Emin Güneş : Neden Ayrılığa Düştük?

Emin Güneş : Neden Ayrılığa Düştük?

İslami Analiz .com Yazarı Emin Güneş'in yazısını iktiibas ediyoruz

Emin Güneş / Neden Ayrılığa Düştük İslami Analiz.com

İslam İnkılabı olduğunda FETÖ ve Yeni Asyacılar hariç, hemen hemen bütün Müslümanlar İnkılabın yanında yer aldılar. Yer almakla yetinmediler ‘ben senden daha inkılabîyim’ yarışına girenler oldu. Biz Erbakancı iken FETÖ’cüler Ecevitçi, Yeni Asyacılar Demirelci idiler.

28 Şubat post modern darbesine kadar Erbakan çizgisi engelleri aşarak yoluna devam etti. Adına “milli görüş” dediğimiz hareket içerden bir darbeye maruz kaldıktan sonra ayrılıklar başladı. Erbakan hocanın çizgisinden ayrılanlar İnkılabi çizgiden de ayrıldılar.

Bu o kadar kolay mıydı!? İnsanların bir ömür boyu tuttuğu takımı değiştirmediği ülkede cemaatler yıllarca “HAK” diye savundukları davalarından nasıl dönebilmişlerdi! Hak dediklerine şimdi nasıl batıl diyebiliyorlardı!

Merhum Erbakan Sırp katliamlarına karşı milyonlarca mark harcayarak Bosna’da silah fabrikası kurarken(1) İran hem gemi, uçak ve helikopterlerle silah ve cephanelik taşıyor hem de Kudüs gücü komutasında 12 si General, yüzlerce askeri ile cephelerde savaşıyordu. (2) O gün Bosna’da savaş cephelerinde İranlı kardeşleri ile omuz omuza savaşan Türkiyeli Müslümanların önemli bir kısmı şimdi İran’a nasıl düşman olabilmişlerdi!

28 Şubat zorbalığı sürecinde Merve Kavakçı ve çocuklarını yapılan zulmü hatırlıyorum. O dönem zorbaların sesi olan Hürriyet gazetesinde şöyle bir haber çıkmıştı:

“İran'da türbanlı milletvekili FP'li Merve Kavakçı için dün bir yürüyüş düzenlendi.

‘Müslüman Kadınların Haklarını Koruma Örgütü’ tarafından ‘Merve Kavakçı ile dayanışma’ adı altında düzenlenen gösteri, Tahran Üniversitesi önünde yapıldı. Gösteriye katılan kara çarşaflı, sarıklı ve cübbeli yüzlerce kişi, cumhuriyet ve laiklik karşıtı sloganlar atarak, Türkiye'ye kin kustu.

Yürüyüşe büyük bir katılım olması için geçen pazar gününden itibaren yoğun bir çalışma başlatıldı. Üniversite kampusuna asılan pankartlarla öğrenciler yürüyüşe davet edilirken, kentin en işlek caddelerinde de protesto gösterisinin duyurulması için el ilanları dağıtıldı.

Ülkede İngilizce olarak yayımlanan Tehran Times, Kayhan İnternational, Iran Daily ve Iran News isimli gazeteler yayınladıkları haberlerle, İran halkını Merve Kavakçı ile dayanışmaya çağırdı.

ABD'de terörist HAMAS örgütünün en büyük destekçisi olan Filistin İslam Birliği'nin konferansına katılan, şeriatla yönetilen Sudan ve Yemen'e giderek bir dizi konferanslarda hazır bulunan Merve Kavakçı için İran'da düzenlenen gösteri, Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği tarafından da takibe alındı.”(3)

Evrensel gazetesi 10.Mayıs 1999 tarihli “Türkiye'den diplomatik girişim” başlıkla haberinde:

“ Dışişleri Bakanlığı'nın Merve Kavakçı'ya destek amacıyla İran'da düzenlenen gösteriler ve buna benzer eylemlerden dolayı Tahran nezdinde girişimde bulunacağı bildirildi.

ANKA'nın edindiği bilgiye göre, Dışişleri Bakanlığı, İran'da düzenlenen Kavakçı yanlısı gösteriler ve diğer eylemlerden duyduğu rahatsızlığı, diplomatik kanallardan Tahran'a iletmeye hazırlanıyor.”(4) Diyordu.

Dünya Mustazaflarının ve mazlumların hamisi olan İslam inkılabı ikili ilişkileri riske atarak Türkiyeli mazlum kardeşlerinin yanında durmuştu. Bu kardeşlik ve dayanışmanın karşılığı zulümden kurtulunca hatta güç ve iktidar sahibi olunca böyle mi olmalıydı!

Uzun zamandır bu ayrılıkların, bu keskin dönüşlerin ve ahde vefasızlıkların sebeplerini düşünüyor, üzerinde araştırmalar yapıyor, arkadaşlarımla müzakerelerde bulunuyordum.

Biz neden onlarla beraber değildik? Onların görüp de bizim göremediğimiz gerçekler mi vardı?! İnkılabın yanında kalmak, bağnaz ve tutuculuk mu yoksa ilkeli ve omurgalı bir duruş muydu? Kim İstikametini korumuş, kim bozmuştu?

Bu ayrılığın nedenlerinden en önemlisini tespit ettiğim kanaatindeyim. O gün İslam inkılabını destekleyenler meğer iki kısım imiş, HASBİLER VE HESABİLER. İnkılabın dünya çapında Küresel emperyalizme vurduğu darbe, milyonluk halk kitlelerinin kan dökmeden Amerika’nın en güçlü kalelerinden birini yıkması, muazzam bir hava estirmişti. Bu hava komşu olan ülkemizde adeta fırtınaya dönmüştü. Hiç kimse bu fırtınanın karşısında durup devrilmeyi göze alamıyordu. Meğer hesabiler bu fırtınayı arkasına alıp yelkenlerini şişirerek hareketlerine ivme kazandırmak hesapları yapıyorlarmış. Meğer onların istikametleri yokmuş. Onlara istikamet veren rüzgâr imiş, rüzgâra göre yönlerini belirliyorlarmış. Şimdilerde İran düşmanlıkları da rüzgârın İran aleyhine esmesi nedeniyleymiş.

Hasbi olanlar İslam İnkılabı ile Küresel Emperyalizmin surlarında bir gedik açtılar. Siyonizm’in kalbine doğru ilerliyorlar. O kalbi söküp atacaklar inşallah. Rüzgârın nereden estiğini umursamıyor ve şairin dediği gibi “Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es.” diyorlar.

Her şartta sabitkadem olan, istikametlerini bozmayan, rüzgârlardan değil, fırtınalardan dahi etkilenmeyen HASBİLERE selam olsun! (Emin Güneş - İslamianaliz)


1- Bosna'da katliam yapan sırp çetelerine karşı silah fabrikası kurmuştuk - Yeni Akit

2- (ÖZEL) İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah’ın Bosna’daki bilinmeyen savaşı | İslami Vahdet (islamivahdet.com)

3- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/turbanli-merveye-irandan-destek-39078361

4- https://www.yandex.com.tr/search/?text=T%C3%BCrkiye%27den+diplomatik+giri%C5%9Fim+%E2%80%93+Evrense&clid=2411726&lr=108116