Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Postmodern fetvalar

Bize “yeni ilmihal” gerek. Madem yeni normal bir döneme giriyoruz, eski dönem fıkıh kalıpları içinde yeni döneme ilişkin sorunları anlamamız ve çözmemiz mümkün.

4 işlem kafası ile Kuantum problemlerini çözemezsiniz. Çözeyim derken “sentetik et”e fetva verirsiniz.

Biz 100 yıldır, “Kaime” üzerinden “faiz” tanımı ile “Riba”yı anlamaya çalışıyoruz. “Kaime”yi anlamadan “Libor”u ve enflasyonu anlamadan, “Kur”u tanımlamadan “Faiz” üzerinden hüküm veremezsiniz.

Bir dost yazmış: 5 vakit namazını 5 vakit abdest alarak namaz kılan kişinin suyu kaçaksa abdestinin hükmü nedir? Abdesti batılsa, namazı nedir?

Tabi ki, “Vay o kaçak suyla abdest alıp namaz kıldıklarını zannedenlerin haline ki!” diye bir ayet yok. Ama mesela “Vay o namaz kılanların haline ki, onlar yetimin hakkını yerler” diye bir ayet var.

Gelenekte kamu malı yetim malı gibidir. Yani, rüşvet alan da veren de, yetim hakkını gasbetmişse bütün namazlarını Ayasofya’da, Mescid-i Aksa’da, Medine-i Münevvere’de, Kabe-i Muazzama’da kılsa ne yazar! Hüküm değişmez.

Her gece Kur’an-ı Kerim okusa, ama elektriği kaç kullanıyorsa, okuduğu Kur’an’ın kendisine hayrı dokunur mu hocam! Yoksa bu iş Allah’ın gazabını mı celbeder.

Haram para ile alınan Acme hurmasını besmele ile yanında zemzemle yiyip içmek caiz midir hocam!

O lokma ona yiyene lanet eder. Onun günahını azaltmaz, şifa da olmaz. Allah’ın gazabını artırır.

Hani çocuğunun kocasından değil komşusundan olduğunu öğrenince Allah’a şükreden kadının haline benzer bunların halleri. Ya da “Kurban keserek genelev açan adamın hali gibidir” bunların hali.

Rakıyı zemzemle seyreltip, besmele çekerek üç yudumda içerseniz, günahı azalır mı hocam, bu işin.

Yanına da tuzlu leblebi yersek ne olur hocam!

Necasetten tahareti” biliyoruz da, şu “Hades’ten taharet” konusunu anlamadık gitti. Her şeyi metalaştırdığımız için, “görünmeyen kir”den haberimiz yok.

Niyet aklın abdestidir. Sonra kalbimiz temiz olmalı.

Ve tabi bedenimiz, elbisemiz, ibadet ettiğimiz mekân temiz olmalı. Aklında fitne fesat, kalbinde bin türlü şüphe, cüzdanında haram para varsa abdestiniz batıldır.

Namaza dururken giydiğin elbiseyi haram para ile aldı iseniz, çaldı iseniz, zemzemle yıkasanız, gül suyuna batırsanız taharetten söz edemezsiniz.

Siyasiler, bürokratlar, yerel yöneticiler kamu yararı için zorunlu, zaruri olmayan bir iş için kamu kaynaklarını kullanıyorsa Allah yaptıkları işin bereketini yok eder.

Bizim Ömer” devlet işi görürken, hazinenin mumu yanarken, “kendini özel olarak ziyarete gelen arkadaşının selamını almak için kamu mumunu söndürüp kendi mumunu yakardı”.

Mesela soru çalıp makam kapanlar, ya da torpille bir yerlere gelenler, o makamlarında günde 5 vakit namaz kılsalar ne yazar.

İhaleye fesat karıştırıp, 3 kuruşluk işi 10 kuruşa yapanlar, ihaleyi kendi adamlarına peşkeş çekenler cami yaptırsalar, mektep yaptırsalar ne yazar. Haram para ile saadet olmuyor. Kem alatla kemalat da olmuyor. Haram para ile yapılan okullardan, yurtlardan gelenler yattıkları yerden cin çarpmış gibi uyanıyorlar.

Laikçilere karşı direnen ailelerin çocukları seküler oluyorlar. Anneleri başörtüsü direnişinde sokaklarda gözyaşı dökenlerin çocukları şimdi başka vadilere savruldular sanki. Servet ve iktidarın dönüştürücü gücü, önce ona sahip olanları dönüştürüyor. Bu bizimkiler ya da ötekiler için fark etmiyor. Haram para, haram makam, haram ilişkiler sonunda aynı kapıya çıkıyor. Şarap nasıl şişede durduğu gibi durmazsa, haram para da cüzdanda, kasada durduğu gibi durmaz. Şeytanınız haramlarınız kadar çoktur ve azılıdır.

O şeytanlar size, sizin hoşunuza gidecek fetvalar verecek, Belam karakterli hocalar da bulurlar. Eskilerden misaller de getirirler, tarihten önekler verirler, kitabı te’vil ederler. Size Allah’ın merhametinden, affedici olduğundan söz ederler. Sakın dikkat edin, Şeytan sizi Allah’la aldatmasın.

Haram mal, haram söz, haram para, haram iş, haram makam ve harama batmış kişilerden uzak durmalı.

İş işten geçmeden tevbe edetmeli. Sırtdaki haram yükden kurtulunmalı. Yoksa bütün o edinimler, kendi sırtınızda, kendi cehenneminize taşıdığınız oduna dönüşecektir.

Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayın, dilsiz Şeytan olursunuz. Babalar oğullarının, oğullar babalarının ellerini tutsunlar. Haksızlıklar karşısında susanlardan olursanız siz de içinizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden zarar görenlerden olursunuz. Ateş size de dokunur.

Şu şöyle olursa böyle olur, bu böyle olmazsa şöyle olur. Şunlar kazanırsa, biz kaybederiz gibi akıl yürütmeler, kaderi görmezden gelmektir. Sonunda adil olmayan bir işlemle kazandığınızı zannettiğiniz şey aslında manevi alanda kaybettiğiniz şeydir.

Hiç düşündünüz mü, “Babanız kız olsaydı, siz kim olurdunuz?” Kaderde geriye ya da ileri dönük ihtimal hesapları bizi her zaman selamete ulaştırmaz. Meşruiyet zemininde arayışımızı sürdürürken, sonuçta Allah’ın rızasına razı olmayı nefsimize kabul ettirmemiz gerekir. Mutmain bir mümin aklı ve yüreği böyle düşünür. Değilse onun işleri Şeytanın oyuncağıdır.

Kazandıklarını zannettikleri kaybettikleridir aslında. Onlara o kazançları iki cihanda da saadet vesilesi olmayacaktır. Onlar kaçtıklarını zannettikleri şeye doğru koşanlardır ve yakın bir gelecekte nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını da göreceklerdir. Yıkımları ne kadar gecikir ve ertelenirse helakları o kadar şedit olacaktır.

İnşallah Haydar Dümen mantığı ile üretilen bir takım sorulara, reality show haberciliği ile yorum getirmeye hazır medyanın Güzin ablalarına gündem oluşturması söz konusu olan sorulara itibar edilmez, onlara cevap verelim derken Diyanet anlamsız bir gündemin merkezine oturtulmaz. Yoksa yakında Klonoid, Humanoid üzerinden siber açılımları olan cinsellikle ilişkilendirilmiş yeni tartışmaların da günden oluşturması çok uzak değil.

Zaten daha önce kadınken erkek olan annenin, sperm bankasından döllenerek peydahladığı çocuğu doğuran taşıyıcı annesi yanında resmi babasının da cinsiyet değiştirip ailede (!?) yeni rolünü üstlenmesine çare aramaya kalkarsak işimiz zor. Kaynağı, yöntemi, hedefi batıl olan bir iş yorumla meşrulaştırılamaz.

Din, siyaset ve tarih giderek magazinleştiriliyor.

Bu fitneden uzak durmak hepimizin görevi.

Daha MetaVerse fetvalarına sıra gelmedi. MetaVerse’de kaç evlilik caiz ya da sanal evliliğin fetvası mı olur, artırılmış gerçeklikle desteklense de.

Sanal çocuğunuza miras düşer mi, mesela.!? Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 449 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar