Mirzabeyoğlu İle Röportaj

Mirzabeyoğlu İle Röportaj

İstenilen şey zaten Müslümanları şuursuzlaştırmak. Yönetim kabiliyetlerini zayıflatmak ve hatta yok etmek...

Akit, brifingli yargının ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasına mahkum ettiği mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'yla Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaptığı görüşmenin ikinci bölümünü yayınladı.

İki gardiyanın dikkatle takip ettiği görüşmede 10 yıldır hücrede tutulduğunu söyleyen Salih Mirzabeyoğlu, görüşmenin son bölümünde hem kendisine yönelik bakış açısını hem de İslami kesimin son 15 yılda yaşadığı sürece ilişkin eksikliklerini eleştirdi.

Kendisini en çok yaralayan şeyin "ihtiyarlık ve kocama" gibi gerekçelerle tahliye edilmeye çalışılması olduğunu vurgulayan Mirzabeyoğlu, "Adil bir yargılama olsaydı sonuç böyle olmazdı. Ben af istemiyorum. Suç affedilir, affedilmemi gerektirecek bir şey de yapmadım" şeklinde konuştu.

28 Şubat soruşturmasına olumlu baktığını vurgulayan Mirzabeyoğlu, Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin ise İslam toplumunun hazırlıksızlığını ortaya koyduğunu söyledi. Maruz kaldığı Telegram işkencesinin detaylarını da anlatan Mirzabeyoğlu, halen devam edilen bu çağdışı işkence nedeniyle ibadetlerini sağlıklı yapamadığını ve havalandırmaya çıkacak kadar takatinin kalmadığını kaydetti.

Akit: Son dönemde "Mirzabeyoğlu'na af", "28 Şubat'ın yargı kararları iptal edilsin" ya da 'yenilensin' gibi girişimler hakkında ne diyeceksiniz?

Salih Mirzabeyoğlu: Bunu sormanız çok iyi oldu. Mesela benim bilgimin dışında gelişmeler yaşanıyor ama adeta benim çabammış gibi gösteriliyor. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir yazı gönderdiler. Aynen şöyle diyor: "Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Cumhurbaşkanlığı'na hitaben sunup bakanlığımıza gönderilen 12.05.2012 tarihli dilekçesinde, hastalığı sebebiyle kalan cezasının affı talebinde bulunan Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan Salih İzzet Erdiş'in muayene sonucu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenmiş, hali hazır durumda hastalık, bunama, kocama hali olmadığı anlaşılmıştır." Bakın benim böyle bir talebim olmadı. Bu dilekçeyi ben vermediğim halde adeta ben böyle bir talepte bulunmuşum gibi yazı kaleme alınmış. İradem dışında Adli Tıp Kurumu'na götürüldüm. Araştırıldığında Konya'dan kimliği belli olmayan bir şahsın başvurusu görülüyor. Yargı kararlarının iptali veya yenilenmesine ise olumsuz bir tavrım söz konusu değil. Ama hastalık, bunama gibi şeylerle ilgim yok.

BENİM DURUMUM ÖNEMLİ DEĞİL ÖNEMLİ OLAN MÜSLÜMANLAR

Akit: Bu açıklamanızdan affedilmek istemediğinizi anlıyorum. Doğru mu?

Salih Mirzabeyoğlu: Bunu başında da söyledim. Ben davam bazında bakıyorum olaylara. O gözle değerlendiriyorum. Önemli olan Müslümanların faydası. Benim bu uğurda çektiğim sıkıntılar, İslam davası baz alındığında önemsiz kalır. Ayrıca kuru kuru dışarı çıkan olmak da istemiyorum. Bunun bir anlamı yok. Buradan ikide bir de götürülüp ifade vermekten, Adli Tıp doktorlarına bir şeyler anlatmaktan sıkıldım. Bir süre sonra her şey başa sarıyor. İnsan aynı şeyi anlatıp anlatıp duruyor. Bu durum çok rahatsız edici. Bundan sıkıldım.

Akit: Davanın yeniden görülmesi durumunda mevcut dosyanın ele alınacağı söyleniyor. Yani sizin aynı şeyleri defalarca anlatmanıza gerek yok gibi.

Salih Mirzabeyoğlu: Öyle bir şey olursa buna sevinirim. Onun dışında "Beni affedin" demiyorum, demem de. Suç işlemiş kişi af ister. Ben bir suç işlemedim. Zaten ortada beni suçlu çıkaracak bir delil de yok.

YAPTIKLARININ HESABI SORULMALI

Akit: 28 Şubat davasına bakış açınız ne? Malum, sizin aldığınız idam cezasının geri planında da bu davaya konu sanıklar var.

Salih Mirzabeyoğlu: Olumlu bir gelişme.

Akit: Çevik Bir, İsmail Hakkı Karadayı ve Metin Çetinbaş gibi şahıslar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Salih Mirzabeyoğlu: Yaptıklarının hesabı sorulmalı ama kişisel olarak bir nefretim, düşmanlığım olamaz. Olaylara bakarken davamı merkeze oturtmam daha uygun düşer. Önemli olan Müslümanların bilinçlenmesi, gelişmesi. Bu duruma bir faydası olacaksa önemli bir gelişme.

MÜSLÜMANLARIN NE KADAR HAZIRLIKSIZ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI

Akit: 'Müslümanların bilinçlenmesi' dediniz... Arap Baharı denen süreç bu durumun bir göstergesi mi?

Salih Mirzabeyoğlu: Arap Baharı ile aslında Müslümanlar ne kadar fikirsiz olduklarını gördüler. Yıllarca halklarını sömüren diktatörler öyle veya böyle devrildi, fakat boşluk doldurulamadı. Mısır'da Hüsnü Mübarek, Libya'da Muammer Kaddafi devrildi. Peki ne oldu? Yerine şuurlu bir yapı oturtulabildi mi? Aksine, Müslümanların ne kadar hazırlıksız olduğu ortaya çıktı.

Akit: Sizin hedef alınmanızın altında da bu neden yatıyor olabilir mi? Zira eserlerinizde bir İslam devletinin nasıl olması gerektiğini en ince teferruatına kadar yazdınız.

Salih Mirzabeyoğlu: İstenilen şey zaten Müslümanları şuursuzlaştırmak. Yönetim kabiliyetlerini zayıflatmak ve hatta yok etmek. Bilinç algısı kapalı, ne yapacağını bilmeyen bir İslam kitlesi istediler. Bunun aksini iddia eden, bir fikir ortaya koyan herkesi yok etmek istediler.

TELEGRAM YÜZÜNDEN NAMAZIMI KESMEK ZORUNDA KALIYORUM

Akit: Yıllardır Telegram'a maruz kaldığınız söyleniyor. Nasıl bir şey Telegram? Günlük yaşantınızı nasıl etkiliyor?

Salih Mirzabeyoğlu: Uzunca bir süredir Telegram yöntemiyle, çeşitli görüntü ve seslerle işkenceye maruz kalmaktayım. Günlük yaşantım Telegram'ın bendeki etkisine göre değişip şekilleniyor. Bilindiği gibi hücrede tutsak durumdayım. Üç hücrenin ortak kullandığı bir havalandırmaya açılıyor hücrem. Her gün saat 13.00 ile 16.00 arasında buraya çıkmama izin veriliyor. Ancak bu zaman dilimine gelindiğinde ben çıkmak istesem de Telegram'ın üzerimde bıraktığı etki sebebiyle, uğradığım işkence sebebiyle bitkin düşüyorum ve havalandırmaya çıkacak halim olmuyor.

Akit: Nasıl bir yöntem kullanıyorlar?

Salih Mirzabeyoğlu: Sözlü ve fiilî tacizlere uğruyorum. Bazen fiziksel şiddete de dönüşüyor. Dış ortama ilişkin algıların tamamı beyninizde yaşandığı için beyne müdahale bütün mekanizmayı çökertiyor. Kimi zaman namaz kılarken bile Telegramcıların sözlü ve fiilî tacizlerine uğruyorum. Meselâ secdeye varıyorum, o zaman bile küfürlü sözlerle karşılık veriyorlar. Bu yüzden namazlarımda zorlanıyorum. Bazen namazımı kesmek durumunda kalıyorum. Kur'an okurken, özellikle bazı harfler üzerine geldiğimde adeta şok uyguluyorlar. Televizyon hiç izlemiyorum neredeyse. Televizyonun açısını değiştirdiğimde biraz hafifliyor. Manyetik bir etki alanı gibi her yeri sarmış durumda.

Akit: Ne zaman yatıyorsunuz?

Salih Mirzabeyoğlu: Genelde saat 17.00 gibi yatıyorum. Akşam da saat 20.00'de sayım yapılıyor. Sayımda uyanıyorum, sabah 6-7'ye kadar uyumuyorum.

Akit: Nasıl yani? Hiç uyumuyor musunuz o saate kadar?

Salih Mirzabeyoğlu: Gece 22.00'den sabah 7'ye kadar uyumuyorum. Namazlarımı kıldıktan sonra yazı yazmaya koyuluyorum. Ancak Telegram'dan dolayı bu program kimi zaman tam tersi şeklinde gelişiyor. Bazı günler hiç yazamıyorum.

Akit: Telegram'la ne amaçlanıyor?

Salih Mirzabeyoğlu: İtibarsızlaştırma, delirtip değersizleştirme.

AKILLARINI İSLAM'IN EMRİNE VERSİNLER

Akit: Eserleriniz ve fikirlerinizin Müslümanlar üzerinde ciddi bir tesiri var. Bizim aracılığımızla onlara iletmek istediğiniz bir mesaj, tavsiyeniz var mı?

Salih Mirzabeyoğlu: Bizi sevenler, selam söyleyenler, iletenler ve kalbinde bize sevgi besleyenler sağ olsunlar. Allah yar ve yardımcıları olsun. Müslümanlarla ilgili ise şuurlu olmalarını tavsiye edebilirim. Kuru politikaların esiri olmasınlar. Bu durumu aşsınlar. İçgüdülerini akılla denetim altına alıp, aklı da İslam'ın emrine versinler.

MİRZABEYOĞLU'YLA RÖPORTAJ 1. BÖLÜM

Murat Alan / Akit