Nobel "Savaş" Ödülü: Emperyalizmin sözcüsüne ödül
ABD ve İsrail destekli muhalif siyasetçi María Corina Machado’ya Nobel Barış Ödülü verilmesi, Batı’nın “barış” kavramını kendi siyasi çıkarlarına alet ettiğini bir kez daha gösterdi
Batı’nın çifte standardı bir kez daha gözler önüne serildi. ABD ve İsrail yanlısı politikalarıyla tanınan Venezuelalı siyasetçi María Corina Machado’ya 2025 Nobel Barış Ödülü verilmesi, dünya genelinde öfke ve şaşkınlık yarattı.
Norveç Nobel Komitesi, Machado’yu “demokrasi mücadelesi” bahanesiyle ödüllendirirken, aslında Washington’un Caracas’ta yürüttüğü rejim değişikliği planlarını ödüllendirmiş oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın yoğun lobi faaliyetlerine rağmen ödülün onun yerine Machado’ya verilmesi, Batı’nın emperyalist kampında sadece aktör değiştiğini, politikanın ise aynı kaldığını gösterdi.
Machado, uzun yıllardır ABD’nin desteklediği muhalif çevrelerle birlikte Venezuela’nın meşru hükümetine karşı darbe girişimlerinde bulunmuş, ülkesine yönelik ekonomik yaptırımların en güçlü savunucularından biri olmuştu. Ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya mektup yazarak Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun devrilmesi için açık destek istemişti. Netanyahu ise Gazze’de işlediği soykırım suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin arama listesinde yer alıyor.
Uzmanlara göre, Batı’nın “barış” kavramı artık sadece kendi çıkarlarına hizmet eden bir kılıfa dönüşmüş durumda. Nobel Komitesi, barışa katkı sunanları değil, emperyalizme hizmet edenleri ödüllendirerek, bu ödülü küresel baskı sisteminin bir aracına çevirdi.
Machado’nun ödülü Donald Trump’a adaması ise bu maskeyi tamamen düşürdü. “Barış” adına verilen bu ödül, Latin Amerika’da yıkım, açlık ve sömürü getiren Washington politikalarının bir kutlamasına dönüştü.
Venezuela Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla 15 yıl süreyle siyasetten men edilen Machado, ABD yaptırımlarını desteklediği, ülke varlıklarını yabancı şirketlerle birlikte yağmaladığı ve Juan Guaidó’nun yolsuzluk ağında aktif rol aldığı gerekçesiyle suçlanıyor. CITGO ve Monómeros gibi stratejik şirketlerin kontrolünün ABD’nin eline geçmesi, bu sürecin açık sonucuydu.
Guaidó’nun “geçici hükümet” projesinin çökmesiyle birlikte Washington, yeni bir figür arayışına girmiş ve gözünü Machado’ya çevirmişti. Ancak hem Guaidó hem Machado, Venezuela halkı nezdinde meşruiyetini çoktan kaybetmiş, Batı destekli darbe planlarının sembolü haline gelmiştir.
Direniş Cephesi’ne göre bu ödül, sadece bir kişiye değil, Latin Amerika’da bağımsızlık mücadelesi veren halklara karşı Batı’nın ideolojik saldırısına verilmiş bir mesaj niteliği taşımaktadır.
