Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

ŞEYTAN (LA) İNSANLARA NE VADEDİYOR?

ŞEYTAN (LA) İNSANLARA NE VADEDİYOR?

Sahi, Şeytan ne vadediyor da, insanlar “Allah’ın ipi”ni bırakıp “Lanet olası (LA:Lanetullahu Aleyh) Şeytanın ipi”ne tutunuyor, hiç düşündünüz mü?

Şeytanı daha yakından tanımak istiyorsanız Galu bela zamanına, elestü bezmi’ne, ilk ahid günlerine gitmeniz gerek. Ya da onu ille de dışarında aramanız gerekmiyor. Nefsinize bakın, onu orada bir yerde yakalayabilirsiniz.

Çok basit bir vadi var aslında, siz yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadediyor. Hani Kur’an-ı Kerimde “Dünya sevgisi/tamahı/ihtirası ve ölüm korkusu” şeklinde bir hastalık olarak tanımlanan VEHN diye bir hastalık var ya, size onu vadediyor. Dünyayı size süslü göstererek cenneti unutturuyor ve ölüm ağzınızın tadını kaçırıyor. Resulullah onun için bize “ağzınızın tadını kaçıran ölümü sıkça anınız diyor. Kitap bize Allah yolunda can feda etmeyi, ölümsüzlüğe açılan bir kapı olarak tanımlıyor. O zaman ölüm, “asude bir bahar ülkesi”ne dönüşüyor.

Şeytanın sesini duymak istiyorsanız, İslam ülkelerinin pek çoğunun uygun adım peşinden gittiği “Uluslararası sistem”in taleplerini dillendiren siyasileri, bürokratları, akademisyenleri, Media’yı, Sivil toplum aktörlerini dinleyin. Şeytan o zaman onların ağzından konuşuyor demektir..

Şeytan diyor ki, İbrahim’in Tanrısına insanları yarattığı günden beri itiraz ediyorum ve diyorum ki, “suç, günah, ceza ve cehennem olmasın, insanları dünyaya gönderelim ve onları özgür bırakalım. Onlara Tanrısal güç ve yetki verelim, onlar kendi dünyalarını kendileri kursunlar. Kimsenin kimseyle rekabet etmesine, savaşmasına gerek olmasın”. MetaVerse’de, zamanda ileri ve geri giderek, dünya dışına astral yolculuklarla, her yere gidip gelebilsinler. Kendileri ne olmak istiyorlarsa onu Lucid Dream ya da algısal olarak tek başlarına ve kollektif olarak gerçekleştirebilsinler. Harari “İnsan Tanrı olacak” derken aslında bunu anlatmaya çalışıyor. MeteVerse dünyasına insanları çağırırken onlar aynı zamanda bedenlerinden kurtulmaya çağırıyor. Onun için 8 Milyar insan çok fazla 500 Milyon yeter diyorlar.

İnsanı din, ahlak, gelenek, ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız bir “bedensiz varlık” olarak tanımlıyorlar aslında. Bu senaryoya göre insan Şeytana dönüşecek. Yani “İns’in Şeytanı” olacak. Şöyle düşünüyorlar: “Madem Şeytan Tanrıya rağmen bağımsız, özgür ve Tanrı onu öldüremiyor, yok edemiyor, onlar da Şeytanın yolundan giderek Tanrıya karşı zafer kazanmak istiyorlar”. İslam inanışında ise, Allah (cc) ona mühlet verdi. O da Allah”ın iradesi içinde. Oysa “günlerin sonu”nda Şeytan da ölecek. O farklı zaman boyutunda hala o ilk günü yaşıyor. Şeytanın peşinden gidenler, onunla aynı cehennemi paylaşacaklar. Cennet hayali ile cehennemi boylayacaklar.

Şeytanın İns ve Cin’den hiç kimseye dost değil. Birileri Şeytanı, İlah, Rab, dost edinse de, Şeytan, kendi boyutundan bakacak olursak hiçbir Ademoğlunun dostu değil. Hepsine yalan söylüyor. Hepsine ihanet edecek ve onları birbirine düşürecek, onları uyuşturucu, alkol, fuhuşa yönlendirecek, onları birbirine düşürecek, kimi aklını kaybedecek, kimi intihar edecek, kimi de birbirini öldürecek.. Bugün ABD’de ve dünyanın bir çok yerinde yaşanan da budur. Epstein çetesi, hem Musevileri, Hem İsevileri kendi içinde çatıştırıyor, hem de kendi aralarında çatıştırıyor. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, Amerikalılar ve Siyonistler arasındaki çatışmada bunu görebilirsiniz. ABD, AB, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Hindistan, İsrail neyi paylaşamıyor dersiniz? Şimdi bu “Luciferian çatışma” İslam ülkelerine de sıçradı ve Türkiye hem tarihi olarak, hem bugün ve hem de geleceğe yönelik olarak, böyle giderse tam da bu cehennemin tam ortasında kalacağız. Hazara, Karay projelerinin peşinde olanlar, İbrahim buluşmasından söz edenler, Davud Koridoru, İbrahim yolunu açmaya çalışanlar, Gazze’yi, Sudan’ı kan gölüne çevirenler, “Dinlerarası diyalog”tan söz edenler aslında hepsi bu Şeytani planın figüranları durumunda.

ChemTrails, Karbon ayak izi, akıllı otonom sistemler, akıllı evlerden, akıllı şehirlerden, karbon ayak izinden, tek devlet, tek para, tek ordu, tek hukuk düzeninden söz edenler, İnsanların kafasına Chip takmak isteyen, TransHumanizm projesi ile İnsanı Nesnelerarası iletişim’in nesnesi haline getirmeye çalışanlar, 5G’ciler, Starlinklerle dünyayı gözaltına alanlar, Laser ve RF silahları ile hedeflerini yakıp yıkanlar, sağlık, çevre gıda, media, bilim, sanat, eğitim üzerinden uydurdukları yalanlarla, islah ediciler olduklarını söyleyerek bozgunculuk yapanlar, ağu’yu bala karıştırıp altın tas içinde sunan Dijitalistlerin bir çoğu bu Şeytani projesinin taşeronluğunu yapıyorlar aslında.

Ya Veresetül enbiya olacağız, ya da Veresetüşşeytan. Bu tercihinizle ya “Cennetüzzümera”ya vasıl olacağız, ya da “Cehennemüzzümera”ya.

Karar verin, Allah’ın davetine mi uyacaksınız, Şeytanın davetine mi?

Müslümanlar aranızdaki kavgayı, tartışmayı bitirin. Aklınızı din ve devlet büyüklerinize, ideolojik önderlerinize, daha doğrusu kimseye kiraya vermeyin.. Gelin yeniden Müslüman olalım. Allah’tan başka birini İlah ve Rab edinmeyelim. (Siz Milletvekilleri, siyasiler, bürokratlar, troller, taraftarlar, Cemaat müntesibleri, “idol:Put” edindiklerinizden: onlardan size bir haber, emir, talimat geldiğinde, o şey üzerinde düşünmeden, olduğu gibi onu kabul edip ona göre hareket etmiyor musunuz, bu yaptığınız şey onları İlah ve Rab konumuna yükseltmektir. Bir zahmet edin, “Onlar din büyüklerini İlah ve Rab edindiler, ayetinin esbabı nüzulüne, Hatem İbdi Diy’in bu konuda Resulullaha soruna resulullahın verdiği cevaba bir bakın derim)

Hani biz “bir eline ay’ı, bir eline Güneşi verseler onların ilke ve normlarına uyma konusunda taviz vermeyeceğini” söyleyen bir peygamberin ümmeti idik. O zaman Allah’a (cc) ve resulüne verdiğimiz söze sadık olalım. Onlara benzemeyelim, alamet-i farikalarımızı ( bizi onlardan ayıran temel özelliklerimizi) muhafaza edelim. Biz Şehadetle yenilmeyiz, onlara benzediğimizde, onları dost ve veli edindiğimizde yenilmiş oluruz.

Önce sağlam bir imana sahip olalım. Sonra Muhkem ayetler üzerinde tartışmayı bitirelim. Müteşabih ayetler konusunda da yine tartışmayı bırakıp birbirimizi dinlemeye, anlamaya çalışalım. Unutmayın, bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği bir gün var.

Şeytan Musevileri ve İsevileri yollarından saptırdı ve kendine bağladı. O her kılığa irebilir! “Şeytan bizi Allah’la aldatmasın” diye dua edelim. Şeytan insanların nefsine taht kurup oturmakta mahirdir. Dünya parası, malı, makamına karşı muhteris olanların nefsine taht kurup oturur. Sureti haktan gözükerek, dini istismar ederek de Şeytan insanları saptırmaya çalışacaktır.. Şeytanları ve Şeytan’ın dostlarını dost ve veli edinmeyelim.

Gazze direnişi ilk kez Musevilerin ve İsevilerin öz eleştiri yapmalarına kapı araladı. Şimdi bize düşen Güzel söz ve hikmetle bu insanları Hakka çağırmak. Hz. İbrahim’e, Hz, Musa’ya, Hz. İsa’ya, Hz. Davud’a ve bunların getirdikleri mesajı doğrulayan ve aynı dinin son peygamberi olan Hz. Muhammed ile birlikte Allaha, resule ve kitaba çağıralım. Ve tabi bunun için bizim daha akıllı/bilgili, daha ahlaklı/dürüst, daha cesur olmamız gerek.

Selam ve dua ile.

mirathaber

Bu yazı toplam 168 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar