İsrail Haritadan Siliniyor mu?
İsrail'in etkili gazetelerinden Yediot Ahronot'ta Sever Plocker imzasıyla yer alan bir makalede...
İsrail'in etkili gazetelerinden Yediot Ahronot'ta Sever Plocker imzasıyla yer alan bir makalede, petrol ihraç eden ülkelerin hızla artan gelirlerinin Ortadoğu'nun çehresini değiştirdiği ve yaşanan bu kapsamlı değişim sürecinde İsrail'in bir 'aktör' olarak dışta kaldığı belirtildi.
Kurulduğu 1948'den bu yana temel tehdit değerlendirmelerini güvenlik ekseninde belirleyen ve 'düşmanlarla çevrili' bir ortamda varlığını sürdürebilmek için nükleer silahları da içerecek muktedir bir ordu inşa etme stratejisi benimseyen İsrail devleti, küresel piyasalarda yaşanan son gelişmelerin ardından öngörmediği bir tehditle yüzyüze kaldı. İsrail'in Yediot Ahronot gazetesinde ekonomi editörü Sever Plocker imzasıyla yer alan bir makalede, petrol ihraç eden ülkelerin hızla artan gelirlerinin Ortadoğu'nun çehresini değiştirdiği ve yaşanan bu kapsamlı değişim sürecinde İsrail'in bir 'aktör' olarak dışta kaldığı belirtildi. Plocker, Uluslararası Para Fonu (IMF)'nin Ortadoğu ve Orta Asya'ya ilişkin son raporunu ele aldığı yazısında, Cezayir, Bahreyn, İran, Irak, Kuveyt, Libya, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Körfez'deki emirlikleri de içeren raporun, İsrail'i korkutacak çarpıcı sonuçlar ihtiva ettiğini belirtti. IMF'nin raporunda yer alan tesbitlere göre Ortadoğu ülkeleri, petrol ve gaz ihracından 600 milyar dolar kazanırken, petrol zengini ülkelerin bu yılki gelirlerinin 700 milyar dolara çıkacağı, petrol fiyatlarının 100 dolarda seyretmesi halinde ise bu rakamın 850 milyar dolara ulaşabileceği belirtiliyor. IMF'nin raporunda, Arap-Müslüman ülkelerin gelirlerinin 2008'de 1 trilyon dolara ulaşabileceğinin belirtildiğini yazan Plocker, bu rakamın meselenin ciddiyetini belirtmek bakımından önemli bir sınır teşkil ettiğini kaydetti.
İSRAİL GSMH'SİNİN 6 KATI
İsrail'in gayrısafi milli hasılasının yaklaşık 170 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Plocker, "Başka bir ifadeyle petrol ihraç eden ülkelerin gelirleri, İsrail'de üretilen mal ve hizmetlerin değerinin en az 6 katı" ifadesini kullandı. Petrol gelirlerinde aslan payını ise Suudi Arabistan alıyor. Riyad, yıllık 250 milyar dolarlık geliriyle ilk sırada yer alırken, ikinci sırada 180 milyar dolarla Körfez emirlikleri, ardından da 100 milyar dolarla İran geliyor. Arap ülkelerinin, kazandıkları büyük paraları büyük ölçüde ithalata harcadıklarını, gelirin yüzde 60'nın bu amaçla kullanıldığını yazan Plocker, geriye kalan yüzde 40'lık miktarın ise hükümet tarafından döviz rezervleri olarak kullanıldığını kaydetti. Elde edilen servetin gizlenmesi amacıyla bazı Ortadoğu ülkelerinin (Suudi Arabistan, Katar ve İran), petrol paralarını devlet tarafından yönetilen yatırım fonlarında değerlendirdiğini kaydeden yazar, bu yatırımların IMF'nin 'rezerv' tanımının dışında kaldığını kaydetti.
ORTADOĞU'DA PETROL DEVRİMİ
"Pahalı petrol Ortadoğu ekonomisine ne yapıyor? Bütünüyle çehresini değiştiriyor" diyen yazar, petrol devrimiyle birlikte kişi başına üretimin iki katına çıkması, Arap ülkelerinin bütün borçlarını ödemesi, borsalarda görülen büyük yükselişler, refahın artıp yoksulluğun gerilemesi gibi bir dizi çarpıcı sonucun ortaya çıktığını kaydetti. Raporda yer alan tesbitlerde İran'la ilgili değerlendirmelerin özellikle dikkat çektiğini belirten yazar, 2002'den bu yana İran ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 5 büyüdüğünü ve sonuç olarak 2002'de 120 milyar dolar olan İran GSMH'sinin bu yıl 280 milyar dolara çıktığını, bu rakamın önümüzdeki yıl 330 milyon dolar düzeyinde tahmin edildiğini yazdı.
İSRAİL BARIŞ YAPMAK ZORUNDA
'Petrodolar' olarak adlandırılan servet birikiminin,Ortadoğu'yu şekillendirdiğini ancak bu sürecin, Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in hayal ettiği gibi, Arap ve Müslüman ülkelerin küresel sisteme İsrail'in aracılığıyla entegre olması biçiminde cereyan etmediğini, aksine dünyanın bu ülkelerin kapısını çaldığını belirten Plocker, "Birleşik Arap Emirlikleri'nin gelecek 5 yıla ilişkin onaylanmış yatırım planı 800 milyar dolar. Ve biz orada değiliz" dedi. İsrail'e iki saat uçuş mesafesinde, çöl ortasında petrol ve gazdan beslenen daha önce benzeri görülmemiş ekonomik bir imparatorluğun ortaya çıktığını vurgulayan yazar, bu gücün yıldan yıla artacağını ve bütün bu sürecin de İsrail'in dışında geliştiğini kaydetti. Arap ülkelerinin bu serveti henüz içselleştirmediğini ancak yakın gelecekte bunu başaracaklarını savunan Plocker, "İsrail bu yeni gerçekliğe katılmak zorunda. Bunun için ulusal algılamamızı değştirmemiz gerekiyor. İsrail ekonomisi, bütün teknolojik kazanımlarına rağmen giderek teraküm eden bu servet karşısında cüce kalacak. Şayet bu zenginliğe iştirak etmezsek İsrail ekonomisi daha da geride kalacak" dedi. Bu temasın ancak İsrail-Filistin barışıyla sağlanabileceini savunan yazar, İsrail'in en hayati çıkarının bir barış anlaşması imzalayarak komşularıyla ilişkilerini normalleştirmek ve bu sayede petrol zengini ülkelerin kalkınma projelerinde yer almakta olduğunu kaydetti.
yenişafak
