M.Ali Ağca'yla Röportaj

M.Ali Ağca'yla Röportaj

Ağca; askeri ceza evinden nasıl kaçtığını, Papa'nın neden ölmemesi gerektigini, İpekçi suikastının detaylarını, MHP ve ülkücüler hakkında ne düşündüğünü tek tek anlattı...

Röportaj; Yener Dönmez -  Fatih Akkaya

TRT Haber'de canlı olarak yayınlanan "Kozmik Oda" programına katılmasının ardından yeniden Türkiye'nin gündemine oturan Mehmet Ali Ağca ile bir araya geldik. 30 yıl cezaevinde kalan Ağca'yı görüştüğümüz evde bilgisayar başında bulduk. Gündemdeki haberleri okuyordu. Üzerinde her zamanki "mavi kazağı" olan Ağca ile "bir arkadaşımın" dediği evdeki görüşmemiz yaklaşık 3.5 saat sürdü. Sırlarla dolu Mehmet Ali Ağca'ya akıllardaki tüm soruları yönelttik. Özellikle de, şimdi ne yaptığını, özel hayatını merak ediyorduk. Ağca'ya her şeyi ama her şeyi sorduk.

Askeri cezaevinden nasıl kaçtığından İtalya cezaevinde günlerinin nasıl geçtiğine; Papa'nın neden ölmemesi gerektiğini düşündüğünden İpekçi suikastının detaylarına; kendisini nasıl tanımladığından MHP ve ülkücüler hakkındaki düşüncesine, siyasilere dair görüşlerine; ekonomik durumunun nasıl olduğundan evlenmeyi düşünüp düşünmediğine ve mavi kazağının sırrına kadar her şeyi.. Bazı sorularımızı "hikaye bunlar" diyerek geçiştirmeye çalıştı Ağca" Özel hayatından ise ilk defa bahsetti. Çok ilginç bir söyleşi çıktı ortaya. Bölümler halinde sizlerle paylaşacağımız Ağca ile söyleşimizi okurken yer yer çok şaşıracak, yer yer kızacaksınız:



AKİT : Nelerle meşgulsünüz bu aralar?


AĞCA: Cezaevinden çıktığımdan bu yana kitap yazmaya çalışıyorum, televizyon belgeseli yapmaya çalışıyorum. Bir çevre oluşturmaya, think tank benzeri bir düşünce kuruluşu oluşturmaya çalışıyorum.


AKİT: Kitap ne aşamada?


AĞCA: 10-15 gün içinde kitapçılarda olur.


AKİT: Kaç sayfa ?


AĞCA: 310


AKİT: Kaç bin basılacak?


AĞCA: Bilmiyorum yayınevine bıraktılar, ne kadar basılır bilemiyorum. Ama dünyada yayınlanmaz herhalde, Papa ambargo koyar.


AKİT: Kim ambargo koydu?


AĞCA: Amerika, İsrail, Avrupa, Vatikan hepsi ortak çalışıyorlar


AKİT: Yabancı dilde de mi yayınlanacak?


AĞCA: İngilizcesini gönderdim ben sağa sola. İtalyanca yazdım sonra Rusça'ya çevrildi.


AKİT: Sizin bu kitaptan ticari bir beklentiniz var mı?


AĞCA: Ne beklentim olacak? Neticede telif hakları denen bir şey var değil mi?

SAATİMDEN BAŞKA BİRŞEYİM YOK

AKİT: Size maddi olarak yardımcı olanlar var mı?


AĞCA: Adamın on tane, yirmi tane, elli tane evi var. Hiç biri gelip de 'Ağca, elli evim var. Bir tanesi senin olsun. Sen hayatını feda ettin dedi mi? (Saatini gösteriyor) Benim saatimden başka bir şeyim yok.


AKİT: Ülkücülük adına ne yaptınız?


AĞCA: Ülkücülük İslamiyet'tir. Ülkücülük Müslümanlıktır.


AKİT: Papa'ya kurşun sıkmak ülkücülük müdür?


AĞCA: Evet aynen öyle" Ülkücülüktür! O kutsal bir eylemdir. O zaman ülkücü demek Müslüman demek. Kanımız aksa da zafer İslam'ındır! Diyenler ülkücü değil miydi? Bilmediğim yeni bir ülkücülük mü ortaya çıktı!


AKİT: O zaman Vatikan ne yapıyordu? 1980'lerde neden düşmanlık beslediniz Vatikan'a?


AĞCA: Vatikan'a düşmanlık besleme meselesi değil"Vatikan 1400 yıldan beri 'İslamiyet şeytanın dinidir ve Peygamber Muhammed şeytanın sözcüsü deccaldır' diyor.

AKİT: O zaman ülkücülükle ne alakası var? Çelişmiyor mu bu?


AĞCA: Müslüman insan, bir defa ilahi bir planın karşısında diz çöker, eleştirmez"


AKİT: Düşünce kuruluşu kurmaktan bahsettiniz. Görüştüğünüz kimler var?

MÜSLÜMANLARA KÜFREDİYOR

AĞCA: Amerika'da 4000 adet think tank kuruluşu var. Şerefli haysiyetli bir kaç insan bulabilirsek, ruhunu şeytana satmamış birilerini bulursak think tank kuracağız. İşte Ahmet Hakan diye biri var, İmam Hatip mezunu. 3000 dolar maaş için 5000 dolar maaş için şeytani bir sistemin içine girmiş, Müslümanlara her fırsatta hakaret ediyor. Olay bu kardeşim, bu durumda milyar doların olsa ne olur? Öyle bir durumda git kendini Boğaz köprüsünden at. Hayatını feda edemeyeceği bir gayesi olmayan insanın maymundan farkı nedir? Zaten maymun ile insanın DNA'ları yüzde 99 aynıdır.


AKİT: Ahmet Hakan'ın bunu para için mi yaptığını düşünüyorsunuz?


AGCA: Bu sorunun muhatabı Ahmet Hakan'dır.


AKİT: Cezaevinden çıktıktan sonra gördüğünüz dünya sizi şaşırttı mı?


AĞCA: Evet yani, dünya bu işte..


AKİT: Peki ya Türkiye? Nasıl bir Türkiye bekliyordunuz?


AĞCA: Türkiye birçok bakımdan dünyanın birçok ülkesinden daha iyi durumdadır. Ama daha iyi bir Türkiye inşa etmek için çok çalışmak zorundayız..


AKİT: Cezaevinden çıktıktan sonra size kimler sahip çıktı?


AĞCA: Ne sahip çıkacaklar, benim Allah'ım var.


AKİT: Yani siyasi partilerden mesela"


AĞCA: Yapa yalnız bir adamım ben, kimseye ihtiyacım yok.


AKİT: Ülkücüler karşıladı diye biliyoruz..


AĞCA: Bir avuç Müslüman ülkücü genç. Ben pek öyle dolaşmam, yani ülkücülerin arasına da gitmem, yalnız bir hayatı tercih ettim.


AKİT: Ekonomik yardımda bulunan oldu mu peki?


AĞCA: Yok hiçbir şey, hayır


AKİT: Peki sizi arayıp soranlar oluyor mu?


AĞCA: Benim düşüncelerime ortak olan ve beni seven milyonlarca insan var.Tabiatıyla beni arayıp soranda var elbette.


AKİT: Hayatınız cezaevinde geçti, ekonomik durumunuz nasıl?


AĞCA: Ya ben sigara içmem, içki içmem, gece hayatım hiç olmaz. Öyle kahveye de gitmem. Yani çok sade, masrafsız hayat yaşayan bir insanım"


AKİT: Eviniz de yok anlaşılan?..


AĞCA: Arkadaşların evinde kalıyorum. Şurada burada kalıyorum ama bakalım işte kitap yayınlandıktan sonra telif hakkı falan gelirse..


AKİT: Ekonomik geliriniz sıfır yani?..


AĞCA: Yok hiçbir gelirim yok.


AKİT: Cezaevinde iken gündemi takip edebiliyordunuz anlaşılan?


AĞCA: Tabi. Biliyorum kardeşim biliyorum da, zaten ruhu çökmüş bir dünyada yaşıyoruz, bütün dünya böyle.

1500 KİTAP OKUDUM

AKİT: Cezaevinde vaktinizin önemli bir bölümünü okumakla geçirdiğinizi söylüyorsunuz. Kaç kitap okudunuz tahminen?


AĞCA: Binbeşyüz tane kitap okudum. Bunların bin tanesi yabancı dilde kitaplardı.


AKİT: Bir plan dahilinde mi?


AĞCA: Bir sürü kitap okudum.Biyolojiden astronomiye,arkeolojiden dil bilimlere kadar özellikle insan bilimler ve sosyal bilimler ağırlıklı kitaplar okudum.


AKİT: İncil'i peki?


AĞCA: En az yüz defa okudum"


AKİT: Kur'an-ı Kerim'i?


AĞCA: Kur'an-ı Kerim'i yüzden fazla okudum"

AKİT: Dışarıdan mı geliyordu?


AĞCA: genellikle Kütüphanelerden yararlandım..


AKİT: Türkiye'de?..


AĞCA: Türkiye'de de üçyüz, dörtyüz kitap okudum


AKİT: İtalyancanız ne durumda?


AĞCA: İtalyancam mükemmel, İngilizcem de gayet iyi,birazda Latince ve İspanyolca ve Portekizce bilirim"


AKİT: Cezaevi şartları nasıldı? Biraz bahseder misiniz?


AĞCA: 30 yıl cehennemi yaşadım


AKİT: Tek kişilik hücrede öyle mi?


AĞCA: Evet tek kişilik, 8-10 metre karelik hücreler


AKİT: Sincan'da da mı tek kişilikti?


AĞCA: Evet Sincan'da 10 metre karelik, tek kişilik.


AKİT: Ne yapıyordunuz? Bir gününüzü anlatır mısınız?


AĞCA: Sabah erkenden kalkıyordum.


AKİT: Saat kaçta mesela?


AĞCA: 6'da, 7'de.. Ondan sonra iki saat koşuyordum. Sonra televizyon, gazete, dergi, kitap falan okuyordum. Ben 20 yıl beton üzerinde koştum hiçbir şey olmadı.halbu ki bilim adamları beton üzerinde bir ay koşsanız ayaklarınız kırılır diyorlar

AKİT: Düzenli olarak koşuyordunuz yani?..


AĞCA: Evet.


AKİT: Sizin için az uyuyor, az yiyor diyorlardı?


AĞCA: Evet aynen öyle.


AKİT: Türkiye'deki gazetelerden beğendiğiniz; cesaretli gördüğünüz yazarlar kimler, sayarsanız?


AĞCA: Epey var yani


AKİT: Gazeteler?..


AĞCA: Orada bazen 7-8 tane de gazete okuyordum. Şimdi isim vermek istemem, yanlış anlaşılır. Ama ben diğerlerine satanist medya diyorum açıkçası. Mesela Habertürk, bana ambargo koymuş. Apo'yu manşet yapıyor. Bana ambargo koyuyor... Bunlar belli. Resmen Türkiye'de beyin yıkama operasyonu yapılıyor. Türkiye'de beyin yıkama operasyonu var. Bağımsız Müslüman Türk milleti istemiyorlar. Bunların karşısında da üç beş tane gazete var.

BEN DAVAMLA EVLİYİM!

AKİT: Bekarsınız değil mi?


AĞCA: Bekarım evet.


AKİT : Evlenmeyi düşünüyor musunuz?


AĞCA: Valla ben davamla evlendim. Papa gibi. Papa kiliseyle, Hıristiyanlıkla evli. Bende kendi davamla evliyim. Bu bir savaş.


AKİT: Öyle bir düşünceniz yok yani?..


AĞCA Şimdilik yok..


AKİT: Evlenmeyecek misiniz hiç?


AĞCA: Belli olmaz belki de evlenirim"

İŞTE ÜNİFORMAM BU!

AKİT: Askerlik yapmadınız?..


AĞCA: Yok yapmadım. Ben ebediyen askerim zaten, işte üniforma bu yani (Üzerinden hiç çıkarmadığı mavi kazağını gösteriyor)

BEN ALLAH'IN ASKERİYİM

AKİT: Herhangi bir rahatsızlığınız var mı?


AĞCA: Allah'a şükür yok


AKİT: Cezaevinden çıktıktan sonra GATA'da tedavi edildiniz? Bir rapor verdiler size. Neydi o rapor?


AĞCA: Verecek tabi. Ne askeri, benimi asker yapacaklar? Ben Allah'ın askeriyim.


AKİT: GATA'da tedavi sürecini anlatır mısınız?


AĞCA: Bana çok iyi davrandılar, 4-5 saat dolaştık öyle.


AKİT: Heyet raporu mu verdiler?


AĞCA: Ben askerlik yapmak istemiyorum dedim açıkçası


AKİT: Size sordular mı yoksa siz kendiniz mi dediniz?


AĞCA: Sordular, yapmak istiyor musun diye. Bende yapmak istemiyorum dedim


AKİT: Ne sordular size?


AĞCA: Şimdi zaten 2006'da oldu ya, yapamaz diye, genel bir şey, standarttır yani. bunun zaten hukuki gerekçesi var.


AKİT: Şu an devletle hiçbir ilişkiniz yok?..


AĞCA: Devlet mevlet yok. Benim bir tane kimliğim var, başka da bir şeyim yok. Hangi devlet, ne devleti, ben devletim. Hiç ilişkim olmaz kardeşim


AKİT: Allah göstermesin bugün rahatsızlansanız hastaneye falan nasıl gidecekseniz? Maddi durumum da iyi değil diyorsunuz.


AĞCA: Önemli değil, giderim gitmem ne olacak?


AKİT: Nasıl yani şurada kaza yapsanız?


AĞCA: Hiç önemli değil. Ne diyorum benim Allah'ım var, bitmiştir. O kadar. Allah büyük. 50 yıldır tek başımayım, ne oldu? Hani beni idama mahkum etti mi Türk Devleti? İtalyan Devleti beni müebbete mahkum etti mi? Etmişti ama buradayım. Çıkamayacaksın diyorlardı, öldüreceğiz diyorlardı, kimi öldürüyorsun?


AKİT: Öyle diyenler niye öldüremediler?


AĞCA: Öldüremedi işte, ya siz sadece görünüşe bakıyorsunuz.


AKİT: İlahi bir güçten mi söz ediyorsunuz?


AĞCA: İlahi bir güç var tabii..





yeni akit