JİTEM'in Kan Donduran Eylemleri
Diyarbakırda 1984-1992 yılları arasında görev yapan emniyetin ünlü istihbaratçı ismi, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, JİTEMin varlığını doğrulayarak önemli açıklamalarda bulundu.
Diyarbakır'da görülen JİTEM davası kapsamında geçen ay Emniyet Müdürü olarak görev yaptığı Edirne'de 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne talimatla ifade veren Avcı, JİTEM'in ünlü isimleri ve eylemlerini anlattı.
Ersever'e engel oldum
İfadesinde, 1984 sonu ile 1992 Mart ayı arasında Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığını belirten Avcı, JİTEM'in kurucularından Cem Ersever'in kendisine yaptığı ziyareti şöyle anlattı:
Birkaç kişi ile yanıma gelen Cem Ersever HADEP binasında açlık grevi yapıldığını ve bina önündeki polisleri çekmemi istedi. Polislere bir şey olmasını istemediklerini belirten Ersever'e bir saat yönteminin ve yaptığının yanlış olduğunu anlattım. Ersever, boğazına kadar bu işe battığını, eğer yardım etmeyeceksem karışmamamı, bu saatten sonra geri duracak halinin olmadığını söyledi. HADEP binasına bir şey yapılmasına engel oldum.
JİTEM levhası vardı
Diyarbakır'da örgüt kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan (Ergenekon davası sanığı), Cem Ersever, Arif Özer ve kod isimleriyle tanıştırıldığını öğrendiğim bazı kişilerle karşılaştığını anlatan Avcı, Diyarbakır Asayiş Kolordu ve Alay Komutanlıklarında tahsis edilen yerlerde JİTEM levhalarının da bulunduğunu, hatta bu kişilerin asayiş değerlendirmelerine JİTEM Komutanlığı görevlileri sıfatıyla katıldıklarını söyledi.
Üstleri biliyordu
Avcı, Veli Küçük'ün Jandarma Genel Komutanlığı'nda karargáhta olduğunu ve JİTEM'in ona bağlı bölge ve Diyarbakır'da teşkilatlandığını duyduğunu da ifadesinde anlattı.
JİTEM adına yasadışı olarak öldürme ve adam kaçırma gibi faaliyetlerin, bu işleri yapan kişilerin üstlerinin bilgisi dahilinde olmadan işlenmesinin söz konusu olamayacağını belirten Avcı ifadesinde şöyle dedi: "Ancak somut bilgim yok. Ersever ve ekibinin yapmış olabileceği tahmin ettiğim baro başkanının arabasına bomba konulması, Yeni Ülke Gazetesi'nin yakılması, Aydınlık ya da benzer bir derginin basılarak bir kişinin öldürülmesi ve HEP İl Başkanı Vedat Aydın'ın kaçırılıp öldürülmesi olayıdır."
Aydın'ın kaçırılması olayı
Hanefi Avcı, ifadesinde Vedat Aydın kaçırılması olayını şöyle anlattı:
"HEP İl Başkanı Aydın'ın öldürülmesi olayını araştıran Hüseyin Kocadağ, o gün yol kontrolü yapan trafik ekibinin 'trafik kazası oldu' anonsuyla buradan çekildiğini söyledi. Böylece Vedat Aydın'ı kaçıranların yoldan rahatça geçişi sağlanmış. Bu kaza ihbarının daha sonra Jandarma Asayiş Kolordu Karargáhı'ndan yapıldığı ortaya çıkmış."
KADROYA ALDILAR
1984 yılı sonu ile 1992 yılı Mart ayı arasında Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptım. İbrahim Babat adlı PKK itirafçısı, JİTEM adıyla anılan jandarma istihbarat teşkilatında Binbaşı olan Cem Ersever ve itirafçı olan 5-10 kişilik bir ekiple birlikte hareket etmekteydi. Bu şahıslar, Jandarma Genel Komutanlığı'nda çeşitli kadrolarda göreve başlatılmışlardı.
