Yiğitler Zamanından Azzam'ı Çağırmak

Yiğitler Zamanından Azzam'ı Çağırmak

Dr. Abdullah Azzam, ilim mürekkebini cihad kanıyla karıştırdığında, halkın genelinden önce Müslümanların alimleri ve fakihleri arasında dahi kaybolan farza ışık tuttuğunda yeni bir şey getirmemişti

Fedvâ Hilmi

İnsanlar hak ile bilinir olduğu sürece, hakkı bildiğinde kimlerin yiğit insan olduğunu bilmen zor değildir. Hak gayet açıktır. İçinde hevâ ve hevesler yoktur. Ne makam ister, ne de paranın peşinden gider. Hakkın tabiatı doğan güneşin aydınlığı gibi olmasına rağmen bizler çoğunlukla kişileri yüceltme dehlizlerinde kayboluruz. Basiret nimetini öldüren körü körüne taklit bizi öldürür. Hakkı insanlara göre tanımlama bataklığına düşeriz. Hatta bazıları şeyhinin yoluna uydurmak ve "Hak böyle dedi" diyebilmek için hak yollarını eğip bükmekte ve muhalif sesleri boğmaktadır. Bilerek veya farkında olmayarak kendimizi batılın hizmetine sunarız ve onu hak zannederiz.

Fakih Dr. Abdullah Azzam'ın eşsiz deneyimine bakınca onun hakkı bilen ve hak üzere yürüyen biri olduğunu, hakkı uyguladığını ve hakkın yayılması için çaba harcadığını görürüz. Peygamberlerin mirasının tüm yükünü taşıdığı için onun zamanı yiğitler zamanı olarak bilinir hale gelmiştir. Sanatını en iyi şekilde icra eden bir alimdi. Çevremizde çokça bulunan yarım insan felsefesinin tehlikesinin farkındaydı. Bedenleri ancak yarım doktorlar mahvetti. Dinleri de yarım alimler. Bu zamanda oldukça zor olan alim ve mücahit dengesini kurmuştu. İmam İbni'l-Kayyım bu dengeye işaret ederek "Allah, dinin ayakta kalmasını ilim ve cihatla sağladı" der. Bu ikisi, ümmetin iki dayanağıdır. Onlarla Rabbinin yeryüzünü imar etme maksadını anlar. Dünyanın ve halkların liderliğini yaparak izzeti ve onuru için, tek olan Allah'a ibadet için çalışır.

Dr. Abdullah Azzam, ilim mürekkebini cihad kanıyla karıştırdığında, halkın genelinden önce Müslümanların alimleri ve fakihleri arasında dahi kaybolan farza ışık tuttuğunda yeni bir şey getirmemişti. Sevgili Peygamberimiz'in sahabileri ilim ve cihadın önderleri idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in komutasında savaş meydanlarındaydılar. Medine'de sadece mazereti olanlar ve ihtiyaç sahipleri kalmıştı. Tarihi mücahit alimlerle doludur. Mücahit Nureddin Mahmud Zengi, Ebu Hanife'nin mezhebinde alimdi. Kayravan Kadısı İmam Esed ibnu'l-Furat, Maliki fıkhındaki El-Esediyye isimli eserin sahibidir. İmam Malik'in Muvatta isimli hadis kitabını nakledenlerden biridir. İtalya'nın güneyindeki Sicilya'nın fethi için Müslümanların ordusunun komutanı olarak cihada çıkmıştı. On bin kişiyle yüz bin kişilik düşman ordusuna karşı zafer kazandılar. İslam orada 272 yıl kaldı. Yetmiş yaşına yaklaşmış bir şeyhti. Sicilya topraklarında mücahit ve murabıt olarak Rabbine kavuştu. Alimlerin cihada öncülük rolünü terk etmesiyle ümmetimiz ne çok şey kaybetti. İlim ehli peşinden gidilen insanlar olmak yerine birilerinin peşinden giden olmayı tercih edince, kanları helal gören ve insanları tekfir eden küçük çocuklar fıkıh alimi kesildi. Ruveybızalar, peygamber varislerinin yerine geçti. "Ruveybıza nedir, ey Allah'ın Rasulü?" denilince, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştu: "Halkın genelinin işleri hakkında konuşan değersiz insan."

Alimlerden cihada öncülük etme ve cihad anlayışını belirleme hakkını almak, onların kimliklerini ortadan kaldırır ve öğrencilerinden yabancılaştırır. Ümmetin saygınlığı çiğnenirken ve başına arka arkaya felaketler gelirken ilim öğrencileri ve halkın geneli alimlere cihada hizmet eden davetçiler gözüyle bakar. Kalplerdeki gam ve kederi gidermelerini, izzet ve onur duygularını yükseltmelerini, realiteden uzaklaşmadan ve zihinleri uyuşturmadan düşmanı değersiz göstermelerini beklerler. Alim bu yüce rolünü yerine getirmeyecekse, insanlar ilmi nereden alsınlar? Zayıf ve uydurma rivayetlerden, şaz tefsirlerden, delilsiz verilen ifrat ve tefrit fetvalardan mı? Bütün bunlar ilim ile cihadı birbirinden ayırma musibetine yakalanmamız nedeniyledir.

Okuyucu bunun her İslam alimini Dr. Nizar Reyyan veya Dr. Abdullah Azzam olmaya çağrı olduğunu sanmasın. Öyle olmak talep edilse bile onlar seçilmiş insanlardır. Bilakis bu alimleri seven fakirlerin ümmetin samimi alimlerine bir nasihatidir. Hakkı dile getirmekten çekinmesinler ve öğrendikleri ilmi gizlemesinler. Düşmana karşı intifadada ümmetin atan nabzıyla birlikte olsunlar. Zorlamayla değil isteyerek yüklendikleri yüce emanet konusunda bilinmeyen her şeyi bilen Allah'tan korksunlar. Allah yolunda kınayanın kınamasından çekinmesinler. Ümmete düşen görev de gücü yettiğince alimleriyle iletişim içinde olmaktır. Onlarla aynı görüşte olmasalar ve sessiz kaldıkları için onlara çok kızsalar dahi onlara dil uzatmamalı ve saldırmamalıdırlar. Belki de onların bir mazeretleri vardır. Ülkelere ve insanlara destek cihad ileyse, cihada destek de ilim iledir.

Ey fıkıh şeyhi Dr. Abdullah Azzam! Allah sana rahmet etsin. Vasiyet ettiğin sözler hâlâ kulaklarımızda çınlamakta. Ümmetimiz her sabah bir Iraklının, Filistinlinin veya garip bir Müslümanın kanına uyandıkça senin sözünü hatırlarız: "Ey İslam alimleri! Rabbine dönen bu nesle önderlik için öne çıkın. Geri durmayın. Dünyaya meyletmeyin. Tağutların sofralarından sakının. Çünkü onlar kalpleri karartır ve vicdanları öldürür. Sizi insanlardan uzaklaştırır. Kendinizle kalplerinizin arasına girer."