Emin Güneş : Başkanlığın Yolu Nereden Geçiyormuş?

Emin Güneş : Başkanlığın Yolu Nereden Geçiyormuş?

Hürseda Haber yazarı Emin Güneş'in yazısını iktibas ediyoruz

İngiltere’ye bağlı İskoçya’da geçtiğimiz gün yapılan oylamayla İskoç Ulusal Partisi'nin yeni lideri olarak Pakistan asıllı Hamza Yusuf İskoçya'nın yeni başbakanı seçildi. Böylece ilk kez Müslüman asıllı bir kişi Avrupa’da başbakanlık yapmış olacak.

Yusuf, seçilmesinin ardından başbakanlık konutunda ailesine namaz kıldırdığı görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı.

Namaz görüntülerinin ardından Yusuf'un düşünceleri ise araştırma konusu oldu. Pakistan asıllı Hamza Yusuf’un LGBT sapkınlığını “özgürlük” olarak gördüğü ve eşcinsel evliliğe ilişkin taahhütler verdiği öğrenildi.

Hamza Yusuf daha önce “ibadetlerini yerine getiren bir Müslüman olmasına rağmen İslam’a göre yasama yapmayacağını” dile getirmişti.

Hamza Yusuf’un Hristiyan rakibi Kate Forbes ise, eşcinsel evliliğe dini ve vicdani sebeplerle karşı olduğunu ifade etmişti.”(İslami analiz)

Batı medeniyetinin lokomotifi hükmündeki İngiltere, “makbul Müslüman” kıstaslarını bir kez daha İslam dünyasına ilan etmiştir.

İnsanlık değerlerine, toplumun temel direği ‘aile kurumuna’ savaş açanlar Batı Medeniyetine göre makbul kişiliklerdir. Dini, mezhebi, ırkı hiç fark etmez. LGBT sapkınlığını ve eşcinsel evlilikleri savunan bir Müslüman(!) buna karşı olan Hıristiyan veya Yahudi’ye ya da dinsize tercih edilir.

Bunun farkına varan ve koltuk hırsıyla adeta kendini kaybeden siyasiler LGBT derneklerine yasal dayanaklar oluşturuyor, cinsiyet eşitliği adı altında fıtratla savaşta beis görmüyorlar. Nitekim LGBT ve Eşcinselliğe muhalif olan bir Aile Bakanımız görevden alınıp buna açıkça taraf olduğunu beyan eden biri bakanlığa getirilmiş, LGBT taraftarı olan aktif siyasete devam ederken diğeri adeta unutulmuştur.

Batı, Müminlerin bu insanlık suçlarına tepkisinin şiddetinden korktuğu için, İslam toplumlarında hedeflerine münafıklar aracılığı ile ulaşmaktadır.

En meşhur casusları Lavrens: “Müslüman görünmeye o kadar kendimi kaptırmıştım ki, kimse yokken dahi gece namazlarına kalkıyordum” diyor. Adam Müslümanların en zayıf noktasını yakalamış. NAMAZ.

Zira hiç kimse namaz kılan kişinin amellerini sorgulayamaz!!! Zalim, hain, işbirlikçi, fasık, zani, hırsız, eşcinsel, mafya, gasıp ve katil olabilir. Bunların her birine Bel’amlar tarafından uydurulacak bir mazeret(fetva) bulunabilir.

Yaygın ve yanlış kanaat şudur. “Batı bize yani Müslümanlara düşmandır”. Hayır! Tam olarak öyle değil! İyi incelendiğinde bu gün egemen batı medeniyetinin İslam’a değil insanlığa düşman olduğu rahatlıkla tespit edilebilir. Bu savaş, bozulmamış fıtrata açılmış bir savaştır. Savaşın bir tarafı dindar diğer tarafı dinsiz değil, aksine her iki tarafı da dindardır. Bir tarafta Allah’ın cc inzal buyurduğu din: “Tevrat, Zebur, İncil, sahifeler ve Kur’an, diğer tarafta bunların tümünü tevil yoluyla aslından saptıranlar”. Merhum Ali Şeriati’nin “dine karşı din” kitabında veciz bir şekilde açıkladığı gibi Hz. İsa (as)’ın karşısında din adamları Ferisiler vardır. (“Yeni Ahit'e göre Ferisiler, Zekeriya oğlu Yahya ve Meryem oğlu İsa ile çatışma hâlindeydiler. Bâzı araştırmacılar tarafından Hristiyanlığın ikinci kurucusu[2][3] olarak kabûl edilen Tarsuslu Pavlus da bir Ferisi Yahudisi idi”Vikipedi.)
(Emin Güneş - Hürseda Haber)