SURİYE'YE VERİLDİ
Babat'ın, bölgeyi terk ettikten sonra JİTEM ile irtibatını kestiğini düşünüyordum. Çek senet tahsilatı işine girmiş. Kadıköy'de para anlaşmazlığı nedeniyle çıkan çatışmada iki kişi yaralanınca Babat firar etmiş. O tarihlerde Yalova Alay Komutanı olan JİTEM'ci Albay Arif Doğan ile irtibatını sürdürmüş.
Sinan Yaşar isimli JİTEM Ege sorumlusu, subay ve astsubaylarla tahsilat işlerine girmişler. Kadıköy'deki çatışma da Bodrum'daki bir işin devamıymış. JİTEM'ci Arif Doğan, Babat'a hoşgörülü davranılması için yardım istedi. Bu işlerin peşinde olmamasını söyledim.
Kadıköy emniyetinde müdür seviyesinde birisiyle irtibata geçebileceğini kaydettim. Arif Doğan, bu kişiyle irtibata geçtikten sonra kalaşnikof tüfeğiyle birlikte Babat'ı teslim etti. Babat, Kırklareli Cezaevi'ndeyken itirafname hazırladı. Karıştığı infazları anlattı. Bunları bana postayla gönderdi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'na ilettim. 1999-2000 yılları gibi bu şahsın esasen İbrahim Babat olmayıp Suriye asıllı başka biri olduğu anlaşıldı. Bir müddet sonra Suriye yetkililerine teslim edildi.
HADEP EYLEMİ
İtirafçı Abdülkadir Aygan ve birkaç kişi ile yanıma gelen Cem Ersever, HADEP binasında açlık grevi olduğunu, bina önündeki polisleri çekmemi, bir şeyler düşündüklerini söyledi. Ben de 1 saat yaptığının yanlış olduğunu anlattım.
Boğazına kadar bu işe battığını, yardım etmeyeceksem karışmamamı, bu saatten sonra geri duracak halinin olmadığını söyledi. HADEP binasına bir şey yapılmasına engel oldum.
JİTEM ASAYİŞ MASASINDA
Diyarbakır'da örgüt kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan, Cem Ersever, Aytekin Özer isimli şahıslar ve kod isimleriyle tanıştırıldığını öğrendiğim bir kısım kişilerle karşılaşıyordum.
Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Diyarbakır Alay Komutanlığı içerisinde tahsis edilen yerlerde JİTEM levhaları bulunmaktaydı. Hatta bu şahıslar ile ilde yapılan muhtelif asayiş değerlendirmelerine JİTEM Komutanlığı görevlileri sıfatıyla katılmaktaydılar.
Veli Küçük isimli şahsın Jandarma Genel Komutanlığı'nda karargâhta olduğunu ve JİTEM'in ona bağlı bölge ve Diyarbakır'da teşkilatlandırıldığını duymaktaydım. Korgeneral Hikmet Köksal, Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanı iken tüm birlikler ona bağlı olduğu gibi JİTEM de ona bağlıydı. Arif Doğan, Cem Ersever'in komutanı olmasına rağmen Cem JİTEM'de daha aktifti.
MADEN YOLU BOŞALTILDI:
Vedat Aydın'ın öldürülmesini, Susurluk kazasında ölen Hüseyin Kocadağ soruşturdu. Ergani bölgesinde trafik kontrolü yapan bir ekibin, bir trafik kazası olduğu belirtilerek yerlerinden ayrılmasının temin edildiğini, kaza ihbarının Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'ndan yapıldığının anlaşıldığını, böylece Aydın'ı kaçıranların Maden'e sorunsuz geçiş yaptıklarını, Aydın'ın cesedinin de Maden'de bulunduğunu, araştırmayı Kolordu Komutanlığı'ndan öteye götüremediklerini anlatmıştı.
hürriyet
