Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

İran nasıl bir yol kavşağında?

İran, bugünlerde son derece sıkıntılı günler yaşıyor.

Son 40 yıl içinde nice iç buhranlarla karşılaşmış ve bunların her birisini halk kitlelerinin desteğiyle bastırmış olan İran rejimi, şimdi, bir ekonomik krizin sosyal patlamaya dönüşmesi tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

Çünkü, bu kez, sistemin en tepe noktasında olanlara karşı, ‘Merdum gedaî mikuned, / Ahund hüdaî mikuned.. (Halk dilencilik yapıyor; /Ahund, tanrılık taslıyor..) gibi ağır ithamlı sloganlar bile yükselmeye başlamış bulunuyor ki, bunlar bugünkü teknolojik imkânlarla, dünyaya ânında yansıyor; her ne kadar İran radyo-TV ve medya kuruluşlarında bu hususta hiçbir haber yer almasa bile.. Bu sloganlara, ‘Suriye, Yemen ve Lübnan’ı terk edin, İran’a bakın..’ ve ‘siyasî mahkûmların azâd olsun..’ gibi sloganlar da ekleniyor. Dahası, ‘Şah’a selam..’ gibi sloganlar da yükseltilebiliyor.

Ve bunu fırsat bilen USA emperyalizmi de, ‘halkın ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi’adına bu protestoları destekliyor ve halkın zihnini bulandırıyor.

***

40 yıl önce bu günleri hatırlayanlardan niceleri, bugün İran'da yaşananları görüp, sadece İran için değil, havaya savrulan ümitleri için de hüzünleniyorlardır.

Çünkü, 1977 ortalarında İran’da, en önde örtülü hanımlar olmak üzere milyonlardan oluşan halk kitlelerinin hançerelerinden ‘Allah’u Ekber!’, ‘Merg ber Şah! Merg ber Amerika!’(Şah’a Ölüm!, Amerika’ya Ölüm!..) feryatları yükseliyor; Şah Pehlevî’nin ve babası Rıza Khan’ın heykelleri yıkılıyor, devlet dairelerindeki fotoğrafları sokaklara atılıp ateşe veriliyor, askerler, halkın üzerine ateş açıyor ve hayatını kaybedenlerin sayısı, onbinlerle ifade ediliyordu.

***

Şah rejimine karşı, daha önce silahlı mücadele veren çeşitli sosyal gruplar, halk desteğini kazanamamışken; bu kez, milyonlardan oluşan halk kitleleri Şahlık rejimine karşı ‘Allah’u Ekber!’ diyerek saf tutuyorlardı. Çünkü bu kez başlarında, İran halkının ekseriyetini teşkil eden Caferî- mezhebinde ‘müctehid’ konumunda ve karizmatik bir liderolan Âyetullah Khomeynî bulunuyordu.

***

O sosyal patlamanın diğer Müslüman halklara da sıçrayacağından korkuluyor, -özel radyo ve TV'lerin olmadığı o dönemde- yayın kuruluşlarına gönderilen yazılarda, ‘İran’daki hadiselerle ilgili haber, fotoğraf ve filmlerdeki kadınların ses ve görüntülerine yer verilmemesini, erkeklerin ise seslerinin yayınlanmayıp, sadece görüntülerine yer verilmesini’ emrediliyordu.

Ama milyonları arkasına alan ‘İslam İnkılabı Hareketi’, yüz bini aşkın kurbanlar vererek ve bütün dünyayı da sarsarak kendi yolunda ilerliyordu.

***

Bu ‘İnkılab Hareketi’, miladî-1979 başında Şahlık rejimini devirmiş, Şah ve avanesi ülke dışına kaçmış, 15 yıldır sürgünde yaşayan İmam Khomeynî’nin dönüşüyle, İslamî hükümlerin esas aldığı bir dünya kurulması merhalesine geçilmeye başlanacağı ümitleri yeşermişti.

Ama, emperyalist güçler bu duruma elbette fırsat vermek istemeyecekti. Nitekim Saddam Irakı’nın 22 Eylûl 1980 günü âni saldırısıyla başlayan ve 8 yıl süren korkunç savaş ve her iki taraftan en az 1 milyon insanı yutmuştu.

Yine de, Müslüman dünyasının büyük kesiminden mezhebî farklılık sebebiyle asırlarca uzak düşen İran Müslümanlarının diğer Müslüman halklarla kaynaşma yolunun açılacağı ümidi giderek güçleniyordu.

Ama şimdi, hele de son 15 yıldır, İran rejiminin özellikle Irak, Suriye, Yemen siyasetlerinde, kendi mezhebini, İslâm’ın ‘tek doğrusu’ olarak görmek yanlışına düştüğü görülüyor.

Bu yüzden, 40 yıla yaklaşan ömründen sonra o inkılab rejiminin dünya Müslümanlarına bugün cihanşumûl bir mesaj verdiğini söylemek herhalde zor olsa gerek..

***

Böyle bir durumda, umulur ki, İran rejimi, İnkılab’ın ilk yıllardaki aslî safiyetine tutunur ve emperyalist ve laik güçlerin pençesine yeniden düşmeyip, kendi etrafına ördüğü mezhebî, tarihî ve coğrafyacı hisarların dışına çıkar ve İslâm Ümmeti’nin kucağına döner.

Ve biz de, ‘Kelime-i Şehadet’ bayrağı altında toplanan hiçbir halk ve coğrafyanın derdine seyirci kalamayacağımıza göre, hadiselerin İslâm’ın ve Müslümanların hayrına sonuçlanmasını dileriz.

stargazete

Bu yazı toplam 1034 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar