Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Ektiğini biçmek

İngiltere’nin Manchester kentinde Amerikalı bir şarkıcının konserinde patlayan bomba yirmi iki kişinin canını aldı. Çok geçmeden DAEŞ üstlendi. Libya’dan İngiltere’ye göçmüş bir ailenin yirmi iki yaşındaki oğluydu fail. Şimdi babası ve abisi de gözaltında. İngiltere iki açıdan ektiğini biçiyor demek gerekir. Evet masum insanların öldürülmesi, güvenlik içinde bulunduklarına inandıkları bir yerde vücutlarının paramparça edilmesi vahşet. Ama bu vahşet neden oluyor, asıl bunun üzerinde konuşmamız gerekiyor. Evet İngiltere yaptıklarının sonucunu birer birer yaşıyor. Yaptıklarını tecrübe ediyor. Bu sefer fail değil, mef’ul, yapan değil yapılan. Hemen bazılarımız ileriye atlayıp ama İngiltere hâlâ yapmaya devam ediyor demesin, olabilir, ama konumuz şu anda o değil, en azından benim dikkat çekmek istediğim şu anda olanların farklı bir açısı. İngiltere’nin şimdilerde biçiyor olduğu “ekin” geçmişe ait bir ekin. Ekiyorsun. Hasada bırakıyorsun. Sonra biçiyorsun. Biçmek için ekmek gerekiyor. Biçmek için beklemek gerekiyor. Zaman gerekiyor. Biçmek için ekin gerekiyor.

Dünya dediğimiz şu gezegenin üstünde yaşayan canlılar çok geniş bir kesimini önemli bir zaman dilimi süresince istismar edebilmiş bir medeniyetten söz ediyoruz, İngiltere’den bahsettiğimiz zaman. Kendi ifadeleriyle “onlara” insan olmayı öğretmek adına zincire vurabilen, her türlü kötülüğü reva görebilen bir zihniyetten söz ediyoruz. Bu istismar yıllar, onyıllar, çeyrek ve yarım asırlar ve asırlar geçecek de ne olacaktı…yok mu olacaktı(!)? Zaman içerisinde artarak oluşan baskı bir yerden patlamayacaktı da ne olacaktı? Ama tabii ki bunun bu kadar basit bir anlatıma dayanmadığını hepimiz biliyoruz. Bir de şunu biliyoruz; mevzubahis sömürgeciliğin içinde bulunduğumuz zaman dilimine yansıması bu çağın nev’i şahsına münhasır özelliklerinde hayat bulmuştur. Bir başka deyişle, sömürge deyince ille de görünür bir emperyal güçten söz etmek zorunda değiliz. Çağın emperyalizmi iki yüz sene öncekine benzemez. Ama ruhunda aynı şeyi temsil eder ve aynı yere “hizmet” eder. Normatif olana “paralel”dir. Normatif olan fıtri olandır. Hakkın hakim olmasıdır. Emperyal olan ise hak ile asla kesişmeyecek ama onu sinsice yakından takip edecek, eşzamanlı bir süreçte ilerler.

Manchester’da aralarında çocukların da olduğu bir katliam yaşanırken bunu 11 Eylül 2001 ABD saldırılarından bağımsız düşünmek mümkün değildir. Saldırılar sonrası İngiltere’nin tavrını hatırlayınız… George Bush ruh ikizini arayarak İslam’a karşı açtığı savaşta, Tony Blair’de karar kıldığında aklıselim sahibi İngilizler sokaklara dökülmüştü, olmaz öyle şey diye. Ama Başbakan Blair umursamamış, ülkesini savaşa sürüklemişti. 28 Şubat’ın Mesut Yılmaz’ı misali, siyasi hayatının da bu sırada sonunu getirmişti. Tâ o günlerde ektiğini biçiyor şimdi İngiltere. İnsanlık için ne acı. Ölen insancıklar, çocuklar için, aileleri için ne acı. Şiddete karşı şiddetle cevap verip, şiddeti daha fazla şiddetle bastırmaya kalkınca, bir de şiddete-şiddet sarmalının en başına, en başlangıcına, ilk ne’şet bulduğu noktaya dönülse, suçlu ararken, Manchester’daki caninin de içinde bir İngiliz olduğunu görürsünüz. Sömürgeci kendisini sömürmüş olmaktan başka bir şey yapmamış oluyor aslında…

yeniakit

Bu yazı toplam 746 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar