Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Günah keçisi

Ankara’da birileri günahlarını yükleyeceği günah keçileri arıyor.

Mehmet Akif Ersoy ve Cebeci HT operasyonunda öne çıkan isimler. Kibriti gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz. Bu kişiler bu haltı yemişler. En azından adli tıp raporu bu konuda bir delil. Taciz vakalarına gelince, “kadınların tek başına şahidliği yetiyor”(!?) ve bu konuda kanalda Mehmet Akif’ten şikayet eden birden fazla kadın var. Bugün, daha çok Ersoy ve Cebeci üzerinden yapılan tartışma yarın solcular üzerinden başlatılabilir ya da Milliyetçiler üzerinden.. Yani birilerini günah keçisi ilan edip onları üzerinden toplumun öfkesi deşarj edilebilir. Bu durum başkalarına yönelik siyasi malzeme konusu yapıldığında da adil şahidler olmalıyız.

Hayır bu doğru bir şey olmaz. Dinine, mezhebine, partisine bakmadan bu haltı kim yapmışsa yakasına sarılmalı ve kimse kendi ahlaksızına sahip çıkmamalı. Bir topluluğa olan öfkemiz bile bu gibi konularda bizi adaletsizliğe sevk etmemeli. Adil şahid’ler olmalıyız. Bu tür ahlaksızlıklar birileri için rakiblerine yönelik siyasi bir kampanyaya dönüşmemeli.

Bu “Günah Keçisi” kavramının kökleri Tevrat’ın Levili’ler bölümünde yer alır. Yani MÖ 1350’lere gitmek gerekiyor. ”“Günah keçisi” ifadesi, suçsuz birinin başkalarının hatalarını veya günahlarını üzerine yüklenmesi anlamında kullanılan bir deyimdir. Dini dayanağı, esas olarak Yahudilikteki Yom Kippur (Kefaret Günü) ritüeline dayanır. Tevrat’taki Kökeni Tevrat’ın Levililer kitabında (Levililer 16) anlatılan ritüele göre: Yom Kippur’da iki erkek keçi seçilir. Kura çekilir: Biri Tanrı’ya (YHWH) kurban edilir. Diğeri ”“Azazel’e” (Çöl İblsi’ne) gönderilir. Baş haham ellerini bu keçinin başına koyar, İsrail halkının tüm günahlarını ve isyanlarını itiraf ederek simgesel olarak keçiye yükler. Bu keçi, günahları taşıyarak çöle salınır veya bir uçurumdan aşağı atılır (tarihi uygulamalarda geri dönmemesi için öldürüldüğü rivayet edilir). Bu ritüel, halkın günahlardan arınmasını simgeler.

Günah Keçisi tanımı1530’da William Tyndale’ın İncil çevirisinde kullanıldı.. Diğer Kültürlerde Benzer Uygulamalar Benzer ritüeller Antik Yakın Doğu’da (Hitit, Ebla, Asur kaynaklarında) ve Antik Yunan’da görülür; burada kötülükler bir hayvana veya insana yüklenip uzaklaştırılır. Ancak modern deyimdeki kullanım doğrudan Yahudi ritüelinden gelir.

İslam’da böyle bir ritüel veya kavram yoktur. Günahlar ferdidir ve kefaret için tövbe, namaz, oruç gibi ibadetler yapılır; bir hayvan veya kişiye günah yükleme uygulaması bulunmaz. Kur’an ve hadislerde bu Yahudi ritüeline atıf yapılmaz, İslam günahı ferdi sorumluluk olarak görür. Ama öte yandan artık bugün Müslüman topluluklarda politik anlamda, toplum mühendisleri tarafından Günah Keçileri üretiliyor.

