Ergenekon Güneydoğu sorununda çözüm istemiyor

Ergenekon Güneydoğu sorununda çözüm istemiyor

Güneydoğu'yu yakından tanıyan eski milletvekillerinden Haşim Haşimi, sorunun çözümüne ilk defa bu kadar yaklaşıldığını ifade etti ve ekledi: "Ergenekon ve benzeri yapılanmalar çözüm istemiyor..."

Güneydoğu Anadolu'nun en köklü ailelerinden birine mensup olan Haşim Haşimi, 1984-1989 yılları arasında Cizre Belediye Başkanlığı yaptı. Ardından 20 ve 21. dönemlerde Diyarbakır Milletvekili olarak Meclis'te yer aldı. TBMM'de, 1996 yılında kurulan ve 2 yıl süren Göç Araştırma Komisyonu'nun başkanlığı da yapan Haşimi, bugün Kürt meselesinin çözümüne ilk defa çok yaklaşıldığını söyledi. Vakit'in sorularını cevaplandıran Haşimi, kamuoyuna çok önemli mesajlar verdi.

"BU KARARLILIK SİLAHLARI SUSTURUR"

- Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt meselesi konusunda yaptığı açıklamaların ardından başlayan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Taşların hepsi yerli yerinde değil ancak yeni bir dönem yaşanıyor. Bir yol haritası çizildiği de belli. Sorun ile ilgili olarak devletin birçok önemli kurumunun siyasiler ile eşgüdüm içinde olması bu yeni dönemin başlangıcıdır. Atılan adımlara önemli kurumlar geçmişte olduğu gibi karışmıyor. Bu yaklaşımı çok önemsiyorum. Bununla birlikte ilk defa herkes dayatmada bulunmaksızın çözüme destek arıyor. Hükümetin siyasi iradesi ve devletin önemli kurumlarının kararlılığı ve yaklaşımı da silahları susturacak güçtedir. Zaten silahlı süreç sürdükçe kimse konuşamıyor, konuşulsa da dinleyen olmuyor. Bu açıdan Sayın Gül'ün sözleri çok önemlidir.

"ÖNCE İÇ MESELELERİMİZİ ÇÖZMELİYİZ"

- Peki neden şimdi?


- Şimdi, çünkü zaman geldi de geçiyor. İlk defa kararlı kurumlar ve siyasi anlayışlar ile karşı karşıyayız. İç ve dış siyasi gelişmeler de sorunun artık çözülmesini gerekli kılıyor. Ortadoğu'da bize gösterilen ilgiyi daha da üst seviyeye çıkartıp, bölgede aktif rol almak istiyorsak önce iç meselelerimizi çözmeliyiz. Dışişlerinde yakalanan başarıyı sürdürmeliyiz. O kadrolar bakın bugün hem içeride hem de dışarıda ciddi diyalog ortamları hazırladılar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan hiç gidilmemiş ve ihmal edilmiş komşuları ziyaret ederek büyük açılımlara imza atıyorlar. Bölgede problemleri çözmek için aday olduğunu ilan eden ülkenin yeni seçilen Dışişleri Bakanı hemen iç siyasetin öneminin farkında olarak muhalefet partilerini ziyaret ediyor.

"ÇÖZÜM ORTAK PAYDALARIMIZDA"

- Siyasi irade tek başına bu işi çözebilir mi?


- Bu sorun tek başına AK Parti'nin altından kalkabileceği bir sorun değildir. Burada muhalefet partilerine, medyaya ve yargıya büyük görev düşüyor. Şimdiye kadar bunu gerçekleştiremediğimiz için sorunu çözemedik. Ancak bugün durum farklı... Çok ciddi bir fırsat yakalanmış durumda. Bu sorun sadece tek partiyi ve askeri ilgilendirmiyor. Hepimizi ilgilendiriyor. Bu sorundan dolayı herkesin kayıpları vardır. Etkilenmeyen yok. Çözümü ortak paydalarımızda aramamız gerekiyor. Siyasi iradeye destek verilirse başarı yakındır. Keşke daha öncede siyaset ön plana çıksaydı da kötü süreçleri hiç yaşamasaydık. Bu sorun siyasi irade ile çözülür. Siyasi irade kendini gösteremediği ve devletten destek bulamadığı için bölge bu hale geldi. Şimdi çözüme çok yakınız. Çok uygun zaman yakalandı.

"MUHALEFET GERMESİN, ÖNERİ SUNSUN"

- Siyasi iradeye muhalefet partilerinin çok da destek verdiğini söyleyemeyiz...

- Evet. Maalesef gerekli irade muhalefet tarafından gösterilmiyor. Oysa öncelikle gerginlik yerine muhalefet partilerinin bir önerisi olması lazım. Mesele iç siyasi dengelere indirgenmeyecek kadar hassas. Ben CHP ve MHP'nin tavrını yanlış buluyorum. CHP bugünlerde konu hakkında açılım işaretleri verdi ancak yeterli değil. Özellikle CHP'nin, 'Tarihi fırsat yok, Cumhurbaşkanı karnından konuşmasın' şeklindeki değerlendirmeleri çok yanlış. İlk defa bir Cumhurbaşkanı sorunun tespitini cesurca yapabiliyorsa bu tarihi bir durumdur. Bakın Sayın Bülent Arınç, 'Yumrukları açalım' dedi ve Başbakan Erdoğan'ın da yakın zamanda sorun ile ilgili olarak DTP'lilerle görüşeceğini açıkladı. Bununla birlikte İçişleri Bakanlığı ve Hükümet Sözcüsü konuyla ilgili önemli açıklamalar yapabiliyorsa bu gelişmeleri kimse önemsiz olarak görmemelidir. Kimsenin buna hakkı yoktur. CHP'nin kendince koşullar dayatması 30 yıldır uygulanan plandır. Bu plandan sonuç alınmamıştır. Çözüm isteniyorsa gelişmelerde paralellik şarttır. Değişim ve açılım engellenmemelidir. Masa başında konuşularak çözüme sonuç bulunamıyor. Devletin ve siyasetin ortaya koyduğu tavır önemsenmelidir. Önemsenmese de baltalanmamalıdır.

- CHP çözüm istemiyor mu?

- CHP geçmişte gördüğümüz gibi yine bu meseleyi getirip siyasi malzeme yapıyor. Geçmişte de sorunlarımızı çözmeye yönelik adımlar atıldığında malum medyadan ve CHP'den hamleler gelmişti. Anında olay iç siyasete indirgendiriliyor. Hassas ve çözüm bekleyen meseleler, içinden çıkılmayacak hale getiriliyor. Artık somut icraat lazım...

"MALUM MEDYA İŞ BAŞINDA"

- Değerlendirmelerinizde medyaya da büyük görevler düştüğünü söylediniz. Mesela medya bu süreçte ne yapabilir?


- Önce tarafsızlık ve gerilimden uzak durmak... Yapılan haberlerde ise objektifliğe büyük önem verilmelidir. Malum medya, haberlerinde, 'Doğu ve Güneydoğu'yu koptu kopacak şeklinde', vatandaşların beyninde sorular oluşturacak haberlere imza atıyor. Bölge halkını da zaman zaman küçümsüyorlar. Toplumun hassas konularını deşmemek lazım... Gündeme getirilen çözüm önerilerini saptırmamak lazım. PKK'ya yönelik büyük ve kapsamlı operasyonlar yapıldı. Her operasyon sonrasında bazı medya kuruluşları, 'PKK'ya ağır darbe', 'PKK bitiyor' şeklinde manşetler attılar. Ancak her süreçte PKK tekrar toparlandı. Bunları artık mutlaka dikkate almalıyız. Konuşurken dikkatli olmalıyız. Çünkü PKK'nın elinde silah var ve süreci baltalayabilir. Önce silahlar bırakılmalı.

"CUMHURBAŞKANI YIPRATILMAK İSTENİYOR"

- Bugün de benzer bir süreç gözlemliyor musunuz?


- Elbette... Baksanıza devletin en üst makamına mahkeme eliyle hakaretler yapılıyor. Hukuk dışı bir karar ile Cumhurbaşkanı yıpratılıyor. Başlatılan tartışma ortamıyla da ülke gerilmek isteniyor. Malum medya yine gerilim meydana getirmek isteyenlerin başlattığı süreci destekliyor.

HAŞİMİ: ERGENEKON VE ÇETELER GÜNEYDOĞU SORUNUNU KÖRÜKLEDİ

- Çözümün bugüne kadar uzamasına Ergenekon ve benzeri oluşumların etkisi var mı?


- Ergenekon ve benzeri çeteler ülkede ve özellikle bölgede ciddi sorunlar meydana getirdi. Çok sayıda insanlar kayboldu, faili meçhuller, göçlere zorlanan ve evlerinden çıkartılan köylüler gördük. Haksız suçlamalar ile cezaevine atılanlar oldu. Doğup büyüdükleri toprakları terk etmenin bölge insanı üzerinde açtığı derin maddi ve manevi yaralar dikkate alınmalıdır. Bir dönem her türlü tasarrufu kendi hakkı gibi görme anlayışı; uyuşturucudan silaha, siyasi partileri yönlendirmeye kadar her iş vardı. Şimdi bu işlerde kimlerin parmağı olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Çetrefilli bağlantılar da netleşiyor. O yılları geçmişte bıraktık. Şimdi o insanların sloganlarının hangi amaçlara hizmet ettiğini anlama zamanı. Çetelerle mücadele edilmeli ve değişim sağlanmalıdır. Eğer içerinizde virüsler varsa çözümü getiremezsiniz. Ergenekon halen kara kutudur ve tam anlamıyla deşifre edilmediği sürece sorunlar ortadan kalkmaz.

- Birçok uzman son günlerde provokasyona karşı toplumu uyarıyor. Sizce ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabilir miyiz?

- Çözüme yaklaşıldıkça provokasyonların olmaması mucizedir. Geçmişte o kadar çok kışkırtmalar yapıldı ki şimdi de bekliyorum. Toplumun mutlaka açığı bekleniliyordur. Ülkede huzur istemeyenler vardır, olacaktır. Çünkü sorundan ekonomik ve siyasi rant devşirenler var. Pozitif süreç yaşanırken hepimize düşen görev dikkatli olmaktır. Sağduyulu davranmaktır.

ASLAN DEĞİRMENCİ-VAKİT