Guardian muhabiri, 20 yıl sonra yaptığı ilk ziyaretin ardından Batı Şeria'daki durumu şöyle anlattı.
Yirmi yıl sonra Batı Şeria’ya dönen Guardian muhabiri, Filistinlilerin yaşam koşullarının dramatik biçimde kötüleştiğini, umudun yerini derin bir çaresizliğin aldığını ve İsrail yerleşimlerinin bölgeyi boğucu bir şekilde kuşattığını aktarıyor.
The Guardian gazetesi muhabiri Ewen MacAskill, hazırladığı haberde, geçen ay yirmi yıl aradan sonra ilk kez Batı Şeria’ya döndüğünü yazdı. İkinci intifada döneminde Kudüs’teki meslektaşlarına destek olmak için bölgeyi sık sık ziyaret ettiğini hatırlatan MacAskill, o dönemin birinci intifadadan çok daha şiddetli olduğunu ifade etti.
MacAskill şöyle dedi: “Birinci intifadanın akıllarda kalan görüntüsü, İsrail askerlerine taş atan Filistinli gençlerdi. İkincisi ise topyekûn bir çatışmaydı; İsrail, Filistin şehir ve kasabalarına topçu birlikleri, tanklar, helikopterler ve savaş uçaklarıyla saldırıyordu.”
Gazeteci, geçtiğimiz ay Batı Şeria’ya yaptığı seyahat hakkında yazmayı düşünmediğini ancak Filistinlilerin günlük yaşamındaki büyük gerilemeyi, umutsuzluğu ve İsrail ile yerleşimcilerinin kurduğu yoğun kontrolü görünce fikrini değiştirdiğini söyledi. Filistinlilerin durumunun kötü olacağını tahmin ettiğini fakat karşılaştığı ölçekte bir çöküş beklemediğini belirtti.
MacAskill, Ramallah yakınlarındaki Birzeit Üniversitesi’nde, 2020’de kurulan “Progressive International” adlı sol eğilimli küresel bir koalisyonun düzenlediği sömürgesizleştirme konulu konferansa davet edildiğini aktardı. Konferans, Filistinli düşünce kuruluşu al-Shabaka ve Birzeit’teki İbrahim Abu-Lughod Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü ile ortaklaşa düzenlendi.
Konferans sonrası bazı katılımcıların Batı Şeria turuna çıktığını belirten gazeteci, ikinci intifada ölçeğinde bir Filistin ayaklanmasının neden yaşanmadığı, Gazze’ye destek adına neden benzer bir hareket görülmediği sorularının zihnini kurcaladığını söyledi. Görüştüğü Filistinlilerin yanıtlarının farklı olsa da iki temanın öne çıktığını belirtti: morallerin çöküşü ve bağımsız, egemen bir Filistin devletinin artık çok uzak bir ihtimal olarak görülmesi.
Ramallah’ın yirmi yıl öncesine kıyasla daha düzenli ve gelişmiş göründüğünü ancak bunun yanıltıcı olduğunu söyleyen MacAskill, bunun iki nedeni olduğunu yazdı: Ramallah’ın tüm Batı Şeria’yı yansıtmaması ve şehirdeki kalabalığın azalmasının, çevre köylerden gelen insanların giderek artan İsrail kontrol noktaları nedeniyle kente ulaşamamasından kaynaklanması.
BM’ye göre ikinci intifadanın sonunda Batı Şeria’da 376 kontrol noktası ve barikat olduğunu hatırlatan gazeteci, bugün bu sayının yaklaşık 849 olduğuna ve çoğunun son iki yılda kurulduğuna dikkat çekti. Filistin plakalı araçlar için yolculuğun hâlâ belirsizliklerle dolu olduğunu vurguladı.
İsrail ordusunun son iki yılda Ramallah merkezine baskınlarını artırdığını, büyük birliklerle gelip gözaltılar gerçekleştirdiğini yazdı.
Eski intifadayla bugün arasındaki farklar
Haberde, Yaser Arafat’ın ikinci intifadayı zımnen desteklediği; Fatah’ın Hamas, İslami Cihad ve solcu Halk Cephesi ile birlikte mücadele ettiği hatırlatıldı. Buna karşın 2005’te seçilen Mahmud Abbas’ın, son iki yılda Batı Şeria’da yeni bir intifada başlatılması yönündeki baskılara direndiği belirtildi. Görüşülen Filistinlilerin çoğuna göre Abbas’ın bu kararı popüler değil.
Kararı destekleyen az sayıdaki isimden biri olan Beytüllahim Belediye Başkanı ve Fatah üyesi Maher Kanawati, “Şu an aynı şeyi tekrar etmenin zamanı değil. Onlara bizi vurmak için bahane vermek istemiyoruz. Güçsüzüz, İsrail’le aynı seviyede değiliz.” dedi.
Batı Şeria ekonomisinin çöküş halinde olduğu, kişi başı gelirin %20 düştüğü ve işsizliğin %33 civarında seyrettiği aktarıldı. Filistin Yönetimi’nin yolsuzluk, kayırmacılık ve şeffaf olmayan sözleşmelerle anıldığını vurgulayan MacAskill, görüştüğü Filistinlilerin çoğunun, işlerin liyakate göre değil, akrabalık, siyasi bağlantılar veya rüşvet yoluyla dağıtılmasına öfke duyduğunu belirtti.
Siyaset ve kamuoyu
Kanawati, yolsuzluğu kabul etmekle birlikte başka ülkelerde de olduğunu savundu. Gazetecinin, olası bir seçimde Hamas’ın şansını sorması üzerine, “Hiç şansı olmaz.” yanıtını verdi. Ancak görüştüğü Filistinlilerin çoğu aksini düşünüyordu.
2023’te yapılan Birzeit Üniversitesi öğrenci konseyi seçimleri, ulusal seçimlerin yokluğunda önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor. Buna göre:
Hamas’a yakın İslami ittifak: 25 koltuk
Fatah’a yakın ittifak: 20 koltuk
Halk Cephesi ittifakı: 6 koltuk
Görüşülen kişiler arasında 7 Ekim’deki Hamas saldırısını eleştiren çok az kişinin olduğu belirtildi.
Yerleşimlerin yayılması
MacAskill, 3,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria’da yerleşimci sayısının ikinci intifada dönemindeki 400 binden bugün 700 binin üzerine çıktığını aktardı. Bu sayıların, yerleşimlerin gerçek genişlemesini ve boğucu etkisini yansıtmadığını belirtti. Yerleşimlerin hem tepelerde hem de doğrudan Filistin yerleşimlerinin içine doğru yayıldığını, sadece birkaç metre mesafede duvarlar ve tel örgüler arkasında büyüdüğünü yazdı.
El-Halil yakınlarındaki Um el-Hayr köyünde yaşayan Bedevi aktivist Eid Suleiman al-Hathalin, köyün 1952’de satın alındığını ancak İsrail ordusu ve yerleşimcilerin sürekli saldırılarına maruz kaldıklarını söyledi. Köyde Filistinli evler yıkılırken, yerleşimcilerin gece yarısı yeni karavanlar getirip kurdukları aktarıldı.
Gazeteci, bölgede gezerken İsrail askerlerinin gelip alanı “askeri bölge” ilan ettiğini ve kendisini dört dakika içinde ayrılmaya zorladıklarını aktardı. Al-Hathalin’in babasının 2022’de bir İsrail polis kamyonu tarafından ezilerek öldüğünü, kuzeni Oda al-Hathalin’in ise Temmuz ayında bir yerleşimci tarafından vurularak öldürüldüğünü hatırlattı.
Nablus’un güneyindeki köylerde kadın örgütleri ve tarım kooperatifleri temsilcileri, yerleşimcilerin tarlalara saldırdığını, ürünleri yok eden beyaz kimyasal toz yaydığını anlattı. Bazı köylerde çiftçiler buna karşılık, sebzeleri kirletilmemiş toprak doldurdukları büyük varillerde yetiştirme yöntemine geçti.
Üçüncü intifada mümkün mü?
İsrail ordusunun baskınları, yerleşimci saldırıları ve Gazze’deki yıkımın geniş çaplı bir tepkiye, üçüncü bir intifadaya yol açıp açmayacağı tartışılıyor. Ekim ayında yapılan bir kamuoyu yoklamasında Batı Şeria’daki Filistinlilerin %49’u, Gazze’de ise %30’u, devlet kurmanın en etkili yolu olarak silahlı mücadeleyi görüyor.
Birzeit’te felsefe hocası ve yakında çıkacak Filistin direnişi üzerine kitabın yazarı Abd al-Jawad Omar (Aboud Hamayel), bu olasılığı düşük görüyor. Şiddete dönüşü savunmadığını belirten akademisyen, baskın ruh hâlini “duygusal boşluk” olarak tanımlıyor: “Öfke, çaresiz bir kızgınlığa dönüştü. Taş atma bile neredeyse yok oldu. Direniş yavaş yavaş sönüyor.”
Mülteci kampları ve yıkım
İkinci intifadanın merkezleri konumundaki mülteci kampları, 1948’e uzanan tarihleriyle Batı Şeria’nın en yoksul yerleşimleri arasında. Beytüllahim yakınındaki Aida Kampı’nın girişindeki dev anahtar sembolü, artık geçmişin bir hatırlatıcısı gibi duruyor.
Gazeteci, bir zamanlar evlerine dönmekten başka ihtimal düşünmeyen ailelerin bugün yoksulluk, işsizlik ve borç nedeniyle kampı terk etmeyi düşündüğünü yazdı.
İsrail ordusu bu yıl, ikinci intifada döneminde çatışmaların merkezinde olan üç kampı — Tulkarim, Nur Şems ve Cenin — büyük ölçüde yıktı. İsrail, bu kampları “terör yuvası” olarak tanımlıyor. Ordu, Aida dâhil diğer kamplara da uyarılar göndererek belirli kurallara uyulmadığı takdirde aynı akıbetle karşılaşabileceklerini açıkladı.
Gazeteci, karanlık ve yüksek tehlike nedeniyle kamp içine giremediğini, İsrail’in “giren vurulur” uyarısı yaptığını, birkaç gün sonra bir protesto sırasında gazeteci Fadi Yasmin’in vurularak öldürüldüğünü aktardı.
Siyasi gelecek ve uluslararası rol
Filistin’de seçimlerin gerekli ama uluslararası açıdan sorunlu olduğu belirtiliyor; zira Hamas’a verilen halk desteği Batı’da büyük rahatsızlık yaratabilir.
İki devletli çözümün artık neredeyse imkânsız olduğu; bunun yerine İsrail’in genişlemiş bir apartheid devleti olarak tüm topraklarda kontrolü elinde tuttuğu, Filistinlilerin ise uluslararası toplum desteğiyle hak mücadelesi verdiği tek devletli bir gerçekliğe doğru gidildiği tartışılıyor.
Son olarak, Filistin siyasetinde birleştirici figür olarak görülen ve uzun süredir hapiste bulunan Marvan Barghouti için küresel destek kampanyasının başlatıldığı hatırlatıldı. MacAskill, Barghouti ile tutuklanmadan bir yıl önce görüştüğünü ve o dönemde “bir sokak savaşçısı gibi” göründüğünü ancak hapishanede değişmiş olabileceğini belirtti.
Filistinlilerin, ellerindeki seçeneklerin azalması nedeniyle uluslararası toplumda son umutlarını gördükleri ifade edildi.
Makalede yer alan ifadeler yazara aittir; Tevhid Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.
