Ruhun İrfanla Yükselişi 6

Ruhun İrfanla Yükselişi 6

İlahi! Artık yoruldum. Artık yaşamak istemiyorum. Artık kimseyi görmek istemiyorum. Artık kimseyi sevmeyi istemiyorum. İlahi! Beni götür. Artık yeter…

ALTINCI BÖLÜM

DEĞERSİZ HAYATTAN UZAKLAŞIYORUM


Kucağında kanat çırpıyorum. Kendimi sana bırakmışım. Işıksız! Yanmanın ve kurban olmanın bekleyişindeyim. Kalbim, gözlerim ve ruhum bütün hünerleriyle aşk ateşinde yanı-yorlar. Gözlerim ruhla değişiyor ve ruhum Allaha ulaşıyor. Değersiz hayattan ayrılıyorum. Kıymetli göklerde yolculuk yapıyorum ve mutlak olandan başka bir şey görmüyorum.

Sen, benliğimden ayrılmamı görüyorsun. Yanmamı görüyorsun. Sen, nasıl yandığımı, nasıl nefes nefese kaldığımı, nasıl kurban olduğumu ve nasıl yok olduğumu görüyorsun. Senin varlığında nasıl yok olduğumu, nasıl bağlandığımı, nasıl acı çektiğimi, nasıl inlediğimi, nasıl yanmaktan lezzet aldığımı ve varlığımın kat be kat örgüsünde ne kadar şiddetli hissiyatların olduğunu, ne ilahi değerler olduğunu, iftiharları, azametleri ve gizli tarihleri görüyorsun.

Sen içimdeki güzellikleri, gökleri, yıldızları, deryaları, başı dumanlı dağları ve ovaları görüyorsun. Sen varlığımın cevherini görüyorsun. Sen hayâ perdelerini, alışkanlıkları ve uk-deleri parçalıyorsun. Ve varlığımın parıldayan hakikatlerini görüyorsun. Sen cismani kafesimi kırıp içimdeki ruhani kuşun göklere kaçışını görüyorsun. Sen renkleri, dünyaları ve âlemleri görüyorsun. İçimde güneş gibi parlayan Allahın tecellilerini görüyorsun. Sen varlığımı baştan aşağı kuşatan rabbimi görüyorsun. Sen aşk oyunumun ibadet olduğunu ve yanmamın da Alla-hın mabedinde kurban olmak olduğunu görüyorsun. Aşk ateşinin, gam ve keder tabakalarını varlığımdan nasıl kopardığını ve beni nasıl yaktığını görüyorsun. Acı ve kederlerin nasıl geçip değiştiğini ve varlığımın nasıl hafiflediğini görüyorsun. Sen kalbimin derinliklerinden, istek-lerimden, arzularımdan, ukdelerimden ve bıkkınlıklarımdan haberdarsın. Sen ruhumun derin-liklerinde şiddetli tevazumun esası olan büyüklük ve gururu buluyorsun. Sen varlığımı, ona Allahın mabedinde kurban olmak ve şahadet makamından başka bir son yakıştırmayacak kadar sevdiğimi görüyorsun. Sen vicdanımın derinliklerindeki günahlarımı, makbul ibadetlerimden daha çok olduğunu görüyorsun. Öyle ibadetlerimi görüyorsun ki şirk ve gururun rengi bulaştığı için şiddetle nefret ediyorum.

O, sensin. Kalbimin ve varlığımın cevherini sana açmışım. Bu senin için en büyük iftihar ve benim sana olan şiddetli aşk, derin saygı ve güvenimdir.

TEK KURTULUŞ YOLU ŞEHADETTİR

Şahadet şerbeti bana ne tatlıdır. Acılarımın en iyi ilacı, en iyi kaçış yolum, deruni keder-lerimin en iyi dermanı, iftiharla dolu zafere giden yol, dünya ve ahiret ticaretinin en karlısı" Doğrusu ne kadar da tatlıdır.

Ama" Ama üstlendiğim çetin risaletin büyük tarihi mesuliyetlerimden kaçış yolunun şahadet olduğunu biliyorum. Şahadet öyle bir kurtuluş yoludur ki kendini şereflice tehlikeli girdaplardan kurtarıp geride kalanları tufanla baş başa bırakmaktır. Öyle bir yenilgi ki şaha-detle kuşanıyorum. Bütün bu ar, utanç, zillet, felaket ve yanlışlardan kurtulmak, Allaha ve insanlara karşı başı dik, muzaffer ve temizlenmiş olmak istiyorum.

Evet, benim şahadetim sorunlardan ve bedbahtlıktan kaçıştır. Gam ve keder kalbimi sı-kıyor. Yaralı ve yenilmiş kalbimin artık dayanacak takati kalmadı. Gözyaşı döküyorum, yanı-yorum, acı çekiyorum ve eriyorum" İlahi kaçış yolu bulamıyorum. İlahi! Kurtar beni, ilahi! Bana yol göster, ilahi beni sonsuz rahmetinden mahrum etme. Eğer şahadet benim tek kurtuluş yolumsa hemencecik beni bu büyük nimetle ödüllendir. Hemen şimdi" Hemen şimdi"

BANA ŞEHADET İCAZETİ VER

Ben tevazuda dağ gibiyim. Beni sıkan kederler dağ gibi yığılmış.

Ben deryayım. Olayların dalgaları arasında sabrım ve suskunluğum o kadar çoğaldı ki deryaya benzedim.

Ben asumanım. Fıtratımın yüceliği ve ruhumun yükselişi gökleri geçmiş.

Ve toprağım" Topraktan daha aşağı ve daha çaresiz.

Fakirim. Her anlamda fakirim.

Yalnızım. Âlemde benzeri olmayan bir yalnızlık" Her yerden kovulmuş ve terkedilmiş. Bedbaht, yoksul, kimsesiz, sıradan ve çaresiz"

İlahi! Artık yoruldum. Artık yaşamak istemiyorum. Artık kimseyi görmek istemiyorum. Artık kimseyi sevmeyi istemiyorum. İlahi! Beni götür. Artık yeter"

Artık yoruldum. Takatim kalmadı. Bu kadar imtihan bana yeter. Sabır deryam kurudu. Ruhum bezdi. Bu dünya benim yerim değil. Bana şahadet icazetini ver"

Bırak rahat bir vicdanla sana geleyim. Bu çaresiz bedbahtlara yardım et. Sen onları hi-dayet et. Sen onlara kâfi ol. Bırak azıcık senin rahmet gölgende rahatlayayım. Sen bu yorgun bedenime ve ölü ruhuma rahmet et"

EN LEZZETLİ

Bana ruhi bir rahatlık nasıl verilebilir ki. Benden değersiz bir sığınağı bile alan Allah yüce bir sığınağı bahşetmesi nasıl mümkün olabilir.

Sürekli hareket halinde olmak, yes, ümitsizlik ve gözyaşında boğulmak, fakr ver yalnızlık deryasında boğulmak bana takdir edilmiş. Yaralı kalbim hiçbir aşkla iyileşmeyecek. Yük-seklerde uçan serkeş ruhum hiçbir gökte doyuma ulaşmayacak.

Bana yakıcı ateşe sığınacak kadar yanmak ve benden geriye hiçbir şey kalmayacak kadar erimek takdir edilmiş. Yaşarken ölümü arzulayacak kadar yorulmalıyım. Ve en leziz şerbet şahadet şerbetidir. Şimdi içmeliyim.

TAMAMEN YANMAK VE KÜL OLMAK İSTİYORUM

İlahi! eğer iraden gönlümü her şeyden kesmemi ve kalbimi ihtiyarına bırakmamı gerek-tiriyorsa ben de öyle yapacağım ve dünyayı üç talakla boşayacağım. Sadece ve sadece sana yöneleceğim.

İlahi! Kanlı kefenimle sana kavuşmayı ümit ediyordum ama bana nasip olmadı. Bende iradene teslim oldum.

Fakat ey rabbim! Dünyaya veda ettiğimde yalnız olmak, senden başka kimsenin ölü-mümü görmemesini ve kabrimi bilmemesini diliyorum. Tamamen yok olmayı ve hiç kimse tarafından hatırlanmamayı diliyorum. Hiç kimsenin ardımdan gözyaşı dökmemesini, kimsenin resmimi duvara asmamasını, kimsenin kabrimi ziyarete gelmemesini ve sadece semanın ve yıl-dızların ebedi sessizliğimi paylaşmasını diliyorum.

Tamamen yanmak, küllerimi rüzgâra savurmak ve benden bu dünyada hiçbir şeyin baki kalmamasını diliyorum. O kadar unutulmak istiyorum ki ey yüce rabbim! Hatta senin mül-künde bana ait bir şey kalmasın.

Yok olmak ve yokluk âleminde ruhumun ebediyetle birleşip daimi kalmasını diliyorum.

YALNIZ SEN ŞAHİDİM OL!

İlahi! Ölüm ve yaşam savaşında, seninle buluşma anında yalnız olmak istiyorum.

Aşk ve aşığın imtihan edildiği âlem sahnesinde sadece senin bana şahit olmanı arzulu-yorum. Sadece sen benim aşk kurbangahındaki gösterimi seyret.

ŞAHADET NAĞMESİ

Savaş borusu çaldığı yerde"

İnsanların kelebekler gibi kendilerini ateşe attığı ve korkusuzca ölüme daldıkları yerde"

Şan, isim, nişan, mal ve hayatın peşinde koşanların görülmediği yerde"

Maslahatın, menfaatin, hayatın ve bencilliğin taksim edilmediği yerde"

Orası ölme yeridir. Şeref ve fedakârlık yeridir. Candan geçme yeridir.

Bu dünyada keder ve acıdan başka bir şey istemeyenler, cihad ve fedakârlıktan başka işi olmayanlar, gözyaşı ve kandan başka bir kar elde etmeyenler, aşk ateşiyle yanıp dağlanmaktan başka bir pay istemeyenler ve rabbi ile buluşmaktan başka bir hedefi olmayanlar" İşte onlar savaşın tehlikeli keşmekeşinde mutludurlar. Bedenlerinde dünyalık lezzet namına bir şey yok. Kendilerini kelebekler gibi ateşe atıyorlar. Ve hiçbir şeyden korkmuyorlar.

Evet, cenk borusunun nağmesi ne güzeldir. Şahadet nağmesi, kurban olmanın nağmesi, koyu topraktan ruhun semasına ve ebediyete hicretin nağmesi, miracın nağmesi, kurtuluş nağmesi, zaferin nağmesi, aşk ve vuslatın nağmesi"

VEDA

Ey hayat sana veda ediyorum.

Bütün güzelliklerine, bütün güç ve zorbalıklarına, bütün dağlarına, bütün göklerine, bü-tün deryalarına, bütün çöllerine ve bütün varlığına veda ediyorum. Yanmış ve kederle yoğ-rulmuş bir kalple rabbime gidiyorum. Her şeye gözümü kapatıyorum.

.

.

Not: Şehid Çamran'ın şiirlerini bölümler halinde yayınlamaya devam edeceğiz.

(Yayın Hakları sadece Şahid Yayınları'na aittir, kaynak gösterilmeden alıntılanamaz)

Çeviren: Sadık YILDIZ


VELFECR