Dilipak: Ne Günlere Kaldık. Sapla Saman Karıştı. Kim Kimdir Belli Değil

Dilipak: Ne Günlere Kaldık. Sapla Saman Karıştı. Kim Kimdir Belli Değil

Yeni akit yazarı Abdurrahman Dilipak bugün yazdığı yazıda gündeme dair önemli tespitlerde bulundu

Ne günlere kaldık. Sapla saman karıştı. Kim kimdir belli değil.

Alacakaranlıkta bir kör dövüşüdür yaşanan.

Murat Alan yazmıştı geçen gün sosyal medyada “Hey yavrum hey.. 11 yıldır Suriye’deki trajediye ses etmeyen Batı, Putin’i bir haftada yargılamaya karar verdi” diye.

Bu oyunda iyi yok. Herkes suçlu. Aralarındaki kavga “kayıkçı kavgası” da değil. Hem birlikte hareket ediyorlar, hem aynı siyaseti savunuyorlar, hem de kendi aralarında ölümüne bir çıkar çatışması var.

Bunlar mı dünyaya barış getirecek.

Bunlar mı adalet sağlayacak, bunlar mı hakların ve halkların güvenliği için çalışacak.


Bunların “İnsan Hakları”, “Çevre”, “Sağlık” ve “İklim” yalanlarına hâlâ inanıyorsanız, onlara kızmadan önce size acımak gerek. Sizin korkaklığınız kadar büyüktür onların cesareti, sizin çalınan paralarınız kadardır onların zenginliği, sizi uykularınızın derinliği kadar büyüktür onların uyanıklığı.

Hani derler ya, biri beni aldatırsa Allah aldatanın belası versin. Aynı kişi beni ikinci kez aldatıyorsa, Allah onun belasını versin ve zaten benim de belamı vermiş oluyor. O kişi beni 3. kez aldatırsa, Allah’ım benim belamı verecektir. O zaten belası bulmuştur da, onun hesabı öbür dünyaya kalmıştır.

Onların servet ve güçlerinin, itibarlarının büyüklüğü, bizim cahilliğimi, korkaklığımız ve yalakalıklarımız kadar büyüktür. Onlar çıplaktır, ta ki, biz onların bedenlerinde olmayan kaftanlarına övgüler dizmekten vazgeçene kadar.

Seçim sandığı Zat-ı Sungur’un illüzyon sandığı gibidir.. Medya zaten seçimden önce seçmenin kafasını bir iyi tıraş eder. Kralı seçeceksiniz. Krala karşı kullanılan oylar geçersizdir

Tek parti döneminin tek parti rejiminde, açık oy gizli tasnif sistemi boşuna mı icat edildi. Tek adamın tek partisi var. Adayları tek adam belirler. Sadece parti üyeleri oy kullanabilir. Sandık kurulu tek parti temsilcilerinden oluşur. İmalat hatası birkaç kişi kontrol dışı tepeye çıkmışsa, onun da emdiği sütü burnundan getirirler.

Bugünkü siyasetin “derin gerçeği” budur..

Şu pandemi pandomisini yeni yaşadık. Birileri hâlâ o derin uykusundan uyanmadı. Ukrayna’da bir şovmen “artist”i getirdiler. Adam oynuyor.

Putin göz göre göre mayınlı sahaya çekildi. Burada asıl büyük oyuncu Amerika. 2. planda NATO, yani diğer Avrupa ülkeleri var. Asıl hedef Çin ve Hindistan. İkisi de kurban. Rusya’yı bu oyundan uzak tutarak teslim almak gerekiyor. Adamlar Rusya’yı gösterip, Girit’ten Baltık denizine kadar fiilen işgal ettiler. Ukrayna oltaya takılan yem. Asıl hedef Karadeniz, hatta Gürcistan, Ermenistan üzerinden batının sınırlarını Transkafkaslara kadar uzatmak. ABD, iki yıla yakındır o bölgede. Adım adım bu günlere hazırlık yaptılar.

Ukrayna’yı gözümüze çok yaklaştırırsak, Karadeniz’i de Japon denizini de görmeyiz.

Ege’den Adriyatik’e, oradan Baltıklara kadar 3 deniz kontrol altına alındı, kimse bu konuda bir şey söylemiyor, yapmıyor. F

Türkiye bir NATO üyesi ama Türkiye ile ilişkiler ortada. Yarın asker gerektiğinde yine kapımızı çalacaklardır. Ya da boğazları, topraklarımızı kullanmak gerektiğinde de Türkiye’yi hatırlayacaklardır.

Sahi Ukrayna’yı, Gürcistan’ı, Finlandiya’yı, Ermenistan’ı AB’ye almak isteyen, hatta Kıbrıs Rum Kesimi’ni bile üye yapan AB, yarım asırdır niçin Türkiye’yi kapıda bekletiyor.

Geçen gün başörtülü kızlar meyhane benzeri bir restauranta girmek istemiş, o mekânın sahibi de kızları almamış. Sosyal medyada birileri bunu tartışıyor.

O zaman alın size yeni bir tartışma daha, ya hu batılılar, bizi 50 yıldır kapıda bekletiyorlar, kimsenin sesi çıkmıyor. Orası domuz ağılı ise Turhan’ın çizgilerindeki gibi, biz kuzu isek, domuz sürüsünde bizi istemiyorlarsa, bizim orada ne işimiz var. Ne zamana kadar bekleyeceğiz, ne bekliyoruz.

Ah.. Ah..

Sahi batının göçmen hassasiyetine ne oldu. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Yemen’de, Afganistan’da milyonlarca insan ölürken öldürülürken bu batılı ülkeler, batı medyası, insan hakları örgütleri neredeydi, ne yapıyorlardı, niye sesleri çıkmıyordu.

Baksalar da görmezler zaten.

Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.

Sürekli “Biz ıslah edicileriz” diyorlar. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridirler.

Bu süreçte batının demokrasisi çöktü. İnsan hakları yalanı da. Bunlar makyaj malzemesi imiş. Bunu bir kez daha gördük. İşin tek olumlu yanı, batıdaki akıl ve vicdan sahibi insanlar da uyanmaya başladılar.

Temel zihniyet değişmedikçe, varsayalım eski günlere döndük. Bunlar yine dünya liderliği konusunda kendi aralarında yine savaşacaklar ve birbirlerinin gözünün yaşına bakmayacaklar.

Aralarında kavga liderlik, yöntem ve nihai hedef. Kapitalizm, Komünizm, Faşizm uğruna milyonlarca insanı öldürdüler. Sonra Demokrasi ve Liberalizm uğruna bir soğuk savaş dönemi, şimdi sıra geldi Globalizme. Daha önce de Haçlı zihniyeti ile bu coğrafyayı kan gölüne çevirmişlerdi.

Bu işin doğusu batısı yok. Hunlar, Çinliler, Hindliler, Romalılar, Bizans, Rusya, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, İspanyollar az mı kan döktüler.

Olan insanlığa oluyor. Bu cinayet yine insanlar eliyle işleniyor. İşin aslı; insan insanlıktan uzaklaşınca hayvandan aşağı bir mahlûka dönüşüyor, hem de şeytanı kıskandıracak kadar.

Medyanın her dediğine inanmayın, politikacı ya da akademisyen kılıklı birilerinin de. Onların bazılarının görevi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak değil, perdelemek de olabilir.

Onlar bu kirli oyunun birer piyonu olabilir.

Artırılmış sanal gerçekleri, gerçekmiş gibi sunabilirler.

Bunlar kahramanları hain, hainleri kahraman olarak da sunan politik cambazlar da olabilir.

Aman dikkat.

Aklımızı kiraya vermeyelim ve fasıklar bir haber getirdiklerinde incelemeden hemen kanmayalım.

Savaş dönemlerinde, bugünkü şartlarda, savaşan tarafların açıklamalarına itibar etmeyelim. Olayları yakın takibe alıp, gelişmeleri hafızanızda tutarsanız, açıklamaların çoğunun gerçek dışı olacağını görürsünüz.

Göz göre göre Ukrayna, Suriye’ye çevriliyor. Birçok ülkeden savaşçılar getiriliyor, gönderiliyor Ukrayna’ya. Halk silahlandırılmış, kim kimdir belli değil.

Birileri sürdürülebilir bir krize oynuyor. Kriz olsun ki, birileri orada kalıcı olabilsinler. Ukrayna’da yaşanan/denenen süreç yarın başka ülkeler için de model oluşturabilir.

Pandemi sürecinde yığınlar yalanlara inanmaya hazır hale getirildi. Ukrayna halkı da buna dahil. Birileri Ukrayna halkının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor. Ukrayna’nın dost gözüken birçok “dahili ve harici düşmanları” var, gerçekte ise şovmen politikacıların elinde oyuncak olan yalnız bir ülke.

Ukrayna savaşının ilk sonucu soğuk savaş yeniden başladı.

Yarın Berlin’de yıkılan duvarlar Ukrayna’da yeniden örülebilir. Ukrayna’nın başına gelen Kırım’ın, Gürcistan’ın, Ermenistan’ın da başına gelecektir. Karadeniz’de güvenlik riskine hazır olmamız gerek.

Montreux, Kanal projesi bu açıdan yeniden ele alınabilir ve Küba Domuzlar Körfez krizine benzer bir krize dönüşebilir bu süreç. Ukrayna’nın sürekli Ruslara verdirilen zayiat konusunda SİHA’lardan bahsederek Türkiye’ye atıfta bulunulması boşuna değil.

Dostça niyetler beslediklerini söylemek de kolay değil.

Dün Breslau ve Goeben, bugün SİHA’lar.

Yine Rusya’ya karşı, bu kez Rusya’nın müttefiği İngiltere ve Fransa değil. Daha doğrusu tek bir Rusya, tek bir ABD, tek bir Avrupa yok.

Kim kimdir bu süreçte belli olacak.

Benden söylemesi.

Selam ve dua ile.