Dilipak: Laiklerle Muhafazakârların Kader Tartışmasında Dindarlar Sağdan-Soldan Yumruk Yiyor
"Kader diye tanımladığınız şey, o şeyin gerçekleşmesinde sorumluluğu olanların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz"
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 41 işçinin yaşamını yitirdiği Bartın Amasra'da maden ocağının önünde yaptığı açıklamanın ardından başlayan “kader” tartışmasına hükümete yakınlığıyla bilinen Abdurrahman Dilipak da katıldı; “Laiklerle muhafazakârların kader tartışması arasında dindarlar sağdan-soldan yumruk yiyor. Kader diye tanımladığınız şey, o şeyin gerçekleşmesinde sorumluluğu olanların sorumluluğunu kaldırmaz” düşüncesini dile getirdi.
Yeni Akit’ten ayrılmasının ardından Habervakti’nde köşe yazmaya başlayan Abdurrahman Dilipak, siyaset ve medyanın bu gidişle, insanları dinden-imandan edeceğini belirterek “Bir de kalkıp sormuyorlar mı ‘bu gençler neden Deist oluyorlar?' diye. Ateist olmadıklarına şükredin. Din mi bıraktılar ki! Ciddi anlamda sorgulayın, imani açıdan değerlendirin toplumun kahir ekseriyeti, kadere, rızka ve ecele ‘İnandık’ diyor ama inanmıyor” görüşünü dile getirdi.
Dindar bir belediye başkanın “Obezite kaderiniz olmasın!” dediğini aktaran Dilipak, “Şimdi buna itiraz edince ne anlaşılacak; ‘Obezite kaderiniz olsun’ demiş mi oluyoruz? Peki Kader ne? Bu ‘kaderinizi değiştirmek’ten söz eden siyaset bezirganları ne demiş oluyor. Laiklerle muhafazakarların kader tartışması arasında dindarlar sağdan-soldan yumruk yiyor. Bir şey hayır da olsa, şer de olsa, gerçekleşmişse, o Kadir-i Mutlak/mutlak irade sahibi ve bir olan Allah’ın yaratıcı iradesine bağlı bir hükmü ve tasarrufudur. Unutmamak gerekir ki, Şeytan da Allah’ın iradesi içindedir. Bizim sorumluluğumuz Allah’ın rızası ile ilgilidir. Allah’ın rızası da iradesi içindedir. Hırsızın çaldığı mal, sarhoşun içtiği şarap da, katilin öldürdüğü adamın başına gelen de bu kaderin bir parçasıdır, her doğru ve güzel iş de kaderin bir parçasıdır. Kader diye tanımladığınız şey, o şeyin gerçekleşmesinde sorumluluğu olanların sorumluluğunu kaldırmaz. O şeyi meşru kılmaz. Ölen kişinin evet ‘Ecel’i gelmiş ölmüştür ama o cinayetin vesilesi olan kişi taksir ya da teammüdü ölçüsünde sorumlu olacaktır.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın