Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Görünen o ki!

Geleceği yalnız Allah (cc) bilir? Hüküm Allah (cc) ’ındır. Kader, rızık ecel, hayır ve şer Allah’ın iradesi içindedir. Ben size bugün önümüzdeki günlerle ilgili görünen köyün hikayesini anlatacağım. Görünen o ki, Terör konusu daha bir süre masada kalacak ama Suriye’de durum kötüleşerek devam edecek. ABD’nin yerini İngiltere, Fransa ve İsrail alacak. Eğer ABD, Çin ve Rusya ile anlaşamayacak olursa, Doğu Türkistan ve Çeçenistan'da kılıçlar yeniden çekilebilir. Ruzi Nazar dirilir (!?) ve yeniden bu topraklara dönebilir.

Bu arada, Ekonomide gelecek günler geçen günleri aratacak gibi.

Gazze konusunda kriz daha da derinleşecek. Netenyahu’nun bir suikasta uğraması, İsrail’de iç savaş çıkması her şey mümkün.. Bölgedeki gelişmeler bundan 2 gün sonrası Trump-Putin buluşmasından sonra belli olacak. Ukrayna konusunda ABD geri adım atabilir. Orada savaş istenmiyor. Bu hem Balkanlar için, hem Avrupa ve NATO için bir yıkımla sonuçlanabilir ve Tabi Rusya’nın elindeki askeri imkanları ve kaynakları batıya karşı kullanması halinde bu dünya savaşına giden yolda geri dönüşü olmayan bir adım olabilir. Trump Ukrayna’da bir takım imtiyazlar, düzenlemeler isteyebilir. Rusya bunu kabul edebilir. Ama bu anlaşmadan sonra Zelensky orada duramayabilir.

Aslında Trump, Karadeniz’in Kuzey sınırlarında da bir kriz istemiyor. Ukrayna’nın içlerinden başlayıp, Kırım’dan Gürcistan’a, Ermenistan’a kadar uzanan bölgede bir Hazara devleti planı var. Burada savaş olmaması gerekir. Ukrayna’daki vekalet savaşı Türkiye’nin doğusuna kayıyor.

Zengezur Koridoru, Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında Ermenistan’ın Sünik bölgesinden geçen bir ulaşım koridoru projesidir. 2020 2.Karabağ Savaşı sonrası Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının 9. maddesi gereğince gündeme gelmişti. Bu madde, bölgede güvenli bir ulaşım bağlantısı için Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin sınır muhafızlarınca denetlenmesini öngörmekteydi. Şimdi bu rolü ABD çalıyor.

Koridor, Bakü’den başlayarak Ermenistan üzerinden Nahçıvan’a, oradan da Iğdır ve Kars illerine uzanacak bir kara ve demiryolu hattıdır. Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki yaklaşık 43 km’lik mesafeyi kapsamaktadır. İran, koridorun Kafkasya’daki etkisini azaltacağından endişe etmekte ve bunu ABD-İsrail destekli bir proje olarak görmektedir. Aslında bu koridorun Karadeniz bağlantılı bir proje olarak ABD ile ilişkilendirilmesi bölgede ciddi bir krize yok açtı. ABD bu adımı ile İran’da komşu olmasının ötesinde, aynı zamanda Karadeniz’de de Rusya ile komşu oluyor. Dahası ABD buradan iki Azerbaycan’ı birleştirerek Türkiye’nin doğusunda, Trans Kafkaslara kadar uzayan Hazar denizi ile kıyısı olan, İsrail ve ABD ile müttefik olarak yeni bölgesel bir güç merkezi oluşturma planı yapıyor.

Bu koridor Çinin İpek yolunun geçiş yolu üzerinde. Rusya ve Çine karşı, Chabat, Karay, Hazara, Rothschild’ler üzerinden Türk dünyasını birleştirerek Çin ve Rusya’ya karşı güçlü ve önemli bir mevzi kazanmak istiyor. Bu Proje aynı zamanda İsrail için de hayati bir önem taşıyor. Bir yanı ile İran’dan kurtulmak isterken, öte yandan Türkiye’yi kuşatmış, Çin ve Rusya’ya karşı “Türk Birliğini”, “Hazara”, “Karay” ve “Batı Roma”yı da içine alacak bir “Etrüsk projesi” ile büyük İsrail ile Büyük Türkistan’(!?)ı da “Chabat”, “Hazara” “İbrahimi buluşma”, “Karay birliği” ile iç içe geçirmek istiyor. Peki bu proje hayata geçirilmek istenirse, Türkiye bu denklemde nerede duracak. Rusya, İran ve Çin cephesine karşı ABD, İsrail, Batı ittifakı. Bu denklemde İslam yok.

Ağustos’un 2. Yarısı ilk yarısından daha zor geçecek gibi gözüküyor. Eylül de ağustostan daha zor geçebilir. ABD’de Epstein dosyası, Dünyada tabii afetler ve uzaylılarla ilgili söylentiler. İklim, yangınlar, Simpson’larla üzerinden gündeme getirilen Türkiye ile ilgili savaş senaryoları, kötüleşen ekonomik durum, iflaslar, intiharlar, sosyal olaylarla ilgili daha bir çok şey duyacaksınız. Siyasette ise AK Parti’de Erdoğan, MHP’de Bahçeli, CHP’de Özel sonrası senaryolar daha çok konuşulmaya başlayacak. Sahte diploma tartışmalarının yerini bu defa da TOEFL skandalları alabilir. Yargı, Aile, Fuhuş, Uyuşturucu daha çok tartışılabilir. Siyaset giderek kördüğüm olabilir ve toplumda siyasetten uzaklaşma daha da hız kazanabilir. Bu arada Starlink’ler üzerinden yapılan RF saldırıları, yine aynı şekilde 5G-WiFi, akıllı ev, akıllı araba, akıllı telefon, akıllı işyeri üzerinden neler yaşanacağını göreceğiz. Gıda, sağlık üzerinden oynan oyunlar, Karbon ayak izi, Performans Pass. bibi senaryoların yanında Niburi, Marduk, Sirius, Planet X tartışmalarını, Tarık ve Şira takım yıldızları ile ilgili senaryoları daha sık duyacaksınız. Bu işler neden böyle oluyor derseniz, çünkü halk da yönetim de, bürokrasi de doğru şeyler yapmıyoruz. Allah (cc) cahil ve zalim bir topluluğu hidayete erdirmez, onların işlerini sarp dağlara sardırır, üstlerine pislik yağdırır. Şu iklim yasasına bakar mısınız, Chemtrails. Belasına bakar mısınız. Havayı, suyu, toprağı böyle kirletir, bitkilerin ve hayvanların geni ile oynar, canavar tohumlar eker onu yerseniz böyle olur.

Peki ne yapmamız gerekir derseniz, kendimizi değiştireceğiz. Gittiğimiz yol yanlış. Daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olacağız. Yoksa gelecek günler geçen günleri aratacak. Öbür dünyada başımıza gelecekler ise bu dünyayı aratacak. Biliyorsunuz, biz “ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz”.. “Fitne zamanı”dır. “İman’ı kalb’de tutmanın ateşi elde tutmaktan daha zor olduğu bir zamana doğru” gidiyoruz. İnsanların çoğu değil, tamamına yakını hüsranda olacak. “Çokluk” ve “çoğunluk” öğünülecek bir şey değil. Evet, Allah’a yemin olsun ki, “İnsanlar hüsrandadır”: İman edenler, ameli sahil olanlar, Hakka tabi olup, sabredenler ve bunları tavsiye edenler MÜSTESNA.. Kurtuluşa erecek olanlar İSTİSNA’dır. İsterseniz bunun üzerine bir de TEKASÜR suresini ve anlamını okuyun. “Atalarınızın dini”, soyunuz, sopunuz, servetiniz, sayınızın çokluğu, sahip olduğunuz güç, imkan ve makamla övünmekten vazgeçin. Bunlar her zaman ve herkes için İKRAM değil, nasıl elde ettiğinize ve nerede nasıl harcadığınıza bağlı olarak GAZAB vesilesi olabilir. İnsanların çoğu söz dinlemiyor ki anlasınlar. Şeytan gibi, anlasalar bile, kibir ve ihtirasları yüzünden gittikleri yanlış yolu görmüyorlar.

Size iyi bir haber vereyim mi, Gayri Müslim ülkelerde İslam’ın yükselişinin engellenmesi şöyle dursun, patlama yaşanıyor. Tüm dünyada Siyonizm lanetlenirken, Müslümanlarla dayanışma çığ gibi. İslam dünyasında ise insanlar servet ve iktidar peşinde koşuyorlar sanki. Allah (cc) servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir çevirir. O gecenin karanlığından aydınlığı sıyırıp çıkarandır. Ve yine o Aydınlığın sonunda güneşi batırıp, dünyanın öteki yüzünü karanlığa gömendir. Ve unutmamak gerekir ki, “Karanlık aydınlığın yokluğudur”. Gerçekler dünyası göz ve ışıkla görülür. Hakikatin dünyasında Hakikatin nuru kalp ile hissedilir. Bugünkü insanlığa bakınca ne yazık ki, gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.

