Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Neyi kaybettiğini bilmek işte bu olmalı

Benim sohbetim bitmişti. Orada bulunanlardan sıcak ve samimi bir dost anlatmıştı.

"Öğrencilik yıllarımızdı.. Okullar arası voleybol maçı için pansiyondaki bütün arkadaşlar yakın bir şehre gitmiştik ve kapalı spor salonunda bizim okulla gittiğimiz şehrin okulu arasındaki maçı izleyecektik.

Voleybol oynamayı da izlemeyi de seviyordum. Üstelik bizim okulun oyuncuları yakın arkadaşlarımdı.

Salonun ortalarından güzel bir yer bulmuştum kendime, fakat nedense içimde bir tedirginlik vardı. Birden ikindi namazının geçebileceği aklıma geldi. "İnşaallah kaçırmam, kılarım" dedim kendi kendime.

Daha önceleri namaz kılsam da o sene bir başka sarılmıştım namaza, çok seviyordum namazı, namaz için vardım dünyada.

Maç uzuyor, namazı kaçırabileceğim düşüncesi arada bir iğne gibi saplanıyordu içime. Kalkıp namaza gitmek için bir kaç defa kıpırdadım fakat seyircilerin orta yerindeydim ve abdest alacak ve namaz kılacak bir yer bulamayacağım düşüncesiyle gerisin geri oturmuştum yerime.

Ha bitti, ha bitecek derken maçla birlikte güneşin de battığını, ikindi namazının vaktinin çıktığını gördüm.

Voleybol maçını bizimkiler kazanmıştı. Galibiyetin coşkusu ve arkadaşların heyecanlı değerlendirmeleriyle yüzüm gülüyor, daha doğrusu gülmeye çalışıyordum ve bu şekilde ikindi namazının üzüntüsünü unutmaya, örtmeye çalışıyordum.

Maçtan sonra komşu şehirde bir saat daha kaldık. Kaçırdığım ikindi namazını akşamla birlikte kaza ettim. Bir şeyler atıştırdıktan sonra otobüsle şehrimize, kaldığımız pansiyona geldik.

Çok üzüntülü bir şekilde yatsı namazını kıldım ve elbiselerimi çıkarmadan öylece yatağıma uzandım. İki saate yakın süren otobüs yolculuğu zaten maçtan hiçbir iz bırakmamıştı bende. Odadaki arkadaşlar çoktan uyumuştu.

Bomboş hissediyordum kendimi. Şu anda bir ikindi namazı vardı ve bir de ben. İkindi, bir dağ gibi üzerimde duruyordu, bir bıçak gibi saplanmıştı kalbime. Nasıl olmuş ta kaçırmıştım?

Allah Teala ile hiç böylesine karşı karşıya gelmemiştim. Yerimden fırladım, yeniden bir abdest aldım, hâlbuki biraz önce yatsı için almıştım fakat içim yanıyordu, belki söndürür dedim.

Çok samimi ve ta'dili erkânına riayet ederek bir daha kaza ettim ikindi namazımı ve yeniden yatağıma uzandım. Durmadan ağlıyordum. "Olmaz, olmaz, olmadı!" diyordum.

Kalktım ve bir daha kaza ettim ikindi namazımı. Sonra bir daha, bir daha… Durmadan ikindi kaza ediyordum. Gözyaşları içinde sabah ezanını duyuncaya kadar ikindimi kıldım durdum hep. Sabah namazını kıldıktan sonra uyumuşum. Sabah kalktığımda hâlâ etkisi üzerimdeydi ve günlerce sürmüştü."

Evet, arkadaşın anlattıkları beni çok etkiledi. Aslında ben onlara sohbet için gitmiştim ve namazı anlatıyordum, namazın önemini delilleriyle sunmaya çalışıyordum. Buhari'nin rivayet ettiği Rasûlullah'ın (s.a.v) "İkindi namazını kaçıran bir kişi, bir afette bütün evladü iyalini ve mülkünü kaybetmiş gibidir" hadis-i şerifi sözü buraya kadar getirmişti.

Cumanız mübarek olsun!

Bu yazı toplam 350 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar