Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

KAÇIYOR MUYUZ, KOVALIYOR MUYUZ!

KAÇIYOR MUYUZ, KOVALIYOR MUYUZ!

Ne zaman övünmekten, dövünmekten vazgeçip, gerçeklerle yüzleşip, aynaya bakıp kendimizi değiştireceğiz bilmiyorum.

Geçen hafta Cuma hutbesinde, İmam Akif üzerinden, Çanakkale’yi anlatan “İslam’ın son ordusu”ndan söz ediyor. Ve “bu orduyu muzaffer etmesini” istiyor. O ordu yenildi, Çanakkale geçildi, Mondros mütarekesini imzaladık, Ruslar doğudan, İngilizler, Fransızlar Batıdan girdi, savaşın ortasında İngilizler Gazze’den, Fransızlar Lazkiyeden işgale başladılar.

Çanakkale savaşındaki askerleri soruyorsanız, evet o “İslam ordusu” idi, tüm “bilad-ı İslam”dan gelen askerler vardı o cephede. Üzgünüm ama, İslam ordularının baş komutanı bir Alman generali olan Liman Von Sanders’ti. O savaş da Almanya’nın bir oyunu sonucu, güya bize sığının Braslav ve Goben isimli 2 Alman gemisinin, kıyafet değiştirip Karadeniz’den Rus limanlarını bombalaması ile mecburen girilen bir savaştı. O savaşın Genel kurmayında 3 General vardı, biri Almancı, biri İngiliz yanlısı, öteki Fransız yanlısı, Enver, Talat ve Cemal paşalar. Mustafa Kemalin aslında Enver Paşa ile pek. Yıldızı barışmaz. Cumhuriyete kadar Çanakkale konusunda da Geldi Enver, gitti Enver, sanki başka kişi yok. Mustafa Kemal, Çanakkale’ye, Trablus, BathGodesber, Sofya üzerinden Çanakkale. Çanakkale’de sadece bir cephe komutanı idi, Resmi tarihte Çanakkale neredeyse onunla başlar ve onunla biter.

Sonunda İngilizler, Fransızlar Ruslar geldikleri gibi gittiler. Sonra onlar gelip Taksime anıt diktiler hem de Rus generallerinin heykelleri ile birlikte.

Sahi bizim askerimizin adı niye “Atacık” değil de, “Mehmetçik”. Sağçı Milliyetçi Muhafazakarların gözünde “Mehmetçik”, “Hz. Muhammed” göndermedir. Yani “Muhammedin ordusu” demektir. Yani “İslam’ın ordusu”, Yani “Cihad ordusu”. Ama Laik, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, İrtica ’ya karşı Atatürk ilke ve inkılaplarının bekçisi, 10 yılda bir darbe yapan Laikçi bir ordu. “Şehid”lik dini bir makam, “Allah’ın dini ’ne malı, canı, sevdiklerini feda etmeyi şeref bilenleri eriştikleri bir makam “Can’ı, Canan’ı, bütün sevdiklerini “Şeriat” yani İslam Şeriatı” anlamında Allah’ın rızası’nın tecellisinin vesilesi olma” uğruna canını feda edenlerin eriştirdikleri bir makam. Bu anlamda, dini açıdan “Resmi elbise giymiş” herkes, görevi başında bir saldırı karşısında hayatını kaybedince otomatik olarak “Şehid” olmaz. “Kahramanlık ödülü”, “cesaret ödülü” gibi bir isim verilsin onlara. Ayrı bir tören düzenlensin, dini tören kişi mensub olduğu dini cemaat tarafından ayrı bir törenle gömülsün. Öyle herkes için aynı bando eşliğinde merasim düzenlenmesin.

Kemalistler de aslında bu işlerde bir takım terslikler olduğunun farkındalar ’da, burada bir geri adımın önü alınamayacak gelişmelere sebeb olmasından, bir tuğla çekilirse duvarın yıkılmasından korkuyorlar. Onun için Uğur Mumcu tarafından aktarılan bu mevcud trajikomik duruma razı oluyorlar. Ne diyordu Mumcu, aktardığı “Türk Modernleşmesi”ni alaya alan konuşmasında: “Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasına göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.”

Sahi Kemalistler niye bu konuda seslerini çıkartmazlar? İşlerine gelmiyor herhalde. Savarona’da fuhuş partisine de seslerini çıkartmamışlardı, hatırlatsanız..

Ya hu, zorunlu din dersi veriyorsunuz da, bu çocuklar, manasını bilmeden, onu imana dönüştürmeden, ezberleyip okuyunca cennete gideceklerini zannediyorlar. Kader’e, Rızg’a, Ecele, meleklere iman hak getire. Devleti yönetenler ya da yönetmeye talib olanlar, Kaderi değiştirmekten söz ediyorlar, Allah’ın takdirine razı değiller. Rızg’a ve Ecel’e de inanmıyorlar. “Kiramen katibin”in her söz ve fillerini kaydettiğine de inanmıyorlar. Ne “Din günü”ne, “kıyamet”e inanıyorlar, “ne “Elestü bezmi”ne, ne de “Galu bela zamanı”na, Taşlanmış şeytanla da bir sorunları yok.

Halimize baksanıza, ağzımız başka bir şey söylüyor, parmaklarımız başka yeri işaretliyor, ayaklarımız başka yere gidiyor. 12 Eylülün Anayasası ile başımız belada, onları mahkum ediyoruz da, 12 Eylül’ün dayattığı CEDAW’ı, CEDAW yetmedi, daha beteri İstanbul sözleşmesini, onun da beteri Lanzarote”yi birleştirip dayatan “Uluslarası Sitem”le birlikte yürümeye devam ediyoruz. Hani İstanbul sözleşmesinden çekilmiştik! Sözleşmenin bütün hükümleri yasada var ve yasa yürürlükte. O da yetmedi, 3 sözleşmeyi birleştirdiler, onların Avrupa ve Ön asya, Ortadoğu merkezini de BM’e ile ilişkilendirip, UN WOMAN diye yargı ve vergi muafiyeti, diplomatik statü, pozitif ayırımcılık veren İstanbul’da karargah kurmalarına izin verdik. “Biyolojik Cinsiyeti” reddeden, “Toplumsal cinsiyet” temelinde LGBTQI+’ı meşrulaştırmak için çalışan bu örgütün “Yerli ayağı” için Ankara’da buna bağlı ikinci bir merkez kurmalarına izin verdik. Adama sormazlar, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye.

Trans Humanizm” için bu altyapı birinci şarttı. Zaten bugün geldiğimiz noktada kimliklere biyolojik cinsiyet kimliği yerine “Toplumsal cinsiyet kimliği” GENDER yazdılar. Ama birileri size hala “İslanbul sözleşmesinden çekildiğimizi” söylüyor, siz de buna inanıyorsunuz! NeuraLink dedikleri kafamıza Chip takmak için 5G+Starlink entegrasyonu ve yapay zeka, akıllı telefonlar, saatlar, akıllı evler, iş yerleri, akıllı araçlar, akıllı şehirler, her şey tamam. Performans Pass. Karbon ayak izi için altyapı gerekiyordu, o yolda da emin adımlarla ilerliyoruz!?

O da yetmemiş anlaşılan, şimdi de “Dostumuz Trump”, önce Ajan Rahib Bronsonu kurtarıp götürdü, şimdi de Ankara’ya eskiden beri dostu olan, o da kendisi gibi “emlakçı” ve de Epstein cemaatından Cahabat’çı Tom Barak’ı büyükelçi olarak tayin etti. Adama ayrıca Suriyeyi de bağladılar. Bir görüşe göre, bu adamı çantasında Türkiye, Türkiye bağlantılı bölge devletleri ile ilgili Epstein dosyaları var. Bunun varlığı bile, bu VIP+CIP taifesini korkutuyor. Çünkü, iddiaya göre Türkiye’de güçlü, yaygın, örgütlü, köklü bir Epstein yapılanması var.

Barak İş adamı, arkasında Trump var, şimdi aynı zamanda diplomat. Ama Çantasındaki evraklar üzerinden bu Pedefolik Satanist Siyonist lobinin adamı olarak, Türkiye’yi merkeze alın ve nasıl Türkiye üzerinden Avrupa ve Ön Asya, Ortadoğu izleniyorsa, Türkiye’nin sınır komşularını, deniz aşırı komşularını geçin, Epstein yapılanması üzerinden, Balkanlar, Kafkaslar, Türk dünyası, İran, Arab yarımadası, Mısır, BOP ile ilişkilendirilen ülkeler, Türkiye’nin yakın ve sıcak temas içinde olduğu diğer ülkelerin VIP ve CIP’lerinin Sex kasetleri bu adamın elinde olabilir ve bu şekilde bu VIP ve CIP taifesine aba altından sopa gösterilerek sessiz kalmaları sağlanabilir.

Evet, gerçekten, bu açıdan bakıldığında, Türkiye bu Şeytani topluluğun güç merkezlerinden biri haline getirilmeye çalışıldığını görüyorsunuz. Karay ve Hazara konusu da bu projenin bir parçası. Türkiye bu anlamda bunları sıçrama tahtası, tarassut kulesi olarak kullanılmak isteniyor sanki. Burada getirdikleri bir takım uluslararası örgütler, şirketler, aslında bu anlamda Truva atı. Ve özellikle BM, AB, ABD, İngiltere merkezli, uluslararası organizasyonlara ciddi anlamda imtiyazlar ve muafiyetler veriliyor.

Muharrem Balcı 5 yıl önce yazmış: Bir yandan hutbede aile, öte yandan tüm kurumlarda toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi. Şaka mısınız” Bir yandan 3 çocuk tavsiyesi, öte yandan haydi hanımlar çalışmaya. Çalışan kadın çocuk doğurmuyor. Bir evde karı-koca çalışıyor, ikisi de bir partide, artık STK , Cemaat falan yok. Öbür evde 3 çocuk yaşlı annesi, karı-koca işsiz. Emek arzı artınca emeğin kalitesi de maliyeti de düşüyor, tüketim artıyor. Aman aman, kaçıyor muyuz, kovalıyor muyuz belli değil. Hem ağlıyoruz, hem gidiyoruz. Daha doğrusu kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz sanki.

Zina/Fuhuş suç değil, kumar zaten “Milli”, verginizini ödüyorsanız yasal açıdan sorun yok. LGBT’ye pozitif ayırımcılık söz konusu. LGBT’nin “toplumsal cinsiyet” tercihi kimliklerimize resmen çakıldı. Bu ahval ve şerait altında söyleyecek söz kalmıyor.

Selam ve dua ile.

mirathaber

Bu yazı toplam 247 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar