
Abdurrahman Dilipak
Pakistan İçin...
Diyanet aslında Hilafetin yerine ikame edilen bir örgüt. Hilafetin en büyük nüfusunu Hind Müslümanları oluşturur. Pakistan’da 178 milyon, Hindistan’da 172 milyon, 146.6 milyon, Toplamda eski Hind coğrafyasında 496.600.000 Müslüman yaşıyor. Bu sonuçlar da 10 yıl öncesine ait. Bugünkü nüfusunun 550 milyon olduğu düşünülüyor.
Hilafetin merkezi İstanbul’du. Bugünkü vekalet merkezi Ankara. Diyanet, bu Cuma geç kaldı ama, önümüzdeki Cuma hutbesinde, ya da vaazlarda bu konuyu ele alsa ne iyi eder. Bu kardeşlerimizin Çanakkale savaşındaki, Kurtuluş savaşındaki desteklerini hatırlamak, hatırlatmak gerek. Ve Hindistan’ın eski bir Türki devlet olduğunu da belki bu vesile ile bir kez daha hatırlamış, hatırlatmış oluruz.
Mesela TBMM’de özel bir oturum yapılmalı, Pakistan’la ilgili. TBMM’de Pakistan milli marşı çalınmalı ve TBMM’yi temsilen bir heyet Pakistan büyükelçiliğini ziyaret etmeli.
Ardından partiler, STK’lar, odalar de büyük elçiliği ziyaret edip, anı defterine duygu ve düşüncelerini yazıp imzalamalılar.
İnsani yardım kuruluşları Pakistanlı kardeşlerimiz için insani yardım kampanyaları düzenlemeli.
Başkanlık Milli Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivlerindeki Hindistan ve Pakistan’la ilgili tarihi belgeleri yayınlayıp sergilemeli mesela.
TSK’da Pakistan’ın geçmişte ve yakın tarihte zor günlerimizde Türkiye’ye desteklerini sergileyen bir sergi açmalı. Pakistan’ın BM ve uluslararası forumlarda Türkiye ile ilgili dayanışmasının örnekleri bu vesile ile hatırlanmalı, hatırlatılmalı.
İş Bankası sermayesinin önemli bir kısmı bu bölgeden Müslümanların gönderdikleri yardımlardan oluşuyor. İş Bankasının da bu anlamda bir şeyler yapması gerekir.
TRT’nin Türk-Pakistan ilişkileri ile ilgili bir belgesel yapamaz mı bu arada. AA Pakistan’la ilgili gelişmeleri ayrı bir başlıkla, ayrı bir bülten olarak sunmalı mesela.
Basınımız, internet siteleri Türk ve Pakistan bayraklarını birlikte başlığına taşıyamaz mı? Bu konuda programlar yapılamaz mı? Özellikle Keşmir sorunu nasıl çıktı ve nasıl bu günlere geldi, bu konunun ayrıntılı bir şekilde anlatılması gerek.
Yine aynı şekilde bu savaşın kontroldan çıkması halinde, bir nükleer savaş riski, 3. Dünya savaşına dönüşme riski ayrıntılı olarak ele alınmalıdır.
Türkiye’nin çağrısı ile İslam ülkeleri, Türk dünyası başka olmak üzere bütün ülkelere çağrı yapıp bir dayanışma grubu oluşturulamaz mı? Bu grub her ay bu konuyla ilgili gelişmeler ile ilgili, hükümetlere, uluslararası örgütlere, partilere, kuruluşlara gönderilmek üzere raporlar hazırlamalı.Bu konunun BM, İslam İşbirliği Konferansı, Arap Birliği, Afrika Birliği, D8’de ele alınması için harekete geçilemez mi?
Aynı şekilde bu konuda Uluslararası Ceza Mahkemesine ve BM İnsan Hakları Komiserliğine başvuruda bulunabilir. Bu konuda hem yönetim, hem de Barolarımız harekete geçebilir. Hindistan bir süredir kendi içinde Müslümanlara karşı Müslümanların Mabedlerine karşı insanlık dışı saldırılar gerçekleştiriyor. En sonunda da bu çatışmaya zemin hazırlayan kararları, Keşmirin İlhakı konusunda olmuştur. Bu konunun Uluslararası divanlarda ele alınması konusunda Türkiye bir girişimde bulunabilir.
Bizler de Sosyal Mediadan bu konularda insanları bilgilendirmemiz gerek.
Yayınevlerimiz Hindistan tarihi ve Osmanlı-Hind Müslümanları münasebetlerini ele alan kitaplar yayınlamalı, dergilerimiz bu kitapları tanıtmalı ve bu konuda makaleler yayınlamalı.
Tekinalp’in zihniyetini temsil eden Kemalist grubların, Laiklik maskeli İslamofobyası sonucu ne Horasanı biliyoruz, ne Endülüs’ü, ne Beyt-ül hikme’yi biliyoruz, ne Timbuktu’yu, ne de “Kanum kırallığı”ndan haberimiz var. Mısır tarihine ilgimiz Firavunlarla sınırlı maalesef. Habeşistan’ı bile doğru düzgün bilmeyiz. Bilmediğimizi de bilmeyiz. Arz-ı Mevud coğrafyasında yaşıyoruz, peygamberler tarihinden haberimiz yok. Kıyamet savaşının yaşanacağı yerde yaşıyoruz, ondan haberimiz yok. TEOPOLİTİK düşüncemiz, bu konuda bilgimiz yok. Ne kavramları biliyoruz, ne kurumları.. Batı Romayı bildiğimiz kadar Doğu Romayı bilmeyiz. Ortodoksluğun merkezi burası, Ortodokslukla, Katoliklik, Protestanlığın farkını da bilmiyoruz. Anadolu coğrafyasının Yahudilik ve Hristiyanlık açısından öneminin de farkında değiliz. İnsanlığın tarihinin burada başlayıp, burada sonlanacağını da aynı şekilde mesela. Katolikliği kuranın Hz. İsa’dan 50 sene sonra yaşamış, Tarsuslu bir Yahudi olan Saül olduğunu kim bilir?. Ege’deki 7 kilisenin Hristiyan dünyası için önemini biliyor muyuz?. İznik konsülünü batılılar konuşmasa ondan da haberimiz yok genel olarak.
“Cahilliğin bu kadarı ancak eğitimle olur” derler ya, işte o haldeyiz! Kendi inancına, kendi tarihine, kendi halkının geleneğine düşman bir nesil peydahlandı; 100 yıl öncesi sınırlarından habersiz, ilk meclisinin nasıl kurulduğundan habersiz.
400 Milyona yakın Müslüman yaşıyor Malayların yoğun olduğu havzada, kim biliyor. Endonezya’nın nüfusu 281,604,000, Malezya 33 Milyon. 400 Milyona yakın Müslümandan söz ediyoruz, kimin umurunda. Malezya MicroChip üreten tek İslam ülkesi, Pakistan Nükleer silah kapasitesine sahip tek Müslüman ülke. Çin aynı zamanda kıtalararası füze kapasitesine sahip bir ülke, hem yüksek nitelikli metal, hem de fırlatma teknolojisine sahip. Aslında Türkiye, Pakistan, Malezya birbirini tamamlayan teknolojilere sahip.
58 ülkelerinin nüfusu 1.2 Milyar. Sadece Pazar olarak da çok büyük bir Pazar. Bu nüfusun interlandı, ilişkili, akraba toplulukları ile birlikte düşünüldüğüne bu nüfus 2 milyara yaklaşıyor. Asya, Avrupa, Afrika kıtasına yayılmış 8 ülkeden söz ediyoruz. Bizim niye kamil üzerinde efradına cami, ağyarına mani bir şekilde çalışılmış bir “AsyAvrArika” projemiz yok. Bir çok şeyi yapıyormuş gibi yapıyoruz, ama yapmıyoruz.. En basitinden D8’in durumu bile ortada. 8 ülkeden ikisi Malayların yoğun olduğu grubta, Malezya ve Endonezya’da, ikisi Hind grubunda Pakistan ve Bengladeş, ikisi Afrika grubunda Mısır ve Nijerya, diğerleri Avrasya Grubundaki Türkiye ve İran..
Kötü komşu insanı kap-kacak sahibi yapar derler ya, bu vesile ile kendi geçmişimizle yüzleşip, çatışan taraflar arasında arabuluculuk yapmak gerek. Yoksa örnekte görüldüğü gibi birileri bizim çatışmamız, kanlarımız, gözyaşlarımız ve çalınan alınterlerimiz üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretiyor. Herkes önce kendi içlerindeki, işlerindeki pislikten kurtulmalı. Tövbe etmeliyiz. Sonra diğer kardeşlerimizle bir araya gelmeliyiz. Akraba topluluklarla yakınlaşmalı ve güç merkezi olmalıyız. Birbirimize muhtacız, birbirimize mecburuz. Bunu görelim..
“Gideceği limanı bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz”. Global tehditlere karşı ırkçılık yapmadan, Global bir dayanışma içinde olmamız gerek. Keşke dünyanın tüm namuslu, bilgili ve cesur insanları birleşebilse!
Aman, aman, derdim çoktur, hangisine yanayım. Dertlerim sizi de bildiğiniz dertler, onların ne olduklarını ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim. Selam ve dua ile.
NOT:1-Pakistan-Hindistan cephesinde gerilim devam ediyor. BM Güvenlik konseyinden bir karar çıkması beklenmiyor, çünki BMGK 5 daimi ülkesinden 4’ü bu olayda taraf. ABD ve İngiltere Hindistanı, Çin ve Rusya Pakistan’ı destekliyor.
2-Hindistan dün Pakistan’a Dron’larla saldırdı. Bunlardan 20 kadarı düşürüldü. İsrail’in Hindistan’a çok sayıda İHA, SİHA ve Dron gönderdiği haberleri geliyor. Bu şekilde İsrail fiilen Hindistanın yanında yer almış oluyor.
3-Papa seçimi ile ilgili ilk tur gerçekleşti ve bir sonuç çıkması. Bugün yapılacak 2 tur da da sonuç çıkmadı, 3. Tur sonucu için geceyi beklemek gerekecek.
mirathaber