Yom Kippur (Kefaret Günü), Yahudi takvimine göre her yıl Tişri ayının 10. gününde kutlanır. Bu tarih, Miladi takvime göre her yıl değişir çünkü. 2025 yılında Yom Kippur, 1 Ekim 2025 Çarşamba günü gün batımında başlamış ve 2 Ekim 2025 Perşembe günü gece yıldızlar çıkınca bitmiş, (yaklaşık 25 saatlik oruç ve ibadet dönemine girilmişti.. Bu en kutsal Yahudi bayramı oruç, dua ve tövbe ile geçirilir kendilerine göre ama, Gazze’de hız kesmeden kan dökmeye devam ettiler.. 2026) için: 20 Eylül 2026 Pazar gün batımında başlar, 21 Eylül 2026 Pazartesi gece biter. Böyle bir uygulama bizde olsa bizim Kemalistler herhalde mangalda kül bırakmazdı. Katolik kiliselerinde cinci rahibler var, kimsenin sesi çıkıyor mu?

Bizimkilerin bir yıl günah işleyip, Mekke-i Mükerreme’ye gidip Zemzem içince, orada kurban kesince günahlarının silindiğine inanıyorlar sanki. Çünkü Hac dönüşünde eski hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.. Bunlar da her türlü melaneti yapıyorlar, sonra o günahlarını keçiye yükleyip uçurumdan aşağı atınca günahlarından kurtuluyorlar!? Evet Hac ahvali şahsiye’ye müteallik günahlarımızdan kurtulmak için köklü değişim şartına bağlıdır. Kul hakkına gelince onu zarar verdiğiniz hakkını yediğiniz kuldan helallik alacaksınız..

Sokaktaki insanların çoğunun aklı karışık, muhakeme kabiliyeti de kaybolmuş gibi, kimi bu insanlar CoVID’den sonra böyle oldu diyor, kimi dizilerden sonra böyle oldu diyor, kimi interneti suçluyor. Toplumun büyük bir kesimi sürekli ezberini tekrarlıyor. Başkalarını dinlemek de istemiyor. Kendi adamlarına leke kondurmuyorlar ama rakipleri için söylemediklerini bırakmıyorlar. Onlar için gayeye giden her yol meşru. Hani adil şahidler olacaktık! Düşmanlarımıza karşı bile adaletsiz yapmayacaktık.

Bu sapkınlığın, ahlaksızlığın sağı-solu, muhafazakarı, laikçisi, alevi’si-sünni’si, liberali, milliyetçisi yok. Her kesimde var bunlar. Aslında bu çevreler kendi aralarında çatışıyor gibi görünseler de, aslında zihniyet ikizidirler. Aynı Şeytan’a hizmet ediyorlar. Yok aslında birbirlerinden pek farkları, tek farkları adları.

Sahi bu uyuşturucu ve fuhuş bu seviyede yaygınken istihbarat nasıl bunlardan habersiz olabiliyor.

Bu uyuşturucu ver fuhuş çetesinin peşi bırakılmazsa, yerli ve milli bir Epstein çetesinin karargahına girebiliriz. Hatta Global Epstein çetesinin içimizdeki işbirlikçilerinin kapısına dayanabiliriz. Ama herkes kendi adamını savunursa ve bu işi karşı tarafı yıpratmak için. , itibarsızlaştırmak için malzeme olarak kullanmaya devam edecek olursa, korkarım her kesimden birileri günah keçisi olarak Azazil’e kurban verilse bile, istenilen hedefe ulaşılmaz..

Ben bunu anlatmaya çalışıyorum ama inatla birileri anlamıyor, ya da anlamazlıktan geliyor.

Bu ahlaksızlar, dün kanka idiler, ama şimdi, aralarındaki en zayıf halkayı günah keçisi yapıp, bütün suçu ona yıkacaklar. Suçlanan birileri yurt dışına kaçabilir ya da içeride onun başına bir çorab örebilirler. Bütün bu hengamenin ötesinde Mehmet Akif gibi Diyanette görev yapmış, Cebeci deseniz İmam Hatip mezunu bir kızdan söz ediyoruz.. Mütedeyyin bir aileden geliyor. Bu savruluşu bizim iyi okumamız gerekiyor. Bunlar tek örnek değil. 28 Şubat’ta başörtüsü eylemlerinde en öndeki kişilerden bazılarının kızları, 15 Temmuz öncesi ve sonrası süreçte başlarını açtı. Baş örtüsünü açmayanların hepsi de o eski hassasiyetlerini korumuyorlar artık. Ne yapacaklarsa başörtüleri ile yapıyorlar. Bu da işin daha acı verici yanı. Bu konuda yazıp konuştuğumuzda birileri önce kendi pozisyonu açısından bu ifadelerin gerçek olup olmadığına bakmadan kendisi için risk oluşturup oluşturmadığına bakıyor. Kimi aman partimiz, cemaatimiz, vakfımız bu işten zarar görmesin derdine düşüyor. Zaten bu iş bu noktaya böyle gelmedi mi?

