Abdurrahman Dilipak: Ne Zaman Akıllanacağız?

Abdurrahman Dilipak: Ne Zaman Akıllanacağız?

Habervakti.com yazarı Abduurahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Ne Zaman Akıllanacağız? /HABERVAKTİ.COM

Gözü olup görmemek, kulağı olup duymamak, kalpleri olup hissetmemek.

Çağımızın en büyük hastalığı bu olsa gerek. Acımasız bir topluluk olduk. Aynı ülkenin çocuklarını birbirine düşman yapan bir fitne içimizi çürütüyor. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamak umudunu giderek kaybediyor insanlık.. Siyasal rejimler, ideolojiler ve inançlar, “barışı” ıskalayıp, giderek ölüm makinelerine dönüştürüyor insanları. “Tanrıyı kıyamete zorlamak”, “Kıyamet savaşını çıkarmaya” adamış dini akımlar var bugün dünyamızda. Barbarlararası bir savaştan değil “Dinlerarası, Medeniyetlerarası bir çatışma”dan söz ediyoruz. Nükleer savaştan, Siber savaştan söz ediyoruz. Medeniye bir çağa değil vahşi bir çağa giriyoruz. Modern entellektüellerin bilgi çağı, birbirini yok etmek üzere kurgulanmış ultra modern bir savaş olacak bu gidişle..

Yeni bir “Soğuk savaş” başladı bile. Bu seçimde iktidar-muhalefet savaşında bu yeni savaşın serpintilerini yaşadık. Taraflar birbirlerine karşı duydukları öfkenin binde birini uluslararası sisteme karşı gösterdiler mi? Geni ile oynanmış gıdalar, sahte kanaat önderleri ve artırılmış sanal gerçeklikle beynimiz, kalbimiz, midemiz işgal edildi, itiraz eden oldu mu! Damarlarımıza sızdılar nano ajanları, gökyüzünü işgal ettiler StarLinklerle, şimdi NeuraLink Chiplerini kafamıza takmak istiyorlar, kasaplık koyunlar gibi mezbaha önünde sıra olduk bekliyoruz.


Kişilik bilgilerinizin güvenliği için yasalar çıkartılıyordu, uluslararası anlaşmalar yapılıyorlar, FireWall’lar kuruluyordu hani. Meğer biz bunlarla uğraşırken arka kapıdan bütün verilerimiz çalınıyormuş. Siz MicroChiplerle Endüstri 4’e geçeceğinizi zannederken, yeni teknolojik ürettiğinizi zannederken, insansız araçlar yapıyoruz diye övünürken, meğer onlar NanoChiplerle çalışan Quantum bilgisayarlarla onların kontrolünü kendi yapay zekasına bağlıyormuş.

Aldatıldık ey halkım! Aldatıldık ey insanlık! Bize açılan yoldan ilerledikçe, aslında kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz. Artırılmış bir sanal gerçeklik dünyasında Deccal’i Mesih diye gösterebilme imkanına sahip bu çete artık.


Yaşadığımız zaman Fitne zamanıdır. Dünyanın gelecek 100 yılını değil önünüze bakın. Şimdi Mehmet Akif’in “Vaiz kürsüsünde”ki mısralarını anlayabilirseniz bir okuyun. O satıraralarında “Müdafa-i Hukuk”un ve “Kuvva-i Milliye”nin ruhunu yakalayacaksınız. Ankara’da 1. Meclis açılırkenki ruh o ruhtur. O imanla başlayan işin akıbeti, beni İsrail’in Denizi geçişine, Sina’da Samiri fitnesinin peşinden yoldan çıkışa ve sonrası Tih çölünde gömülen hayallere benzer. Bu örneklerden ne az ders alıyoruz. Onların başına gelenler, bizlerin de başına geliyor. “Üstün kılınanlar”, bir süre sonra lanetlenebiliyorlar. Hz. Peygamberi öldürmeye gelen kişi, çıktığı yoldan Hz. Ömer olarak dönebiliyor. Nefsimize taht kurup oturan şeytanı artık kovsak! Bakın Şeytan Siber orduları ile ansızın havadan, karadan, denizden saldırdığında ne yapaksınız? Akıllı evlerinizi, akıllı şehirlerinizin, akıllı otomobillerinizin içinde gizli Avatarları görmüyorsunuz bile. Humonoid askerlerin işgal yollarını döşüyoruz 5G’lerle. Gökte Starlink’ler ve yerde 5G’ler, tek TIKlık canınız var. Laser ve RP filmleri, çizgi filmler ya da siber dizilerin sanal dünyasının illüzyonu değil bir gerçek. Evinizdeki, işyerinizdeki WiFi’ler, akıllı telefonlarınız bir Avatar askerin RF makineli tüfeğine dönüşebilir.


Mekke’den misal verip, erdemliler ittifakından, Farkı inanlar arasında Adalet, barış, hürriyet temelli Medine sözleşmesinden ve Kudüs temelli Hz. Ömer’in zimmet altına, emanete alınan haklar beyannamesi, Ah-i evran geleneğinin evrensel kardeşlik hukukundan bahsediyorum. Bunun için önce yaşamanız ve kendi aklımız ve irademize sahip olmanız gerekiyor. Salim akıl olmadan olmaz. Sahi seçimlerde size bunlardan bahseden oldu mu hiç? Bir kaç kişiden biri Uzeyfe’ydi, İstanbul Anadolu yakasında 5.6 milyon kişi yaşıyor. Uzeyfe’ye 404 oy çıktı. Adalet, yolsuzluk hemen hemen kimsenin gündeminde değildi. Ne Cemaatı, ne Mediası, ne STK’sı, ne Akademisi, ne iş dünyası, hiç birinden bu yönde bir mesaj duyuyor musunuz? Uluslararası SatanistPedefolik sistem ağlarını örmeye devam ediyor. “Habat cemaatı” tarafların sırtlarını sıvazlamaya devam ediyor. WEF’un sekreteryasını yürüttüğü Global Reset çetesi onlara iktidar ve servet vadediyor, yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadediyor. Evet evet, Akif’in deyişi ile “Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!”.. Birbirinizle uğraşmaktan artık vazgeçiniz, Türkü-Kürdü kalmayacak, Alevisi-Sünnisi de. Zaten sağı solu kalmadı bu işin. Yeni bir dünya kuruluyor ve orada insana yer yok. TransHumanizm’den söz ediyorlar. Sizin uğruna öldüğünüz, öldürdüğünüz değerlerinin hiç birinin bir karşılığı yok orada. Görmüyor musunuz, tevbe etmeyecek misiniz. Boşuna demedik ”OYUN’u görmeden OY’unu verme” diye. Şimdi övünmeye ve dövünmeye devam edin. Ama insanların çok büyük bir kesimi, farklı kamplara sığınmış gibi görüşeler, öyle düşünseler de, büyük oyun’un küçük bir parçası oldular, bana kalırsa. Durun kalabalıklar, durun: Bu sokak çıkmaz sokak (Haykırmak istiyorum, kollarımı makas gibi açarak). Düşünelim, akledenlerden olalım, bu kör gidişin sonu hüsran!


Yakın bir gelecekte ne olacak göreceğiz. Karanlığın en koyu anına doğru yokuş aşağı koşar gibi gidiyoruz. Sonra düzlüğe çıkacağız da, kim öle, kim kala.

Unutmayın, her topluluk layık olduğu gibi idare olunur. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Allah cahillere ve zalimlere yardım etmez. Zalim yöneticileri zalimlerin, haksızlıklar karşısında susanların başına musallat eder. Onlar direnmeye karar verdiklerinde onlara yardım eder ve onların elleri ile zalimleri cezalandırır ve mazlumlara yardım eder. Ya Rab bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’da toplanmayı nasip et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.

Selam ve dua ile.