tahttan indirildi.

Bunlar: Abdülaziz, 2. Abdülhamid, 3. Ahmed, 2. Bayezid, İbrahim (padişah), 4. Mehmed, 5. Murad, 1. Mustafa, 2. Mustafa, 4. Mustafa, 2. Osman, 3. Selim. Üçte birinin sonu pek hayrolmadı. Bakın bu trajedinin iki sebebi vardı: Biri kendi yanlışları, ikincisi kendi yakın çevresi ya da atadığı kişiler ya da 3’ü sağlık sebebi ile kısa süre kaldılar ve ardından alındılar..

Abdulhamid’i Erdoğan’la özdeşleştiren tehlikeli bir benzetme yapıyorlar. Abdulhamid’i indirenleri o görevlere atayan da Abdulhamid değil mi idi. Tamam, varsayalım birileri Abdulhamid’i anlamadı, peki Abdulhamid, mesela Elmalılı Hamdi Yazır’ı, Filozof Rıza Tevfik’i, Mehmet Akif’i, Şeyhülislam Mustafa Sabri’yi, Said-i Nursi’yi, Babanzade’yi, Hasan Basri Çantay’ı, İskilipli Atıf’ı ne kadar anladı.

Bunların hiç hatası yoktu demiyorum ama Abdulhamid de hatasız değildi. Abdulhamid sonrası gelen gideni aratınca elbette pişmanlık yaşanmıştı ama bu son sürecin tabii sonucu idi ve bu süreçte herkesin hatası vardı.

Osmanlı’nın 34. Padişahı 2. Abdü’l-Ḥamīd 21 Eylül 1842’de doğdu ve 76 yaşında 10 Şubat 1918’de öldü. 31 Ağustos 1876 – 27 Nisan 1909 tarihleri arasında hüküm sürdü. Osmanlı sultanları içinde 30 yıldan fazla hüküm süren 7 sultandan biridir. En fazla tahtta oturan 46 yılla Kanuni, 39 yılla 4. Mehmet, 36 yılla Osman Gazi, 33 yılla Abdulhamid 4. sıradadır.

Bu Abdulhamid konusuna yarın da devam edelim inşallah.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 322 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar