"Babam Mehmet Akif"le mektuplaşırdı"

"Babam Mehmet Akif"le mektuplaşırdı"

Muhammed İkbal'in oğlu Dr. Cavid İkbal Vakit gazetesine konuştu.

Dr. Cavid İkbal; "Pakistan devletinin fikrî altyapısını babam Muhammed İkbal oluşturdu. Pakistan kurulmadan önce babamı maalesef kaybettik, fakat herkes fikrî temellerini babamın attığını bilir. Diğerleri onun açtığı yoldan yürüdüler. Bu durum bize elbette ki onur veriyor" dedi.

Doğu'nun hüzünlü şairi Muhammed İkbal'in şehri olan Lahor'dayım. Tam bir Doğu şehri Lahor. Önce Muhammed İkbal Müzesi'ni ve sonra Muhammed İkbal'in kütüphanesini ziyaret ediyoruz. Şehrin merkezî bir noktasındaki müze biraz da Selçuklu mimarisini andırıyor. İkbal'in oğlu Dr. Cavid İkbal ile önce telefonla görüşüyorum. Biraz çekiniyorum çünkü Pakistan'da olduğumuz süre içerisinde birçok görüşme ve program "Doğu'ya özgü" bahanelerle iptal edilmişti. Fakat o; "Ta Türkiye'den gelmişsin, sana randevu vermezsek bu ayıptan nasıl kurtuluruz" dedi. Bizi akşam saatlerine doğru beklediğini belirtti. Evinin girişinde bizi Mevlana'nın heykelleri karşılıyor. Muhteşem evinin duvarları Mevlana'nın resimleri ve dönen Mevlevilerin resimleri ile dolu. İkbal'in oğlu gördüğüm kadarı ile Pakistan'ın laik kesimlerine daha yakın. Ülkedeki İslami hareketleri, söyleşi öncesindeki sohbetimizde çok keskin bir şekilde eleştiriyor. Sütlü çay ve sarmusa ikramından sonra söyleşiye başlıyoruz.

PAKİSTAN'IN ASLİ KURUCUSU MUHAMMED İKBAL'DİR

-Öncelikle Muhammed İkbal'in oğlunu tanımak isteriz Cavid Bey...

- Memnuniyetle. Ben 12 yaşındayken babam vefat etti. İyi bir eğitim aldım. Annem vefat etmişti, Alman bir kadın bize baktı. Biz babamdan kalan teliflerle ayakta kaldık. Politik Felsefe okudum, hukukçuyum. Uzun yıllar hâkimlik yaptım. 7 adet yayınlanmış kitabım var.

-Hangi alanlara eğilim gösterdiniz?

- Babamın biyografisini ve onun hakkında yaptığım konuşmaları kitaplaştırdım. Kendi hatıralarımı ve yazdığım senaryoları da kitaplaştırdım. TV'ler için epey senaryo yazdım.

-Babanız Doğu'nun en büyük şairlerinden... Siz şiirle ilgilenmediniz mi?

- Ben şiirden anlamam. (Burada gülüyor)

-Babanız bizce ve tarih önünde Pakistan'ın asıl kurucusu olarak biliniyor. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Elbette, o Pakistan'ın asıl kurucusu olarak tanımlanabilir. Pakistan devletinin fikrî altyapısını babam Muhammed İkbal oluşturdu. Evet, Muhammed Ali Cinnah devleti resmi olarak kurdu, fakat o fikrî yapı oluşmadan devletleşme olmazdı. Pakistan kurulmadan önce babamı maalesef kaybettik, fakat herkes fikrî temellerini babamın attığını bilir. Diğerleri onun açtığı yoldan yürüdüler. Bu durum bize elbette ki onur veriyor.

-Siz babanızın izinden yürüdüğünüzü düşünüyor musunuz?

- Alanlarımız farklı. Babam 60 yaşında vefat etti, ben 80'imi aştım. Her yerde babamı anlatıyorum. Umarım faydalı olabilirim.

BABAM MEHMET AKİF İLE GÖRÜŞÜR, ŞİİRLERİNİ BİRBİRLERİNE GÖNDERİRLERDİ

-Babanız bizim Milli Mücadele savaşımızın ve Milli Marşımızın şairi olan Mehmet Akif Ersoy ile de görüşüyordu. Siz buna şahit oldunuz mu?

- Ben küçüktüm fakat babam Mehmet Akif'i ve Yunus Emre'yi iyi bilirmiş. Mehmet Akif ile görüşüyorlardı. Haberleşirlerdi. Birbirlerine şiirlerini gönderirlerdi.

-Peki, bir Müslüman olarak Muhammed İkbal'i nasıl yorumlayabilirsiniz?

- İyi bir Müslüman'dı fakat İslam fıkhına pek hakim değildi. Sonuçta o bir İslam âlimi değildi. Amellerinde her Müslüman gibi sıkıntılar yaşadığını tahmin ediyorum. Sabah namazlarına kalktığını ve Kur'an-ı Kerim okuduğunu biliyorum.

-Türkiye'ye zaman zaman geliyorsunuz sanırım.

- Evet. Osmanlı yıkıldıktan sonra seküler Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Türkleri ve Türkiye'yi çok seviyorum. Mevlana hayranıyım. Evimin bahçesinde de Mevlana büstü yaptırdım. Odalarım onu simgeleyen resimlerle doludur. Türkiye'de dostlarım var, bazen geliyorum.

TÜRKİYE'DEKİ BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜNE YAKINDAN ŞAHİT OLDUM

-Bu gelişlerinizde ilginç olaylarla karşılaştınız mı?

- Evet. Atatürk ile İkbal arasındaki bağı anlatmak için Türkiye'ye gitmiştim. Bir üniversitede konferansa davet edilmiştim. Kapıda bir grup başörtülü öğrenci gördüm. 'Neden bekliyorsunuz?' dedim. 'Sizi dinlemek istiyoruz. Muhammed İkbal'in oğlunu görmek istiyoruz fakat başımızdaki örtülerimiz nedeniyle bizi içeri almıyorlar' dediler. Ben de onları içeri aldıracağıma söz verdim. Konferans başladı ve ben ilk olarak; 'O kızları içeri almanız lazım' dedim. Alamayacaklarını söyleyince; 'Onları almazsanız ben burada konuşmam' dedim. Çok ısrar ettiler, asla taviz vermedim ve o kızları içeri almak zorunda kaldılar. Sonra çıkışta Cumhuriyet gazetesinden geldiğini söyleyen bir muhabir bana bunun nedenini sordu. Ben de ona gereken cevabı verdim.

-Türkiye'yi bu zulme rağmen nasıl yorumluyorsunuz?

- Türkiye'ye her gittiğimde iyi şeyler görüyorum. 1960'lı yıllarda Celal Bayar döneminde de Türkiye'ye gitmiştim. Mevlana kutlamalarına zaman zaman katılıyorum.

-Türkiye'yi gördünüz, biliyorsunuz. Pakistan ile kıyaslama yapabilir misiniz?

- Evet, modern olun fakat asla seküler olmayın. Bu sizin gücünüzü harcıyor. Pakistan ise çok karışık. Çok farklı İslam anlayışları var. Büyük tahammülsüzlükler ve kavgalar da var.

-Peki, ABD-Pakistan ilişkilerini nasıl yorumluyorsunuz?

- Ruslar Afganistan'a girdikleri zaman aslında Pakistan'ı da işgal etmek istiyorlardı. Pakistan, Afgan cihadına destek vererek kendisini de kurtardı. Biz o dönemde ABD'ye yardım ettik, onlar da bize yardım ettiler. Şimdi kendi ektiğimizi biçiyoruz.

M. MUSTAFA UZUN - VAKİT