Numan Kurtulmuş'un parlayan yıldızını söndürebilecekler mi?

 
"Yeşil Liste" hamlesi başarısız olunca kongreyi karıştırdılar, kürsüyü işgal ettiler, "Erbakan Hoca'yı ezdirmeyiz" diye bağırıp çağırdılar, delegelerin yarısını salondan çıkardılar. Şimdi de kongrenin rövanşına hazırlanıyorlar. Hayretler içinde izledik, izliyoruz. Genel Başkan Numan Kurtulmuş'un şu veya bu sebeple "Parti yönetiminde olmasın" dediği birkaç kişiyi ille de parti yönetimine sokmak ne büyük bir dava imiş!

Numan Bey, Milli Görüş'ün temel prensiplerine sadakatte hiç zafiyet göstermedi. İslam dünyasının birliğini ısrarla savunuyor, bütün dünya mazlumlarıyla dayanışmanın gereğini mütemadiyen vurguluyor, emperyalizmi ve vahşi kapitalizmi yerden yere vuruyor, neo-liberal politikalara zerre kadar itibar etmiyor, servetin hakça paylaşıldığı bir düzenin izini sürüyor ve bağlı olduğu prensiplere mugayir bir hareketini gördüğünde hükümeti en ağır şekilde –ama tahkir ve tezyife kaçmadan- eleştiriyor. "Yeşil Liste" uğruna kongrenin altını üstüne getirenler bunları inkâr edebilirler mi? Yahut, "Yanında falanca parti büyükleri olmasaydı Numan Bey böyle davranmazdı" diyebilirler mi? Filanca delikanlı parti yönetiminde yer almadığı takdirde Numan Kurtulmuş'un vahşi kapitalizme, emperyalizme, Siyonizm'e meyledeceğini ileri sürebilirler mi? Tabii ki hayır. Demek ki dava, DAVA değil. Öyleyse ne?

Numan Kurtulmuş, Erbakan Hoca'ya hiç saygısızlık etmedi. Erbakan Hoca'nın kadîm yoldaşlarına da hiç saygısızlık etmedi. Ama tarz-ı siyaset bakımından onlardan bazıları ile ayrı düştü. Ulusalcılarla aynı kareye girmekten hep kaçındı mesela. "Ergenekon" meselesinin vahametini görmezden gelme eğilimini yadırgadı. Saadet Partili olmayanlara ve bilhassa AK Partililere karşı kullanılan aşağılayıcı dili ve üslubu hiç benimsemedi. Hükümete muhalefetinde daima adaleti gözetmeye çalıştı, hakperest oldu. Statükoyu ihya adına yapılan yakışıksız ittifak tekliflerini hiç düşünmeden "Bırakın Allah aşkına!" diye geri çevirdi. Statükoya karşı AK Parti'yle ittifakı tercih etti... Bu tarz-ı siyaseti daha rahat uygulayabilmek ve daha ileriye götürebilmek için bazı mesai arkadaşlarını değiştirme gereğini duydu diye Numan Kurtulmuş'a savaş açmak, bu tarz-ı siyasete muhalefetten başka bir şeyle izah edilemez. İyi de, o zaman Numan Kurtulmuş'u niye partinin başına getirdiler? Nasıl biri olduğunu, nasıl bir tarz-ı siyasete meylettiğini bilmiyorlar mıydı? Yoksa, genel başkanlık makamı uğruna karakter değiştireceğini mi zannettiler?

Şimdi, herhalde, Numan Kurtulmuş'u partinin başından uzaklaştırmaya dönük hamleler yapacaklardır. Bunu başaramazlarsa, partinin bütün maddi imkânlarını 'geri çekerek' Numan Kurtulmuş'u 'ofsayt'a düşürmeye çalışacaklardır. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Numan Kurtulmuş'un parlayan yıldızını söndüremeyecekler inşaallah. Fikrî derinliği, ağırbaşlı söylem ve üslubu, asaletli siyaset ve muhalefeti kamuoyunun dikkatini çekti bir kere. Cin şişeden çıktı. Artık Türkiye siyasetinde bir Numan Kurtulmuş fenomeni var ve bu fenomenin gittikçe güçlenmesi –hatta zamanla bir şekilde iktidar fenomeni haline gelmesi- sürpriz olmayacaktır.
yenişafak

Bu yazı toplam 2240 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar