Abdurrahman Dilipak Erdoğan'ı Eleştirdi

Abdurrahman Dilipak Erdoğan'ı Eleştirdi

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında Cumhurbaşkanlığı'nın kalkınmaplanında yer alan 61. madde üzerinden Erdoğan'ı eleştirdi

11. Kalkınma Planında, 2023 hedefinde NeuraLink

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Temmuz 2019’da 2019-2023 arası dönemi kapsayacak Kalkınma Planını açıkladı. Hedef 2023.. 2019’da “Sağlık hizmetlerinin gelişen teknolojiye bağlı olarak yeniden kurgulanması” başlığı altında 61. Madde aynen şöyle: “Sağlık bilimlerinin gelişimiyle biyoteknolojik ürün ve bireyselleştirilmiş ilaçlar gelişmekte, vücut değerlerini ölçen deri altı çipler, akıllı saatler ve bileklikler gibi giyilebilir sağlık teknolojilerinin çeşitlenmesi ve kitlesel kullanımlarının yaygınlaşması beklenmektedir.”

2019’da “beklenti” olarak Global Reset programı içinde özel bir yere sahip olan “Nesnelerarası iletişim” programında, Starlink ve 5G ile entegre çalışacak temel altyapılardan biri olan ve doğrudan insanı hedef alan Transhumanizm’e giden yolda NeuraLink’in olmazsa olmazı chip teknolojisine atıf yapılıyor. Bunlar olacak diye stratejik plana dahil edilecek diye bizim Türkiye olarak bu senaryoda yerimizi almamız için bir “fasıl” açılıyor, bir bağlantı noktası oluşturuluyor adeta.

Hani bunlar bekleniyor, bunun şu faydaları yanında şu riskleri olabilir ve bu konuda bizim tedbir almamız için şunlara dikkatli olmamız gerekir denmiyor.

Mesela “Gelişen teknoloji ve artan sermaye verimliliği” ara başlığı altında 59. Madde de otonom robotik sistemler sorgulanırken, Humanoid gibi insanımsı robot sistemlerinin devreye girmesinin eğitimden savunmaya, üretimden istihdama nasıl bir değişim beklendiği konusuna atıf yapılmamış. Sadece Humanoid sistemine atıf yapılarak teknolojik gelişmelerin “emek maliyetinin düşmesine yol açacağı” vurgulanmış.

Aslında bu konu hayati öneme sahip bir konu. İşsizlik patlayacak. O zaman sosyal olaylarla başedemeyeceksiniz. İşte işin püf noktası da burası. Bu kadar insana gerek yok. Burada kısırlaştırma, hastalık, nüfusa küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık gibi gerekçelerle ilaç ve gıda üzerinden bir müdahale ile bu kalabalıklardan kurtulma senaryoları hazırlanıyor. Bugünkü CoVID ya da yangınlar, sel baskınları, bu küresel değişiklik ve iklim değişikliğinin arkasına saklanmaya çalışılıyor. Olanlar 1000 yılda bir güneş sistemini de içine alınan kozmik bir olay. Birileri bu süreci istismar ederek, yangına körükle gidercesine siber müdahalelerle işi içinden çıkılmaz hale getirmeye çalışıyor.

Anlayacağımız minareyi çalan kılıfını hazırlamış. Nasıl olsa zaman zaman güneşte ani patlamalar oluyor. Böyle bir patlama gerçekleştiğinde bakın uzayda neler oluyor. Trafolarda ne oluyor. Kontrol dışı ülkelerin siber sistemlerinde neler yaşanıyor.

Mesela böyle bir planda Siborg’dan söz edilmiyor. Hayatta kalmak için chip takacak Siborglara dönüşeceksiniz. “Akılcı ilaç ve tedavi” (Madde:62 ) yöntemleri ile insan yeniden yapılandırılacak. 1. Merhale chiplemek ve buna bağlı NeuraLink üzerinden TransHumanizme geçiş, 2. Merhale Dijinal destek donanımları ile Siborglaştırma. Yani robotumsu insan ve 3. Merhalede Genetik Müdahale ile Kimera’ya dönüştürme. Yeniden “yaratılacak”(!?) ölümsüz insan!

Akıllı şehirler, akıllı evler ve bu ortamda yaşayacak daha akıllı, süper insanlar! Tabi bu insanlar artık KİŞİ, ŞAHIS ya da FETD değil, BİREY. Din, ahlak ve gelenekten bağımsız siber köleler. “Yeni normal” dönemde eski insan, eski şehir, eski din, eski ahlak, eski aile, eski siyaset olmayacak. Ulus devlet, demokrasi, mülkiyet gibi şeyler olmayacak. Yargı eski yargı olmayacak. Adalet eski adalet olmayacak. Yeni çağ siber bir mitolojik çağa dönüşecek.

Bu plana bakarak 2023’ün Cumhuriyetin 100. Yılı olduğunu söylemek mümkün değil. Bu plan bu şekli ile başka örnekleri ile birlikte incelediğimizde Yeni Dünya Düzeninin 2025 hedefine bizi hazırlamak için bir plan sanki.

Evet, daha bugünden nüfus cüzdanlarımıza GENDER yazdılar. Yaratılışı reddeden biyolojik cinsiyeti, yasamıza soktular.

Bir arkadaşım, Cumhurbaşkanının bunların farkında olup-olmadığını soruyor ve ekliyor. “Olamaz” diyor. Ama peki bunu ona kim imzalatabiliyor? Onun adına bunları talimat olarak bütün devlet kurumlarına, mülki idare amirlerinin masasına kim koyduruyor?

Evet, Kur’an-ı Kerim okuyan bir Cumhurbaşkanına; bunu kimler ve nasıl imzalatabiliyorlar!

Tek örnek bu değil. Buna benzer daha birçok örnek verebiliriz. Akıllı evler, akıllı şehirler, milli aşı, yeni gıda teknolojileri gibi daha birçok konu var anlatılacak. Kenevir ya da yerli tohum konusu önündeki engeller var. Halka verilen sözler ayrı, resmi belgelere geçirilen ve kamu otoritelerine yazılı emirle tamim edilenler farklı.

Uluslararası sistem Türkiye’yi İslam dünyası için rol model olarak kullanmak istiyor. Hilafet, yeni Osmanlıcılık imajını kendi lehine bir fırsata dönüştürmeye çalışıyorlar sanki. Türkiye’yi kara koyunlar için ak koyun gibi kullanmak istiyor olabilir mi! İstanbul Sözleşmesi’nin, Lanzorette’nin imzalatılması da öyle olmadı mı? CoVID konusunda da DSÖ üzerinden bizi İslam dünyasına örnek göstermediler mi? Yerli ve milli aşı kampanyası ile birçok İslam ülkesini bizim üzerimizden aşılamalarından endişe ederim.

Aslında yazacak daha çok şey var da. Bugün tek bir örnek üzerinden konuyu gündeme getireyim istedim.

Yoksa sağlık, gıda, teknoloji üzerinden öyle planlar hazırlanıyor ki, eğitim, milli güvenlik, daha birçok konuda inşallah gelecek günler geçen günleri aratmaz. Ama kendimizi değiştirmezsek, olacakları görmek için keramet sahibi olmaya gerek yok.

Selam ve dua ile.