Bu işler böyle devam edemez. Bu iş patladı. Balık baştan kokmuş ve bünyeye metastaz yapmış. Sadece dini hayat değil, Ahlak da gitmiş. Bir de münafıkça sureti hak’dan gözüküyorlar. İş “AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve AKP’nin papatyaları” boyutunu aşmış. Başörtüsü ve sakalları rezilliklerini gizlemeye yetmiyor.

Hani Müslüman kardeşlerim biz insanlığa güzel örnek olacaktık. İman etmeden cennete giremeyecektik ve birbirimizi sevmeden gerçekten sevmeden iman etmiş sayılmayacaktı. Bu Siyasetteki parti içi ve partilerarası fırkalaşma, Cemaat içi ve kendine cemaat diyen toplulukların kendi iç çatışmaları neyin nesi oluyor.

Öte yandan Allah’ın (cc) emrine uymazsanız haram, Resulullah’ın (sav) sünnetine uymazsanız mekruh, ama birileri gibi düşünmezseniz, onların peşinden gitmezseniz, dinden çıkıyorsunuz, “Kendine din ara” diyorlar.. Hani Müslüman kardeşlerimiz kendileri için istediklerini kardeşleri için de istemedikçe iman etmiş sayılmayacaktı. Ne oldu? Bu hüküm değişti mi? Hani Müslümanların işleri istişare, şura, ehliyet ve liyakat temelli olacaktı. İhtilaf ettiklerinde hakeme gideceklerdi. Ya da birbirlerini anlayışla karşılayacaklar, tartışmayacaklardı. Öyle ya bizi hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır olabilir değil mi? Bırakın Müslümanlar arası ilişkide adaletten ayrılmamayı, bir kavme olan düşmanlığımızın bile, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevke etmemesi gerektiğini Allah bize emretmedi mi?

Bakın o uyuşturucu ve fuhuştan bin beteri ekonomide Riba, adalette yargı bileşenlerinin adaletin dışında talimat, menfaat, aidiyet duygusu ile yaptıkları haksız ve hukuksuz işlemlerdir.

İslam’da FAHŞA sadece Fuhuş’u değil, her türlü haddi aşmayı, taşkınlığı ifade eder. Adaletin ve haksız kazanç kapılarının açıldığı mekanlarda fuhuş da olur, uyuşturucu da, kumar da. Her türlü ahlaksızlık da.

Biz alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Din ve devlet adamlarını ve Allah’tan başka birilerini İdol, İlah ve Rab edinmeden sakınalım. Gelin yeniden iman edelim.. Dünyevi bir takım kazanımlarla kendinizi kandırmayın. Allah’ın rahmet ve bereketi kaybettiğinizde dünyevi menfaatlarla ilgili edinimleriniz, dua ile istenen belaya dönüşür. Bu dünya’da maruz kaldığınız rezilliklerin çok daha fazlasını ahirette karşınızda bulursunuz. Ve son pişmanlık fayda vermez.

Bizim nefs muhasebesi yapıp, hatalarımızı görüp tevbe etmemiz gerek. Kendini kınayan nefse yemin eden Allah’ın (cc) hidayet, rahmet ve bereketine kavuşmak isteyenler, önce “inni küntü minzzalimiyn” desinler. İtiraf etsinler , özür dilesinler, zarar verdiklerinin zararlarını tazmin etsinler, sonra da helallik istesinler. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 73 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar