Kerbelâ Şehidlerinin Bilinçli Tercihi

Kerbelâ Şehidlerinin Bilinçli Tercihi

Kerbelâ’da tarihin en kanlı katliamı kadar,en eşsiz hadisesi de vuku bulmuştur. İmam Hüseyin r.a.şehadete yaklaştıkça daha da şevkleniyordu.

Hz. Seyyiduşşuheda r.a'ın Âşura günü şehadete yaklaştıkça heyecan ve şevki artmakta, onun gençleri şehid olmak için birbiriyle yarışmaktaydı. Üstelik, birkaç saat sonra zaten şehid olacaklarını bildikleri halde... Yarışıyorlardı yine de... Çünkü nereye gideceklerini biliyorlardı*; niçin geldiklerini anlıyorlardı; "üzerimize düşen ilahi görevi yerine getirmeye geldik, İslamı korumaya geldik" diyorlardı; bilinçliydiler.
*
Araştırıp bakın; bazı rivayetlerde Hüseyin bin Ali r.a'ın Âşura günü öğle vaktine yaklaştıkça şevk ve heyecanının arttığı ve yüzünün giderek fevkalade nurlu ve parlak bir hale büründüğü geçer(31) .
Çünkü bunun Allah yolunda, Allah için cihad olduğunu biliyor; birbiri ardınca yitirmekte olduğu azizlerini gerçekte yitirmediğini ve onların, beka alemi için birikmekte olan zahireler olduğunu görüyordu.
*
Hz. Seyyiduşşuheda r.a'ın şehadetiyle ilgili ahbarda hz. Resul sellallahu aleyhi ve âlihi ve sellem efendimizi rüyada gördüğü geçer. Hazret, o mazluma "senin için cennette bir makam var, şehid olmadıkça o makama ulaşman mümkün değil"(32) buyurdular.
*
O velvelenin ortasında, hz. Ali bin Hüseyin -İmam Seccad- hepsinin şehid olmasının takdir buyurulmuş olmasına istinaden İmam'a "biz hak üzere değil miyiz?" diye sordu. İmam "Elbette hak üzereyiz" diye buyurunca, "biz hak üzere olduktan sonra ölümden ne diye korkalım ki?"(33) buyurdular.
*
Âşura günü öğle üzeri büyük savaşın kızıştığı o hengamede -ki herkes tehlikedeydi o sırada- ashaptan biri öğle vaktinin geldiğini hatırlatınca hz. Seyyiduşşuheda "namazı hatırlattın bana, Allah seni namaz ehli saysın" buyurarak hemen orada namaza durdu(34) . "Biz savaş halindeyiz" demedi, hayır, namaz içindi onun savaşı.
*
Allah'ın rızasını nazara alın ve kendinizi Allah'ın kulu olarak görün; O nasıl uygun görürse siz de öyle rıza gösterin. Tıpkı Allah'ın halis kulları ve yüce evliyalarının yaptığı gibi: Rivayetlerde de geçtiği üzere Âşura günü öğle vakti yaklaştıkça ve gençleri gözü önünde ard arda şehid düştükçe hz. Seyyiduşşuheda'nın çehresi daha bir parlıyor, yüzü giderek ışıldıyordu; çünkü maksada yaklaşmakta olduğunu görüyordu.
*
-İran İslam Cumhuriyeti'nin inkilap muhafızları, ordusu ve diğer silahlı kuvvetleri tarihte geçen öylesine ölümsüz bir şehidin izleyicileridirler ki gençleri ve yarenleri şehid düştükçe mübarek yüzü daha bir şevkle parlayıp ışıldıyor; kararlılığındaki cesaretin izleri çehresinde daha bir barizleşiyordu.

Dipnotlar

* Alel-i Huf Alâ Katel el Tufuf, s:112.
(31) Hz. Seccad -s- şöyle anlatır: "Âşura günü hadiseler geliştikçe hz. Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib'in r.a durumu da daha bir zorlaşıyordu. Yanındakiler ona bakınca, İmam'ın apayrı bir halet-i ruhiye içinde olduğunu gördüler. İş zorlaştıkça oradakilerden kiminin rengi sararmaya, vücudu titremeye ve korkmaya başlıyordu. Halbuki hz. Hüseyin r.a ve yanındakilerden bazılarının yüzü parlıyor, giderek daha huzur ve sükuna bürünüyor, gönülleri daha bir ferahlıyordu." Bkz. Bihar'ül Envar, c:44, s:297 ve Meani'il Ahbar, s:288, "Ölümün anlamı" bölümü.
(32) ...Ve hz. Peygamber -s.a.v- onun yanına geldi. Bu sırada hz. Hüseyin -s- uykudaydı. Hüseyin'ini kucaklayıp bağrına bastı, alnından öptü "Babam sana feda olsun" buyurdu, "Görüyorum ki bu ümmetten benim şefaatimi uman bir grup seni kanlara bulayacak. Allah indinde şefaatten nasibi olmayan bir güruhtur bu. Yavrucuğum sen babana, annene ve kardeşine kavuşacaksın; onlar özlemiş durumdalar seni. Hiç şüphe yok ki, senin için cennette bir makam var, ancak şehid olarak o makama ulaşman mümkün... (İmam r.a bu rüyayı Medine'den çıkmadan önce ziyaret için gittiği hz. Resulullah'ın -s.a.v- mübarek mezarı başında görmüştür). Bkz. Bihar'ül Envar, c:44, s:313, 37. bölüm.
(33) Taberi Tarihi, c:4, s:308.
(34) Ebu Semane Saidi, İmam Hüseyin'in r.a. ashabının ard arda şehid düştüğünü görünce İmam'a yaklaşıp: "Ya Ebâ Abdullah! canım feda olsun sana!" dedi, "Görüyorum ki, bu azgın güruh giderek sana yaklaşmada. Allah'a yemin ederim ki, benim cesedimi çiğnemeden el süremeyecekler sana inşaallah. Vaktin inmiş olduğu bu öğle namazını senin imametinde kılarak Rabbime kavuşmak isterim." Bunun üzerine hz. İmam Hüseyin r.a. başını kaldırarak "Namazı hatırlattın, Allah Tealâ seni namaz kılan zikir ehlinden kabul buyursun" buyurdular, "Evet, namaz vakti gelmiş bulunuyor. Onlara -düşman ordusu- söyleyin savaşa biraz ara versinler, biz namaz kılalım." Bkz. Taberi Tarihi, c:4, s:334./* / İsmail Bendiderya-Şaduman Eroğlu/ Devam edecek..fha