Abdurrahman Dilipak : Gökten Başımıza Taş da Yağacak Uydu da

Abdurrahman Dilipak : Gökten Başımıza Taş da Yağacak Uydu da

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dillipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dillipak : Gökten Başımıza Taş da Yağacak Uydu da

HABERVAKTİ.COM

Siyasi gündem adaylar ve seçim beyannamesine kilitlenmiş durumda. AK Parti bazı adaylar üzerinden toplumdaki tepkiyi durdurma çabasında ama zor. Listede değişikliklerle bu öfkeyi durduramazsınız. Onu baştan düşünmeliydiniz. Ama böyle de gidemezsiniz. Yanlışın neresinden dönerseniz orası kârdır. Çürük elmalar, çevresindekilere de zarar verecek, bunu bilesiniz ve bunların sayısı da az değil. Ülke genelinde tanınanlar var, bölgede tanınanlar var, il bazında tanınanlar var.. Bu durumu siz istediniz. Halkla inatlaşılmaz.

Seçim beyannameleri berbat, çoğu meta ile ilgili ve halkın suali mukadderlerine cevap olmaktan uzak. Program okunmak için değil, bakılmak için yazılmış sanki. “Ne ararsan bulunur derde devadan gayri” sanki. Reklam ajansı, toplantı organizasyonu, kamuoyu şirketlerinden alınan verilerle masa başında ve media üzerinden bir seçim kampanyası yürütülmeye çalışılıyor. Sonuçta elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil. Yazık!
Bu arada mRNA sonu kalpten ölümler patladı, kanser hastalığı da, kısırlık ve sakat doğum riski de çok yüksek, ama hala programa CoVID sürecindeki çabalarını referans olarak yazan bir akıl yönetince süreci bütün bu olanlar normal tabi. Ve son bir flaş haber: CoVID konusunda aranan yarasa da bulunamadı. Aldatıldınız ey insanlık, “hapı yuttunuz” geçmiş olur mu bilmem.
Şimdi sıkı durun, size yakın gelecekle ilgili bazı şeyler anlatacağım:
İnkar, isyan, tuğyana devam edene gökten taş da yağacak, uydu da! Siz devam edin Starlink’lerle uzayın işgaline. O da yetmez Uzaya istasyonda kurun, oradan ay, Merih, Mars'a asansör kurun. Yolculuğa hazırlanan. Göklerin kapısını açacaksınız değil mi? Van Allen kuşağını aşacaksınız. Orada ne var merak ediyorsunuz. Bir yandan uzaylılardan korkuyorsunuz, öte yandan siz kendinizin uzaylı olduğunuzu unutuyorsunuz herhalde. Dünya da Güneşin bir uydusu değil mi? Siz bir yandan, “ıslah edici olduklarını söyleyen bozguncuların” “sıfır atık” yalanları ile oyalanırken, dünyayı necaset olarak, hades olarak, ahlak olarak kirletmeye devam edin. Radyasyon kirliliğinden neden söz etmiyorsunuz? Midemiz çöplük mü? Bizim karaciğerimiz çöplük mü? Damarlarımız ırmaklardan daha kirli, kalbimiz, böbreklerimiz de öyle. Aklımız da öyle. Her yer çöp. CoVİDle damarlarımıza sızalı çok olmadı. Şimdi de NanoChip’ler takmak istiyorsunuz çocuklarımızın kafasına. Hayvanlar bitti, sıra bizde değil mi. Lanet olsun, Allah belanızı versin, iki cihanda da iki yakanız bir araya gelmesin sizin, yeryüzü Şeytanlarının. Şeytan'ın ins dostlarının, ajanlarının.
Mülk suresi 5. Ayette uzayı işgal etmeye çalışan İns ve Cin’nin, Şeytanlarının taşlanacakları haberi verilir. Onlar cehenneme atıldıklarında onun kaynarken çıkardığı korkunç uğultuyu işitecekler. Korkarım bu hezeyanlar karşısında cehennem ateşi harlandırılmaktadır. Yakında o sesi duyarsınız! Devam eden ayette şöyle denir: ''Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, ‘Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?’ diye sorarlar.” “Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz’ demiştik.” “Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!” diye de ilâve ederler.” İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” Direnenlere gelince “Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.”
Siz misiniz Allah’ın kullarına karşı İlahlık ve Rab’lik taslayan, ahireti inkar eden, Allah’ın mülkünde akılsızlığınız ve yalan-yanlış ilminizle hükümranlık taslayanlar. Taşlanacaksınız. Sizdiniz değil mi, insanlara Chip takmak isteyenler. Şeytan'a uyup Fahşa’ya sapanlar, tadın şimdi azabı. Maide 4’de ne deniyordu: “Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.”
Evet o uydularınızı taşlayan meteor parçacıkları, ebabil kuşlarının Fil ordusuna attığı taşlara benzer. Onlar ve onların vurduğu uydular başınıza yağar. Gökten cehennem uğultusunu duyar insanlar. Işık dalgaları, frekanslarla gökte ne varsa sarsılır, titrer Allah’ın gazabından. İnkarcıların yaptıkları korunaklı yapılar yerle bir olur. Gizlenecek, kaçacak yer de bulamazlar ve o gün yakındır.
Tarık ve Şira’nın ayak seslerini duyuyor musunuz. Karanlığı delip gelen, kalp atışı gibi elektromanyetik dalgalar yayarak gelen Tarık’ı ne bileceğiz. Gelince göreceksiniz. Tarık’ın da, Şira’nın da Rabb'i Allah’tır. Başını kaldır göğe bak, bir boşluk, çatlak, düzensizlik göremeyeceksin. “Göklerden gelen bir ses, sana ne diyor dinle!”
Keşke birileri o gün gelmeden iman etse, cahillikten, zulümden, fısktan vazgeçseler. Gökten yağan gazab başladıktan sonra vay onların haline, onlara yardım edenlerin, onların zulmü karşısında sessiz kalanların haline. Gök ağlar halinize, cehennem yere iner. Hani onlar size “yeryüzünde bir cennet ve ölümsüz bir hayat“ vadediyorlardı. Ölüm meleği onları nereye saklanırlarsa saklansınlar bulur getirir. Onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşmaktalar aslında. O birilerinin gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar, kalpleri var hissetmezler.
Daha neler görecek bu gözler, volkanlar, şimşekler, depremler, yangınlar, kıtlık, kuraklık, göçler, savaşlar, terör. Elektirikli hiçbir şeyin çalışmaz olduğunu düşünün. Karanlık ve yine karanlık. Yüksek binalardan kaçıp yer altına evler kızıp yerin altına saklanan insanlar. “Yerin altı, yerin üstünden daha hayırlıdır” çünkü Hercümerc olacak o gün herşey.. Ve artık pişmanlığın fayda vermediği günler başlayacak, “Günlerin sonu” geldiği zaman..
“İstersen sulh-u salah, hazır ol Şeytanlarla savaşa!” Şimdi tevbe zamanıdır. Dünyanın kirlerinden, hertürlü masiyet’ten, haramlardan, yüklerden arınma zamanıdır. Haram olarak elde ner varsa, onlar kendi cehenneminizin yakıt parası olacak. İnsan yapıp yapmadıkları, söyleyip söylemedikleri ile ya kendi cennetlerinde tuğla taşırlar, ya da kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşırlar. Şimdi halinizi gözden geçirin, dostlarınızı da, ki, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden helak olmayalım. Tarık ve Şira, Hades ve necasetle kirlettiğimiz dünyayı suyla ve ateşle yakarak ve yıkayarak temizlemeye geliyor... Bu gelişin ayak seslerini duyuyor musunuz?
Asıl büyük seçim bu! Seçimimiz yapalım. Söz ve işleri ile Hak-batıl ayırımında tekil örnekler üzerinden, batıl tarafta olan Anne-babanız, çocuklarınız, lideriniz, örgütünüz, Şeyhiniz, kavminizden birileri de olsa Hak’dan yana olabilecek misiniz, bir kavme olan düşmanlığınız bile, sizi onlar hakkında adaletsiz yapmaktan sakındırabilecek mi? Sakın ha sakın, din ve devlet büyüklerinizi, kanaat önderlerinizi İlah ve Rab edinmeyin, taşlanırsınız.
İman edenler dünyanın sonunu, o dehşetli günü görmeyecekler. Ya Rab bize Hakk'ı Hak, batılı batıl göster, Hak da toplanmamızı sağla. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Biz zalimlerden, cahillerden olduk. Bizi bağışla. Sabır yağdır üstümüze. Bize güç ver ve bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. (Amin) ve selamün alel mürselin, velhamdülillahi Rabbül alemiyn.

Selam ve dua ile.