Abdurrahman Dilipak : Bir Savaşın  içindeyiz

Abdurrahman Dilipak : Bir Savaşın içindeyiz

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak : Bir Savaşın içindeyiz /Habervakti.com

Yok falan AKP’li şöyle yapmış, CHP’li böyle yapmış. Geçin bunları!
Biz insanlık olarak asıl zokayı 1648’de yuttuk. Ulus devletler böyle doğdu, bugünkü dünya “Üniversal bilim stüdyoları”nda yeniden inşa edildi. Sömürgeciler, sadece altın, gümüş, değerli taşlar, baharat biber getirmediler, makine ve el yazması eserler, tarihi eserler ve sanat eserlerini de beraberlerinde Avrupa’ya taşıdılar.

Garp medeniyeti bu kanlı miras üzerine inşa edildi. El aletleri takıp takıştırıp sanayi devrimi diye yutturdular. Kitapları tercüme edip Rönesans bilim dediler. Sağlık için tıp kitaplarını tercüme ettiler, sonra da din, bilim, tarih, felsefe hepsini yeniden inşa edip, hayali referanslar oluşturdular, yeni hayali el yazması kitaplar telif ettiler. Bunların bir kısmı intihaldi, bir kısmı ötekileri kandırmak için uydurulmuş yalanlardan oluşan muharref kitaplardan oluşuyordu. Matbaa yoluyla bu kitapları çoğaltıp dünyaya yaydılar, eğitim yoluyla genç nesillere ezberlettiler.

Tercüme faaliyetleri ve ticaret borsası fikri, ipek yolu mirasına erken dönemde tanıklık ederken, İspanya Yahudilerinin Endülüs’ten Meymones’in Kabbalistik öğretisi ile gizli bir örgüte dönüşen Tapınakçı Yahudiler tarafından Paris’e ve Roma’ya, Vatikan’a taşınmasıyla devam etti. Endülüs, Mısır, Bağdat, Timbuktu hattı ayrıca önemliydi. 1789 da kiliseden bağımsızlaşan Hristiyan aklı Protestanlıkla birlikte Kapitalizme savrulurken, radikalleşerek Faşizme ve onun da karşısında Marksizme savruldu.

Biz kim gizli Yahudi, Dönme/sabatay, Pakradun/Ermeni tartışıyoruz ya, alın size çok daha büyük bir iddia: Mao da Yahudi’ydi, Marks da, Lenin de Yahudi idi, Stalin de, Troçki de. Bakın Yunan medeniyeti diye olmayan bir medeniyeti icad edenler de bunlar. Kaf dağı hikayelerini, Babil ve Mısır hikayelerini İonia halklarına patentlediler. Helen ve Mekadon, Trek, Kafkas uygarlığını yok saydılar. Siyonistler Ateist de olabilir, Satanistte, bakınız Şabat örgütü. Sonunda o ne olursa olsun, kendini “Tanrının ailesi”nden asıl kanlı biri kabul eder. Yani asil bir kan” taşıyorlardır. İngiltere’yi, Avrupa’yı, Rusya’yı geçin, Türkiye’de de durum pek farklı değil. Dönme konusu bu ülkede hala tabu. Ve bunlar sağ-sol, alevi, dindar, laik, ateist, LGBT farketmez her kesimde vardırlar. Ezoterizm’ini de Endülüs’ten aldılar. Bu Meymonides denen adam çok özel biri.

Onlar kendilerini Okyanus canavarı olarak görüyor, bizi de akvaryumdaki tatlı su balığı olarak görüyorlar adeta. Ve kültür, spor diye yemliyorlar... Balık hafızalı hale getirdikleri topluma eğitim, kültür, media, sanatla aklen, sporla bedenen gelişeceğini söylüyorlar. Bu söyledikleri mRNA yalanı gibi bir yalandan başka bir şey değil. Ama bu yalanlara inananlar dün maske takanlar kadar çok.

Batı uygarlığı dedikleri şey, kanla, çalınan alın terleri ve dökülen gözyaşları üzerinde kurulan bir soygun düzenidir. Uluslararası düzen dedikleri, ya da ulusal düzen dedikleri düzen de başlangıçta böyle inşa edildi. Sadece dindarlarla dinsizler savaşmadı bu süreçte, sömürge mirasının paylaşımı kendi aralarında 100 yıl savaşları, 30 yıl savaşları şeklinde sürdü. Sonra Fransız devrimi, Sovyet devrimi, Çin devrimi, Faşizm ve tüm dünyada bunlara bağlı darbeler ve iç savaşlar, terör faaliyetleri.

Sadece sömürge döneminde, bütün Kızılderililer öldürüldü, kara derililer köleleştirildi, sarı derililer sömürgeleştirildi, beyaz derililerin kendi aralarında 1.5 asra yakın savaşlarından sonra, kendi aralarındaki savaşı bitirmek için, sahip oldukları askeri teknolojik gücü kullanarak ötekilere saldırdılar. Farnsız devriminden sonra batı içerideki bütünlüğü sağlamak için dışarıya saldırması gerekiyordu. 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan, aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırdıkları 3. Dünya savaşı olan soğuk savaştan sonra darbelerle bir süre daha yola devam ettikten sonra bu gün yeni bir dünya savaşı için şimdi akıllarınca Tanrıyı kıyamete zorluyorlar.

Yeni savaş siber, digital bir savaş olacak. Biyolojik, kimyasal, RF, Laser, nükleer bir savaş, bir uzay savaşı, robotlar savşı da olabilir. CoVID ve mRNA bir silahtı aslında. Ve biz tam böyle bir savaşın içindeyiz. “Ol mahiler ki, derya içredir de, deryayı bilmezler” Hele akvaryum balıklarına anlatsan da anlamıyorlar. Onları profu bile dinlemek de istemiyor, anlamak da. Onların kutsal kanaatleri vardır, üstü ne-bilim’le kaplı çikolata tadında.

Sağı da, solu da, dindarını da Laikçisini de, Atatürkçüsünü de, Alevisini de, Milliyetçisini de, hepimizi tepe tepe kullandılar ve hala da kullanmaya devam ediyorlar.

ABD, 1968’de, Fransa’da solcuları De Gaulle’ye karşı nasıl sokağa dökmüştü? Oysa De Gaulle haklı idi. Solcular Kapitalizmin gönüllü askerleri olmuşlardı bir anda ve bu hareket kısa sürede önce Avrupa’ya, ardından dünyaya yayıldı. Dolar karşılıksız bir para olarak geçerliliğini korudu.

Bugünkü düzenin arkasındaki derin güçler 1600lerin sonunda örgütlendi. Tapınakçılar, ardından Masonik örgütler, bilim, sanayi, ticaret burjuvazisi bu dönemde şekillendi. ABD’nin doğuşu ve yükselişi ile “batı uygarlığının kurucu babaları” da yerlerini aldı. FED, LİBOR, NATO, BM gibi bu dönemde şekillendi. Hepsinin arkasında aynı çekirdek kadro vardı.

Derin devlet yapılanması içinde en etkin 13 aileden bahsedilir. O “gelişmiş (!?) ülkeleri de bunlar yönetiyor. Bu aileler hem devletler, hem uluslararası örgütler ve hem de şirketler üzerinden yapıyor bu işi. 13’ler Meclisi’nde dünyanın en güçlü aileleri temsil edilmektedir.
Peki kimdir bunlar:
1. Astor Ailesi
2. Bundy Ailesi
3. Collins Ailesi
4. DuPont Ailesi
5. Freeman Ailesi
6. Kennedy Ailesi
7. İllüminati'nin Çin'deki uzantısı Lee Ailesi
8. Onassis Ailesi
9.Reynolds Ailesi
10. Rockefeller Ailesi
11. Rothschild Ailesi
12. Russell Ailesi
13. McDonald Ailesi.

Aslında bu listeye Hasburgları da eklemek gerek. Çünkü yukarıdaki listede aynı aileden isimler de var. Piyasada en çok bilinenleri Rothschild ve Rockofeller. Ama Lee aileside çok büyük. Derler ki Hong Kong fiili patronu Lee Ka-Shing’dir. Kızıl Çin’in “Kutsal Önderi” ise Lee Peng. Siz Komunistlerle Kapitalistlerin savaştığını düşünmeye devam edin. Bunlar aynı aileden. Singapur daki isim Lee Kwan Yew’dir. Biri Çin'i kontrol eder, diğeri İngiltere ile bağlantılıdır. Bir diğer, Asya'daki Malaylar, Hindler, Müslümanlar ve Budistlerle arayı iyi tutacaktır. Şeytanın olduğu her yerle bu uğursuz aileler vardır.
En demokrat da, en faşist de, en komunist de, en dindar da, en dinsiz de, en çevreci de, en insan hakları savunucusu da, en darbeci ya Mafyöz tipler de bunların kontrolündedir.
Rothchild ailesinin derin Türkiye aşkını biliyoruz da, mesela 2007 yılında İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük ihracat limanlarından İzmir Limanı’nın işletim hakkını 1 milyar 275 milyon dolara bu ailenin aldığını biliyor mu idiniz? İpek yolu da bunların fikriydi. Çinden-İngiltere’ye uzanan derin bir yol vardır.

Mesela media da şöyle bir liste dolaşıyor. Onlara gelirsek Rothschild ailesi (İngiltere), Rockefeller ailesi (ABD), Dupont ailesi (İsviçre), August von Finck (İsviçre) (Allianz Grup), Warburg Ailesi, Sheldon Adelson (Global kumarhane işletmecisii), Steven Spielberg (Holywood), Haim Saban (ABD)
Hasburgları da buna eklemek gerek aslında.
FED’in arkasındaki 10 banka ise şunlar:
1. NM Rothschild of London
2. Rothschild Bank of Berlin
3. Warburgs Bank of Hamburg
4.Warburgs Bank of Amsterdam
5. Lehman Brothers of New York
6. Lazard Brothers of Paris
7. Kuhn Loeb Bank of New York
8. The Israel Moses Seifs Bank of Italy
9. Goldman Sachs of New York
10. J.P. Morgan Chase Bank of New York.

2017'de kaleme aldığım Dünyayı yönettiğini zannedenler'' başlıklı yazıya bir bakın derim...

Sanmayın ki, bunlar hep bir ve beraber. Hem dünyayı paylaşmak istemiyorlar, liderlik için birbirlerinin gözünü oyacaklar, birbirini kıskanıyorlar, hem de bir yandan ötekilerden korkuyorlar, birbirlerinden de korkuyorlar... Tehlike de kazançta çok büyük olunca bunlar geçmişte olduğu gibi birbirlerinin gözünü oymakta tereddüt etmeyeceklerdir.

Evet, bu yapıda kadim kökler açısında Vatikan ve İtalya ilk sırada, Sonra Avrupa’da Paris, Almanya gelir. Sonra İngiltere, ABD ve İsrail. Dolar ve askeri güç olarak ABD 1. Sırada, İngiltere 2. Sırada, AB 3. Sırada... Güvenlik konseyinde Ayrıca Çin ve Rusya var.
Bugünlük bu kadar yeter mi?
Bunlar da Allah’ın iradesi içindedir.
Eğer Allah’ın (cc) yardımını hakedecek olursak, bunların gücü ve zenginliği bize zarar veremeyeceği gibi biz Allah’ın yardımı ile bunları Allah’ın rızası istikametinde önce uyarıp, sonra cezalandırabiliriz de.
Değilse dünyanın hali yaman, aman efendim aman.

Selam ve dua ile.