Eğer İsrail saldırgan politikalarını sürdürecek olursa, dünya şu 3 şeye hazır olmalı:

  1. Tüm dünyada vicdan sahibi insanlar, İsrail diplomatik misyonuna, saldırabilir. Bu sadece Müslüman unsurlar tarafından değil, insan haklarına saygılı, vicdan sahibi her insan, ferd olarak ya da benzer duygu ve düşüncelerle Siyonistlere karşı fiili ve fiziki saldırılar gerçekleştirebilir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir Siyonist kendini güvende hissetmeyeceği bir süreç başlayabilir
  2. İsrail’i destekleyen ABD gibi ülkeler ya da Siyonist firmalara ve kişilere, örgütlere yönelik aynı şekilde tüm dünyada protestolardan öte fiili saldırılar gerçekleştirilebilir. Hatta bu saldırılan İsrail’in içinden ve hatta tüm dünyadaki akıl ve vicdan sahibi Museviler tarafından da Siyonist zalimlere karşı eylemler, boykotlar, protestolar başlatılabilir.
  3. İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalan ister İslam ülkesi olsun, isterse başka bir ülke, o ülkenin halkları başta olmak üzere, onların diplomatik merkezleri, başka ülkelerdeki iktisadi, sosyal örgütleri, işletmeler, bu saldırıların hedefinde yer alacaktır. Bunları destekleyen partiler, kuruluşlar, media ve STK’lar aynı tehdit, boykot ve protestoların hedefinde yer alacaktır.

İsrail Gazze halkının sonunu getirmek isterken aslında farkında olmadan kendi sonunu getirmektedir.

Gazze’de “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır”. Biz Kader’e, Rızıg’a ve Ecel’e iman etmedik mi?. Bizim. Rabbimiz bizi görmüyor mu, o güç ve kuvvet sahibi değil mi? Eğer biz Allah’ın razı olduğu kullardan isek ne gam! Helal-Haram, Hak-Batıl, Meşru-Gayrimeşru sizin için fark etmiyorsa, kendi halinize ağlayın. Kurtarıcı aramaktan vazgeçin. “Ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi”.

Zengezur fitnesine hazır olur. ABD’deki Satanist, Pedefolik, Siyonist çete Azerbaycan ve Ermenistan’ı masaya oturttu. Türkiye’nin müteahhidliğini yaptığı koridor ABD tarafından ele geçirildi. Bu koridor Panama kanalından daha önemsiz değil!?. Bu süreci Chabat, Hazara ve Karay fitnesi ile birlikte düşünün. Bu koridor aynı zamanda Çin’in önüne dikilen yeni bir Çin seddidir. Bu barış içinde dehşetli bir savaşın fitnesini taşımaktadır. “Trump yolu” aslında Yecüc-Mecüc koridoruna açılan TeoPolitik bir savaş yoludur. “Minsk grubu”nu aslında orada işlevsiz sanılan kör bağırsak gibi bir emniyet supabı idi. Artık o da yok. Bu koridor Türkiye’nin Türk dünyasına açılan bir kapısı olmadığını yakında anlarız. Bu kapının anahtarı ABD’de. Moskova masada yok. Ama Moskova hala Türk dünyasının her yerinde var. Rusya bu topraklarda ABD ile karşı karşıya gelecek. Sıcak çatışma, iç kargaşalar, gayri-nizami harp taktikleri ile filler çatışırken, onlar karıncalara olacak. Orada Süleyman (a.s.)’ın ordusu yok!. ABD koridorun güvenliği, yönetim ve denetimi için “Truva atı” takdiği ile gözlem noktaları kuracak. Yetki icabında askeri üsse dönüştürülebilecek. ABD Iraktan ve Suriye’den çekilecek derken, geldi doğumuza ve batımıza yerleşti. Bir kuşatma tehdidi ile karşı karşıyayız. Unutmayalım ki ABD Ukrayna’da sıcak çatışmaya girmedi ama, Yunanistan’daki ve Egedeki askeri varlığını da geri çekmedi. Kıbrıs’taki varlıklarını ise İsrail üzerinden tahkim etmeye devam ediyorlar. Alooo, Ankara, sesim geliyor mu? Bunları sadece bugün değil, aylardır yazıyorum. Hatlar kesik, sesim ilgililerin, yetkililerin kulağını ulaşmıyor. Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 202 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar