Abdurrahman Dilipak: Mülteci Krizi ve  Sıfır Atık

Abdurrahman Dilipak: Mülteci Krizi ve Sıfır Atık

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak / Mülteci Krizi ve Sıfır Atık /Habervakti com

"Mültecilik meşrulaştırılacak. Kuzeyden Güneye, Batıdan Doğuya büyük bir göç dalgası olacak 2030’a doğru.

ABD Afganistan'dan çekiliyorum dedi, Türkiye’de, Pakistan’da, Afganistan’ın Kuzey’inde ve Güneyinde de hareketlilik artış gösterdi. Fergana hattına dikkat. İran ülkesini, İran, Türkiye ve Azarbaycan’a geçiş için kullandırtıyor.

Suriye’den gelen göç dalgası ayrı, Irak’tan gelen farklı, İran’dan gelen farklı, Afganistan’dan gelen farklı. Şimdi buna Rusya ve Ukrayna da ekleniyor. Unutmayın, burası Doğu ile Batı'nın, Kuzey ile Güney'in geçiş noktası. Burası kavimler kapısı. Burası Osmanlı'nın ve Doğu Roma'nın merkezi.

Afrika’dan da göç alıyoruz, diğer Arap ülkelerinden de, Rusya’dan da göç alıyoruz, Ermenistan, Gürcistan, İran'dan da. Türkiye aynı zamanda göç veren bir ülkedir. Bu ülkede olan/olmakta ve olacak olan hiçbir şey, başka ülkelerdeki gibi olmayacaktır. Bu ülkede terör de başka ülkelerdeki gibi değil, mafya da. PKK bitecekmiş. 50 yıldır hep bitecek! Bitmez. Bizde bu ülke, emperyalist ülkelerde bu istek oldukça bitmez.

Mültecilerin kitaptaki yerini görmek isteyenler, bizim için "Milat" olan "Hicret" olayını, dönemini okuyup anlasınlar. "Ensar" kim, "Muhacir" kim ona baksınlar. Kuran-ı Kerim'deki "yurtlarından çıkartılanlar" maddesine baksınlar, orada görecekler.

PKK "yerli ve milli" bir proje gibi başladı, ancak tezgahlayanların elinde patladı. Ellerinden kaçırıldı. İsrail ve ABD'nin kontrolüne geçti, onlar da, nasıl COVID'i ABD'de pişirdilerse, Wuhan'da patlattılar, ABD'nin ele geçirdiği ve zaten işin başında onların aklı ile kurgulanan "kontrollü bunalım stratejisi" doğrultusunda, Komkar ve Rızgari'yi tasfiye etmek için kurgulanan senaryo Rusya ve Suriye üzerinden tezgahlandı. Ancak artık PKK ve PEJAK gibi yapılar gerekli değil. PYD daha kullanışlı görünüyor. Onu da zaten Demokratik Suriye güçleri içinde birleşik bir cepheye dönüştürdüler. Hareketi ABD yurttaşı Kürtler yönetiyor artık. Eğitim ve donatımla bölgede ABD'ye bağlı bir askeri güce dönüştürüldüler ve bölgede bunlar aynı zamanda partileşiyorlar. Bu nedenle HDP de yeniden yapılanacak ve bunlar bölgedeki resmi ordular yanında territorial savunma güçleri olarak varlıklarını sürdürecekler. Terör lazımsa bölgedeki diğer terör örgütleri ya da paramiliter, paralı askeri güçlerden elemanlarla örgütlenecek. Yakında zaten onlara da gerek kalmayacak ve bu işi Starlink ve humanoidler ya da siber saldırı ve biohacker’lar tarafından ele geçirilen biyonik robotlar, çöp insanlar gerçekleştirecek. Daha etkili ve daha düşük ''maliyetli."

Türkiye'ye Batı'nın çöpleri, ABD'nin nükleer atıkları yanı sıra ABD'nin ve Batılı ülkelerin paralı tetikçileri ile mafyanın "çöp adamları" gönderiliyor olmasın sakın? Bunlar, Global resetçilerin jargonları içerisinde, kirli işlerinde kullandıkları adamların adı olan "Pislik"
Sokakta kendi başına, kendi dünyasında yaşayan kalabalıklar ise "gereksiz, çöp adamlar". "Sıfır atık" projesi kapsamında bunların dönüştürülmesi gerekebilir. Şu anda Krematoryum'da yakıldığında kül çıkıyor, havaya gaz salınıyor ve enerji kaybı yaşanıyor. Bunun hesapları yapılmış durumda.

Şöyle bir proje üzerinde çalışıyorlar: İnsanlar ölmeden önce beyinleri kopyalanacak, gen kopyaları alınacak. Ardından MetaVerse'de ruhsuz bir avatar olarak yaşamaya devam edecekler. Bedenleri ise bir kısmı dondurulup insanlar için yiyecek olarak kullanılabilir. Kalitesiz kısmı hayvan yemi olarak, kalan kısmı ise kompoz gübre olarak kullanılabilir. Endişeniz olmasın, hepsi hijyenik ve steril ortamlarda ekonomiye ve çevreye en az riskle işlenecek şekilde. Dışkısını yemeyi veya idrarını içmeyi kabul edenler, bunu da yapabilirler. Zaten artık kendi etinizden veya tanınmış birinin etinden kebap yiyebilirsiniz.

2025'i bir geçtikten sonra, kafanıza çip takılabilir, HES kodunun adı PerformansPass olabilir, onu "Karbon ayak izi" ile ilişkilendirebilirler ve bir de şu CBDC zibidiğini (zibidi: gülünç olacak ölçüde kısa ve dar giysi giymiş olan kimse. Yersiz ve zamansız davranışları olan kimse) getirebilirler. Zaten o zaman siz "siz" olmayabilirsiniz. Ya sizi MetaVerse sürecekler, ya da Dönüşüm Ofisi sizi kompoza dönüştürecek ve ruhunuz öbür dünyaya gidecek. Siz öbür dünyaya göçünce (zaten biz bu dünyaya sürgün geldik ve daha sonra öbür dünyaya göçeceğiz), geriye kalan siborg amcalar ve teyzeler ülkeleri, paraları, malları ve mülkleri de alınmış bir nesne olarak yaşamaya devam edecekler. Tabii bu arada, Kuzeyden Güneye doğru, Batıdan Doğuya doğru, dünyanın en yaşanabilir bölgeleri olarak seçilen bu topraklara, hayatta kalmalarına izin verilenler göç ettirilebilir. Bu "Büyük Göç" için şimdiden hazırlıklar yapılmakta.

Bilir misiniz, insanoğlunun şeytanla hesaplaşması bu coğrafyada başlamıştı. Nil ile Fırat arasındaki bölge, Arz-ı Mevud coğrafyası olarak da bilinir. Bu coğrafyayı bugün Şeytan, egemenlik ve saltanatı için istiyor. Burası Mihver olmak üzere, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar üzerinden Everest'e kadar uzanır. Deccal Şeytan, insan neslinden intikam almak için insanoğlunu Armagedon olarak adlandırılan kıyamet savaşına, büyük bir katliama çağırıyor.

"Sıfır atık" mı demiştiniz? 7.5 milyon insanı pislik ve çöp olarak görenlerin diliyle, bu senaryo "Sıfır insan" anlamına gelir.

İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote gibi sözleşmelerle "cinsiyet" ve "birey" projeleri ile insanların din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyet kimliğinden kopartılarak İNSANLIK öldürülüyor. Sonra sıra İNSAN'a gelecek.

Cinsiyet, insan'ın alnına çalınan bir leke gibi ise, İstanbul Sözleşmesi de İstanbul'un alnına çalınan bir KARA LEKE'dir.
Biz FETÖ ve PKK ile uğraşırken, başkaları farklı hedeflerin peşindeydi. Ayasofya'nın kilidi açılmaya çalışılırken, Mekke, Medine ve Kudüs'ün anlamları akıllardan çıkarıldı. Din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyet kimliği silindi, yerine GENDER yazıldı.

Ya Rabbi, bizi zalimlerin ve işbirlikçilerinin elinden kurtar. Bizi rızanın tecellisi için vesile kıl!"

Selam ve dua ile.